Ya mühür, ya bayrak!

20 Ağustos 2025

Sevgili kardeşlerim Emrah Kayalıoğlu ile Mehmet Ayan, futbolumuzdaki “garip, tuhaf ve yanlış” işlerden birini daha keşfetmişler. Uzatmadan, hemen açıklayalım: Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu’ndaki “Hakem İşleri Müdürlüğü” görevine Abdullah Bora Özkara atanmış. İlk bakışta görevi yetkinlikle yapacak, tecrübeli bir hakem olarak görülüyor.
Yine de garip, tuhaf ve yanlış işlerden biri...
Abdullah Bora Özkara ve Deniz Caner, geçen hafta Moldova’nın başkenti Kişinev’de oynanan Sherrif-Anderlecht UEFA Konferans Ligi 3. eleme turu rövanş maçında FIFA kokartlı Halil Umut Meler’in yardımcılıklarını yaptılar. Maç 1-1 bitti, Anderlecht tur atladı.
Abdullah Bora Özkara, kariyerinin en çelişkili görevlerinden birini bu maç sırasında gerçekleştirdi.
Maç sırasında hakem Meler’in yardımcısı/astı olarak bayrak kullanan Özkara, maçtan sonra Hakem İşleri Müdürü unvanıyla Meler’in “amiri” durumuna dönüş yaptı. Garip, değil mi?
Elbette tuhaf bir

Yazının Devamı

Acil servis zorunlu

15 Ağustos 2025

Tamam, UEFA Konferans Ligi’nde nihayet play-off kapısına ulaştılar. Ama hemen söylemeli ki İrlanda’daki 4-1’lik galibiyet olmasa belki daha kötü ve dramatik durumlara tanık olabilecektik.

İlk maçta canlı, heyecanlı ve dinamik bir oyunla Beşiktaş rakibi St.Patricks’e fazla gelmiş, turu cebine koyarak İstanbul’a dönmüştü. Ama o da ne? Dolmabahçe’deki rövanşta ev sahibi siyah-beyazlılar 34. dakikada 2-0 yenik duruma düşmüştü… Taraftar öfkelendi, yetersiz oynayan futbolcular adeta uykuya dalmışlardı.

İkili mücadelelere girmekten kaçınan, rakip oyunculara mesafe bırakan takım, ilk maçın “üçleme” kahramanı Tammy Abraham, yaratıcı Rafa da Silva ve usta evlat Orkun’la bireysel yetersizlikler de gösterdi.

Devre biterken, 43. dakikada Demir Ege Tıknaz, ardından 49’da Tammy Abraham’la beraberliği yakaladılar. 79’da Joao Mario ile de öne geçtiler.

Beşiktaşlı dostlara “Geçmiş olsun” diyeceğim. Skor memnun edicidir elbet… Peki play-off turu için bu oyun yeter mi? Asla!

Dahası

Yazının Devamı

Bizim Moggi nerede?

13 Ağustos 2025

Beşiktaş Başkanı Serdal Adalı, geniş katılımlı, net açıklamalar ve bol sorularla örnek gösterilebilecek basın toplantısında merak edilen her şeyi yanıtladı. Kendi adıma en dikkatimi çeken konu, futbol şubesiyle ilgilenecek bir sportif direktör, ya da futbol direktörünü aramaya devam etmeleriydi..
Futbolumuzda ölçüsü ve standartları belirlenmemiş en yaygın deyim ve görevlerden biri “sportif direktör”dür. Bazı kulüpler bunu “futbol genel direktörü” olarak da açıklayıp takım ve teknik direktörle yönetim arasında köprü oluşturacak kişileri göreve getiriyorlar. TFF, birkaç yıl önce bu alanda bir kurs açtı. Katılanlara belge verildi. Ama sportif direktör kadroları tüm kulüplerde yerleşik bir görev olarak kabul görmedi. Fenerbahçe’de Devin Özek’in özellikle transfer çalışmalarında liderlik göreviyle parladığını görüyoruz. Galatasaray’da Spor Genel Müdürü Uğur Yıldız’ın alt kadrosunda Ayhan Akman futbol

Yazının Devamı

Ya sabır Beşiktaş!

7 Ağustos 2025

Beşiktaş’ta sıkıntılı bir sezonun baş ağrıları yaşanıyor. UEFA Avrupa Ligi elemesinde Shakhtar’a iki yenilgiyle elendiler..
Gedson Fernandes’i Spartak Moskova’ya uğurladılar.
Şanla şerefle karşıladıkları “evlat” Orkun Kökçü’den henüz nasıl yararlanacaklarını gösteremediler.
Tammy Abraham topla buluştuğunda hücum organizasyonuna girecek, pas alıp verecek bir arkadaş bulamadı. Gollerin çoğunu temassız, boş alanlar bırakan savunma dağınıklığıyla yediler.
Dağınık, oyundan kopuk bir kadro hiçbir şey vadetmiyor.
Bu kadar sıkıntının kaynağına kolayca Ole Gunnar Solskjaer’i koydu kamuoyu. Antrenör olarak hiçbir dokunuşunu göremediğimiz Norveçli’ye ağır eleştiriler geldi. Derhal gönderilmesi için operasyon öneren yorumcu arkadaşlar çoğaldı.
Geçenlerde yazmıştım: “Gordon Milne Süleyman Seba’nın Solskjaer’iydi… Solskjaer de Serdal Adalı’nın Gordon’udur.” Bazı arkadaşlarım keskin itirazlarla karşıladı bu yorumu. Yine aynı görüşteyim. Başkan Serdal Adalı da bir dönem Seba’nın

Yazının Devamı

Tahterevalli Ligi’ne hayır!

