Toplumun hassas dengeleri ya da insanların sinir uçlarına dokunacak konularda sörf yapmak yeter. Yaratıcılık yerine kolaycılığı seçenler şunu iyi bilmeli ki, kızdırdığınız insanların şikayeti üzerine yüzünüze inecek ‘yargı tokadı’nı da hesaba katmak gerek
Ünlü reklam ajansı M.A.R.K.A.’nın kreatif direktörü Hulusi Derici, ‘Marketing Türkiye’ aracılığıyla yanıt vermiş benim gündeme getirdiğim Hitler’li şampuan reklam filmi için yapılan eleştirilere.
Reklam konusunda ikiye ayrılır insanlar.
Bir grup, “Reklamın, iyisi kötüsü olmaz; reklam reklamdır” der.
Benim de dahil olduğum gruptakilerin savunduğu tez şudur:
“Reklamın da iyisi var, kötüsü var. İyi reklamın yararı, kötü reklamın zararı olur.”
Bir profesörün bilgisizliğinden yola çıkıp bütün profesörleri töhmet altında bırakmayan toplum, iş üniversite öğrencilerine gelince öyle bir acımasız ki
Kenan Işık’ın sunduğu atv’deki ‘Kim Milyoner Olmak İster’den profesör elendiği zaman bir Allah’ın kulu çıkıp da genelleme yaptı mı profesörler hakkında?
Yapmadı çünkü binlerce profesörün olduğu bir ülkede hiçbir istatistiki değeri yok ‘1’in...
Üniversite öğrencisi sayısı nedir Türkiye’de?
Dört milyon civarında, yani profesör sayısının yüzlerce katı...
‘Kim Milyoner Olmak İster’de çuvallayan bir üniversite öğrencisi olunca ayağa kalkıyor Türkiye:
“Cahil bir gençlik yetişiyor.”
PARA SENiN, AŞK BENiM!
Spiker Ece Özbek’le yaşadığı aşk yüzünden 18 yıllık eşi Reyhan Gülman’a boşanırken 3.4 milyon TL tazminat ödeyen Lemi Gülman, “Çok astronomik bir bedel. Yine de öyle mutluyum ki deve kessem yeridir”, Reyhan Gülman ise “Bizim talebimiz daha yüksekti, ama mahkeme bu parayı takdir etti. Bir kadının gururunun kırılmasının ve aldatılmasının parasal hiçbir karşılığı olamaz. Para önemli değil, keşke bunlar olmasaydı” demiş.Dert yanacağına haline şükretsene...Aşkın ve paranın yüzünü hasret milyonlarca insan var bu ülkede.
Antalya Kültür Sanat Vakfı’nın başkanı; Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, bir ilke imza atarak bu dönem aday olmadığını açıkladı. Akaydın, bu adımıyla ‘onursal başkanlığı’ çoktan hak etti bana göre
Hafta sonu Antalya’daydım. Çünkü kurucularından olduğum ve halen Denetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptığım Antalya Kültür sanat Vakfı’nın (AKSAV) Genel Kurulu vardı.
Vakfın Senedi’nde, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı’nın AKSAV’ın doğal başkanı olduğu yazar...
O nedenle de her dönem AKSAV’ın Başkanlığı’nı belediye başkanları yapar.
Eğitim uzmanlarının açıkladığı verilere göre zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılmasından önce Türkiye’de kişi başına düşen eğitim ortalaması 3.4 yıldı.
Peki bugün nedir durum?
Ülkemizde kişi başına düşen eğitim ortalaması artık 6 yıl...
Demek ki, ciddi bir faydası olmuş bu sistemin...
İktidar, imam hatiplerin orta kısmına darbe vurduğu için bu sistemi değiştirmeye kararlı.
Türkiye, zorunlu 8 yıl eğitim yerine getirilmesi düşünülen 4+4+4’ü tartışırken Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu şöyle bir hamle yaptı.
Başkanlığını Zeynep Karahan Uslu’nun yaptığı komisyon bir grup dizi yapımcısını Ankara’ya çağırdı.
Bülent Ersoy’un ilk kez bir reklam filmi çekimi için hazır bulunduğu sette tek gazeteci olarak ben de vardım. Ses Tiyatrosu’ndaki çekimlerde hem Bülent Ersoy’la hem de Azra Akın’la konuşma fırsatı buldum
Bülent Ersoy’la Azra Akın’ı buluşturacak Pepsi reklamının medyaya yansıyan senaryosu şöyleydi: Bülent Ersoy öğretmen, Azra Akın ise öğrencidir.
