Toplumun en sancılı kesimlerinden biri de üniversiteler. Adeta fokur fokur kaynıyorlar. Ama bu durum ne YÖK’ün umurunda ne de iktidarın.
Üniversitelerin kendi sorunlarına sahip çıktıkları, bugüne kadar çok rastlanan bir durum değildi.
İşte böylesi bir ortamda Kayseri Erciyes Üniversitesi, “Üniversite Sorunları ve Çözüm Yolları” başlığı altında bir günlük bir çalıştay düzenledi. 46 rektör, yüzlerce dekan, bölüm başkanı, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Sorunlar çok, gündem de yüklü olunca, ben de dahil hemen herkes kendisine yeterince söz hakkı verilmedi diye yakındı. Ama buna rağmen hem ilk olması açısından hem de içeriği bakımından çok yararlı bir toplantı oldu.
Programda olmasına rağmen, son dakikada gelemeyeceğini bildiren YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın eksikliği de fazla hissedilmedi...
Bugüne kadar üniversitelerin sorunları ya hiç tartışılmıyordu ya da farklı ortamlarda, çok farklı şekillerde gündeme geliyordu. Bu çerçeveden bakıldığında, Erciyes Üniversitesi’ni kutlamak gerekir.
Rektör Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, “Biz başlattık devamını da diğer üniversiteler getirebilir” diyor. Bakalım, taşın altına başka kimler elini koyacak!..
Zaman az konu başlıkları önemli olunca adeta bilgi bombardımanı altında kaldık. Birbirinden ilginç veriler, eleştiriler, beklentiler, tespitler ve en önemlisi de çözüm önerileri havalarda uçuştu.
Her zaman olduğu gibi en az söz hakkı verilenler yine öğrenciler oldu. Allah’tan Türkiye Üniversiteleri Öğrenci Konseyi Başkanı Sinan Kartal da oradaydı ve sorunlarını bir bir ortaya koydu. Üzerinde durup tartışıldı mı? Hayır. Ama en azında kayıtlara geçti.
İsterseniz gelin önce onların sorunlarına bir göz atalım. Ardından da oturum başlıkları ve toplantılardaki önemli satır başlarına vurgu yapalım.
Öğrencilerin sorunları
Öğrenci Konseyi Başkanı Kartal’a göre işte temel öğrenci sorunları:
- Laboratuvar başta olmak üzere teknik altyapı yetersizliği
- Akademik personel yetersizliği
- Bursların azlığı
- Harçlara gelen zam
- Kent dışındaki kampüslere ulaşım zorluğu
- Giderek yükselen tansiyon ve güvenlik zafiyeti
- İşsizlik
- Staj olanaklarının yetersizliği ve ciddiye alınmaması
- Vakıf üniversitelerindeki fahiş ücret artışları...
Peki hangi konu başlıkları tartışıldı? İşte onlar:
- Bilim-Araştırma Dünyasında Türkiye’nin Yeri
- Araştırma Odaklı Üniversite Eğitimi
- Üniversite Sorunları Üzerine Bir Değerlendirme
- Dünden Bugüne Türk Üniversite Sistemi
- Türkiye’de Bilim Zihniyeti
- Vakıf Üniversitelerinin Sorunları
- Yeni Kurulan Üniversitelerin Sorunları
- Toplumun Üniversitelerden Beklentileri
- Üniversitelerin Mali Sorunları
- Üniversitelerin Lisansüstü Eğitim Problemleri
- Üniversitelerin Yönetim Sorunları
Bilimde neredeyiz?
Peki bu sorunlar yeterince tartışıldı mı? Evet demek biraz zor. Ama başlangıç olarak, en azından bundan sonraki toplantıların nasıl olması gerektiği konusunda önemli ipuçları verdi. Örneğin bir üniversite mali sorunları tartışırken, bir diğeri idari sorunları, bir başkası da öğrenci sorunları üzerine yoğunlaşıp detaylı arayışlara girebilir.
Ve üniversiteler bunu kesinlikle yapmalılar. Geleceklerini YÖK’e ve siyasilerin iradesine bırakırlarsa, sorunları çözülmeyeceği gibi, artmaya devam eder.
TÜBİTAK Başkan Yardımcısı önceki hafta, Başbakan Erdoğan ve ilgili bakanların da katıldığı Bilim ve Teknoloji Kurulu’nda yapılan sunumu özetledi. Son yıllarda, bilimsel yayınlarda ve Ar-Ge’de bir mesafe kaydettiğimiz kesin ama hâlâ dünya ortalamasının ve AB’nin çok gerisindeyiz.
TÜBİTAK yıllardır Ar-Ge’ye ayrılan kaynakların, GSMH’nin binde 8’lerinden yüzde 2’ye çıkarılacağından dem vuruyor. Ama görünen o ki hâlâ değişen bir şey yok. Yeni kurulan üniversiteler de adeta öksüz çocuk gibi bir kenara itilip bırakılmışlar. Bir dokun, bin ah işit.
Özetin özeti: Bir kez daha gördük ki üniversiteler dün olduğu gibi bugün de sahipsizler. Vurmaya geldi mi herkes hazırda ama desteğe geldi mi ara ki birini bulabilesiniz...