Ali Eyüboğlu

Esra Erol’un programı insanları tanıştırıp evlendirme üzerine kurulu. Programa katıl, partnerini seç, evlenmeye karar ver ama bunu program ekibiyle ve seyircileriyle paylaşma! Olacak iş mi? Olur; çünkü burası Türkiye

Esra Erol, canlı yayında şu sözlerle dile getirdi, iki yarışmacıya olan kızgınlığını ve sitemini: “Ebru ve Murat ayıp etti. Bu programda tanışıp, evlenmeye karar verdiler ama nikah masasına burada değil, dışarıda oturacaklar. İnsanlar istediklerini yapmakta özgürdür ama yaptıkları hiç etik değil. Neymiş? Kredi çekeceklermiş! Stüdyoda evlenirlerse kredi vermiyormuş banka. İlk defa duyuyorum bunu. Demek ki bundan sonra hukuki tedbirlerini alacağız bunun.”
Esra Erol, kızmakta ve sitem etmekte haklı.
Çünkü Murat Yurtseven’le Ebru Çat’ın katıldığı programın adı ne?
‘Esra Erol’da Evlen Benimle.’
‘Kim Milyoner Olmak İster?’in çekimlerinde tanışıp, evlilik kararı alsalar, Kenan Işık onlardan stüdyoda evlenmesini bekleyemez.
Ama Esra Erol’un programı insanları tanıştırıp evlendirme üzerine kurulu.

Özcan Deniz’in ‘Evim Sensin’ filminin gişede ‘Skyfall’u geride bırakması Warner Bros’un dikkatini çekti. Warner Bros’un yönetimi Özcan Deniz’i Amerika’ya davet etti. Yasemin Allen’ın başrolünü oynayacağı filmin çekimlerinin bir kısmı Warner Bros’un Hollywood’daki stüdyolarında yapılacak

Hafta sonu Kütahya Belediyesi’yle Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası’nın davetlisi olarak Kütahya’daydım. Davetin konukları arasında Özcan Deniz’in basın danışmanı Feride Fışkın da vardı.
Özcan Deniz’in çekeceği yeni filmin ne aşamada olduğunu sordum ona.
Fışkın, Deniz’in yazıp, yöneteceği ve başrolünde oynayacağı ‘Ateş ve Su’ adlı filmin yarısını Türkiye’de, yarısını Avrupa’da çekmeyi planladığını, ancak Amerika’dan gelen sürpriz davetle işin yurt dışı ayağının değiştiğini söyledi.
Neden mi?
İşte Özcan Deniz’in basın danışmanı Feride Fışkın’a göre bunun nedeni?
“Türkiye’yle Avrupa şehirleri arasında geçecek aksiyonu bol bir aşk filmi olacak ‘Aşk ve Su’. Filmin Avrupa sahneleri Avrupa’da değil, Amerika’da çekilecek. Çünkü Özcan Deniz’e Warner Bros’tan böyle bir davet geldi. James Bond’un bir bölümü Türkiye’de çekilen son filmi ‘Skyfall’, Türkiye hariç gösterildiği her ülkede en çok

Bu Amerika seyahatim uzun, yorucu ama kitap okuma adına en kısır yolculuğum oldu. Topu topu iki kitap okuyabildim İstanbul’dan Los Angeles’a gidiş, oradan Londra, Nice, Cannes üzerinden İstanbul’a dönüşte.
Bu kitaplardan biri “RiRi”ydi.
“RiRi” ne mi?
Bolca fotoğraflı 84 sayfalık bir Rihanna portresi...
“RiRi - Bu Kız Fena Halde İyi”nin yazarı Stephanie Murray.
Türkiye’de Nar Kitap’tan çıkan “Gerçek bir Rihanna kitabı”nın Türkçe çevirisini yapan ise Ayşe Düzkan...
Rihanna’nın da çok bildik bir hikâyesi var.

Seher-Mehmet Ali Aydınlar çiftinin, 2011 Ekim ayında Mustafa Eröğüt’le evlenen kızları Zeynep’in üç aylık hamile olduğunu öğrenince sevindim. Dilerim, altı ay sonra kucaklarına alacakları ilk torun, Aydınlar çiftinin yıllardır yaşadığı evlat acısını bir nebze de olsa azaltır

Çarşamba akşamı 19.30 uçağıyla dönecektik Cannes’dan. Bu yüzden 20.45’teki Trabzonspor-Fenerbahçe maçını kaçıracaktım ama öyle olmadı.
Kader işte!
Cannes’da dolaşırken baktım Seher-Mehmet Ali Aydınlar çifti karşımda.
Selamlaşıp, hal hatır sorduk.
Cannes’da evleri olduğunu, ara sıra birkaç günlüğüne de olsa kafa dinlemek için buraya geldiklerini söyleyen Aydınlar, ne zaman döneceğimizi sordu.
Akşam şu saatte döneceğiz dediğimde şöyle bir teklifte bulundu:

