Diyabet arkadaşın olsa…

12 Şubat 2025

Geçtiğimiz hafta, hastane koridorlarında bir zaman geçirmem gerekti. Kimsenin şart değilse gezmek isteyeceği yerler değil, içiniz yaşam sevinciyle dolmaz genelde hastanelerde. Fakat bu sefer farklı oldu, bir noktada karşıma rengârenk bir koridor çıktı. Vitray tekniğiyle yapılmış cıvıl cıvıl resimler asılı, camın önünde boydan boya… Renk renk kediler köpekler var, mavi bir köpek balığı, güler yüzlü bir araba, tek boynuzlu bir at, şirinlik muskası bir Harry Potter, neler neler… Sanki bir masal âlemine ulaştım.

Yanlarında da birbirinden mutlu çocuk fotoğrafları asılı, ellerinde ya camda gördüğümüz resmin orijinal çizimi ya da oyuncak hâli. Birer de QR kod, dilersen hikâyeyi YouTube videolarından izleyebilirsin. Onların gözünden bakabilirsin. Serginin adı “Benim Gözümden Bak!”. Alt başlığı “Arkadaşım Diyabet”.

Koç Üniversitesi Hastanesi’nin ziyaretçileri Tip 1 diyabetle yaşayan çocukların deneyimleriyle tanıştırma (Türkiye’de 27-30 bin arası diyabetli çocuk

Yazının Devamı

“Bize bunu neden yapıyorsunuz?”

10 Şubat 2025

Yıl 2007 imiş, “Barda” filmi gösterime girdiğinde, ‘90’lar gibi kalmış aklımda, bıraktığı etkiyle ilgili olsa gerek. Bir de esinlendiği olayın 1997 tarihli olmasıyla. Silahlı yedi kişi Ankara Gaziosmanpaşa’da bir evin kapısını kırmış, beş gence sabaha kadar tecavüz ve işkence etmişti. Gençlerin çığlıklarına kimse gelmediği gibi saldırganların kan revan içinde içki almaya yolladığı çocuk başını belaya sokmaktan korkan tekelciyi bile polisi aramaya ikna edememişti. 17 saatin sonunda içlerinden birinin kaçıp emniyete sığınmasıyla sona eren kâbusa dair, faillerden birinin çocuk tacizinden sabıkalı olduğunu söyleyelim, bir de üç sene sonra ‘Rahşan affı’yla serbest kaldıklarını.

Olaydan 10 yıl sonra Serdar Akar, barda geçen bir vahşet gecesi çekti ve ‘Türk sinemasının en sert filmlerinden biri’ yaftasını gururla taşıyan “Barda” filmi 2007 senesinde İstanbul Film Festivali’nde seyirciyle buluştu. Gece vakti bara gelip arıza çıkaran işkenceci çete Nejat İşler, Erdal Beşikçioğlu, Serdar

Yazının Devamı

Kader bir aile mirası mıdır?

5 Şubat 2025

Çok yıldızlı bir restoranın, lüks bir otelin, bir köşkün, özetle havalı bir yerin havasız mutfağındayız. Yerin altında, penceresiz bir mutfak. ‘Yukarıdakiler’ yemeklerinin tadını çıkarabilsinler diye ‘aşağıdakiler’ nefes alamadan, kan ter içinde çalışıyor. Sahiden nefes alamadan çünkü havalandırma da arızalı. Sene sonunda falan bir ara tamir edilir nasıl olsa, acelesi mi var? Şu an acelesi olan tek şey yukarıdaki beyefendinin poşe yumurtası. Beğenmiyor bir türlü, ‘her zamanki gibi değil’ diyor. Nesini beğenmediğini, nasıl istediğini söylemiyor. Söylemesine gerek var mı, Bekir Şef denesin tekrar tekrar, işi ne?

Fakat Bekir Şef aşağıda yumurtayla beraber ‘fokurdamakta’. Rüyasında 30 metrelik dev bir yumurta kovalamış onu, kovalamış, kovalamış yerin atındaki mutfağa sıkıştırmış. Küçülmek istiyor, geldiği yere dönmek istiyor, yok olmak istiyor. Ömrünü bu mutfakta tüketmiş, bir gün bile tarifin dışına çıkmamış, kaşığı bir kere de sağdan değil de soldan çevirmemiş babasından miras kalan

Yazının Devamı

Yılmayan kadın üreticilerin hikâyeleri

3 Şubat 2025

“Çok zorlandığım zamanlar oluyor. Ağlıyorum, sonra diyorum ki; ‘Türkan sen yaparsın, başarırsın, sabret bunlar da geçecek!’’’ Türken Şeb, yevmiyeli çalışırken 20 yıl önce kendi yolunu çizmeye, ürettiği yöresel ürünleri satmaya karar vermiş Hataylı bir kadın. Pul biber, salça, nar ekşisi, kabak tatlısı… Önce eşe dosta, sonra instagram yoluyla daha geniş bir çevreye. Zamanla işini büyüttü, üretim alanları, depolarıyla dört başı mamur bir işletmesi vardı artık. 6 Şubat 2023’e kadar. Depremde evini, üretim alanını ve deposunu kaybetti.

