Kadınları anlamıyoruz, ama anlamak istiyoruz!

9 Mart 2009

“Caveman” ya da Türkçe’ye çevrilmiş adıyla “Mağara Adamı” adlı oyunun orijinalini izlemedim. Aykut Kayacık’ın yönetip, Alper Kul’un oynadığı “Mağara Adamı”nın BKM’deki galasına gitmeden oyun hakkında şimdiye kadar neler yazıldığına bir göz attım.
Rob Becker’ın yazdığı tek kişilik oyunun sahnelendiği ülkelerde hakkında şöyle yorumlar vardı:
Chicago Sun-Times: Dayanılmaz komik .
Bild: Tatlı kutusunda acı gerçekler. Çok bilgilendirici ve bağıracak kadar komik.
The Washington Post: “Cavemen” çok komik ve gişe rekorları kıran bir oyun.
The New York Times: Bu oyun komedi fenomeni.
Chicago Tribune: Çok eğlenceli, çok sevimli. Fenomenal bir başarı. Seyirciler birbirlerini kahkahalarla dürtüyorlar.

Yazının Devamı

TRT, bu ‘savunma’ ile bu davayı zor kazanır

7 Mart 2009

Aynı dönemde TRT ile iş yapan birçok yapımcının sonucunu merakla beklediği dava başladı.
TRT 1’de ekrana gelen “Evimin Erkeği” ve “Sürgün Hayatlar” dizilerinin yapımcısı İdol Yapım Burak Törer’in, “Yönetim Kurulu kararı ile bana ‘ne kadar reyting o kadar para’ uygulaması yaptığınız dönemde niye Sinan Çetin ile Şükrü Avşar’a ayrıcalık tanıdınız?” diyerek açtığı davanın ilk duruşması kısa sürdü.
Çünkü ilk duruşmada İdol Yapım iddialarını ortaya koydu, TRT de savunmasını yaptı.
Savunmasını “İdol Yapım, koşulları bilerek anlaşmalara imza attı, sonuçlarına da razı olmalı” üzerine kuran TRT’nin avukatı, bu nedenle davanın reddedilmesini istedi.
Ancak tarafların mahkemeye sunduğu belgeleri inceleyen mahkeme TRT’nin bu talebini reddetti ve davanın devamına karar verdi.
Bir yapımcının TRT hakkında açtığı bu ilginç davayı ilk kez kamuoyuna duyuran bir gazeteci olarak “fikri takip yapmak” da yine bana düştüğü için tarafların mahkemeye sunduğu belgeleri alıp, inceledim.
TRT adına davayı takip eden Avukat Ebru Safi’nin mahkemeye sunduğu savunmada, TRT’nin Yönetim Kurulu kararı ile Şükrü Avşar’ın “Süper Babaanne” dizisiyle Sinan Çetin’in “Mert’le Gert”e reyting uygulaması yapmadığına

Yazının Devamı

Narkotiğin, ‘Deniz Seki operasyonu’ sürüyor!

6 Mart 2009

Jandarmanın yaptığı kokain operasyonunda gözaltına alınan Deniz Seki, artık cezaevinde... Çıkarıldığı ilk mahkemede hakimin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktığı, savcının itirazı üzerine de tutuklama kararı çıkardığı Seki cezaevinde, ama hala medyanın gündeminde...
Seki’yi medyanın gündemine taşıyan şey kimi zaman ayrıldıkları söylenen Hüsnü Şenlendirici’nin yaptığı açıklamalar, kimi zaman da kardeşinin yaptığı çıkışlar...
Medya işin bu yanıyla ilgilenirken İstanbul Narkotik polisi, Seki’nin tutuklandığı operasyon kapsamında ha bire birilerini gözaltına alıyor.
Polisin gözaltına aldığı kişiler yeni isimler verdikçe de uyuşturucu operasyonu her geçen gün genişliyor.
“Deniz Seki operasyonu” nedeniyle gözaltına alınıp, sonra da serbest bırakılan birinin önceki gün arkadaşlarına anlattıklarından anladığım şu:
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün bu operasyon için oluşturduğu ekip, bir hafta içinde onlarca şüpheliyi alıp, emniyete götürdü. Gözaltına alınanlar arasında birçok ünlü işadamının çocuğu da var. “Deniz Seki Operasyonu”nda gözaltına alınanlardan birinin ismini vermesi üzerine gözaltına alınıp, sonra da serbest bırakılan kişinin anlattıklarına göre polis, bunlardan bir

Yazının Devamı

TMSF’nin Cine 5’i, Digitürk’te niye yok?

4 Mart 2009

Cine 5’in patronajı değişti, ama televizyon kanalıyla Digitürk’ün ilişkileri nedense bir türlü düzelmedi. Türkiye’de ulusal yayın yapan bütün televizyon kanallarıyla bir o kadar da yerel televizyon kanalına platformunda yer veren Digitürk, nedense Cine 5’i bir türlü almıyor.
Eskiden Cine 5’in sahibi Erol Aksoy’du. O dönemde Cine 5’in, Digitürk’te olmamasının izah edilir bir nedeni vardı. Çünkü Digitürk’ün sahibi Çukurova Grubu ile Cine 5’in patronu Erol Aksoy ihtilaflıydı... Ama artık o dönem tarihe karıştı.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Cine 5’i Erol Aksoy’un elinden alalı hayli zaman oldu.
TMSF yöneticileri, Cine 5’in marka değerini yükseltmek ve reklam gelirini artırmak için kanalı Digitürk’e sokmaya karar verdi, ama bunu başaramadı.
Cine 5 yöneticileri, bu ekonomik krizde Digitürk’e, istediği yıllık taşıma ve yayma bedeli olan 500 bin doları da ödemeye razı, ama sonuç ortada... Bu amaçla Digitürk yönetimiyle temas kuran TMSF yetkilileri henüz olumlu bir sonuç alamadı.
Digitürk’ün Cine 5’e eskiden olduğu gibi “kırmızı ışık” yakmasının sebebi acaba, TMSF’nin üçüncü şahıslardan kaynaklanan alacakları nedeniyle Çukurova’nın yüzde 17 hissesine el koymuş olması mı?
Dig

Yazının Devamı

Baykal Kent huzuru huzurevinde buldu!