Öğrencisi, hocasına Pepsi içirince Diva birden ‘gençleşir’ ve 40 yıllık alaturkacı, rap söylemeye başlar.
Bu senaryo medyada yer alınca, “Sürprizi kaçtı” diye çöpe attılar onu...
Reklamın yeni hali şu:
“Alaturkacı Hoca (Bülent Ersoy), öğrencisini (Azra Akın) tiyatro sahnesinde Michael Jackson’ın meşhur dansı moonwalk’u yaparken görünce avazı çıktığı kadar haykırır “İtirazım Var” diye...
Gösterildiği sinema sayısı bir filmin gişe yapması ya da yapmamasını belirleyen tek etken değildir. Biz ne filmler gördük yüzlerce salonda gösterime girmesine rağmen yapımcısına zarar ettiren. Ne filmler gördük 30-40 kopyayla vizyona girmesine rağmen yapımcısını paraya boğan
Sinema salonlarında bir tekelleşme söz konusu mu? Mars Grubu, AFM Grubu’nu satın aldığında ‘Sinema Tekeli’ başlıklı bir yazıyla bu konuyu medyada ilk gündeme getiren benim.
Konu Rekabet Kurulu’na gitti.
RK, 1.400 salondan 432’sinin, gişe hasılatının yarısının Mars’ın elinde olmasını ‘tekel’ olarak görmedi.
Buna rağmen ‘Ayaz’ın yapımcısı Lütfi Kara, sinema salonlarında tekel olduğunu iddia edip, Kültür Bakanlığı’nı göreve davet ediyorsa, Rekabet Kurulu’nun yanıldığını gösteren somut deliller olması gerekir elinde.
Lütfi Kara’nın, “Bize 50 salon vererek emeğimize yazık ettiler. Emeğimizin karşılığı bu olmamalıydı. 2 milyon 750 bin doları çöpe atmış olduk” sözlerinden anladığım o ki, sadece bir kanaat söz konusu.
Başrollerinde Cemal Hünal, Çiğdem Aysu, Arda Kural ve Gökhan Tepe’nin oynadığı filmin dağıtımını Pinema yapacaktı.
Mobil Etiket Araştırması mobil cihazların kullanıcılar için vazgeçilmez olduğunu da ortaya koydu. Mobil cihazını bırakmamak için bir haftalığına nelerden vazgeçebilecekleri sorulan kullanıcıların yüzde 52’si ‘çikolata ve tatlı’, yüzde 23’üyse ‘çay ve kahve’ yanıtını verdi
Intel’in mobil cihazların hayatımızdaki yerleri üzerine yaptırdığı araştırma çarpıcı bir tablo çıkardı ortaya. Türkiye’nin de aralarında olduğu 16 ülkede 12 bin 761 kişiyle yapılan araştırma, cep telefonu ve dizüstü bilgisayar kullanım alışkanlıklarının yanı sıra, bu cihazların kullanımıyla ilgili en fazla rahatsızlık duyulan konuları da belirledi. Ortaya çıkan tablo şu:
Her 100 kişiden 67’si sabah kalkıp çayını veya kahvesini içtikten sonra kapıdan çıkmadan önce ilk iş olarak epostalarını kontrol ediyor ya da ilk Tweet’ini atıyor.
Hatta araştırmaya katılanların yüzde 23’ü artık yataktan çıkmadan ilk iş olarak bunu yaptıklarını belirtiyor. Mobil cihazını kontrol etmek, Türk kullanıcıların da sabah ilk işleri arasında yer alıyor.
Hitler, ‘Üstün Alman ırkı’ yaratma uğruna zihinsel engelli vatandaşlarını bile öldürten, binlerce yahudiyi gaz odalarında zehirledikten sonra fırınlarda yaktırıp, onlardan sabun yapan faşişt bir lider. İnsanları öldürüp, onlardan ‘sabun’ yapan Hitler’i şampuan reklamında kullanmak, akıl karı mı?
Siyah beyaz bir film.
Kürsüde Adolf Hitler var.
Belli ki taraftarlarını gaza getiren o meşhur konuşmalarının birinden alınmış bu görüntü.
Meşhur el kol hareketleri eşliğinde yine asıp kesiyor Hitler.
Her sözünün ardından alkış sesleri yükseliyor.