Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

THY, dünya markası olan, sayılı şirketlerimizden biri.
Büyüme rekorları kırıyor. Rakiplerini kıskandırıyor.
Önceki gün gerçekleştirdiği yeni bir anlaşmayla rekorlarına bir yenisini daha ekledi.
Boeing’le yaptığı anlaşma çerçevesinde 15 tane yeni 737 MAX 8 siparişini kesinleştirdi.
Bu uçakların liste fiyatı 1.6 milyar dolarmış. Müthiş bir rakam ve bu daha ilk partiymiş.
Arkadan 50 tane de yeni nesil 737 MAX geliyormuş.
Ülkemizde havacılık sektörünün bu kadar büyümesinde Binali Yıldırım lokomotif oldu ama Hamdi Topçu ve Temel Kotil’in bu alandaki vizyoner atılımlarını da unutmamak gerekir.
Üçüncü havalimanından sonra, dış hatlardaki büyümenin, bugünkü boyutların da çok üzerine çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Bu da hepimiz için gurur kaynağı olacak...

Rötarda da rekor!
Büyümek hele hele hızlı büyümek her zaman için sancılı olur. Ne kadar donanımlı ve deneyimli olursanız olun, bir yere kadar.
Ondan sonra öyle ya da böyle SOS vermeye başlıyor.
THY üst yönetimi, çok yakından biliyoruz ki bu konuda da müthiş derecede hassaslar ama dün bu satırları yazarken, uçağımız tam 2 saat 35 dakika rötar yaptı.
Çok sık rastladığımız bir durum değil ama 155 dakikalık rötarın da savunulacak bir yanı yok.
Ayrıca kalkışlarda da uzun ötesi bekleyişler devam ediyor. Yaz trafiği nedeniyle, giderek azalan hava turları da umarız yeniden artmaz.
155 dakikalık gecikmeden sonra en azından bir sonraki seferler için öncelik tanıyabilir ve kalkışta gecikme nedeniyle özür dilenebilirdi. Ama hiçbiri olmadı.
Söz hazır hizmetlerden açılmışken ikram kalitesinde de eskiye oranla sanki biraz gevşeme söz konusu! Umarım dikkate alınır. Çünkü en önemli farklılıklarından biri de oydu!
Her şeye rağmen, bu haliyle bile, hâlâ bir adım öndeler...
Sürekli uçan biri olarak, genelini, ne siz sorun ne de ben anlatayım...
Zirvede olmak bazen zafiyetleri de beraberinde getiriyor. Dileriz, THY bu noktaya gelmez!..
Bu arada, THY ile bir ilgisi olmasa da güvenlikçilerin keyfi tutumları, yorulmuşlukları ve onca kuyruk varken, kontrol bantlarından çoğunun çalışmaması da hizmet konforunu olumsuz yönde etkiliyor.

Bakım ve onarım
Türkiye, sadece uçak alan bir müşteri konumunda değil. Ankara’da uçak sanayiine yönelik çok ciddi firmalarımız var. Airbus’ların önemli parçalarından bazıları TAİ’de üretiliyor. Ayrıca THY başta koltuklar olmak üzere uçak içi donanımda söz sahibi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
THY Teknik’in bakım ve onarım konusunda geldiği, nokta sektördeki büyümeye paralel olarak gelişiyor. Sadece bizim uçaklara değil, yabancı uçaklara da hizmet sağlıyor. Yeni simülasyon merkezleriyle de eğitimde fark yarattı.
Ama daha kat edeceği çok yolun olduğu da kesin!..

Geleceğe yatırım
Nükleer santrallerimizi inşa edecek firmada deneyim kazansınlar diye Rusya’ya 100’den fazla mühendis gönderdik.
Diğer pek çok alanda da kendi kadrolarımızı yetiştirmek için yatırım ve satın alma koşullarının en başında, bizden teknik elemanların belli bir süreliğine de olsa istihdamı geliyor.
Merak ediyorum, başta Boeing olmak üzere on milyarlarca dolarlık uçak alımı yaparken, kaç mühendisimiz, kaç teknisyenimiz bu şirketlere gönderildi, bu alanda yetiştirildi ve her türlü arızaya müdahale edebilecek noktaya getirildiler?..
Bu uçakların kendileri kadar, bakım ve onarımları da inanılmaz pahalı ve müthiş birikim gerektiriyor.
İşte bu yüzden, her ne kadar üniversitelerimizde uçak mühendisliğine yönelik bölümler olsa da yerinde eğitim olmazsa olmazların başında geliyor.
Özetin özeti: Okyanusu geçip derede boğulmamanın yolu detaylardan geçiyor.