Su Ada’da 7. Quality Ödül Töreni’ndeyiz. Deniz Çakır göründü salonun merdivenlerinde... Üstünde maviye çalan gri bir elbise, onun üstünde beyaz bir palto, ama o da ne? Çakır’ın, ATV’de yayınlanan ve bu sezon izlediğim tek dizi olan “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz”da canlandırdığı “Meryem” gibi palto - ceket omuzda! Davetliler arasında Sedat Peker de vardı. Onun salona gelişi “Meryem Çakırbeyli” gibi havalı değildi!
Çakır’ın ardından rol arkadaşı ve sevgilisi Oktay Kaynarca girdi içeri, ama dizideki gibi elinde tespih yoktu.
Ödülünü almak için sahneye çıktığında Çakır’ın ceketi yoktu üstünde. Keşke sahneye de öyle çıksaydı. Sonuçta “Meryem” sayesinde kazandı o ödülü.
Ödül alan Kaynarca, kısa bir konuşma yaptıktan sonra mikrofonu Çakır’a vermek istedi. Ancak Çakır o turda konuşmadı ama sonrasında ödülü, uzun saatler çalışarak çekilen dizi setlerindeki teknik edip adına aldığını söyledi. Dizide “İlyas Çakırbeyli”yi oynayan Ozan Akbaba da sahneye çıktı, ama mikrofon ona uzatılmadığı için tek kelime etmedi. Oysa salonda “İlyas” hayranı birçok insan vardı ve Ozan Akbaba’nın ne diyeceğini merak ediyordu.
AYŞE KIRCA, BABASI VE ANNESİNİN İZİNDE
Oya Başar’ı gördüm bir masada.
Hepimiz böyle miyiz, yoksa bu arızalı durum sadece siyasetçilere özgü bir
şey mi?
Dün “ak” dediğine bugün “kara” demek, siyasetin olmazsa olmazı mıdır?
“Bana göre bu, dün de karaydı bugün de kara” diyerek ilkeli duruş sergilemek çok mu zor?
Rakiplerinde kusur avına çıkan insanlar, niye bir gün aynada kendine bakmaz?
Her şeyi bütün çıplaklığıyla görenleri inandıracağını zannedip gerçekleri kamuoyuna saptırarak sunan siyasetçiler, aslında bizi değil, kendilerini kandırıyor.
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, kendisine kurulan “kaset komplosu”yla ilgili Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge”sinde ne demişti?
Bu yıl iki İspanyol takımının karşı karşıya geldiği UEFA Şampiyonlar Ligi final maçını tribünden izledim. İtalya’nın en pahalı şehri, modanın merkezi Milano’ya dışarıdan maç için gelenlerin çoğu tabii ki Atlitico Madrid ve Real Madrid taraftarlarıydı.
Maç günü Duomo di Milano Katedrali’nin bulunduğu meydan, görülmeye değerdi.
30 derece sıcaklık ve pırıl pırıl bir güneşin hakim olduğu Milano’ya gelen Atletico Madrid ve Real Madrid taraftarları, maç saatine kadar gönüllerince eğlendi. Alana gelip onları izleyenler için de gün renkli geçti.
Ne maç öncesi ne de sonrasında bizdeki gibi birbirine giren taraftarlar yoktu.
Pepsi’nin kattığı fark
Maçtan 30 dakika önce San Siro Stadyumu’ndaki yerimizi aldık.
Erken gelmemizin sebebi PepsiCo’nun UEFA’yla yaptığı üç yıllık sponsorluk anlaşması kapsamında Alicia Keys’in maç öncesi sahneye çıkacak olmasıydı.
Pepsi’nin UEFA Şampiyonlar Ligi’ni tıpkı Amerika’daki Super Bowl gibi müzik ve eğlenceyle tanıştıracak olması önemliydi. UEFA’yla üç yıllık anlaşma imzalayan PepsiCo, ilk sınavı başarıyla verdi ve Şampiyonlar Ligi’ne renk getirdi.
Şarkıcı Rojin’in epeydir sesi - soluğu çıkmıyordu. Gülay’ın konserinde karşılaştığım menajeri Yüksel Kuseyri’ye sordum; “Rojin nerelerde, ne yapıyor” diye.
Kuseyri, Rojin’in aylardır İskoçya’da olduğunu söyledi. Sebebini sorunca da, “Master yapıyor Edinburg’da” dedi.
Atletico Madrid - Real Madrid arasındaki UEFA Şampiyonlar Ligi final maçını izlemek için PepsiCo’nun davetlisi olarak geldiğim Milano’dan Whatsapp’tan yazıştığım Rojin’den İskoçya macerasına dair bilgiler aldım.
Biz Milano’da yazın tadını çıkarırken Edinburgh’ta donduğunu vurgulayan Rojin, şunları söyledi:
“Acayip soğuk bir yer Edinburgh. O yüzden sıcağa ve dilimi konuşmaya hasret kalmanın dışında her şey yolunda. Türkiye, aylardır burnumda tütüyor. Etnomüzikoloji master’ı için geldim Edinburgh’a. Bağımlılık derecesinde öğrenme isteği var bende. Yeni bir şeyler öğrenince kendimden geçiyorum. Öğrenmenin bana yaşattığı hazzı anlatamam. İlk bölüm bitti. Birkaç güne geleceğim İstanbul’a.”
