Bu hafta vizyona giren filmlerden sadece “Seninki Kaç Para”yı izleme şansım oldu.
Nişantaşı City’s’teki galasında izlediğim film, adından da anlaşılacağı gibi paranın insanları nasıl değiştirdiğini anlatıyor...
“Seninki Kaç Para” bunu, borç batağındaki “Cemil”e ruhunu 2 milyon liraya “Şeytan”a sattırarak yapıyor...
“Şeytan”la işbirliği olur mu?
“Şeytan”, sözünde durur mu?
Durmuyor tabii ki...
Filmin komedisi de “Şeytan”ın “Cemil”i nasıl oyuna getirdiği üzerine kurulu, ama bu tek başına filmi sürüklemeye yetmiyor...
Saba Tümer’in cuma günleri konuk ettiği Dr. Yaşar Nuri Öztürk’lü programı stand up tadında. Yaptıkları son programında Öztürk, günümüzde kılınan Cuma Namazı’nın Peygamberimizin kıldırdığı Cuma’yla alakası olmadığını söyleyince Tümer, “Hocam, bir gün siz bize gösterin” teklifinde bulundu...
Haftanın dört günü programına şov dünyasından ünlülerini konuk eden Saba Tümer’in cuma günleri değişiyor gündemi.
Çünkü Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ü konuk ediyor.
Öyle bir yayın çıkıyor ki ortaya al onu koy ‘stand up’ diye prime time kuşağına!
Öztürk, dini bilgilerini kamuoyu ile paylaşırken ciddi mi ciddi, Saba Tümer bildiğiniz gibi.
İşin gırgırında.
Filmin afişinde ve jeneriğinde adı yazılı bir şirketin yöneticisi ‘Fetih 1453’ün kâr yapması için 4 milyon seyirciye ulaşması lazım” dedi. Film gişede bu rakamı yakaladı ve geçti bile. Bir seyirciden yapımcıya ortalama 2 dolar kaldığına göre, 4 milyon seyirciye ulaşınca maliyetini kurtaracağına göre ‘Fetih 1453’ün maliyeti 8 milyon dolar civarında demek ki!
‘Fetih 1453’ filminin yapımcısı Faruk Aksoy, “17 milyon dolarlık bütçe haberleri benden çıkmadı. Çünkü ben hiçbir zaman rakam telaffuz etmedim” dedi.
Aksoy ne zaman söyledi bunu?
‘Fetih 1453’ filmi 17 günde 4 milyon 651 bin 715 seyirciye ulaşarak ‘Tüm zamanların en çok izlenen filmi’ olduktan, yani maddi ve manevi olarak rahatladıktan sonra.
RTÜK, Bayülgen’in ‘Muhabbet Kralı’nda ‘kişisel rahatlama’ üzerine sarfettiği sözlere kızıp ‘Kraliyet Ailesi’ni cezalandırmış değil. RTÜK Kanunu emrediyor bunu. Nasıl mı?
Okan Bayülgen’in 29 Aralık 2011 tarihli ‘Muhabbet Kralı’nda sarfettiği sözler nedeniyle RTÜK’ten ceza aldığına dair ilk haberi Akşam muhabiri Ali Ekber Ertürk yaptı.
Ertürk, “RTÜK, ‘Muhabbet Kralı’ ile yetinmedi. Kraliyet Ailesi’ne de ceza kesti. Bayülgen, sadece ‘Muhabbet Kralı’nı değil, ‘Muhallebi Kralı’, ‘Kral Çıplak’, ‘Medya Kralı’ ve ‘Disco Kralı’nı da yapamayacakö diye yanlış bir takdim yapınca arkası geldi.
RTÜK, Bayülgen’in ‘Muhabbet Kralı’nda ‘kişisel rahatlama’ üzerine sarfettiği sözlere kızıp ‘Kraliyet Ailesi’ni cezalandırmış değil. RTÜK Kanunu emrediyor bunu. Nasıl mı? İşte RTÜK Kanunu ‘Onuncu Bölüm - İdari Yaptırımlar’ Madde 32 (4):
RTÜK Kanunu’nda ‘İdari Yaptırımlar’ın tanımlandığı ‘Onuncu Bölüm’ Madde 32 (4): “Yükümlülük veya yasağa aykırılık dolayısıyla idari tedbir olarak programın yayınının durdurulması kararının verilmesi halinde, yaptırım uygulanmasına sebebiyet veren fiilin işlenmesinden dolayı sorumluluğu olan programın yapımcısı veya varsa sunucusu, yayının durdurulduğu süre
Volkan Konak’ın yeni albümü ‘Lifor’daki ‘Ey Zahit Şaraba’nın bir mısrası, farklı sanatçıların yorumlarında farklılık gösteriyor. Peki ama neden?
Volkan Konak, ‘Lifor’ adında yeni bir albüm çıkardı.
