Müslüm Gürses’in hayatını beyazperdeye aktaran ‘Müslüm’ filmi 10 günde 2 milyona yakın izleyiciye ulaştı. ‘Müslüm’ filminde senarist olarak iki isim geçiyor; Gürkan Özçiftçi ve Hakan Günday. Ancak sosyal medyada dolaşan bir paylaşımda ‘Müslüm’ün senaryosunun kendilerine ait olduğunu yazanlar var. Onlara göre işin aslı şöyle:
Mine Şengöz, bir sabah yatağından Müslüm Gürses’in filmini yapmak için kalktı. Sonrasında projeye Muhterem Nur’la nehir söyleşi yapan Gülsen İşeri dahil oldu. Ardından ekibe gazeteci Tuğrul Eryılmaz, sosyolog Meral Özbek, psikiyatr Cemal Dindar, müzik yazarı Murat Meriç katıldı. Ekip senarist İlker Arslan, edebiyatçı Murat Uyurkulak’la da çalıştı. Müslüm’ün psikobiyografisi’ne Yüksel Aksu ve Umur Turagay da destek verdi. Üç yıl süren bu çalışma sonunda ortaya çıkan senaryo, eser sahiplerinin rızasıyla el değiştirdi ve herkes parasını aldı.
Peki sorun ne?
Sinemalarda gösterimi süren ‘Müslüm’ün senaryosu kısmen değiştirildi ve senarist olarak sadece Hakan Günday ve Gürhan Özçiftçi’nin adı yazıldı, proje üstünde üç yıl çalışanlar yok sayıldı!
Konuyu sorduğum yapımcı Mustafa Uslu ise şunları söyledi:
“Proje bana gelmeden önce üç yılda çok yapımcı dolaştı, kimse
İlk dört bölümü Rize’de, devamı İzmir Seferihisar ve Sığacak’ta çekilen ‘Ege’nin Hamsisi’, senaryo gereği Ege’den Rize’ye döndü. Çünkü, Tayfun Güneyer’in yazdığı senaryoya göre Egeli aile, kız istemek için Rize’ye gitti. Yapımcılığını Köprü Film-Ferhat Eşsiz’in, yönetmenliğini Ufuk Hakan Eren’in üstlendiği dizinin Fındıklı’daki setine gittim, oyuncularıyla sohbet ettim.
İCLAL AYDIN‘İZMİR'E YERLEŞTİM’
- İclal Aydın, repo günlerinde ne yapar?
Pek repom olamıyor. Rize’de bir günüm boş oldu, onda da odamdan çıkmadım. Eğer repoda evde olabilirsem mutlaka temizlik yapıp, derin dondurucuya yemek depoluyorum. O güne iki de film sıkıştırabilirsem, benden mutlusu yok.
- Diziden önce nerede yaşıyordun, şimdi nerede?
İstanbul’da da şehrin dışında bir köyde oturuyordum. Zaten kalabalık son yıllarda yoruyordu. Öte yandan diziyi kabul ettiğim vakit ailemle ilgili bir düzen de kurmam gerekince annemi, kızımı, kedilerimizi, köpeğimizi ve kütüphanemizi de İzmir’e taşıdık. Eşim ‘Mehmetçik Kutül Amere’nin görüntü yönetmeni olduğu için İstanbul’daki evimizi de kapamadık.
15 günde bir görüşüyoruz ama ikimiz de yaptığımız işten ve sonuçlarından çok mutluyuz, şimdilik katlanıyoruz ayrılığa. Kızım İzmir’in göz
İbrahim Tatlıses, durdu durdu, yine patladı. Tatlıses, “Adam gibi adamdır” dediği Mehmet Ali Erbil’i ziyaret ettiği hastaneden çıkışta, yine sanatçıların vefasızlığını gündeme getirdi, ama bu kez ağır konuştu:
“Beni zaten iki kişi arıyor. Biri Hülya Avşar, diğeri Sibel Can’dır. Can’ın sesini de severim. Adam gibi adamdır. Bunlar benim gerçek dostum. Diğerleri sevmediğim tipler. Piyasa bunlarla dolu, pirinç gibi ayıklayamıyorsun. Kimseye ihtiyacım yok ama biz böyle terbiye almadık. İnsan yalandan da olsa bir hal hatır sorar. Herkes çok terbiyesiz olmuş.”
