Ali Eyüboğlu

Tüm uyarılara rağmen ihlal ettiği Türk hava sahasını terk etmeyen Rus askeri uçağının düşürülmesinden bu yana herkes eteğindeki taşları dökmeye başladı.

Bu olay, başta Putin olmak üzere birçok Rus siyasetçinin eteklerinin adeta taş ocağı gibi, içlerinin Türkiye’ye karşı ne denli kin dolu olduğunu da gözler önüne serdi.

Türkiye’yi yönetenlerin alttan almasına rağmen Putin ve arkadaşlarının krizi tırmandırmak için ellerinden geleni ardına koymadığını hep birlikte gördük.

Bu süreç Türk basın mensuplarıyla Rus meslektaşlarımız arasındaki farkı da ortaya çıkardı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby’nin basın toplantısında Rus devletinin desteklediği Russia Today’ın muhabiri Gayane Chichakyan’ın yaptıkları. Rus muhabir, Türkiye aleyhinde açıklama yapması için dönüp dönüp aynı soruyu yöneltince Kirby, dayanamayıp sonunda patladı:

“Sizin ekibinizin kendi hükümetinize pek zorlu sorular sormadığını fark ediyorum. Şu anda ABD Dışişleri Bakanlığı’ndasınız ve buraya gelip bana istediğiniz soruyu sorabiliyorsunuz. Sorularınızda, ki bugün bazıları tamamen saçmaydı, istediğiniz kadar zorlayıcı ve suçlayıcı olabilirsiniz. Bunu ABD’de yapabilirsiniz.”

Putin’i susturan

Milliyet’in “İl İl Türkiye Ansiklopedisi”nin fotoğraflarını çekmek için Türkiye’yi karış karış dolaştığım 1991’in yazıydı. Burdur’a gittiğimde, şehrin fotoğrafını Burdur Gölü’nün üstünden çekmek istemiştim. “Zemin balçık” diye gölde kayık, motor, tekne vs. kullanmak yasaktı. O yüzden bunların hiçbiri yoktu şehirde.

25 yıl sonra yine yolum düştü Burdur’a. Aradan geçen çeyrek asırda Burdur Gölü, bir gezinti teknesine ve belediyenin yaptığı bir iskeleye kavuştu ama bir hayli küçüldü.

Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, 1971 yılından bu yana Burdur Gölü’nün 1/3 oranında küçüldüğünü, bu gidişle 2035’te gölün tarihe karışacağını açıkladı.

Gölün su kaynakları üstündeki 11 sulama barajı, köylülerin tarım sulaması için açtıkları su kuyularının bu duruma sebep olduğunu vurgulayan Ercengiz, şöyle konuştu:

“Orman ve Su İşleri Bakanlığı Burdur Gölü’nü kurtarmak için bir eylem planı hazırladı. Planda göle akan kirli suların arıtılması var ama yeni su kaynaklarına dair hiçbir tedbir yok. Yer yer 17 metre çekilen Burdur Gölü’nün kurtarılması için tarımda vahşi sulamadan damlama sulamaya geçmemiz şart. Belediye olarak yaptığımız 5 sondajla koca bir şehrin suyunu karşılıyoruz. Tarım

Özgecan Aslan’ı hunharca katledenler mevcut yasalar gereği hak ettikleri cezaları aldı. Aile içinde tecavüz sonucu hamile kalınca aile meclisi kararıyla öldürülen Hasret Daşlı’nın katilleri de öyle.

Özgecan davasına bakan Tarsus Mahkemesi gibi Daşlı’nın katillerini yargılayan Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin beş sanığa “ömür boyu hapis” cezası verip “iyi hal indirimi” uygulamaması sevindirici.

Evlilik programında tanışıp evlendiği Rıfat Günaydın tarafından öldürülen Selime Günaydın’ın duruşması var bugün Bakırköy Adliyesi’nde. Duruşma sonunda büyük olasılıkla verilecek ceza açıklanacak.

Mahkeme, eşini altı yerinden bıçaklayarak öldürmekten yargılanan Rıfat Günaydın’a “iyi hal indirimi” uygular mı?

Olabilir de olmayabilir de... Çünkü mevcut Ceza Kanunu, mahkeme heyetinin inisiyatifine bırakıyor “iyi hal indirimi” uygulayıp uygulamamayı.

Başta Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyeleri olmak üzere kadın cinayetlerinde “iyi hal indirimi”nin kaldırılması için uğraş verenler bugün Bakırköy Adliyesi’nde olacak.

Amaçları Bakırköy Adliyesi’nde bu davaya bakan yargıçların, tıpkı Özgecan Aslan, Hasret Daşlı ve Sedef Berberoğlu kararlarını verenler gibi “iyi hal indirimi” uygulamadan en

Televizyon ve dizi dünyasında, “Bu dizi benim sayemde reyting alıyor. Ben gidersem bu dizi biter” diyenler oldu mu?

Oldu.

Peki onlar gidince öksüz bıraktıkları diziler bitti mi?

Hafızam beni yanıltmıyorsa hayır.

Ne Meryem Uzerli “Hürrem”i oynamaktan vazgeçince “Muhteşem Yüzyıl” bitti ne de Yeşim Ceren Bozoğlu ayrılınca “O Hayat Benim”in reytingi düştü.

