Güneş'in rövanşı

28 Şubat 2017

Öncelikle kazaya uğramamak, telafisi olmayan bir gol yememek için alışılmışın dışında kontrollu oynadı her iki takım... Yine de hücumda parıldadıkları anlar oldu.

İlk yarıda Carole’ün boş kale önüne ortaladığı topa kimse koşmadı. Sonrasında Yasin’in harcadığı pozisyon da kayıtlara geçti. Arada Beşiktaş’ın Talisca ile uzaktan güzel bir şut denemesine tanık olduk. Kalede Muslera vardı, rahat tuttu.

Quaresma’nın sık sık kanat değiştirdiği, Babel’in yerine sol kanattan yaptığı ortalarla fırsat yaratmaya çalıştığı oyunda Oğuzhan ve Atiba’nın buluştukları topla fazla etkili olamadığı görüldü. Burada temel aksaklık, Talisca’nın kendini sadece şuta hazırlaması, oyunun kurgusuna, pozisyon hazırlığına, asist ve pas sayısında beklenenin altında kalmasıydı. Galatasaray, Bruma ile soldan beklendiği gibi yüklenemedi. Kanattan içeri kaçarak markajdan uzaklaşmaya çalıştı, ancak Beşiktaş savunması ve Atiba’nın sıkı takibinden kurtulamadı. Ama ikinci yarıda markajdan sıyrılıp attığı üç şutla başlı başına tehdite dönüştü. Podolski ve Sneijder ceza alanı dışından uzak şutlarla şanslarını denediler, Fabri izin vermedi. Bu arada ağır markaj altında istediği toplarla buluşamayan Cenk Tosun da en pasif

Yazının Devamı

Çakanlar ve uçanlar

24 Şubat 2017

Eyvallah, UEFA Avrupa Ligi’nde son 16’ya kaldı Beşiktaş. Fenerbahçe ve Osmanlıspor’un üzücü elenişleri dikkate alınırsa bu sonuçtan herkese mutluluk ya da en azından teselli payı düşer.

Eyvallah, Şenol Güneş’i ve tüm takımı kutluyoruz.

Skor tabelasını bir yana bırakıp maçın akışına, bireysel performanslara bakacak olursak tablo o kadar da neşeli değil.

Beşiktaş’ın alternatif oyuncuları biraz ham kalmışlar. Kendilerini gösterecekleri bir maçta çabuk yoruldular, çabuk dağıldılar. Takım disiplinini de kaybettiler.

Andreas Beck, Gökhan İnler, Necip ve Aboubakar, Galatasaray maçı öncesinde UEFA’daki büyük avantajı da dikkate alan Şenol Güneş tarafından Vodafone Arena’da sahaya sürüldü. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Necip Oğuzhan’ı, Gökhan İnler Atiba’yı, Aboubakar Cenk Tosun’u arattı.

Şimdi böyle bir fırsat ele geçip ayağa düşerken dün maça başlayan on birin, üstelik golü de erken bulduktan sonra farklı bir gösteri yapmasını beklerdik. Hayır, olmadı. Beşiktaş, ilk yarıyı şöyle böyle bitirip, ikinci devrede tam bir ‘teslimiyet’ futbolu oynadı. Geçen hafta Akhisar maçında hocanın son bölüm için kullandığı teslimiyetin yersiz olduğunu düşünmüştüm. Olsa olsa rehavet daha uygun sözcüktü.

Yazının Devamı

Maç değil, tiyatro!

23 Şubat 2017

Futbol değil, tiyatro izledik... Hepsi de oynar “gibi” yaptılar... Şut çeker “gibi” yaptılar. Korner atar “gibi” yaptılar.

Savunma, savunma “gibi”oynadı. Orta alan oyun kurar “gibi”. Van Persie ve hücumcular da hücum eder “gibi”!

Tiyatronun en yaygın tanımlamalarından biri de “gibi yapmak” değil mi?

O yüzden işte “tiyatro” diyorum...

Büyük iddiaların, büyük oyunların kulübü Fenerbahçe, ne yazık ki sahada kendi büyüklüğüne yakışmayan eğreti bir takımla mücadele ediyordu. Daha doğrusu mücadele eder “gibi” yapıyordu.

Bu tiyatrodan Krasnodarlı oyuncular komedi eğlencesiyle “gülerek” ayrıldılar. Çantalarında son 16’ya kalmanın şık paketleri vardı. Fenerbahçe açısından oynadıkları da izledikleri de -maalesef- beklenmedik bir dram oldu.