Tatlıses, bu açıklamayı yaptığı gün Sibel Can’ın Girne Merit Park Otel’de konseri vardı, ben de oradaydım. Sahne öncesi sohbet ettiğim şarkıcıya, bu konuyu sordum. Can, “Benim için de çok kıymetlidir o… Aslında bütün sanat camiamızın göz bebeği, bir tanesi, kıymetlimizdir, başımızın tacıdır” dedi.
Can, sanatçıların vefalı olup olmadığı konusunda ise şunları söyledi:
“Yıllardır hep böyle şeyler vardır. Benim öyle çok görüştüğüm insan yoktur sanat dünyasından. Az ve özdür. Bunların başında İbrahim Bey gelir. En ufak bir şeyde aradığım kişidir, sevgili Tarkan ve Sezen Aksu aynı şekilde... Bunlar benim pamuklara sarıp, kalbimin en güzel
Antalya Muratpaşa Belediyesi Türkan Şoray Kültür Merkezi’nin açılışını, sanatçının katılımıyla yaptı. Adının kültür merkezine verilmesi ve Antalyalıların gösterdiği ilgi karşısında gözyaşlarını tutamayan sanatçı, duygularını şu sözlerle dile getirdi:
“Hayatımın en mutlu anını yaşıyorum. Kültür merkezine adımın verilmesi bana onurların en büyüğünü yaşattı. Bana bu onuru yaşatanlara çok teşekkür ediyorum. Ölmeden bu güzelliği yaşamak herkese nasip olmaz.”
Bir sanatçının hayattayken bu onuru yaşaması önemli. Çünkü, günümüzde şöhret olmak kolay, ama aynı ölçüde itibar sahibi olmak zor. Türk Sineması’nın Sultan’ı, bunu başaran ender sanatçılardan biri… “Sultan”, filmleriyle kazandığı şöhrete ve saygınlığa, günübirlik küçük menfaatler uğruna helal getirmedi.
DEMET AKALIN’IN ANLAMLI KONSERİ
Bostancı Gösteri Merkezi’nde bir yıl içinde beş konser vermek, her şarkıcının harcı değil. Ülkemizde iki elin parmaklarını geçmez bunu başaracak şarkıcı sayısı… Düne kadar hakkında, “O konser şarkıcısı değil. O ancak beach clublarda, discolarda, barlarda playback yapar” denilen Demet Akalın’ın bunu başarmasına ne demeli?
Elbette ki her şarkıcı için ses ve sahne performansı önemli. Bostancı Gösteri
Trabzon’da çekilen ‘Sen Anlat Karadeniz’in setine ilk gittiğimde, 2018’in ilk ayıydı ve dizi henüz ATV’de başlamamıştı. Seti ikinci ziyaret edişim, 27’nci bölümün yayınlanacağı güne denk geldi.
Vakfıkebir Sinanlı Köyü’ndeki sette, 29’uncu bölümün çekimleri yapılıyordu.
Ekibe bu sezon katılan yönetmen Veli Çelik, içeride Ulaş Tuna Astepe ve İrem Helvacıoğlu’nun çekimlerini yaparken, bahçede dizinin patronu Osman Sınav’la sohbet ettim.
‘Sen Anlat Karadeniz’in ilk çekimlerini beğenmeyince üç oyuncuyu değiştirip, birinci bölümü yeniden çekerek 750 bin TL’yi çöpe atan Sınav, dizinin reyting başarısının altında yatan sırrı şöyle özetledi:
“Kanal, üçüncü bölümün senaryosunu onayladığı gün arkadaşları aradım. Ne zaman müsaitseniz buluşalım, senaryonun üzerinden geçelim dedim. Randevulaştığımız gün, saat 11.00’de senaryonun birinci sayfasından itibaren soru sormaya başladım. Çalışmamız bittiğinde saat sabah 05.00’ti. 18 saat koltuktan kalkmadan, senaryoyu oya gibi ilmek ilmek işlemişiz.”
İşine gösterdiği özenden tek kazançlı çıkan Osman Sınav mı? Hayır. Onunla birlikte dizinin tüm ekibi ve ATV...
