Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, yabancı dil eğitimi erken yaşta başlamalı demiş. Dil bilimcilerin bir bölümü de aynı düşünce de. Ama ana dil savunucuları, bu görüşün tam aksini belirtiyorlar. Onlara göre, ana dilini tam olarak öğrenemeyen bir çocuk, yabancı dili de öğrenemez. Oysa karşı taraf, iki dili bir arada öğrenmenin mümkün olduğunu ve bunun çok başarılı örnekleri bulunduğunda ısrarlılar...
Belli ki bu tartışma daha uzun süre devam edecek. Söz dilden açılmışken, anadolu liseleri ve kolejlerin 8 yıllık kesintisiz eğitimden sonraki durumlarına bir göz atmakta yarar var...
Okul yöneticileri 5'inci sınıftan sonra gelen öğrencilerin daha iyi yabancı dil öğrendikleri konusunda hemfikirler. Ortaya çıkan en öneli sıkıntı ise 8 yıllık temel eğitimden sonra ergenlik dönemine giren öğrencileri kontrol etmenin güçlüğü. Hocalar, 11, 12 yaşındaki öğrencileri kontrol altında tutmak daha kolaydı. Şimdikilerin kafaları karışık diyorlar.
Bu arada Anayasa ve Temel Eğitim Kanunu, istediği kadar ilköğretim ana dilde yapılır diye dursun. Birçok okulda bu madde çoktan rafa kaldırıldı. Anlayacağınız çocuklar daha 8, 10 yaşında Anayasa'yı delmeyi öğreniyorlar...
Yabancı dil konusunda rakip okullara fark atmak isteyen bazı ilköğretim okullarında yabancı dil dersi haftada 14 saate kadar çıktı. Türlü türlü kılıf uydurulmuş. Kimi etüt adı altında veriyor. Kimi de gizli gizli.
Garip olan ise Türkiye'nin hala bir yabancı dil öğretme politikasının bulunmaması. Yabancılar adeta bizimle dalga geçiyor. Bu kadar grameri biz bile öğretmiyoruz diyorlar. Haksız da sayılmazlar. Baksanıza hala yabancı dil öğrenmeye başlama yaşının kaç olması gerektiği konusunda bile karar verebilmiş değiliz.

Yaş tartışması sadece yabancı dil öğrenme konusunda yaşanmıyor. Son günlerin önemli tartışması ise Başbakan'ın yaşının kaç olması gerektiği yönünde. Sakıp Ağa'nın eşi Türkan Sabancı, Ecevit için çok yaşlandı evine çekilse iyi olur dedi. Benzer söylemler TBMM kulislerinde de sıkça söyleniyor ki, Başbakan Ecevit bayramın ilk günü bu söylentilere açıklık getirdi. Verdiği mesaj: Sağlığımda, keyfimde yerinde. Çok çalışan her insan gibi biraz yorgun olabilirim ama tatil benim konumumda birisi için lüks...
Ecevit, televizyon ekranlarından kendisini izleyenlere evet biraz yorgun ve yaşlanmış izlenimi veriyor. Ama sahaya çıkıp futbol oynamayacak ki! Önemli olan kafası. O da maşallahı var tıkır tıkır çalışıyor. Hem de kendinden çok daha genç olanlarınkinden çok daha iyi...

Bayramın ikinci günü birliğine Edirne'ye gittik. Mimar Sinan'ın en önemli eserlerinden biri olan Selimiye Camii'ni de gezdik. Daha önce de görmüştüm. Gerçekten muhteşem. Dolup taşıyordu. İnsan böyle ziyaretlerde olabildiğince bilgilenmek istiyor. Kim yaptı? Kaç yıl sürdü? Hangi padişah yaptırdı? Yapımında kaç kişi çalıştı gibi akla pek çok soru geliyor. Ama ara ki bulasın.
Ne acıdır ki, Selimiye'nin bir tek yerinde ne cami ile ne de Mimar Sinan'la ilgili tek satır açıklama göremedim. Özellikle mi koyulmamış anlayamadım.
Edirne'ye gidenler bilir ters lale pek çok kurumun simgesi. Caminin tam orta yerinde de bir mermere kazınmış ters lale var. Hakkında farklı hikayeler dinledim. Ama hangisi doğru bilemiyorum. Bir köşeye onun hikayesi de yazılsa fena mı olur?