2 Mart 2009

Oyuncu Baykal Kent, 50. sanat yılını nerede geçiriyor biliyor musunuz? Bursa Büyükşehir Belediyesi Fethiye Dörtçelik Huzurevi’nde...
Baykal Kent, böyle bir imkâna sahip olduğu için de mutlu mu, mutlu!
İHA’nın Baykal Kent’le yaptığı söyleşiyi FOX’ta izledim.
Huzurevinde yaşamaktan ve bunu açıklamaktan gocunmadığını vurgulayan Kent, bu konuda bakın neler söyledi:
“Buraya kendi isteğimle geldim. Buradan da kısmet olursa da güzel bir yere gömülüp temiz havada yatmak istiyorum. Artık buradan sonrası güzel bir selvi gölgesi. Buraya huzuru bulmaya geldim, huzurlu ölmek istiyorum. Görmediğim yer kalmadı. En son göreceğim yer burasıymış. Bileti alıp sinemaya geldik, ikinci sıradan bir yer verdiler. Oturup bekliyoruz. Huzuru İstanbul’da arıyorsanız, İstanbul’da huzur yok, muzur çok. Bir daha da gitmem.”
Baykal Kent, oldum olası alkol ve geçim sıkıntısı olan biriydi...
Hatırlarsanız sıkça televizyonlara çıkar, yaşadığı ekonomik sıkıntıdan dert yanar, sanat dünyasının vefasızlığından dem vururdu.

Yazının Devamı

Sabiha Akdemir’i TRT ödüllendirmeli!

28 Şubat 2009

TRT 1’de “Günbegün” adlı bir gündüz kuşağı programı var.
Malum bu tür programların hedef kitlesi kadınlar.
Kanallar arasında turlarken bu programın sunucu Sabiha Akdemir ile Çorumlu bir kadın izleyici arasındaki “kutu pazarlığı”na takılıp, kaldım...
Kumandayı bir kenara bırakıp, “açtır kutuyu, al hediyeyi” diye tanımlayabileceğim bölümü sonuna kadar izledim.
Programa telefonla katılan Şaheste Ezmeci adlı izleyici, 6 kutudan birini seçecek.
Yarışmacının gönlü oğlu öyle dediği için 6 numaralı kutudan yana....
Ama sunucu işi uzatmak için canlı yayında ağırladığı konuklardan orkestraya kadar herkesten tek tek “uğurlu kutu” numarası aldı.

Yazının Devamı

Sezen Aksu’yu zirvede magazin mafyası tutuyor

27 Şubat 2009

NTV Spor’da Fuat Akdağ ile Rıdvan Dilmen’in, çoğunlukla sporla ve futbolla seyirciden öte bir ilişkisi olmayan ünlüleri konuk ettikleri “Not Defteri” adlı bir program var... Akdağ ve Dilmen, programlarına son olarak iki eski hakem ve günümüzün popüler iki futbol yorumcusunu konuk etti.
Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar’ın hakemlik, yorumculuk ve sunuculuğun ötesinde ortak bir özellikleri daha var.
İkili aynı zamanda söyleyecekleriyle her an yeni bir tartışmanın fitilini ateşleyecek ya da bir canlı yayını her an RTÜK’lük edebilecek laf ebesi...
O yüzden sonuna kadar izledim “Not Defteri”ni...
Nitekim beklentimde de yanılmadım.
Konu bir ara Toroğlu ve Çakar’ın hakemliği zirvedeyken ve de çok erken bırakmalarına geldi. Çakar, Türkiye’de hiç kimsenin uzunca süre zirvede kalamayacağını söyleyince Akdağ, “Ama Sezen Aksu var mesela, yıllardır zirvede” dedi. Çakar, hemen itiraz etti:
“Onu medyadaki entel dostları ve magazin mafyası zirvede tutuyor.” Ahmet Çakar, iyi bir futbol hakemi, iyi bir futbol yorumcusu, hatta iyi bir sunucu olabilir, ama showbusiness konusunda kötü bir analizci... Belli ki o da, “Medyayı yönetenlerle arası iyi olduğu için magazinciler Aksu aleyhinde haber

Yazının Devamı

O kavganın asıl nedeni reyting!

25 Şubat 2009

Pazar akşamı “İbo Show”da İbrahim Tatlıses ile konuğu Yıldız Tilbe arasında yaşananlar, şov dünyasında ilişkilerin hangi düzlemde yürüdüğünü tüm çıplaklığıyla bir kez daha gözler önüne serdi.
O gece Tatlıses, Tilbe ile arasına giren şarkıcıyı, “Sana ne? Bizim aramıza girme” diye tersledi.
Adım gibi eminim, bu kavgada taraflardan birini tutanlar da yarın, Tatlıses ile Tilbe barışıp kucaklaştığında aynı duruma düşecekler.
Başkasına önermediğimi kendim yapacak halim yok.
Ama bu demek değildir ki bu konuda görüşlerimi dile getirmekten kaçınacağım.
Tatlıses-Tilbe kavgasında olan biteni programı izleyen herkes gördü.
Herkesin izlediği bir filmi bir daha anlatmaya gerek var mı?

Yazının Devamı