Alma "eleman"ın ahını!

12 Nisan 2017

25 Eylül 2013... Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, yönetim kurulunun teknik direktör Fatih Terim’in görevine son verdiğini açıklıyor. Galatasaray TV’de “Fatih Terim bizim elemanımızdır” diyerek teknik direktörüne alt kademede bir statü belirleyen ve iki tarafın da- kendisi ve Terim- ego savaşına kibrit çakan Aysal, önce Sneijder, sonra da Drogba transferleriyle Galatasaray’da “çilekli pasta” sürecini başlatıyor. O pastada Terim’in aklı ve emeği var ama Başkan ve yönetim kurulu kamuoyuna “çilek” tadıyla iki şampiyonluk sunuyor.

Terim’in eleman olarak kapıya konmasından sonra Mancini, Prandelli, Hamza Hamzaoğlu, Mustafa Denizli, Riekerink ve İgor Tudor teknik direktör olarak turnikeye giriyorlar. 41 ayda 7 teknik direktör... Ortalama 6 ay görevde kalıyorlar. Rüzgar alt yapıda da dinmiyor. Bülent Ünder, Ahmet Akcan, Orhan Atik, Riekerink peş peşe göreve gelip ayrılıyorlar. Çocukların başı dönüyor. Teknik direktör yardımcılarına bakalım... Hasan Şaş, Taffarel, Ayhan Akman... Arada gelip gidenler de var. Hepsi de sessiz, sakin, uysal adamlar. Yönetimle futbolcu grubu arasında bir tür köprü görevi üstleniyorlar. O köprüden bol bol kulis ve havadis geçiyor. Arada bir de emektar kaptan

Yazının Devamı

Atiba tarih yazdı

9 Nisan 2017

Tam da beklendiği gibi bir başlangıcın tanığı olduk Trabzon’da... Hem ev sahibi Trabzonpor, hem de konuğu Beşiktaş, sadece hücumu düşünerek olağanüstü bir tempoyla oynuyordu. Ancak daha baskılı, daha etkili oynayan taraf Beşiktaş’tı.

Daha dördüncü dakika dolarken Şenol Güneş’in haftalardır oturtmaya çalıştığı yenilik meyvasını verdi. Artık klasik sol bekin ötesinde çizgiden içeri kat ederek oynayan Adriano, geçen hafta Gökhan Gönül’den sonra dün de Cenk Tosun’a asist yaptı. Bu arada Cenk’in volesi de alkışlanmaya değer bir çabukluk örneğiydi.

Beşiktaş golü bulduktan sonra daha etkili ve daha iştahlı bir arayışa girdi. Baskılı oyunda siyah-beyazlılar, Babel ve Talisca ile çok önemli fırsatları harcadılar.

Trabzonspor erken golün şokunu atlattıktan sonra sakinleşip daha akıllı bir oyuna yöneldi. Bu oyun, aradıkları golü de getirdi. Önce Olcay Şahan, sonra Yusuf Yazıcı ve bordo-mavili takımın hücumda/savunmada en yararlı oyuncusu Okay, aldığı topu ceza yayının içinden harika bir vuruşla gole çevirdi. Fabri’nin bu gole yapacağı fazla bir şey yoktu. Ama çok daha tehlikeli pozisyonlarda (Rodallega ve Castillo) kale ağzından iki kurtarışı vardı ki alkışlamak yetmez!

Maçın en talihsiz adamı

Yazının Devamı

Çok kanatlı taktik savaşı

8 Nisan 2017

Zülcenah... Çok taraflı, iki yanlı, iki kanatlı anlamlarına geliyor, Arapça. Osmanlı’da da özellikle kız çocuklarına isim olarak seçilmiş. Hoş bir sözcük. Tarihten çağrışımlar yaptırıyor. Ama ben sadece sözcük anlamından futbola dönek istiyorum.
Evet, bu akşam Trabzon’da oynanacak maç tam anlamıyla “ZÜLCENAH” bir mücadeleye sahne olacak. Yanisi şu: İki takım da iki kanattan oyunu çözmeye çalışacaklar. Kanatlardan etkin olan, rakibini durdurabilen takım maçı sahiplenecek.
Trabzonspor’dan başlayalım: Sağ bek Pereira sık sık hücuma çıkıyor. Kazanılan topları rakip alana taşıyarak Olcay Şahan’la birlikte etkili oluyor. Solda da Mas ve Castillo. Mas çok çıkan bir oyuncu değil. Ancak isabetli paslarıyla topu Castilo’ya atarak gol girişimlerine ortak oluyor. Dört oyuncu da Trabzon’un ikinci yarıdaki dokuz haftalık “yenilgisiz” serisine büyük katkı sağladı.