Akşam üzeri Efes’in sponsorluğunda İKSV’nin daveti vardı sahilde. Fes-tivale katılan sinemacılar bir hayli ilgi gösterdi İKSV’nin davetine. Festivalin gediklilerinden Vecdi Sayar, Türkiye’nin Cannes’da ilk defa böyle bir davet verdiğini söyledi.
Türkiye’den gelen sinemacıların Cannes’a gelen sinemacılarla tanı-şıp, kaynaşma şansı yaka-ladığı davette Emek Sineması’nın yıkılmasını protesto için sinema eleştirmenliğini bırakan Atilla Dorsay da vardı. Festivali boyuncu Can-nes’dan Radikal’e yazılar yazan Dorsay, “Yeniden sahalara dönmüş değilim. Sadece Cannes’a özel bir durum bu. 20 yıl aralıksız da davetli olsan Cannes’a, 21’incisi için yazı yazmamışsan, ertesi yıl davet etmezler seni. Bu hakkımı kaybetmemek için Radikal’e yazdım o yazıları. Kararımdan dönmüş değilim” dedi. ,

CANNES NOTLARI
Erkeklere, koyu renk takım elbise ve papyonun zorunlu olduğu ‘La Grande Bellezza’nın gala gecesinde kadınlara da topuklu ayakkabı mecburiyeti vardı. Kadınların girişte giymek zorunda oldukları topuklu ayakkabıları içeride yanlarında getirdikleri parmak arası terliklerle değiştirmesi ilginçti.
Cannes’a gitmek için Los Angeles’taki otelden çıktığımda Amerika’da pazar günü öğlendi ve

Master’ını Kalifornia Üniversitesi’nde yapan Pınar Toprak, Amerika’da birçok film müziğine imza attı. Bugüne kadar 34 filmde imzası olan Toprak, şimdilerde yönetmenliğini Dean Deulin, yapımcılığını Davit Ellison’un yapacağı filmin müzikleri için harıl harıl çalışıyor

Pınar Toprak’ın hayatı müzik. İlkokuldan lise sona kadar İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda keman ve klasik gitar okudu.
Ardından Berklee College’e girdi.
Dört yıllık ‘film müziği’ eğitimini iki yılda bitirdi.
Master’ını Los Angeles’taki Kalifornia Devlet Üniversitesi’nde yaptı.
Hans Zimmer adlı ünlü bestecinin ekibinden biri olarak müzik yaptığı ilk film ‘Karayip Korsanları’ydı.
Onu ‘Son Samuray’ ve ‘Kral Arthur’ gibi filmler izledi.

Savaş Ay, sıkılınca bir arkadaşına telefon açıp ‘Yok mu Los Angeles’ta tanıdık biri, gelsin alsın beni?” dedi. Kendisini almaya geldiklerinde “Lazoğlu sen de atla” deyince çıktık yola. Yolda bolca sohbet imkanı bulduk Hollywood’un kapılarını zorlayan iki Türkle

Tamamen tesadüf sonucu tanıştım bu Türklerle. ‘Anadolu Kültürleri ve Yemek Festivali’nin açılışından bir gün önceydi. Resmi açılış yapılmamış, ama Amerikalı öğrenciler akın akın geliyordu festival alanına. Savaş Ay, bir müddet sonra sıkılınca, telefon açtı bir arkadaşına:
“Yok mu Los Angeles’ta tanıdık biri, gelsin alsın beni?”
‘A Takımı’ bitti, ama ‘Kaptan’ın forsu bitmedi. Çok geçmeden Kaliforniya plakalı BMW X5’le iki kişi geldi. “Sizi almaya geldik” dediler Savaş Ay’a. ‘Kaptan’ da “Lazoğlu sen de atla” dedi, çıktık Los
Angeles’a yola. Costa Mesa’dan Los Angeles 70 kilometre, ancak üç saate yakın sürüyor yolculuk.
Yol çok şeritli, ama trafik feci.

Los Angeles’ta bu yıl dördüncüsü yapılan ‘Anadolu Kültürleri ve Yemek Festivali’ne ilgi her yıl artıyor. El sanatı ürünlerinden yemeklere her şey Türk malı. Festivalin konukları arasında üç partiden milletvekili vardı

Türkiye’den binlerce kilometre ötedeyiz... Zaman farkı 10 saat olduğuna göre anlayın aradaki uzaklığı...
Pasifik Okyanusu’nun yanı başında, 60 dönüm arazi üzerinde nereye baksanız Türkiye var karşınızda...
Bir tarafta Topkapı Sarayı, Siirt’in tarihi mekânları, Sümela Manastırı, Erzurum Çifte Minare... Karşı tarafta Kız Kulesi, Haydarpaşa’sı, Boğazı, köprüsü, kısacası bütün ihtişamıyla İstanbul... Onun yanında İzmir’in Saat Kulesi, Efes Harabeleri, Meryem Ana, bitişikte Akdamar Kilisesi’yle Van...
Maraş dondurmacısının veya künefecinin önünde uzun kuyruk, ama sıradakiler sadece Türkler değil...
Kuyruktakilerin çoğu Amerikalı...
“Dünyanın yaşayan en uzun boylu insanı” olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren Mardinli Sultan Kösen de aynı şekilde insanların gözdesi...