İster Çin’den gelsin görüntü, ister Rusya’dan... İster Amerika polisi servis etsin güvenlik kameralarının çektiği trafik kazalarının görüntülerini, ister Türk polisi...
Görüntüler dünyanın neresinden gelirse gelsin, televizyonda yayınlandığında yarattığı yankı aynı...
Herkesin ilgisini çekiyor bu tür kaza görüntüleri...
Çünkü her biri ibretlik...
Çünkü hepsi gerçek...
Zaten “gerçek”ten daha ilginç ne var ki, bu hayatta?
MOBESE görüntüleri reyting yaptıkça, ekranlardaki bu tür haberlerin sayısı da arttı.
Reyhanlı’daki taziye çadırlarının birinde Reyhanlılardan biri, “Nur Ataç’ı dinleselerdi, bu felaket başımıza gelmezdi” dedi...
Önce Nur Ataç’ın kim olduğunu sordum.
“Buranın en büyük çiftçisidir” dedi. Peki, ne dedi de yetkililer dinlemediler onu diye sorduğumda da, Başbakan’dan Vali’ye mektup yazdığını, Başbakan gereği için yazıyı Hatay Valisi’ne, Vali’nin de Reyhanlı Kaymakam’ına gönderidğini, Kaymakam’ın da Nur Ataç’ı makamına çağırıp, “Bizi niye şikayet ediyorsun Ankara’ya?” diye sitem ettiğini anlattı.
O saatten sonra Nur Ataç’ı arayıp, Başbakan’a yazdığı mektubu görmeden dönemezdim Reyhanlı’dan. Yarım saat sonra Nur Ataç ile buluştuk. Babasının emekli orgeneral Nazmi Ataç, annesinin ise Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen’in yeğeni olduğunu anlatan İbrahim Nur Ataç’tan Başbakan’a gönderdiği rica ettim. Mektubu okuduktan sonra da Ataç’tan sonrasında yaşanan gelişmeleri anlatmasını istedim.
Nur Ataç Başbakan’a mektup göndermişti.
İŞTE NUR ATAÇ’IN 20 ŞUBAT’TA BAŞBAKAN’A YOLLADIĞI MEKTUP
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektupta önce kendini tanıtan, ardından Hatay ve Reyhanlı’yla olan bağını anlatan Nur Ataç’ın devamında yazdıkları ise şunlar:
‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin ‘Carolin’i Wilma Elles’in dizi bittiğinde ne yapacağını merak ettim. Beş sinema filminden teklif alan Elles, senaryolarını inceliyor. Türk vatandaşlığı için başvuru yapan oyuncu, uzun sürecek bir dizide rol almak istiyor
Kanal D’de yayınlanan ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisi bu sezon ‘final’ yapacak ve ekrana veda edecek.
D Productions, dizinin yönetmeni Zeynep Günay Tan ve teknik ekibine Kanal için yeni bir dizi çektirecek. ‘Sırlar’ adlı yeni dizide ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin oyuncu kadrosundan sadece Mete Horozoğlu olacak.
Horozoğlu dışındaki tüm oyuncular, “Öyle bir geçti zaman ki” deyip, yeni ufuklara yelken açacak.
O isimlerden biri de Wilma Elles. Üç yıldır ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin ‘Carolin’i olarak izlediğimiz Alman oyuncu Elles, İstanbul’u çok sevdiğini, Almanya’ya dönmeyeceğini açıklayınca merak ettim, bundan böyle Türkiye’de yapacaklarını.
Türkiye’de milyonlarca insan Avrupa ve Amerika’ya kapağı atmaya çalışırken Alman oyuncu Wilma Elles’in Türkiye aşkı dikkatimi çekti.
Sordum, soruşturdum ve şunları öğrendim.
Reyhanlı’da kalacak yer olmadığı için İskenderun’da geçirdik cumartesi gecesini...
Pazar sabahı kalvaltıyı dışarıda yapalım dedik.
Deniz kenarındaki Yörük Çadırı’na gittiğimizde, masaların çoğunun “Anneler Günü” nedeniyle “rezerve” olduğunu gördüm.
Sadece İskenderun’da değil, Türkiye’nin birçok şehrinde eminim durum böyleydi.
Kimi annesiyle birlikte kahvaltı yaptı, kimi el öpüp, çiçek ve hediye verdi...
Anneleri uzakta olanlar, telefonla kutladı bu özel günü...
Benim gibi anneleri hayatta olmayanlar da onların ruhuna Fatiha okudu...
‘Anneler Günü’ konserinde sahneye çıkan Altay’ı dinlemeye gelen polis eşleri ve Maraşlı hanımlar konserin bitiş saati 16.15’e kadar pistten inmedi
Polis Eşleri Kaynaşma-Yardımlaşma Derneği Kahramanmaraş Şubesi’nin (PEKAY) ‘Anneler Günü’ nedeniyle düzenlediği konserde Altay sahneye çıktı.