6 Ağustos 2025

Futbolumuzun içine düştüğü “ya sen-ya ben”, “düello” ya da daha masum bir oyun olarak “tahterevalli”, yurt içinde bize masallar-destanlar yazdırsa da Edirne ötesinde sürdürülebilir başarılara ulaşamıyor.
Süper Lig’i Fenerbahçe-Galatasaray rekabetiyle sınırlayıp, en iyi oyuncuları, en zengin sponsorları, en yüksek reytingleri ve en büyük ilgiyi oluşturan büyük heyecan, sportif anlamını giderek kaybetti. Saha içindeki performanslar ve transfer rüzgarları sportif iklimimizi değiştiremedi. Daha da ötesinde Üç Büyükler, Dört Büyükler tanımlamaları giderek geride kaldı. 
İkili rekabet, inanılmaz transfer bombalarını, ödeme rekorlarını, keskin iddialar ve hayal kırıklıklarını da gündeme taşıdı. Bu rekabetin sporumuza düşürdüğü en karanlık gölgenin adı “paranoya” (mantıksız kurgularla bilinen rahatsızlık) oldu. Şampiyonluk yarışında aleyhteki tüm hakem kararlarını, soyut “yapılanma” ile açıkladı ve karşı tarafı her

Yazının Devamı

Al, işte yapılanma

30 Temmuz 2025

Süper Lig’de geçen sezonu, tanımlanamayan ve hep birilerinin (!) lehine, ötekilerin aleyhine işlediği var sayılan “Yapılanma var” iddiaları ile bitirdik.
Galatasaray 25. şampiyonluğu kazanıp formasına ve armasına beşinci yıldızı taktı.
Ötekiler, Dört Büyükler’i tamamlayan Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor iddia edildiği gibi “yapılanma”nın değil, “yapılanamamanın” kaybedenleri oldular.
Galatasaray farklılığını cesaretle ortaya koyarken Türk futbolunun en iyi oynayan ekibi oldu. Bu özelliğini geleneğe dönüştürdü. Ülkenin en değerli yerli ve yabancı futbolcularından oluşturulan kadro hemen her sezon daha başarılı, daha verimli ve daha etkili oyuncularla yoluna devam etti. Kariyerlerine gösterişsiz sıradan statüsüyle devam eden genç futbolcuları, bir heykeltraşın yeniden yonttuğu mermer heykeller gibi hayranlık yaratan yıldıza dönüştürdü.
Kendi bünyesinden ülkenin en başarılı teknik adamları Fatih Terim ve Mustafa Denizli’yi futbola kazandıran Galatasaray, Okan Buruk’la bu övüncü de

Yazının Devamı

Bu kadar temassız oyun olur mu!

25 Temmuz 2025

Gergin ve sıkıntılı bir maç izledik. Maç başında (Dk.7) Alisson Santana’nın attığı gol hem takımı, hem de seyirciyi gerdi. Hayır, rakip takım oyuncularıyla ilişkilerindeki gerginlik değildi bu… Kaleci Mert’in yenilen golde savunmanın dağınıklığından doğan, güven duygusunu sarsan bir gerginlikti.

İki bek ve ortadaki iki stoper birbirlerinden kopuk, statik, ikili mücadeleden kaçar haldeydiler. Dahası büyük umutlarla takıma dönen Demir Ege de tekliyordu. Orkun’un katılmasıyla Solskjaer’in kafasında oluşan takım kurgusunda Gedson Fernandes’in sol önde yer alması, hem hareket alanını daraltıyor, hem de etkili oyun kurma şansını azaltıyordu. Orkun Kökçü de çocukluk hayalindeki ilk maçı oynamanın heyecanıyla bazı duran topları çok ölçüsüz ve yanlış kullandı. Tammy Abraham, ilk maçında hem takım arkadaşlarını, hem de rakip savunmayı tanıyıp çözmeye çalışırken çok gayretliydi. Neyse ki bir penaltı golüyle bireysel olarak mutlu oldu.

Arda Turan’ın Shakhtar Donetsk’ini akıcı oyunu ve kesintisiz pas

Yazının Devamı

Geçmiş olsun Hakan

23 Temmuz 2025

Osimhen bir yanda, Hakan Çalhanoğlu bir yanda. Osimhen’de gerçeklik var… Futbolcunun kararlılığı ve tutarlılığı söz konusu. Bir daha asla Napoli forması giymeyeceğini bildiriyor. Çılgın pazarlık süreci var. 75 milyon Euro’luk dağ gibi rekor ücretin ödenme biçimi, 40 milyonluk peşinat, kalan paranın önümüzdeki yıl 2 taksitte tamamlanması. Üç yıl süreyle İtalya’ya transfer ambargosu. Olası satıştan (açıklanmayan) pay. Galatasaray kulübü başkanı, yönetimi ve teknik direktörüyle hemen her gün açıklamalar yapıyor.
Hakan Çalhanoğlu’nun öyküsü daha farklı… İnzaghi’nin gözdesiydi. Cristian Chivu’nun gözünde de büyük değeri var. Kulüpler Dünya Kupası maçları sırasında sakatlandı, Avrupa’ya döndü. Takım Kaptanı Lautaro Martinez tarafından ağır şekilde eleştirildi. Kulüp Başkanı Morata olaya biraz soğuk tavırla yaklaştı Gidene kapının açık olduğunu bildirdi.
Transfer ve temmuz sıcağında Hakan Çalhanoğlu’nun adı da

Yazının Devamı