UEFA Avrupa Ligi son 32 turunda gerçekten büyük bir talihsizlik yaşadı Fenerbahçe... Orada 4., burada 7. dakikada yedikleri goller, evet kaza golüydü. Dram da orada başladı zaten... O golleri yedikten sonra bol vakitleri vardı. Dikkatle, özenle, disiplinle gerisini oynasalar orada da burada da maçı çevirebilirler, tur biletini alabilirlerdi.

Olmadı. Olmaması için çok neden vardı. Her şeyden önce Fenerbahçe savunması, geriden oyun kurarak çıkmak yerine kendi arala

Yazının Devamı

Beşiktaş sadece sayı değil!

22 Şubat 2017

Taner Karaman kardeşimiz (Sabah) titiz bir değerlendirme yapmış. Ortadaki sayısal verilerden sonra da “Alemin Kralı Beşiktaş” başlığını atmış. Bu tartıya itiraz etmek o kadar kolay değil... Beşiktaş’ın azımsanmayacak puan farklarıyla Süper Lig liderliğine yerleşmesi bir rastlantı olmasa gerek.

Sayıları kısaca özetlersek, Beşiktaş futbol takımı Puan (47), Gol (43), Girdiği Gol Pozisyonu (137), İsabetli Şut (125), Şut İsabet Yüzdesi (41), İsabetli Pas (10.713), Pas Başarı Yüzdesi (82), Orta (301), İsabetli Orta (85), Topa Sahip Olma (% 61) sayılarında Süper Lig’in en iyisi konumunda.

Bireysel performanslarda da Cenk Tosun 4 kategoride (Gol: 16), (Gol Pozisyonu: 44), (Şut: 66), (İsabetli Şut: 31) liderliği elinde tutuyor. İsabetli pasta Marcelo (1350), Başarılı pasta Atiba (% 93), Ortada ve İsabetli ortada Quaresma (190/ 66) Maç başına yediği golde ve Topu oyuna sokma başarısında Fabri (0.8/%85) tüm Süper Lig’in en iyileri olarak ortaya çıkıyor.

Bu verilerin hiç birine itirazım yok. Başarının sayılarla analitik ifadesi çok sağlam. Ama sadece bu kadar mı ? Beşiktaş sadece dijital (sayısal) verilerle açıklanabilir mi ? Buna evet demek o kadar kolay değil. Başka değerler de var.

Her şeyden

Yazının Devamı

Karayı gördüler

20 Şubat 2017

Üç önemli takipçisi var... Üçü de beklenmeyen beraberliklerle hayal kırıklığına uğruyor. Onların iç hesaplaşması bir yana, seslendiremedikleri ama ümit ettikleri bir şey söz konusu: “Beşiktaş da puan kaybetsin... Haydi Akhisar!”

Bunlar her taraftarın yaşayabileceği, paylaşabileceği duygular. Sadece Beşiktaş taraftarları rakiplerindeki bu küçük ümit kırıntıları yerine küçük endişeler taşıyor: “Acaba biz de bir kazaya uğrar mıyız?” Takım üzerinde de beklentilerin yarattığı bir baskı var. Dahası üç adamın sarı kart ceza sınırında oynaması. Gökhan, Atiba ve Quaresma topla hemen her mücadelede yürek hoplatıyor... İkili mücadelelerde korkuyla ayağa kalkanlar da var.

Maç öncesi bütün kaygıları yok ettiler. Rakiplerin beklediği her türlü sürprizi de boşa çıkardılar.

Beşiktaşlı futbolcular dün, coşkulu, mutlu ve keyifliydiler. Sanki bir denizcinin zorlu fırtınalardan sonra nihayet karayı görmesi gibi ortak bir sevinci paylaştılar.

Görünen karaya ulaşmak, iskeleye demir atmak elbette beklenen bir şey ama, henüz garantisi yoktu. Hesapta kayalıklara bindirme, gemiyi kumsala oturtma olasılığı da vardı.

Her neyse... Dünkü maç Beşiktaş’ın “üstüne ekleyerek” daha derin ve daha zengin oynadığı bir

Yazının Devamı

Önce cenk, sonra Cenk!

17 Şubat 2017

Sıcak bir karşılama... En başta Türkiye’den göç eden eski dostların sevgi ve sempatisi, hem kentte, hem de tribünde Beşiktaş’ın gerginliğini alıyor...

Sonra ılıman bir maç... Beşiktaş topa sahip oluyor. Tempoyu düşük tutup oyunu kontrolüne alıyor. Ancak topa sahip olmak Beşiktaş adına bir baskı yaratmıyor...

Beşiktaş’ın Quaresma, Babel, Tolgay’la oynadığı hücum (!) futbolu doğru dürüst bir pozisyona dönüşmüyor. Oysa grup aşamasında İnter ve Southampton’un arasından sıyrılıp ikinci sıradan 32’ye kalan Beer Sheva, anlatıldığı ve parlatıldığı gibi görünmüyor...