Altay sahneye çıktığında saat 15.00’ti.
O saate kadar masalarında oturup, sakin sakin yemeklerini yiyen, ‘milli içkimiz’ ayranlarını içen polis eşleri ve Maraşlı hanımlar, Altay’ın söylediği ilk birkaç şarkıya oldukları yerde oynayarak eşlik etmeye başladı.
Saatler 15.15’i gösterdiğindeyse pistte boş yer yoktu.
Her biri düğüne gider gibi en şık kıyafetleriyle PEKAY’ın organize ettiği konsere gelen kadınlar, sigara molaları hariç, konserin bitiş saati olan 16.15’e kadar pistten inmedi.
Hatay Reyhanlı’da bombalar patladığında Kahramanmaraş’taydım... Kısa adı PEKAY olan Polis Eşleri Kaynaşma Yardımlaşma Derneği Kahramanmaraş Şubesi’nin bir etkinliğine davetliydim.
Türkiye’yi yasa boğan patlamaların ardından soluğu Reyhanlı’da aldık. İlçeye girdiğimizde hava çoktan kararmış, müthiş bir yağmur başlamıştı. Artık saatin geç olmasından mı, meydana gelen patlamalardan mı bilmiyorum ilk olaymahalline gidene kadar geçtiğimiz sokaklarda bir tane açık dükkan yoktu.
Bütün kepekler inmiş, sokakları tek tük ışıklar aydınlatıyordu. Atatürk Caddesi’ne yani şehrin en merkezi yerine gittiğimizde gördüğüm tablo dehşet vericiydi.
Polisin ‘güvenlik şeridi’yle çevirdiği alanın içinde beyaz kıyafetler içindeki ‘Olay Yeri İnceleme’ ekibi bombaların arkasında bıraktığı tahribatın üzerinde çalışıyordu.
Cam parçaları...
‘Güvenlik Şeridi’ni aşıp, bardaktan boşalırcasına yağan yağmur altında başladım patlayan otomobillerin, viraneye dönen dükkanlar, işyerlerinin önünde dolaşmaya...
Her taraf cam parçaları ve metal yığını...
Hollywood’dan beslenen yabancı internet siteleri, dünyanın tanıdığı yıldızlara dair “en yeni” haberleri vermekle yetinmiyor okurlarına...
Amerika’da yapılan bir etkinliğe dair yaptıkları anketlerle anında kullanıcılarını da dahil ediyorlar işin içine...
Çünkü internet demek, hız demek...
Anında haber, anında reaksiyon demek ve dünyanın dört bir yanından internet sitesinin takipçilerini de anında işin bir parçası haline getirmek demek... Vogue’un New York Metropolitan Müzesi’ndeki davetinden bir örnek vereceğim.
People’ın internet sitesi, daha gece bitmeden “Met Ball 2013”e katılan yıldızların fotoğraflarını çekip, koydu sitesine... Her fotoğrafın altına da o ünlünün giydiği kıyafetin şık olup olmadığına dair bir anket...
Gece bitmeden hangi yıldızların şık, hangilerinin rüküş olduğu belliydi... Madonna’dan Cameron Diaz’a birçok dünya starının, onca danışman ve modacılarına rağmen kılık kıyafetten sınıfta kalması düşündürücü...
Dinç Bilgin’in, ülkede başbakanlık yapmış Mesut Yılmaz’a “Mesut” diye hitap etmesini, bir medya patronunun hükümetlerle ilişkilerini önemsemeyebilirsiniz ama Özdemir Sabancı konusunda söyledikleri yeni ve çarpıcı.Bu da mı ilgilendirmiyor kimseyi?
Dinç Bilgin’in elinde artık medya gücü olmadığından mı, yoksa 28 Şubat üzerine çok konuşmuş olmasından mı bilmiyorum, son zamanlarda yaptığı çarpıcı itiraflar nedense pek etki yapmıyor kamuoyunda.
Sabah ve ATV’nin eski sahibinin Türkiye’den Fatih Vural’a yaptığı açıklamalar, kamuoyunu ilgilendirmeyecek kadar ‘sıradan şeyler’ mi?
Değil.
Ama nedense Bilgin’in söylediklerine kimse kulak kabartmadı. Oysa o açıklamaların içinde yaşadığımız ülkeyi aslında kimlerin yönettiğine dair o kadar çok ipucu var ki. İşte Dinç Bilgin’in o çarpıcı açıklamalardan bir kısmı: “Refah Partisi’nin iktidara gelmesi tabii ki rahatsız etti bizi. Sadece bizi değil, askeri de. İktidar olmasından da hoşlanmadım. O dönemde Mesut Yılmaz’la Tansu Çiller’i bir araya getirme gayreti vardı. Özdemir Sabancı rahmetli olmadan bir hafta önce, onun odasında toplantı yaptılar. Orada ben de vardım. Mesut’un kardeşi Turgut çağırıldı. ‘Refah Partili bir koalisyona hoş