‘NEFES’İ OYNADI HAYATI DEĞİŞTİ
‘Sen Anlat Karadeniz’de Nefes’i canlandıran İrem Helvacıoğlu,
Emre Kaya’nın ‘Rüzgar’ klibi, 7 Kasım 2017 tarihinde YouTube’a yüklendi. Bu satırları yazdığımda klibin görüntülenmesi 3 milyon 589 bin, yorum sayısı bin 634’tü. Yorumların çoğu, şarkıyı ve klibi çok beğendiğini yazan Kaya fanları... Ancak klibi izleyenler arasında şöyle yorumlar da var:
Zehra Yavuz: Yeni koleksiyon katalog çekimi gibi olmuş klip.
Berkan Erol: Şarkıyla klibin alakasızlığı...
Eli Quliyev: Klip, Koton’un reklamına benziyor.
Şeyma Gökhg: LC Waikiki reklamı gibi olmuş.
Burak: H&M reklam müziği.
Gülövse Müllüyev: Al sana Koton Jean reklamı.
26 Ekim’de vizyona girecek ‘Müslüm’ filmini Türkiye’den 8 bin kilometre uzakta izledim. Güney Koreli CGV Entertainment’in davetlisi olarak bir grup gazeteciyle birlikte Seul’deydik.
Timuçin Esen’in Müslüm Gürses’i, Zerrin Tekindor’un Muhterem Nur’u müthiş performanslarla canlandırdığı projenin Seul’de izlememizin sebebi şu: Çünkü 16 milyon TL’ye mal olan filmin 12 milyon TL’sini Dijital Yapım Evi, 4 milyon TL’sini ise CGV karşıladı.
Can Ulkay ile Ketche’nin yönettiği, Gürses’in hayat öyküsünün izleyen herkesi ağlattığını söylemeliyim. Sevenlerinin her şeyini bildiği Müslüm Gürses’in hayat öyküsünden insanların sinemaya çekecek bir film çıkmayacağını sanıyordum. Filmi izleyince Müslüm Baba’nın bilmediğimiz birçok yönünün olduğunu gördüm.
Projeyi izleyen birçok insanın, “Müslüm Gürses, sadece iyi bir şarkıcı değil, kendisine kötülük yapanlara bile iyilikle karşılık veren derviş gibi biriymiş” diyeceğine eminim.
MUHTEREM NUR FİLM İÇİN NE DEDİ?
‘Müslüm’ filmini ilk izleyenlerden biri, eşi Muhterem Nur oldu. Sanatçının filmi bir solukta izleyemediğini anlatan yapımcı Mustafa Uslu, sözlerine şöyle devam etti:
“Filmdeki her şey gerçek. Çünkü Muhterem Hanım’ın anlattıklarını film yaptık. O
Süleyman Bulut’un yazdığı “Büyük Atatürk’ten Küçük Öyküler”i okudukça Büyük Önder’e sevgim daha da arttı. Neden mi?
Yıl 1922. Öğretmenler Birliği kurulması için Ankara’da yapılan toplantıya kadın öğretmenlerin davet edilmemesi Atatürk’ü kızdırır. Yetkililer, mecburen kadın öğretmenleri de toplantıya çağırır. Kadını ikinci plana atmaya alışanlar, Atatürk’ten asıl azarı salondaki oturma düzeninden yer. Atatürk, toplantıdaki tabloyu görünce, “Niçin kadın öğretmenleri ayrı oturttunuz? Sizin kendinize mi güveniniz yok, yoksa Türk kadınının faziletine mi? Bir daha böyle ayrılık görmeyeyim. Anlaşıldı mı?” der…
Ankara’da tek lüks lokantanın olduğu 1925… Dönemin Basın Yayın Genel Müdürü Ahmet Ağaoğlu’nun bakanlıkta avukatlık stajı yapan kızı Süreyya, kız arkadaşıyla gider İstanbul Lokantası’na. Görevliler ona bir şey demez, ama babaya lokantaya kadınların alınmadığını hatırlatır.
Durumu öğrenen Atatürk, milletvekillerine telefon açıp, eşleriyle lokantaya gitmelerini ister.
Atatürk, eşi Latife Hanım ve Süreyya Ağaoğlu’nu da alıp kadınların alınmadığı lokantaya götürerek yasağı bitirir.
Atatürk’ün Latife Hanım’la evlendiği ve İzmir’de olduğu günler.
Büyük Önder, İzmir’de bir sinemada film izlemeye