Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Arada bir güzel şeyler de oluyor. İstanbul'da dün başlayan ve üç gün sürecek olan bilgi teknolojilerine yönelik uluslararası konferans da bunlardan biri. Boğaziçi Üniversitesi, Teknolojik Eğitimi Geliştirme Vakfı (TEGEV) ve Unesco tarafından gerçekleştirilen konferansta, bir anlamda milenyum eğitimi tartışılıyor.
       Benim konuşmacı olduğum panelde mekatronik mühendislik ele alındı. Geleceğin mühendisliği olarak tanımlanan mekatronik mühendislik, makine, elektrik / elektronik ve bilişim mühendisliklerinin bir araya gelmesinden oluşuyor. Bu konuda ODTÜ, İTÜ ve Sabancı Üniversitesi'nde ciddi anlamda altyapı oluşturuluyor. Mekatronik mühendislerin mezun olduklarında çalıştıkları sektörlerin başında ise otomotiv, tekstil, enerji, makine imalatı, savunma sanayii geliyor. Kısacacı endüstri mühendisliğinin pabucunu dama atacak bir alan olarak görülüyor. Eğitimi şimdilik lisansüstü düzeyde yapılıyor.
       Teknolojinin girmediği alan kalmadı. Eğitimden, sağlığa, medyadan bankacılığa kadar yaşamın her anında teknolojiyle iç içe yaşıyoruz. Peki ama teknolojiye ne kadar yakınız? Teknoloji kültürümüz Batı'yla kıyaslandığında hangi boyutlarda? İşte konferansta bunlar tartışılıyor.
       Bu arada birbirinden ilginç araştırmalar ortaya konuyor. İşte bunlardan biri:
       Şu anda Türkiye'deki çalışan nüfusun 69.3'ü ilkokul ve altı düzeyde eğitim almış durumda. Yüzde 79.5'i ortaokul ve altı, yüzde 94'ü lise ve altı düzeyde. Çalışanların sadece ve sadece yüzde 7.27'si üniversite mezunu.
       En fazla gereksinim duyulan teknolojik ara insan gücü konusunda da durumumuz oldukça vahim. Çalışanlar içerisindeki mesleki ve teknik okul mezunlarının oranı sadece ve sadece yüzde 3.66. İş arayanların dağılımına bakıldığında da ortaya farklı bir tablo çıkmıyor.
       Teknolojinin hayatımızdaki önemi böylesine artarken, teknolojik eğitime verilen önemin giderek azaldığına sık sık dikkat çekildi. Hele hele YÖK tarafından geçen yıl bir dayatmayla getirilen yeni üniversiteye giriş sisteminin mesleki eğitime darbe niteliği taşıdığı sık sık vurgulandı.
       Mesleki eğitimin geliştirilmesi konusunda başta devlet ve endüstriyel kuruluşlar olmak üzere toplumun her kesimine büyük görevler düştüğü de dile getirilen ortak konulardan biri oldu.
       Teknoloji transfer eden konumdan, teknoloji üreten konuma gelmek için kurumlar arasında daha yoğun işbirliği yapılması gerekliliğine bir kez daha dikkat çekildi.
       TEGEV gibi sivil toplum örgütlerinin sayısının artması ve daha etkin görevler üstlenmeleri ileriye yönelik sevindirici gelişmeler. Daha iyi eğitim arayışlarının özellikle teknolojik eğitimde başlamış olması da ayrıca gurur verici.
       Özetin özeti: Bilgi toplumu olmanın, sağlıklı ve uzun ömürlü konforlu bir yaşamın yolu teknolojik üretkenlikten geçiyor. Her ne kadar bize çok uzak gibi görünüyorsa da bir yerinden yakalayabileceğimize yönelik o kadar çok örnek var ki? Neden olmasın!..


Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr