Ali Eyüboğlu

‘Survivor All Star’ sadece bir yarışma değil, aynı zamanda hayat okulu.... Yarışmacılar adada; açlık, özlem ve insan ilişkilerine dair her şeyi en baştan öğreniyor

SERENAY: Adada dua köşem var

‘Survivor All Star’da ne umdun ne buldun?

Zor umuyordum, zor buldum. Şartlar, oyunlar ve insanlar zor.

‘Survivor’da olmanın en iyi ve en kötü yanı nedir?

Turabi, “Diskalifiye edilirsem, neden olanı da kolundan tutar götürürüm. Ben Türkiye’ye uçarken o da hastaneye gider“ dedi

İkinci kez Survivor’dasın, ne umdun ne buldun?

Vallahi Abi; ‘Survivor All Star’ biraz umduğum gibi, bir konuda da ummadığım gibi... Şartların zorluğu, tam umduğum gibi. Ama Hakan gibi adamların çakallıklar yapacağını ummamıştım. Önceki yarışmada da vardı çakallar ama şimdikiler daha profesyonel!

‘Survivor’ın senin için en güzel ve en kötü yanı nedir?

Yemek ve tuvalet, insanın en doğal ihtiyaçlarından ama söz konusu ‘Survivor’ olunca, ikisi de eziyete dönüşüyor... Hindistan cevizi yiyip, üzerine bir şişe de su içince, Dominik ormanları emrinize amade

‘Survivor All Star’ için Dominik’e gideceğimi öğrenen herkesin yanıtını merak ettiği iki soru vardı. Biri, “Yarışmacılar, gerçekten aç kalıyor mu? Kameraların kayıtta olmadığı yerlerde onlara gizlice yemek veriliyor mu?”, diğeri de yarışmacıların tuvalet ihtiyaçlarını nasıl karşıladığı...
Eski yarışmalarda ne olup bittiğini bilemem. ‘Survivor All Star’ nedeniyle dört gün geçirdim yarışmacılarla birlikte. Bu süre içinde yarışmacılara gizlice yemek verildiğine dair hiçbir ipucuna rastlamadım.
Kameralar önünde de açıklandığı gibi belli sürelerde pirinç, yağ ve hamur gibi erzak veriliyor ekiplere. Ayrıca yarışmalarda diledikleri kadar su iç me imkanları var. Gerisi yarışmacıların ve ekiplerin yeteneklerine bağlı. Kimi balık tutuyor, kimi ormanda fıstık buluyor, kimi kokonat ve Hindistan ceviziyle idare ediyor.
‘Survivor All Star’, ‘Survivor’lardan farklı olarak bolca ödül yarışmalarının yapıldığı bir arena. Ödül oyununu kazananlar için açlık söz konusu değil,

Adam: Yuh... Kalan süre 417 dakika... Böyle dizi mi olur?
Kadın: Yanlış yazmışlardır canım... Ya, sence de yerli diziler yersiz uzun değil mi?
Adam: Dizilerin süresi uzun değil de hayat kısa...
Kucak kucağa oturmuş televizyon izleyen genç adamla aşkı arasındaki bu diyaloğu nereden aldım biliyor musunuz?
Kanal D’de yayınlanan ‘Poyraz Karayel’ dizisinin önceki akşam ekrana gelen bölümünden...
Dizilerin sürelerinin uzunluğu için ‘Yuh’ diyen kişi başrol oyuncusu İlker Kaleli, ‘Sence de yerli diziler yersiz uzun değil mi?’ diye soran da Burçin Terzioğlu...
Senaristler Ethem Özışık ve Ertan Kurtulan böyle bir diyalog yazdığı, İlker Kaleli ve Burçin Terzioğlu’nun da içinden dizi sürelerinin kısalması geçtiği için aynen oynadılar bunu...

Ünlüsü, gönüllüsü, yarışması ve reytingi derken ‘Survivor’, yıllardır en çok seyredilen programlar arasında. Yarışmaya dair merak edilen çok şey, ortaya atılan birçok iddia var.İşte Dominik’te geçirdiğim dört günün ardından ‘Survivor All Star’da yaşananlar...

Geçen perşembeden beri ‘Survivor All Star’ın çekildiği Dominik’teydim. “Yediğin, içtiğin senin olsun, bize gördüklerini anlat” diyorsanız; başlayayım Dominik’te kaldığım dört gün boyunca gördüklerimi, Acun Ilıcalı’yla ekibinden aldığım bilgileri ve bütün yarışmacılarla yaptığım söyleşileri paylaşmaya...
‘Survivor’, sadece Türklerin ilgi gösterdiği bir yarışma değil. Dünyada her yıl 25 - 28 arasında ülke çekip yayınlıyor ‘Survivor’ı. Ancak bizim ‘Survivor’ımız biraz farklı. O farkın nereden kaynaklandığını Acun Ilıcalı şöyle anlattı:
“Dünyada program süresi, bölüm sayısı olarak en uzun ‘Survivor’ bizde. Dünyadaki ‘Survivor’lar arasında en yüksek reyting de bizde... Her sezon normalde ‘Survivor’ı
60 bölüm çekiyorduk, ‘Survivor All Star’ olunca bölüm sayısını 80’e çıkardık.”
Ilıcalı’ya 80 bölümlük ‘Survivor All Star’ın toplam maliyetini sordum, yanıtı şu oldu:

Sabah en geç üçte kalkmam ve Acun Ilıcalı’nın Survivor All Star Yarışması’na Dominik’e gitmek için Atatürk Havalimanı’nın yolunu tutmam gerekiyordu.
Çünkü Air France’ın İstanbul - Paris uçağının kalkış saati 06.15’ti...
Böyle bir günde insan normalde erken yatar ki o saatte uykusunu almış olarak kalksın...
Ama ben öyle yapmadım.
İstanbul’daki son geceme iki daveti birden sığdırdım.
Müjdat Gezen’in kurduğu Müjdat Gezen Sanat Vakfı’nın 25’inci yılının kutlaması Taksim’deki Park Bosphorus Hotel’deydi.
Teras kattaki kokteylin ardından davetliler alt kattaki yemeğe geçti. Ben yemeğe inmeden çıktım otelden. Çünkü Ümraniye’de Karadenizliler gecesi vardı, oraya da uğramam lazımdı.

Antalya Belek’teki bir otelin “2015 Yaz Konserleri” ilanı dikkatimi çekti. Çünkü Türk turizminin başkenti Antalya’daki otellerin konser ilanlarında genellikle Türk şarkıcıların ilanları olur. Ama Belek’teki Spice’ın “2015 Yaz Konserleri” ilanındaki şarkıcı ve grupların hepsi yabancıydı. İşte o şarkıcı ve gruplarla ülkeleri:
Morandi (Romanya), Serebro (Rusya), Akcent (Romanya), Inna (Romanya), Alexandra Stan (Romanya), Fly Project (Romanya) ve Yuliva Savicheva (Rusya)...
Belek’teki beş yıldızlı bir otelin yaz boyunca düzenleyeceği yedi konserde Rumen ve Rus şarkıcıları sahneye çıkarmasının başlıca nedeni elbette ki müşteri profili… Spice, bildiğim otellerden biri değil. Sahibi ya da işletmecisi kim bilmiyorum, ama konser verdirdiği şarkıcı ve gruplardan müşterilerinin ağırlıklı Rusya ve Romanya’dan olduğunu sanıyorum. Türkiye’de turizmin globalleşmesi anlamına gelen bu gelişmenin bir de şu ayağı var. Yıllardır tatil köyü ve otel ekstralarından iyi para kazanan ve ekstra fiyatlarını artırdıkça artıran Türk şarkıcılar için pazarın daralmaya başladığının da göstergesidir bu...

SOSYAL MEDYANIN NİMETİ VE KÜLFETİ
Ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, Ömer Hayyam’ın bir sözünü

Bazı müzik yapımcısı ve şarkıcılarımızın YouTube’daki sahte tıklamalarını ortaya çıkarmamın üzerinden aylar geçti, ama gelin görün ki ‘sanal dünya’da sahtecilik bitmiyor!
Anladığım kadarıyla web üzerinden reklam verenlerin bazıları ya tam ya da yarı saf!
Web sitelerindeki reklam kutucuklarına ‘banner’ reklamları veren yüksek bütçeli yarı safları kandırmak biraz emek istese de, daha düşük reklam bütçeli safları kandırmak çocuk oyuncağı.
Yarı saflar, reklam verdikleri web sitelerinden kendi reklamlarına yönlendirilen trafiği daha gerçekçi link sistemiyle ölçerken, saflar sadece reklam verdikleri web sitelerinin www.alexa.com’daki sıralamalarına ve tıklama sayılarına bakıyor.
İnsan hiç mi merak etmez www.alexa.com’daki İngilizce kelimelerin ne anlama geldiğini?
Bakılacak 3 temel nokta var oysa ki:
‘Bounce Rate’ kutucuğundaki yüzde, gerçekte o siteyi tıklayıp hemen kaçanlar ki muhtemel sahte yani bot tıklama yapan yazılımlar... Nasıl adlandırırsanız adlandırın - o hanedeki rakam şayet yüzde 20-30’sa sorun değil... Ancak bu oran yüzde 7080’ler civarındaysa o siteye reklam veren açısından durum feci... ‘Sülün Osman’dan Galata Kulesi’ni satın alanlardan farkı yok o