Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


MİLLİYET ve Fanatik'teki haberi okuyunca tüylerim ürperdi. Fenerbahçe - Rizespor maçının Dördüncü Hakemi Oktay Demiray, Ali Aydın'ın, Victoria'ya ikinci kez sarı kartı gösterdikten sonra kırmızı kart da gösterip, ihraç etmeyi unutmasını sadece seyretmişti. Müdahale etmemiş, sesini çıkarmamıştı.
Olabilir... Bu ülke Türkiye... Türkiye'de siyasetten sanata, iş aleminden spora kadar ikinci adamlar genellikle ses çıkarmayan, karşı çıkmayan, itiraz etmeyen, baş eğen, eyyamcılardan seçilir. Oktay Demiray'ınki de öylesine bir tavır işte, etliye - sütlüye karışmama kolaycılığı... diye düşündüm...
Ama durum, öyle değil. Daha da kötüsü olmuş.
Milliyet ve Fanatik'te kapı gibi haber var.

Korkunç bir şey
Dördüncü Hakem, Ali Aydın gibi masum bir uyku hali göstermemiş.. Olayı görmezden gelip eyyamcılık moduna girmekle de kalmamış.
Hayır, daha da korkunç bir şey yapmış..
Şükrü Saracoğlu Stadı'ndaki maçın saha komiseri Mustafa Yılmaz 'ın uyarısına rağmen, görevden kaçmış.. Mustafa Yılmaz'ın Victoria'nın ikinci sarı kartı... Hoca'yı uyarın!" sözlerine azarlar gibi karşılık veriyor: "İşinize bakın! "
Haberde ayrıca, TFF temsilcisi Abdullah Kaya'nın da Oktay Demiray'ı uyardığı, ancak amacına ulaşamadığı bildiriliyor.
FIFA'nın yayınladığı 2003 basımı Futbol Oyun Kuralları kitabında, oyunun 17 kuralı anlatıldıktan, uygulama açıklamaları yapıldıktan sonra Dördüncü Hakem'le ilgili olarak da şu bilgi veriliyor :
"Dördüncü hakem, hatalı tespit yüzünden yanlış oyuncuya ihtar verildiğinde, ikinci defa ihtar aldığı halde oyuncu ihraç edilmediğinde veya hakemin ya da yardımcı hakemlerin görüşü dışında meydana gelen şiddetli hareketler olduğunda hakeme haber vermek zorundadır. Hakem bununla birlikte oyunla ilgili tüm hususlarda karar vermeye yetkilidir."

Bilerek yapıyor
Oktay Demiray, giren - çıkan oyuncuyu kontrol etmek, ilave zamanları belirtmek için tabela tutmanın yanısıra yukarıdaki asıl görevini unutmak, ihmal etmekle kalmıyor. Hayır, onunki bir uyku ya da gaflet hali de değil...
Bu işi bilerek yapıyor.
Adam kere adamlığın örneğini vererek hatasını açıkça raporunda yazan hakem Ali Aydın, Türk futbol tarihine geçecek bir örnek oluşturuyor....
Ama Oktay Demiray ne yapmış oluyor, söyler misiniz ?
Ali Aydın'ın masumiyetine sonuna kadar inanıyorum... Türk futbolunun onun gibi dürüst örneklere çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Ama bu ülkenin Oktay Demiray gibi Dördüncü Hakemlere asla ihtiyacı olmadığını - maalesef - anlamış bulunuyorum.
Ali Aydın, "Kimse buzağı aramaya kalkmasın" demişti medyaya açıklama yaparken.
Şimdi tüm uyarılara rağmen Dördüncü Hakem Oktay Demiray 'ın görevini açıkça yerine getirmemesinden dolayı huylanıyorum.
Bu defa beni de esir aldı kolektif paranoya... Ben de buzağı arıyorum...
Çünkü orada öküz var, görüyorum!

Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş'in Letonya baraj maçları için göreve çağırdığı kadroyu öğrendiğim zaman tedirgin oldum.
Letonya'nın barajda karşılaşacağımız en uygun rakip olduğu bilindiği halde, Teknik Direktörümüz "Keşke İspanya ile eşleşseydik" diyor. Bu "uygunluk" halinden rahatsızlık duyduğunu dile getiriyor. Ona göre İspanya, Hollanda gibi rakiplerle eşleşseydik, zorluk ya da korku Milli Takım'ın baraj motivasyonuna daha olumlu katkı yapacaktı. Oysa şimdi futbolcuların işi kolay görmesinden, rakibi hafife almasından endişe ediyor.
Benim tedirginliğim de Güneş 'in işini hafife almasından kaynaklanıyor.
Artık hepimizin ezberlediği 18 kişilik aday kadroyu burada tek tek saymıyorum.
Kadroda kulübü olmayan futbolcu var. Kulüp takımında oynamayan futbolcular var. Haftalardır formsuzluğu bir türlü bitmeyen oyuncular var. Daha da garip olanı şu ki, o kadroda futbol dışı olay yaratan, kamuoyunda bir tür gerilim kahramanlığına soyunan oyuncular da var.

Yozlaşma başladı
Teknik direktörümüz bu durumları asla dikkate almıyor. Bir duruş göstermiyor, duyarlılık sergilemiyor, örneklik oluşturmuyor.
Dünya Kupası'ndan sonra bu takım yıpranmaya, yaşlanmaya, örselenmeye, hadi kimsenin dilinin varmadığı şeyi ben söyleyeyim, yozlaşmaya başladı.. Şenol Güneş, kötü gidişi durdurma, tabloyu değiştirme gereği duymuyor.
Evet, bu takım ülkenin takımı...Bu futbolcular, bizim futbolcularımız. Elbette onların kazanması için her türlü katkıyı yapmalıyız. Ama öncelikle bu aşırı sadakat ve vefa duygusuna, artık alışkanlık halini alan duyarsızlıklara ve kayıtsızlıklara da bir son vermeliyiz.
Söyleyin Tanrı aşkına, baraj maçı için göreve çağırılan kadro, bu zamanda bu ülkenin futbolundan çıkarılacak en iyi kadro mu ?
Herbirinin yerine geçecek sağlam, genç, güven ve ümit veren onca alternatife rağmen tutuculuğun bu kadarı olur mu ?

FIFA icra Kurulu üyesi ve UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, UEFA'nın son toplantısında, FIFA'nın Fair Play ödülü için aday olarak İngiltere Futbol Federasyonu'nu göstermiş.
Sevgili dostumun, "İnşallah başka adaylar çıkmaz... Çıkarsa da benim adayım kazanır, İngiltere kazanır "sözleri beni çok etkiledi... İznini almadan bu sohbeti sizlerle paylaştığım için anlayışına sığınıyorum.

Alkışlayacağım
Erzik 'in İngiltere'yi aday gösterme gerekçesi açık: "Türkiye gibi önemli bir rakiple kader maçına hazırlanırken, doping kontrolundan kaçan Rio Ferdinand'ı Milli Takım kadrosundan çıkarmaları... Milli Takım oyuncularının boykot restine karşı asla ödün vermemeleri... Rio Ferdinand'la ilgili soruşturmayı bir yargıç duyarlılığıyla sürdürmeleri ! "
Erzik'in gerekçelerini bu köşeyi düzenli izleyenler elbette hatırlayacaktır.
Hayır, bu defa sormayacağım "Ya bizde olsaydı ?" diye...
Ama biliniz ki, fair play ödülünü İngilizler kazanırsa, hem onları, hem de sevgili dostumu ayakta alkışlayacağım!





SPOR


BÜYÜK İKRAMİYE
At yarışları
AVRUPA LİGLERİ
Basketbol panorama
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
Süpermen'in çöküşü
Filede bugün
Fair-Play'e devam
Daum çark etti
Berkant'a kanca
Tek tek Trabzon
Unutamıyor!
Tokat üstüne tokat!
Rize'ye 2. darbe
Pardon hocam isminiz neydi?
Haber turu...
Buzağıyı arıyorum!