Sürpriz adam
Beşiktaş’a bakarsak, Şenol Güneş’in yenilediği bir kanat organizasyonu var. O da Adriano’nun sol bek gibi başladığı hücum oyununda topu kazanınca çizgiden uzaklaşıp içe kaçarak bir orta saha oyuncusu gibi pozisyonu zenginleştirmesi.
Hatırlayalım: Geçenlerde sağbek Gökhan Gönül’ün attığı golde asisti yapan

Yazının Devamı

Madalyayı gizlice iade etmiş

5 Nisan 2017

Haberi duyunca çok şaşırdım. Kuşkusuz siz de şaşıracaksınız.

Hatırlayalım lütfen... Londra 2012 Olimpiyat Oyunları 1500 m. finalinde ablası Aslı Çakır Alptekin’in ardından ikinci sırayı alarak gümüş madalya kazanan kızımız Gamze Bulut, Rio 2016’ya kişisel çabaları ve özel programla hazırlanıyordu. İddialıydı.

Aşil tendonlarında şişmelerden rahatsızdı. O nedenle yurt içi - yurt dışı müsabakalarda koşmuyor, sadece olimpiyata odaklanıyordu. Aslı Çakır’ın doping nedeniyle ceza alması, altın madalyayı kaybetmesi doğal olarak herkeste Gamze’nin şampiyon ilan edileceği beklentisini yarattı. Ancak ortalarda görünmemesi, evlenip Isparta’ya yerleşmesi ve bu konuda hemen hemen hiç konuşmaması, heyecanlanmaması kuşku yaratıyordu.

Gamze’yi ısrarla aradım ve konuştum... Aslı ablasının başına gelenlere çok üzülüyordu. Altın madalya umurunda bile değildi. Asıl hedefi Süreyya (Ayhan) ablasının 3.55’ik Türkiye rekorunu kırmaktı. Altın madalya - Rio’da ya da Tokyo’da- nasılsa onun olacaktı. Kendine güveniyordu. 4’ün altına inecekti.

Bu arada dedikodular da yayılıyordu kulaktan kulağa: “Doping yapmamıştı ama kan değerlerindeki anlaşılamayan artışlar, inişler - çıkışlar IAAF ve WADA tarafından titizlikle

Yazının Devamı

Huzur getiren goller

3 Nisan 2017

Futbolun -adı üzerinde- tek oyuncağı toptur. Ayaklarınızla topu dürter, her türlü vuruşu dener, pas yapar, dripling yapar, çalım atar oynarsınız.

Dünkü maçın iki oyuncağı vardı... Top ve hakem. Gençlerbirliği, taktik olarak sert faullerle, yıpratıcı hamle ve darbelerle -taktik fauller yaparak- maçı tutmaya çalışıyordu. Serkan Çınar’ın bu faullerde pusulayı şaşırdığını gördük. Kurala göre değil, yerli - yersiz, isabetli - isabetsiz demeden şaşkın bir yönetim sergiledi. Örneğin, Oğuzhan’a yapılan faulü hiç görmedi ama hemen ardından Cenk Tosun - Selçuk Şahin temasında faul düdüğünü üfleyiverdi. Bununla kalsa iyi... Üstüne bir de sarı kart... Bazen kartların “takoz” işlevi gördüğüne, futbolcunun oyun keyfini, cesaretini ve becerisini sınırladığına inanırım. Serkan Çınar bu anlamda üstüne vazife olmayan bir görev (!) yapmış oldu...

Gençlerbirliği, taktik faulleriyle tanınan bir takım. Ümit Özat da yıllardır süren bu takım geleneğini, özellikle kanatlarda denedi dün. Amacı Quaresma ve Babel’i bir şekilde yıldırarak durdurmak oyunun kontrolünü eline almaktı. İlk sert müdahaleyi Quaresma gördü... Yerde kıvranırken hakemden faul dşında hiç bir tepki gelmedi. Az sonra Babel’in de aynı

Yazının Devamı

Oh.. Nihayet!