KAMYON ŞOFÖRÜ GİBİ YİYEN TUBA!
23 yorumcunun “Sanat Güneşi”nin 18 eserini okuduğu “İşte Benim Zeki Müren”in ilk konseri Beyoğlu Emek Sineması’nda yapıldı.
Konserde albümde Zeki Müren şarkısı okuyan bazı ünlüler yoktu. Zeki Müren’e saygı albümünde “Şimdi Uzaklardasın”ı okuyan Funda Arar, “Manolyam”ı söyleyen Gökhan Tepe, “Bir Demet Yasemen”i yorumlayan Göksel ve “Şeytana Uyduk Bir Kere” diyen Halit Ergenç’i sahnede göremedi geceye gelenler.
Gökhan Tepe ve Funda Arar, aynı gece önceden anlaşması yapılmış konserleri olduğu için geceye katılmadı.
Halit Ergenç’le Göksel’in geceye katılmama sebebi ise protesto.
Malum; Emek Sineması’nın 2013’te yıkılıp, aynı yerde yapılacak AVM’nin en üst katına taşınması, bazı sanatçıların da tepki gösterdiği bir konuydu.
Halit Ergenç ve Göksel de o isimler arasında olacak ki protestoyu sürdürüp okudukları şarkıları öksüz bırakma pahasına Emek’te sahneye çıkmadı.
Pazartesi, hareketli ve bereketli bir gündü... Akşamüstü Nişantaşı’nda Damat’ın daveti, ardından biri Emek Sineması’nda, diğeri Garaj İstanbul’da olmak üzere iki etkinlik vardı.
Melek Sineması’nın yeni halini merak ettiğim için Zeki Müren Gecesi’ne şöyle bir bakıp, Gülay’ın albüm tanıtım konserine geçtim.
Garaj İstanbul’daki konserde karşılaştığım Star TV’nin Genel Müdürü Ömer Özgüner’den yeni dizileri “Şahane Damat”a dair yeni bir bilgi aldım.
Sevgili Cengiz Semercioğlu, Kelebek’te yazmıştı; Oya Aydoğan yaşasaydı Osman Sınav’ın Star TV’ye çekeceği “Şahane Damat”ta oynayacağını.
Bu ilginç ve renkli mevzuya girmeden önce bir şeyin altını çizeyim:
Kadın sürücülere karşı önyargılı olanlardan değilim.
Ak Sigorta’nın Yöntem Araştırma’ya yaptırdığı araştırmanın sonuçları ilgimi çekti.
Yöntem’in İstanbul, Ankara, Adana, İzmir, Bursa, Kayseri, Malatya, Samsun, Erzurum, Tekirdağ ve Trabzon’da yaşayan araç sahipleriyle telefonla yaptığı ankete göre kadınlar, sahibi oldukları otomobili eşleriyle paylaşma konusunda fedakâr ama erkekler öyle değil. Erkeklerin otomobil konusundaki sahiplenme duygusu had safhada!
12 ilde yaşayan 100 kadından 60’ı, sahip olduğu aracı kullanması için eşine verebileceğini söylerken, 100 erkekten sadece 13’ü “Otomobilimi eşime veririm” dedi.
Kadınların otomobil konusunda eşlerine duydukları güven ve saygı bununla da sınırlı değil! Üstelik bu konuda da kadınlarla erkekler arasındaki fark dağlar kadar!
‘Kaza yaptım aşkım’
Perşembe günü gittiğim Kıbrıs’tan pazar akşamı ayrıldım. Bu seferki seyahatimin sebebi “5. Kıbrıs Rakı Festivali”ydi. 14 Mayıs’taki İrem Derici’nin konseriyle başlayan festival 20 Mayıs’ta Ayhan Sicimoğlu’nun estirdiği Latin rüzgarlarıyla bitti.
Bu seyahate kadar Türkiye’de sırf “beyaz yakalılar”a yönelik tur paketi ve etkinlik düzenleyenler olduğunu bilmiyordum.
Kıbrıs Rakı Festivali’nin etkinlik ajansı College Engagement Marketing öyle bir şirket. Ümit Erbek, Cenk Erbek, Ali Korur ve Ozan Akın adlı dört gencin kurduğu College’in, partneri Jolly Tour’la düzenlediği “Corporate Weekend”le hedefi hafta sonu tatiline ihtiyaç duyan “beyaz yakalılar”.
Geçen yılki Mey’in Rakı Festivali’ne Türkiye’den 3 gece 4 günlük paketle 1.500 “beyaz yakalı” getiren College, bu yıl ise uçak, transfer ve konaklama dahil 1.900 liradan başlayan “Corporate Weekend”i 1.700 kişiye sattı.
Şirketlerin İnsan Kaynakları’yla, “Corporate Weekend’i iç yazışmayla çalışanlarınıza bildirip, katılımlarını sağlarsanız sizden gelecek her müşteriye yüzde 20 indirim garanti” taahhütüyle satan şirketin tatil yörelerine yaptığı turların bir avantajı da şu:
Yıl boyunca “Evden işe, işten eve” rutin bir hayat süren “beyaz