Siyasi gerginlik birilerinin hoşuna gitse de TBMM Başkanı Köksal Toptan’ı fena halde rahatsız ediyor. AKP’li Fırat ile CHP’li Kılıçdaroğlu arasındaki gerginliği azaltmak için son dakikaya kadar gayret gösteren Toptan, amacına da ulaştı. Uğur Dündar’ın yönettiği dünkü “düello“ da tarafların birbirlerini kırmamak için gösterdikleri özen, biraz da bu yüzdendi. Peki bu saygı sınırlarını zorlamama durumu, ne kadar devam eder? Toptan’ın bu konudaki görüşü çok net: Gerginlik yaratını halk sevmez, bir daha da seçmez.
Peki “düello“nun galibi kimdi? Kazanan sanki demokrasi ve medya oldu. Kılıçdaroğlu daha güven vericiydi. Fırat da hazırlıklıydı. Kesin galip ilan etmek ise yanıltıcı olur. Görünen o ki başta Fırat olmak üzere hemen her politikacının ticari ilişkilerinde çok daha dikkatli olması gerekiyor...
Toptan, önceki gece, Denizli Pamukkale Üniversitesi’nde, hem TBMM Başkan hem de Cumhurbaşkanı Vekili olarak Genç Bakış’ın konuğuydu. Yoğun izdihamın yaşandığı, içerideki 800 öğrenciden daha fazlasının dışarıda kaldığı programda, zaman zaman tansiyon bir hayli yükselse de, Toptan-öğrenci diyaloğu, diğer siyasetçilerle kıyaslandığında, çok daha samimiydi.
AKP’ye yönelik sorular Toptan’ı zaman zaman kızdırsa da, her soruya açıktı. Gençleri siyasete davet etti ve özellikle yoğun eleştirilerin geldiği dokunulmazlıklar konusunda çarpıcı yanıtlar verdi.
İşte Toptan’dan satırbaşları:
- Son zamanlarda yükselen tansiyonun hemen düşürülmesi gerek.
- Bazen susalım. Siyasetçilerin konuşmaması mümkün değil ama yarın birbirimizin yüzüne bakamayacağınız sözleri söylemekten kaçınalım.
Dokunulmazlık sorunu
- Bizim halkımız demokratik yarışı sever, katkıda bulunur ama kavgayı sevmez
- Benim gözlemlediğim mecliste kavgalara karışanların yeniden seçilmesi kolay olmuyor.
- Dokunulmazlık parlamenter sistemin olmazsa olmaz şartlarından biri. Halkın iradesiyle seçilip gelen milletvekilinin temsil ettiği partinin felsefesi ve oy aldığı halkın isteklerini anayasal çerçevede kalarak özgürce dile getirebilmesi gerekir. Fakat bizdeki dokunulmazlık bunun çok dışına taşıyor.
- Türkiye’de sadece odacılarla çaycıların dokunulmazlığı yok. Ama dokunulmazlık denince akla ilk milletvekili dokunulmazlığı geliyor.
- Türkiye dokunulmazlıkları topyekûn masaya yatırıp, anlamsız diye nitelendirdiğim bu dokunulmazlıkları makul düzeye indirmeli. Bunlardan biri yasama dokunulmazlığı.
- Türkiye’nin, 1982 Anayasası yerine, Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelerini ve cumhuriyetin temel ilkelerini koruyarak, çağdaş, demokratik hak ve özgürlüklerin genişletildiği yepyeni bir anayasa yapması gerek.
- Kurulmasını önerdiğim komisyonlardan biri de anayasa komisyonu. Eğer bir anayasa uzlaşma komisyonu kurulabilirse siyasi partilerimiz pek çok noktada buluşabilecekler.
- Bundan sonraki Türkiye’de iş sahibi olmak için üniversite eğitimini almak şart.
