"İzdivaçların perde arkası araştırılsın” yazım bir hayli yankı uyandırdı.
Aynı gün Esra Erol, “Bütün duygularıma tercüman oldu” deyip, ATV ekranında yazım için bana teşekkür etti.
Zuhal Topal’dan ise ertesi gün ilginç bir hamle geldi.
Fanları, sosyal medya hesaplarından bana o yazıyı Esra Erol’un yazdırdığı iftirasını atarken Topal da canlı yayında 21 yaşındaki gencecik masum kız (Hanife) ile uğraşanları önce kınadı, sonra Allah’a havale etti. Topal, ardından önce kaş göz, daha sonra sağ eliyle yazma işareti yapıp, “Biz biliyoruz onu yaptıranı. Oyuna gelme” dedi.
Hodri meydan Zuhal Topal.
Önce o sözlerle kastettiklerinin kimler olduğunu açıkla, sonra da iddianı ispatla.
İddiasını ispat edemeyene ne derler bilirsin bizde.
Zat-ı âliniz suya “bu” derken, ben gazetecilik yapıyordum.
Milliyet ve TÜRSAB’ın ortaklaşa düzenlediği “2017’de Turizme Bakış” toplantısı ve yemeği vardı dün, Beyoğlu’ndaki İstiklal Palas Oteli’nde... Milliyet’ten yazarlar, TÜRSAB yöneticileri ve turizmcilerin katıldığı yemekli toplantıda sektörün sorunları masaya yatırıldı.
Turizmin zor bir dönemden geçtiğini vurgulayan TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, “Girdiğimiz türbülanstan yara bere almadan çıkabilmemiz için devletin; cruise gemilerinden ‘yanaşma ücreti’ni kaldırması, SGK primlerini bir yıl ertelemesini, bankaların turizm sektörüne verdiği kredileri yeniden yapılandırmasını istiyoruz” dedi.
Yılda 1.5 milyon Türk’ün gittiği adalar için Yunanistan’ın vize zorluğu çıkarmaya başladığına dikkat çeken Ulusoy, adalarda tatil yapmak isteyenlere Bozcaada, Gökçeada ve Kıbrıs’ı önerdi.
Ukrayna ile yapılan pasaport yerine kimlikle seyahatten bu yaz 1.5 milyon, Rusya’dan ise 3.5-4 milyon turist beklediklerini vurgulayan Ulusoy, Türklerin “erken rezervasyonu” benimsediğini söyledi ve ekledi:
“Erken rezervasyon tuttu. 8 sene önce yılda 10 bin kişiyle başlayan erken rezervasyonun bugün ulaştığı rakam 5 milyon. Tatile çıkan 16.5 milyon Türk’ten erken rezervasyondan yararlananların oranı yüzde 35’e
Pazatesi akşamı TV8’de seyrettiğim “Survivor”da, “Gönüllüler” ekibinden Ogeday, “Ünlüler” takımından Adem Kılıççı’ya centilmenliğe sığmayacak bir hareket yaptı.
Dominik’te tanıdığım Ogeday bende, efendi, saygılı ve profesyonel bir sporcu izlenimi bırakmıştı.
“Survivor” öyle bir yarışma ki zamanla birçok insanın içindeki canavarı da çıkartıyor dışarıya...
Saniyenin bile önemli olduğu “sembol oyunu”nda Ogeday’ın rakip takımından Adem, puzzle oyununu bitirdi, parkuru geçip önde giden Volkan’a yetişmek üzereydi.
Ogeday, “Puzzle oturmadı... Oturmadı” diye bağırınca Adem, bir an için durakladı ve geri baktı. Puzzle’da bir sorun görmeyince yarışa devam etti, ama o sırada Volkan atışları tamamlayıp, sayıyı kazandı.
Ünlüler, “Sen niye karışıyorsun bizim puzzle’a” dediğinde Ogeday, “Ben oturmadı diye gördüm” dedi ama bu doğru değildi.
Çünkü, Adem’e bağırıp duraklatırken kıs kıs gülmekle yetinmeyip yanındaki Erdi’ye dokundu ve “Nasıl da kandırdım onu” dercesine kaş göz işareti yaptı.
Sunucu Alp Kırşan görmediği için bunu atlamış olabilir ama rejinin bunu es geçmemesi, Ogeday’ı uyarması ya da o oyundan diskalifiye etmesi gerekirdi.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), şikayet rekoru kıran evlilik programlarına son bir yılda toplam 11,2 milyon lirayı aşan ceza verdi.
Kesilen onca para cezasına rağmen bu programlardan yana olan şikayetler bitti mi?
Hayır.
RTÜK’ün çağrı hattı 444 1 178, RTÜK’ün web sayfası, elektronik posta adresi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) ve Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) üzerinden 2015 yılında bu programlar için yapılan 7 bin 297 şikayet 2016 yılında 94 bin 792’ye yükseldi.
TBMM, Diyanet İşleri Başkanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Kamu Denetçiliği Kurumuna da evlilik programlarından şikayet yağdı.
Sosyal medyada “Evlilik programları kaldırılsın” kampanyaları yapıldı.
Sonuç?