“Çok duraksadım, çok tökezledim ama pes etmedim”. Nihal Keleş, iş yerlerinde çay – kahve yaparak, evlerde çocuk bakarak başladığı çalışma hayatını evde mantı yaparak sürdürüyordu. Çocukluğunda izlediği “7 Numara” dizisiydi ilham kaynağı. Hayali de küçük bir mantıcı dükkânı. 2019 yılında başladığı mantı işinde kısa sürede adını duyurdu, evine misafir çağırmak isteyenlerin

Yazının Devamı

İnsan kelimelerine gerek yok

29 Ocak 2025

Suda kendi aksine meraklı meraklı bakan bir kara kedinin gözleriyle karşılaşıyoruz önce. Kendi kendine yeten, başına buyruk, yalnız bir kedi. Her kedi gibi. Ağaçlar arasında koşturduğu, akşam olunca evine gidip sıcak yatağında uyuduğu güvenli bir hayatı var. Evi dediğimiz, etraftaki kedi heykellerinden, yarım kalmış kedi çiziminden anlaşıldığı kadarıyla çok da uzun olmayan bir süre öncesine kadar bir insanın yaşadığı anlaşılan bir orman evi. Başına ne gelmiş, nereye gitmiş bilmiyoruz. İlginçtir, çok da merak etmiyoruz. Bir şey olmuş, insan türü bölgeyi toptan terk etmiş ya da ortadan kalkmış gibi görünüyor. Distopik bir dünya diyebilir miyiz, tartışılır.

Karnını doyurmak için köpeklerden balık çalan kara kedimizin yaşadığı ilk ölüm – kalım mücadelesi, onu kovalayan öfkeli köpek sürüsünden kaçmak oluyor. Gelgelelim felaketin büyüğü kapıda: Bir sel geliyor ve önüne gelen her şeyi sürükleyerek bölgeyi yerle bir ediyor. Ne ev kalıyor geriye ne sığınacak bir ağaç. Artık

Yazının Devamı

Kardeşlik denen karmaşık ilişki

27 Ocak 2025

Kardeşlik ilginç bir müessese. Ortak bir geçmişin, ortak bir çocukluğun var, benzer kurallarla / değerlerle büyütülmüşsün, hayatının temellerinin atıldığı evdeki ilk müttefikin o. Bir gün gelecek o yıllarını bilen, o ‘seni’ tanıyan tek kişi olacak. Tek teyit mercii, çocukluğunun.

Bu tabii aynı zamanda hassas noktasını bilip yaralamayı en iyi bildiğin kişi olduğu anlamına da geliyor. Bir arkadaşım “hoyrat davranabildiğin en yakının” gibi bir tanım kullanmıştı, hoş olmamakla birlikte gerçeklik payı yüksek. Çünkü biliyorsun ki ne olursa olsun, o senin için orada olacak. Ayrıca yine aynı sebeplerden yaralanırsan neyin iyi geleceğini de o bilecek.

Son günlerde peş peşe kardeşlik ilişkisini odağına alan bir film bir de oyun izledim, sırlarını yavaş yavaş açmak, insanı tam güldürürken tutup sarsmak ve çıktıktan sonra da uzun süre meşgul etmek gibi bir ortak özellikleri vardı. Bir de ilginç şekilde, her ikisinde de kız kardeşi Hazal Türesan oynuyordu. İlki, Vuslat Saraçoğlu’nun İstanbul Film

Yazının Devamı

Sen yeter ki hayal et

22 Ocak 2025

İnsanın hayat boyu yapacağı işi en çaylak döneminde seçmek zorunda olması gerçekten çok tatsız. Sen kendini ne kadar tanıyorsun belli değil, ailenin etkisi baskın üzerinde… Hele sanatla ilgilenmekse hayalin, geçmiş olsun. “Sen önce şu okulunu bitir, mesleğini eline al, sonra gene hobi olarak…” Tanıdık geldi mi? Efkârlandıkça “Ben aslında şahane resim yapıyordum, absolut kulaksın derlerdi, tam bir sahne insanıydım” diye diye ofise gidip gelen mutsuz yetişkinler arasına hoş geldiniz.

Neyse ki bir de “Hiçbir şey için geç değil” klişesi var tutunabileceğimiz. Ve değil de sahiden, sen o gücü bulursan. İstanbul’da bir vaha gibi gördüğüm Kumbaracı50’nin 19.30 İş Çıkışı Tiyatro oluşumunu bu nedenle çok kıymetli buluyorum. Tamam, madem mecbursun işine git veya severek git ama tiyatroya tutkunsan ondan da vazgeçmek zorunda değilsin. Hobi olaraksa hobi olarak.

Burada adından anlaşılacağı gibi başka meslekleri olan (sözünü edeceğim ekipte dört hukukçu var, akademisyen, psikolog,

Yazının Devamı

Sahne Medea’nın çocuklarının

20 Ocak 2025

Neşeli, canlı, biraz da dağınık bir çocuk odası. Duvarlarda Harry Potter, Spiderman, Federer posterleri, çıkartmalar, peluş hayvanlar, yerlerde oyuncaklar… Doğal olmayan tek şey, yerde boylu boyunca hareketsiz yatan iki küçük oğlan çocuğu. Seyirci yerini alacak, ışık yanacak ve oyun başlayacak. O zaman anlayacağız ki bu, 12 yaşındaki abi Leon’un dokuz yaşındaki kardeşi Jasper’a oynadığı bir oyun. Ölü taklidi yaparak kardeşini korkutmaya bayılıyor.

İki kardeş odalarından çıkamıyorlar bugün. Kapıları kilitli, dışarıdan anne babanın bağırış çağırış sesleri geliyor, bardak dayayıp ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Bir yandan da oyun oynayarak, şarkı söyleyerek, birbirilerinin damarına basarak, sonra sarılıp barışarak oyalanıyorlar. Biz de iki kardeşin bu hayat dolu hâllerini nefesimizi tutarak izliyoruz. Onları bekleyen sonu bildiğimiz için, olacaklardan korkarak…

Medea, adı tüyleri ürpertmeye yeten bir kadın. Kendisini terk eden İason’dan intikam almak uğruna sadece yerini alan kadını değil kendi çocuklarını da öldürmüş lanetli bir

Yazının Devamı