25 Mart 2017

Hele şükür... Baştan sona gönül rahatlığıyla, endişelenmeden, kaygılanmadan, gerilmeden, huzurlu, coşkulu ve güzel bir maç izledik...
Fatih Terim’in Türk futbolundaki yeri belli... Hoca futbolculuk kariyerinde Genç Milli Takımın santrforu iken o dönemin moda oyuncusu liberoya dönüşmüş... Orada alkışladığımız ve unutamadığımız maçları var... Böyle bir savunma yıldızının futbolu bıraktıktan sonra başarılı bir hücum pratiğine geçmesi, felsefesini gol ve galibiyet üzerine oluşturmasını takdirle anmalıyız... Dünkü oyun hücumcu Fatih Terim’in her hattı ile doğru ve sağlam kurgulayıp sahnelediği yeni bir gösteriydi.
Ömer Toprak ile Mehmet Topal uzun zamandır ilk kez birarada oynuyorlar. Gökhan ve İsmail çok başarılı... Kaleci Volkan zamanında çıkışlarıyla Finlandiya’nın hevesini kursağında bırakıyor... Harika bir orta alanımız var... Volkan, Yunus, Arda, Olcay topla öyle dans ediyorlar ki, Finlandiyalıların başı dönüyor.. Elbette Finlandiya fizik gücü çok yüksek bir takım... Enerjileri ve koşularıyla bastırıp bize top kullandırmamaya çalışıyorlar... İşte orası başka bir güzel... Avrupa Şampiyonası’nda ikili mücadelelerden kaçınan, topu ve oyunu adeta rakibine bırakan milli takım şimdi

Yazının Devamı

Zirveden inen kayalar

22 Mart 2017

Kulüpler Birliği Vakfı’nı yeniden kutlamalı. Geçen yıl başarıyla gerçekleştirdikleri 1. Futbol Zirvesi’nde Türk futboluna dışarıdan bakan soğukkanlı akılların verdiği MR raporlarını görmüştük. Premiership’ten gelen uzmanlar, CEO’lar ilham veren başarı istatistikleri sunmuştu. Pazartesi günü Zirve’nin ikincisi yapıldı.

Hemen söylemeliyim ki Birlik Başkanı Göksel Gümüşdağ, TFF Başkanı Yıldırım Demirören’le sponsorların tüm olumlu katkılarına rağmen, Zirve iki yüzlülüğümüzün bir örneği olarak da spor dünyamızdaki yerini aldı.

Bu Zirve’nin özelliği, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın katılımıydı. Siyaset - Spor örnekleriyle rekabet anlayışını ortaya koyan Erdoğan’ın sportif görüşleri son derece önemliydi. Vefa Stadı’nın kömür tozlu zemininde az ter dökmemişti. Hayatının hiçbir evresinde futboldan kopmamıştı. Tam da TFF Başkanı Demirören’in vurguladığı gibi, futbolumuz için büyük şanstı!

Erdoğan’ın verdiği en önemli mesaj, genç futbolcularla ilgiliydi: “Süper Lig takımlarında oynayan kendi gençlerimizin sayısının giderek azalıyor olmasını hep birlikte düşünmeliyiz. Dünyanın en iyi futbolcularının takımlarımızda oynaması elbette hepimizi sevindirir. Ama kendi çocuklarımızın buralarda olması

Yazının Devamı

Yorgun ve şaşkın!

20 Mart 2017

Acaba hangisi? Beşiktaş’ın Antalya deplasmanında istediği ritmi bir türlü tutturamaması, tempoyu yükseltememesi ve kendi oyununu rakibe kabul ettirmek yerine Antalyaspor ataklarına karşı direniş futbolu oynaması hengi nedenle açıklanabilir?

UEFA Avrupa Ligi’ndeki Olimpiyakos galibiyetinden sonra olası bir rehavet mi bu, yoksa yorgunluk mu?

Ya da şöyle soralım soruyu: Medipol Başakşehir’in kendi sahasında Kardemir Karabükspor’la 3-3 berabere kalması, Beşiktaşlı futbolcularda heyecanlı bir beklentiye neden olur mu? Böyle bir durum, yani puan farkının 4’e yükselme olasılığı bir baskı yaratmış olabilir mi?

Yazarken, bir de baktım ki Vincent Aboubakar, kaleci Ferhat’ı engellemekten ikinci sarıyı görüp kırmızıyla oyundan ihraç ediliyor. Olimpiyakos maçında yaptığı “delilik” ise dünkü davranışı da “zırdelilik” olmalı. Bu hareketin kuralla da ilgisi yok, akılla da! Böyle bir oyuncunun gollerine de tav olmamalı. Kiralık bir futbolcunun -golleri bir yana- bu kadar kötü bir karne ile ne kadar güven verdiği tartışılır. Bonservisi 10 milyon euroymuş. Kırmızılar pazarlık olacaksa fiyat ayarlamasını gerektirebilir.

Her neyse... Beşiktaş’ın Eto’o ve arkadaşlarına karşı savunmada olabildiğince

Yazının Devamı