“Otlakçı leş” denecek kadar uyuşturucu esiri bir baba… Eşten hayır gelmeyince kendisinin ve çocuklarının geçimini sağlamak için bar işleten bir anne… İşportada şapka, eşarp ve okulda arkadaşlarına şekerleme satıp, aile bütçesine katkı sağlarken bile şarkıcılık hayali kuran bir kız…
Monica-Ronald Fenty çiftinin ileride kesin iş kadını olur gözüyle baktıkları Rihanna, bugün o yıllarda özendiği Mariah Carey gibi bir dünya starı. Ailesinin göçmen
olarak geldiği Barbados’a, Rihanna’nın müzikle tek başına kazandırdığı para, ülkesinin en büyük ihraç kalemi olan şekerden fazla.
Anneannesinin “Asi Çiçek” dediği Rihanna için Chloe Govan’ın yazdığı ve Türkiye’de Ayhan Semih Koç’un çevirisiyle Mona’dan çıkan kitap, acımasız bir portre… Bizim starlar, haklarında böyle bir kitap çıksa, ne yaparlar acaba? Rihanna hakkında öylesine acımasız beyanlar var ki kitapta! Bir söyleşide, “14 yaşındaydım ve içki içip sarhoş oluyordum, ama kesinlikle bir Amy Winehouse ruh hali içinde olmadım” diyen Rihanna’nın arkadaşlarını kaynak gösterip, şunları bile yazdı
Chloe Govan: “Rihanna’nın tanıdıklarından biri, onun kısa sürede önüne gelenle yatan bir kız olarak herkesin diline düştüğünü açıkladı.
18 yaşından küçük o
TRT 1’de ekranların en yüksek reytingli dizisi “Diriliş Ertuğrul”dan sonra iddialı bir dönem işi daha başlayacak.
“Payitaht - Abdülhamid” in ilk bölümü 24 Şubat cuma akşamı ekranda olacak.
33 yıl padişahlık yapan Abdülhamid’in hayatını ve icraatlarını ekrana taşıyacak dizinin ilk bölümü ‘Payitaht’ın padişahlığı gibi uzun.
Abdülhamid’i Bülent İnal’ın canlandırdığı dizinin ilk bölümü tam 170 dakika.
Es Film’in İzmit’teki Seka Film Platosu’nda çektiği dizinin tanıtımı Çırağan Sarayı’nda yapıldı. Dizi ekibinin yanı sıra TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren’in hazır bulunduğu toplantıya TRT’den sorumlu Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da katıldı.
Abdülhamid’in padişahlıktaki 20 yılından sonra döneme damgasını vuran olayları ekrana taşıyacak dizi için Kurtulmuş, şunları söyledi:
‘Yanlışları düzeltecek’
“Eğitime, sanata, ülkenin gelişmesi için yaptıklarına rağmen Abdülhamid’in adını ananlar ‘gerici’ sayıldı. Tarihçilerin yanlış tanıttığı Abdülhamid konusundaki yerleşik bazı yanlışları düzeltecektir bu dizi. Abdülhamid, iddia edildiği gibi Cumhuriyete karşı çıkmadı. Aksine yaptıklarıyla Cumhuriyetin temellerini attı.”
Kapalı alanlardaki sigara yasağının kapsamı kısa bir süre önce çıkarılan kanunla daha da genişledi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, yeni uygulamayı şöyle özetledi:
“Lokanta, pastane, restoran gibi yerlerin önünde kapalı yerler yapılıyor, ‘Yanları açık’ denilerek sigara içilebiliyor. Üstü kapalı olan, tek bir tarafında bile duvar bulunan yerleri kapalı alan sayacağız. Materyalin ne olduğu önemli değil, cam dahi olsa burası da kapalı alan sayılacak.”
Bu yasaklara uyan var, uymayan var...
Özellikle de gece açık mekânlarda sigara yasağına uyulmadığına dair aleni şikâyetler var.
Demet Akalın, “Bu zıkkımı siz içecekseniz diye içmeyeni zehirleme hakkınız yok. Siz canınıza acımıyorsunuz, ama ben acıyorum. Artık sigara içilen kulüplerde uyarmadan sahneden ineceğim” diye yazdı.
Benzer bir çıkış Zeynep Mansur’dan geldi:
“İki haftadır gittiğim tüm restoranlar ve diğer mekânlarda sigara içiliyor. Bu yasak nereye gelmiş anlamıyorum. İçmeyene saygı yok.
Bir süredir Kanal 7’de “Gece Gündüz” adlı programı hazırlayıp sunan Türk halk müziği sanatçısı Kürşat, Mehter Marşı’na yeni bir düzenleme yaptı.
Kürşat’ın bu düzenlemeyi yapmaktaki amacı, bizim kuşağın ezbere bildiği Mehter Marşı’nı yeni nesillere de sevdirmek.
Kenan Doğulu’nun aynı amaçla yeniden yorumladığı “10. Yıl Marşı”nı başta gençler olmak üzere herkes çok sevmişti.
Bakalım zamanla Kürşat’ın gençleri hedefleyerek tekno bir altyapıyla yeniden yorumlayıp okuduğu Mehter Marşı da Kenan Doğulu’nun “10. Yıl Marşı” gibi milyonların diline yeniden pelesenk olacak mı?
KAYSERİ’DE EN İYİ MANTI NEREDE YENİR?
Ne zaman Kayseri’ye gitsem, en iyi mantı nerede yenir diye sorarım. Her seferinde farklı bir tavsiye almama rağmen, maalesef şimdiye kadar gittiğim yerlerde beklediğimi bulamadım.
Red Bull and Freeze için gittiğimde de aynı soruya yanıt aradım.