- Türkiye’nin Kıbrıs politikası nettir. Kuzey Kıbrıs’ta ayrı bir halk, ayrı bir devlet, ayrı bir demokrasi vardır. Kıbrıs sorunu çözülsün diyenler bunu ön şart olarak kabul etmek zorundadır.
- Kıbrıs’ta kaybedilmiş bir şey yoktur ve Türkiye’nin garantörlüğü tartışılmaz bir şekilde devam etmektedir. Anlaşma kesin olarak sağlanıncaya kadar Türk askeri adadaki mevcudiyetini sürdürecektir.
- Ben bir yeşil dostuyum ama Türkiye’nin ciddi şekilde enerjiye ihtiyacı var. Türkiye elektrik üretiminin yüzde 50’den fazlasını doğalgazla üretiyor, bu da çok pahalıya mal oluyor. Bu nedenle, en ileri teknolojiyle donatılmış, tehlikesi en aza indirilmiş olarak, Türkiye’de nükleer santral kurulmalıdır.
- Öğrenci affına çok sıcak bakmıyorum. Çünkü afla üniversiteye dönen çocuklarımızın başarı oranı yüzde 5. Ama buna rağmen tasarı Meclis’e geldi, muhtemelen ekim ya da kasım ayında yasalaşır.
‘İstediğini yapamazsın’
- Türkiye 2001 krizinden sonra para politikalarını ciddi şekilde disipline etti ve sağlam bir zemin üzerine oturtuldu. Bu nedenle krizden çok az etkilendik.
- Gençler, oturdukları yerden, siyasetçiler bir şey yapmıyor, bir şey bilmiyorlar demek yerine, mutlaka siyasete yönelmeli.
- Ben Rize’nin bir köyünde doğan, küçük dereceli bir devlet memurunun oğluyum. Beni kimse siyasetin yüksek makamlarına taşımadı, elbette siyaset liderlerinin çok önemli etkileri oldu ama ben kendi kavgamı kendim verdim.
- Geçen 1 yıl içerisinde DTP’lilerin parlamento çatısı altındaki çalışmalarında rahatsızlık duyduğum bir husus olmadı. Fakat parlamento dışındaki birtakım söz ve davranışlarına ben de tepki gösteriyorum. Biz hep beraber Anayasa’ya saygı göstereceğimize yemin ettik. “Yemin ettik ama biz istediğimizi yaparız” derlerse, hayır, yapamazlar. Türkiye’nin üniter yapısını kimse bozamaz.
‘12 yıllık eğitim geliyor’
- Söyleyeceklerim çok fazla sevilmeyecek ama biz parlamentonun bugünkü yapısından zenginlik çıkarmak zorundayız, onlara oy verenler bizim vatandaşımız, onlara karşı takınacağımız tavır olumsuz olursa onlara oy verenleri incitebiliriz.
- KPSS yokken ciddi şekilde keyfilik vardı. Tanıdık bulan iş bulabiliyordu. KPSS ciddi bir adalet sağladı.
- Seçim kanunu, siyasi partiler kanunu, siyasetin finansmanı ve siyasi etik kanununun değişmesini herkes istiyor.
- Ben AKP milletvekiliyim, kimseye söverek milletvekili olmadım. Hiçbir arkadaşım da olmadı.
- Türkiye’nin şu anda en az 100.000 öğretmene ihtiyacı var ama Milli Eğitim Bakanlığı yeteri kadar kadro alamadığı için bu atamaları yapamıyor.
- Türkiye yakında 12 yıllık zorunlu eğitime geçecek, o zaman en az 200.000 yeni öğretmene daha ihtiyacı olacak. Bu nedenle eğitim fakültesi mezunu gençlerimizin ilerleyen dönemde öğretmen olacaklarından kuşkum yok.
- AB ile ilgili daha çok heyecan duymalı, daha çok çalışma yapmalıyız.
Özetin özeti: Meclis Başkanı’nın hoşgörüsü ve samimiyeti umarız tüm Meclis’e yansır...
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025