Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnsan bir zamanlar kendi hayatına bir sebepten damga vurmuş filmler eskimez sanıyor. Mesela Stephen Frears’ın yönettiği “High Fidelity”, afişinden hayattaki her şeyi ‘Top 5’ listeleri şeklinde algılayan sinir bozucu karakteri Rob’a kadar öyle canlı ki kafamda, 2000 yapımı olduğuna inanasım gelmedi. “High Fidelity” müzik sistemlerinde yüksek kalite standardını ifade eden bir terim, aşina olduğumuz kısaltmasıyla ‘hi-fi’dan geliyor filmin ve uyarlandığı Nick Hornby romanının ismi. Türkçede “Yüksek Sadakat” olabilirdi, romanı “Ölümüne Sadakat” olarak çevrildi ama biz bir sebepten “Sensiz Olmaz” adıyla izlemiştik sinemalarda. Bu arada o zamanlar John Cusack etkisinden olsa gerek, Rob’ı sinir bozucu da bulmamıştım oysa şimdi bakınca 30’lu yaşlarının bir yerinde, kızlara karışık kasetler doldurarak ‘duygularını’ ifade eden, sürekli aşkta hüsran yaşadığına inanıp kendine acıyan, aslında ne istediğini pek de bilmeyen maymun iştahlı bir arkadaş kendisi. Son giden sevgilisi Laura’nın arkasından gözyaşı dökerken bir yandan da ilkokuldan itibaren hayatında iz bırakan ayrılıkları listeliyor, onları bulup neden kendisini tercih etmediklerini sorguluyor, hatta çoğu zaman meğer gidenin kendisi olduğunu öğreniyor, vesaire. Bu arada eski bir DJ olan ve gerçekten ‘ölümüne sadık’ olduğu tek şey müzik olan Rob’ın bir ikinci el plak dükkânı var ve filmde şahane müzikler çalıyor, bu da bizi ona bağlayan en önemli özelliklerinden biriydi.

Haberin Devamı

Kalp kıran ayrılıklar listesinin kadın cephesi

1995 tarihli çok satan Hornby romanından uyarlanan “High Fidelity”yi filmden 20 küsur yıl sonra anma sebebim ise, bütün eski yıldız filmler uzatılıp dizi yapılırken onun da bu furyadan nasibini almış olması. Sarah Kucserka ve Veronica West tarafından 10 bölümlük bir televizyon dizisine dönüştürülmüş olan “High Fidelity”, Disney Plus’ta yayında ve en ilginç tarafı Rob’ın Zoe Kravitz’ın canlandırdığı bir kadın olarak karşımıza çıkması (Annesi Lisa Bonet de bütün güzelliğiyle filmde ufak sayılacak bir rolde oynamıştı). İşler tersine dönünce, bu sefer ilişkilerde dikiş tutturamayan bir kadın olunca, dönüp eski sevgilileri ve kalbini kıran terk edilişleri kurcalamaya başlayınca neler değişiyor, anlatan, ayrıca aradan geçen 20 yılda ilişki kodlarının nereden nereye geldiğini de gösteren, çok başarılı bir uyarlama olmuş. Rehberde numara aramak ile Instagram’dan mesaj atmak arasındaki fark gibi teknik detaylardan değil temel insan davranışlarındaki hepsi de pek iç açıcı olmayan değişimlerden söz ediyorum.

Haberin Devamı

Ayrıca ilkindeki o ‘ultra erkek’ ortam tamamen kırılmış, Rob’ın plakçı dükkânında da birlikte çalıştığı numunelik arkadaşlarından biri kadın, diğeri gay. Kendisinin en kalp kıran ayrılıklar listesinde başı çeken sevgililerden biri de kadın. Bu Rob ilkine göre daha kırılgan ve gerçekten kendi duygularından korkan biri. Kadın olduğu için iltimas geçtiğim düşünülmesin ama her durumda kendini haklı görüp sinir bozmaktan da daha uzak. Dizi de film gibi şahane müziklerle son derece eğlenceli bir 10 bölümlük zaman vadediyor.

Kalp kıran ayrılıklar listesinin kadın cephesi

Türkçede romanını okuyacaklar için adres göstermek isterdim ama Sel Yayıncılık’tan 2005 yılında Defne Orhun imzalı çeviriyle basılan kitabın baskısı tükenmiş durumda. İki uyarlamayı peş peşe izlemek isteyenler için aynı platformda film de mevcut. Dizinin başlangıçta beklenen ikinci sezonu iptal olmuş, belli ki gelmeyecek. Bu filmden farklı, havada kalan sonu açıklıyor ama bazı şeylerin tadında kalması da iyi bir şey.