Dizide cast elbette ki çok önemli ama stardan, oyuncudan daha önemli olan şey senaryodur.

Seyirciyi ekran karşısına çivileyecek inandırıcı bir senaryo yoksa ortada, starları da doldursan o diziye hikaye.

Dizi işinde asıl başrol “senaryo” olduğuna göre “Muhteşem Yüzyıl Kösem”e 9’ncu bölümde katılacağı açıklanan Beren Saat’in girişini öne çekip, ona “Gemiyi kurtaracak kaptan” muamelesi yapmak niye?

ATV’de yayınlanan ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’a (EDHO) Deniz Seki konuk oyuncu oldu ya bu hafta, hapisteki şarkıcının dizinin reytingine ne kadar katkısı olduğunu yazanlar, maalesef yine ‘sap’la ‘saman’ı karıştırdı:

“Dizi bir hafta önce Total’de 8.45 reyting almıştı, Deniz Seki’nin konuk oyuncu olduğu bölümün reytingi 8.73 oldu. Yani 0.28 puan arttı.”

Sevsinler sizin hesabınızı!

Etkenleri unutup sadece sonuca bakarak tespit yaparsanız olacağınız bu. Oysa işin aslı şu:

1 Aralık 2016 Salı akşamı kanalların sıralaması ve izlenme payları şöyleydi:

1. ATV: Yüzde 16.22

2. TV8: Yüzde 13.54

Epeydir takip ettiğim bir konuydu, Tarkan’ın gönül dünyasındaki sürpriz gelişme... Megastar’ın birkaç yıldır birlikte olduğu ve gizli tuttuğu ilişkisinin “mutlu son”a doğru gittiğinden haberdardım ama somut bir gelişme olmadığı için bugüne kadar bir şey yazmadım.

Geride bıraktığımız hafta sonu Tarkan evliliğe giden yolda ilk ciddi adımı attı.

Malum, Tarkan yıllar önce İstanbul’da şehirden uzak izole bir hayat yaşamak için Anadolu yakasındaki Öğümce köyünde bir çiftlik evi satın almıştı.

3. köprünün bağlantı yolunun viyadükleri bu çiftlik evinin yakınına dikilince buradan soğuyan Tarkan, yaz başında Köln’de bir çiftlik satın alıp, zamanının büyük bir bölümünü buradaki yeni yuvasında geçirmeye başlamıştı.

Tarkan’ın evlilik planları yaptığı esmer sevgilisi de Köln’de yaşayan bir Türk ailenin kızı.

Tarkan, geride bıraktığımız hafta çok yakını birkaç kişiyle birlikte sevgilisini istemeye gitti.

Aldığım bilgi, taraflar arasında söz kesildiği ve ufukta evlilik hazırlığı olduğu yönünde.

ACUN ILICALI FARK YARATTI

Yıllardır telif için savaş veren Orhan Gencebay, sonunda ilk zaferini elde etti. “Orhan Baba”, telif sorununu kökünden çözecek bir masanın kurulmasını sağladı. Ancak ona bu şansı, müzik sektörünün meslek örgütleri değil, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verdi.

Cumhurbaşkanlığı’nca “Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”ne layık görülen Gencebay törende Erdoğan’a telif konusundaki sorunlarını iletince, Cumhurbaşkanı ona şu teklifte bulundu: “Beştepe’de bir Telif Sofrası kuralım. Bu meseleye kafa yoran kim varsa getir masaya.”

MESAM üyelerinin “başkan” seçmediği Gencebay’a Cumhurbaş-kanı’nın meslek örgütleri ve siyaset üstü bir yetki vermesi çok ama çok önemli.

Gencebay’ın telif konusunda yıllardır dile getirdiği sorunları çözebilmesi için “Telif Sofrası”na davet edecekleri, “Hazır mıyız arkadaşlar?” dediğinde hepsi sektör için taşın altına elini koymalı.

Orhan Gencebay Cumhurbaşkanlığı’nca “Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”ne layık görüldü.

Bir haftada 800 bin satan “25” albümüyle İngiltere’de bir rekora imza atan Adele’in “Million Years Ago” şarkısıyla Ahmet Kaya’nın “Acılara Tutunmak” eseri arasındaki benzerlik olay oldu.

İçimizdeki “Batı hayranları” Adele’e toz kondurmazken, “Doğuştan Batı karşıtları” da müzik dünyasının parlayan son yıldızını yerden yere vurdu.

Demet Akalın, Bengü, Hande Yener veya başka bir Türk yıldızın okuduğu şarkıyla yabancı bir eser arasında benzerlik çıkınca “Vay hırsız” diye ortalığı ayağa kaldıran “Batıcı”lar, Adele’den çok Adele’ci kesildi.

Tamam da ne bu acele?

Adele, konu hakkında bir açıklama yapmazsa, o zaman soyunun avukatlığına.

“Doğuştan Batı karşıtları” da, “Fırsat bu fırsat” diyerek saydırdılar Adele’e.

Bu ülkede herkesin “teknik direktör” olduğunu biliyordum ama aramızda bu kadar “müzik uzmanı” olduğundan haberim yoktu!

“Aradaki benzerliği anlamak için müzisyen olmak şart mı?” diyebilirsiniz.