Her neyse... Maç bu minval üzre sürerken, Beşiktaş bekleneni gerçekleştiriyor. Quaresma’nın isabetli ortası ve Cenk Tosun’un sağ ayak içinden çıkan top, rakip savunmacıya da çarpıp ağlara gidiyor. Bu golü rakibe (kk) yazıyorlar ama, bence Cenk’in hakkı Cenk’e!

Sıcak ve ılıman dedik ya... Şimdi sırada soğuk duş var... Evet, Beşiktaş attığı golün santrasından hemen iki dakika sonra, sıkça rastlandığı gibi, yine gafil avlanıyor. Barda’nın golünde Gökhan, Marcelo, Mitroviç toplu halde kaçırıyorlar İsrailli’yi... Sonra Tosiç’in gayretleri var ama yetmiyor. (Şimdi günah keçisi ya... Herkes Tosiç’e yüklenecek ama en az hatalı olan o!)

Yazının Devamı

Sergen Yalçın kozasını örüyor

15 Şubat 2017

Büyük futbolcuların antrenörlüğe geçisi hep tartışmalıdır. Metin Türel hocamız bir dönem -toprağı bol olsun- Lefter Abi’nin çalıştırdığı takımlarda hep kendisi kadar yetenekli ve becerikli futbolcu aradığını, bulamayınca sorunlar yaşadığını anlatıyor. Verdiği daha bilinir örnek de Hagi... “Hagi de her futbolcudan bir Hagi olmasını talep edince hep hayal kırıklığı yaşadı” diyor...
Türel’in sözü taşıdığı kişi Sergen Yalçın... Türk futbolunun yakın geçmişteki en yetenekli oyuncularından biri. Bir maçın sonucu üzerinde tek vuruşla belirleyici olabilen futbolcu. Sergen Yalçın artık antrenör... O’nun teknik adamlığının Lefter Abi ile Hagi’ye benzemediğini söylüyor:
-’O, elindeki kadrolardan bir Sergen çıkarmaya çalışmıyor. Böyle bir talebi de arayışı da yok. En önemli ve olumlu yanı eline verilen kadroyu en iyi şekilde eğitip en uygun biçinde oynatmak!” Sergen Yalçın, Kayserispor’da göreve başladıktan sonra beklenmedik sonuçlar almaya başladı. Fenerbahçe ve Galatasaray galibiyetleri başarının rastlantı ya da şans olmadığını ortaya koydu.
Uyumlu ekip oluştu
Başarıyı tek kişinin marifetine dayandırmak bizim yaygın anlayışımızdır... Sergen Yalçın, uyumlu bir teknik ekip oluşturmuş...

Yazının Devamı

Kelebek etkisi...

11 Şubat 2017

Karabük’te tanık olduğumuz olay, belki de bir “kelebek etkisi”...

Kaos teorisiyle ilgili inceleme yapanlar, yağmur ormanlarında bir kelebeğin kanat çırpmasıyla okyanusta fırtınaların çıkabileceğini hesaplamışlar... Hayata oradan bakarsak, Vodafone Arena’daki Kupa maçı, sadece elenmenin öfkesini değil, haksızlığa uğrayıp mağdur olduğuna inanmanın da alt yapısını oluşturmuş. Fenerbahçe’nin gerilim ve baskı yaratarak kazandığı maç Beşiktaş’a görünenlerden fazlasını kaybettirmiş.

Şenol Güneş tribünde... Bu yıl alıngan, öfkeli, huzursuz ve sitemkar tavırlar sergiliyor. Neredeyse aynanın karşısına geçip kendiyle kavga edecek... Hiç rahat değil. Bu rahatsızlık takıma da yansıyor.

Dusko Tosiç 4 maç cezalı... Savunma hattında oturmuş düzen bozuluyor. Mitroviç’le oynuyor Beşiktaş... Elinden geleni yapıyor ama yetmiyor.

Beşiktaş etkisiz, statik, verimsiz bir oyun oynuyor. Hücumda baskılı oynamasına, topa sahip olmasına rağmen Ahmet Şahin’i avlamakta güçlük çekiyor. Ricardo Quaresma’nın sağdan ortaları ne Talisca, ne Cenk Tosun... Sadece Ahmet Şahin’in elleriyle buluşuyor. Bir dostumuz sormaktan kendini alamıyor:

“Bu kadar armutu toplayıp kendi yiyemez... Herhalde arkadaşlarıyla paylaşır!.” Öyle

Yazının Devamı