Bir süre önce vefat eden müzisyen arkadaşı Behçet Türkekul’a ithaf ettiği albümde Konak, eski ve yeni şarkılara yer verdi. İlk dinleyişte ‘Nerdesin’ (Karagözlüm) ve ‘Ey Zahit Şaraba’ sardı beni...
Bu ‘anonim’ eserlerden biriyle ilgili küçük, ama önemli bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum.
Bektaşi dervişi Harabi’nin yazdığı bir eser bu.
Artık günümüz şarkılarında pek rastlayamadığımız derinlikte mecazi sözleri olan ‘Ey Zahit Şaraba’nın iki versiyonu da dört kıta...
Ece Vahapoğlu, ‘60 Günde İdeal Vücut’ adlı bir kitap yazdı, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’la Radikal yazarı Cüneyt Özdemir, Twitter’da bakın onu nasıl dillerine doladı?
Son günlerde bizim mesleğin tartışma konularından biri de, gazetecilerin sosyal medyada istediği gibi davranıp davranamayacağı.
Bazı gazeteciler ve yazarlar, Twitter, Facebook gibi mecralarda istediğini yazabilme, istediği yorumu yapabilme özgürlüğü olduğunu savunuyor.
Bazı medya kuruluşlarını yönetenler de, bu özgürlüğün markalarına yönelik olumsuz etkileri olacağı gerekçesiyle sınırlama getirilmesini ve bunun da sözleşmelere konmasını istiyor.
Bu tartışmaya ışık tutması açısından bir vakayı olduğu gibi taşımak istedim bugün köşeme.
Ece Vahapoğlu, ‘60 Günde İdeal Vücut’ adlı bir kitap yazdı, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’la Radikal yazarı Cüneyt Özdemir, Twitter’da bakın onu nasıl dillerine doladı?
Almanya, Fransa, Avusturya, Avustralya, Hollanda, İsviçre, Tacikistan, İngiltere, Rusya, Ukrayna, Azerbaycan, Belçika, Romanya, Amerika, İran, Mısır, İsveç, Kosova, İsrail, İtalya, Kazakistan, Yeni Zelanda, Yunanistan, Irak, Güney Afrika, Norveç, Tunus, Bulgaristan, Polonya, Etiyopya, Tayland, Katar, Suudi Arabistan, Kanada, Cezayir, Macaristan, Afganistan, Özbekistan, Danimarka, Türkmenistan, Finlandiya, Lübnan, Makedonya, Kıbrıs, Kırgızistan, Bosna Hersek, Japonya, Kuveyt ve Ürdün.
Dünyanın dört bir yanından tam 49 ülke... Peki bu ülkelerin özellikleri ne?
Dünyanın dört bir yanına dağılmış, oralarda çalışan ya da yaşayan, ama aklı, gönlü hâlâ Türkiye’de olan Türklerin yaşadığı ülkeler bunlar...
TRT Türk’te hafta içi her sabah ekrana gelen “Haberdar” adlı bir program var. Serhat Akça ile Irmak Gürcan Kerimoğlu’nun sunduğu program, “TRT Türk’ü izlerken fotoğrafınızı çekip, gönderin biz de yayınlayalım” adlı bir kampanya düzenledi.
Şimdiye kadar “Haberdar”a 1.500 civarında fotoğraf geldi bu ülkelerden...
Sadece yurtdışından değil, Türkiye’den de TRT Türk izlerken fotoğraflarını çekip gönderenler var...
‘Kanlı Nigar’ oyunu güncel espriler ve ince ince göndermelerle dolu
Sadık Şendil’in ölümsüz eserlerinden ‘Kanlı Nigar’, yıllar sonra yepyeni bir kadroyla sahnede... Perihan Savaş, Soner Arıca, Sümer Tilmaç, Ercüment Balakoğlu, Umut Oğuz, Hilmi Erdem, Esin Gündoğdu, Ender Gülçiçek, Ebru Karaman, Yaşar Ayvacı, Delal Küllek, Coşkun Yel’in oynadığı, Müfit Kayacan’ın yönettiği oyun İstanbul’da defalarca oynadı.
Şimdiye kadar 60 kez sahnelenen ‘Kanlı Nigar’ı İstanbul’da değil de Antalya’da izledim...
Antalya Engelli Bireyler Derneği yararına düzenlenen gecede ‘Kanlı Nigar’ı, izleyince, böyle bir oyuna neden şimdiye kadar gitmediğimi sordum kendi kendime...
Üstüne üstlük bir de Antalya Engelli Bireyler Derneği ve AKSAV Başkan Yardımcısı Hüseyin Şanlı, “İstanbul’da da izledim bu oyunu. ‘Kanlı Nigar’ İstanbul’da ölüyordu, burada öldürmediler onu” deyince çok şey kaçırdığımı anlayıp, daha da hayıflandım...