Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Lig bitti, ama futbol heyecanı sürüyor. Milli Takım, Kore / Japonya Dünya Kupası üçüncülüğünden sonra Euro 2004 finalleri için Slovakya ile yapacağı kader maçına hazırlanıyor. Hafta sonunda hepimiz bu maça odaklanacağız.
     Slovakya maçı, tam anlamıyla bıçak sırtında bizi bekliyor...
     Şenol Güneş ve yardımcıları, artık kaçınılmaz bir durum arz eden "yenilenme" ve "değişim" karşısında zorlanıyorlar. Bunun en önemli göstergesi, aday kadronun seçimi. Çağırılan futbolculara bakarak bir anlayışı çözümlemeye çalışıyorsunuz. Ama olmuyor. Hemen her futbolcunun seçimi, ayrı bir mantığa farklı bir yoruma neden oluyor. Kesin olan bir şey var ki, Galatasaray'ın son 5 yılda Milli Takım'ın temelini oluşturma özelliği yavaş yavaş kayboluyor. Önümüzdeki sezonda bu durum daha belirgin biçimde ortaya çıkacak. Değişim hiç de kolay olmayacak.
     Slovakya maçı, Türkiye için ne anlam taşıyor?
     Hemen söyleyeyim. Çok keskin bir viraja giriyoruz.
     
     Şanslarını zorlayacaklar
     Slovakya, eleme grubunda ikinciliği gözüne kestirmiş bir ekip. Elemelerden ikincilikle çıkıp play off oynayarak Portekiz finallerine katılmak istiyorlar. Bu ümidi devam ettirmelerinin ön koşulu, Türkiye karşısında elde edecekleri galibiyet! Olur mu? Elbette futbolda herşey olabilir. Şanslarını zorlayacaklar.
     Türkiye, İngiltere önünde uğradığı yenilgi ile grup liderliği şansını zora soktu. Eleme gruplarında tek yenilgi dahi, hesaplarınızın tümünü alt üst edebilir. Bundan sonraki puan kayıpları, Türkiye'nin işini şans olasılıklarına bırakır.
     İngiltere yenilgisine rağmen yine de bir fikstür avantajımız söz konusu. İngiltere, Makedonya, beraberliği ile kendi iç saha avantajından kayba uğradı. Türkiye iç sahadaki avantajını iyi kullanır, maçlarını İngiltere dahil kayıpsız geçerse yeniden grup liderliğini yakalayabilir. Dedik ya, bunun da ön koşulu Slovakya'dan hasarsız dönmek. Virajdan arabayı devirmeden Portekiz yoluna devam etmek. Devirirsek ne olur? İşimiz Allah'a kalır!
     
     Hafta sonunda dramatik Göztepe - Fenerbahçe maçını izlerken, Musa Eryılmaz'ın gösterdiği kırmızı kart, duygulanmama neden oldu.
     Fenerbahçeli genç savunma oyuncusu Erman Yıldırım, sanırım Göztepeli Göksel Akıncıoğlu'nun tehlikeli atağını önlemekte gecikince hiç istemediği biçimde rakibinin bacaklarına sert girip kırmızı kart gördü. Kartı tartışacak değilim.
     Ama kartı gördükten sonra ağabeylerinin genel olarak yaptığının tam aksine Göksel'i ayağa kaldırıp yanaklarından öperek özür dilemesi, hakemden de özür dileyerek oyun alanını terketmesi yok mu?
     Gözlerim yaşardı.
     Aferin Erman. Unuttuğumuz futbol değerlerinden biri de bu işte. Hatırlattığın için teşekkürler!
     
     Hepsi de Türkiye'nin en değerli, en yetenekli futbolcuları. Gençlerin örnek aldığı, taraftarların hayranlıkla bağlandığı golcüler.
     Serhat Akın, İlhan Mansız, Ahmet Dursun, Ümit Karan, Hakan Şükür...
     Sezonu büyük gerginliklerle yaşadılar. Hiç hesaplamadıkları sorunlarla uğraştılar.
     Serhat Akın'dan başlayalım. Fenerbahçe ile parasını alamadığı için ipleri kopardı. Federasyona başvurup serbest kalma hakkını aradı. Serhat'ın sözleşmesinde Fenerbahçe'den yılda 1 milyon 100 bin dolar alacağı yazılı.
     İlhan Mansız, Beşiktaş'la 3 yıllık sözleşme yaptı. Yıllığı 2 milyon Euro ! Ama sakatlık, tedavi ve formsuzluk sezonu hayal kırıklıkları ile geçmesine neden oldu. Önceleri göze hoş gelen hırçınlığı göze batmaya başladı. Ahmet Dursun da - oynayabildiği sağlam haftalarında - ilk on birde sahaya çıkmadığı için dertlendi. İlhan'ın 2 milyon Euro'suna karşılık onun yılda 800 bin dolara oynaması da bir başka iç sıkıntısı oldu. Ümit Karan ilk yarıda Terim tarafından zaman zaman yok sayıldı. Yine de formayı kaptı, 16 gol attı. Onun da küskünlüğü Milli Takım'a. İngiltere maçı için çağrılmaması öfkelenmesine neden olmuştu.
     
     Yılın çelişkisi
     Ve yılın büyük çelişkisi. Daha iki - üç ay önce Blackburn'de huzuru bulduğunu söyleyen Hakan Şükür, şimdi bonservisi elinde huzur arıyor. Beşiktaş'la flört ediyor. Öğrendiğime göre yılda 1 miyon 700 bin dolar istiyor.
     Serhat Akın'la hem Beşiktaş'ın hem de Galatasaray'ın ilgilendiğini, Daum'un Fenerbahçe'de kalmasını istediğini duydum. Hakan Şükür, elbette huzuru bulursa Beşiktaş'ta aradığı eski oyun etkinliğini tekrarlayabilir. Orada da fiyatları ve karakterleri farklı üç santrforun alınıp satılması üzerine değişik senaryolar tasarlanabileceğini düşünüyorum. Hayır, hayır... Kimseden birşey duymuş değilim.
     Benimki fikir cimnastiği.
     
     
     


SPOR


17.KATTA ŞOK
At yarışları
Avrupa Ligleri
Ülker - Efes üçüncü kez
2. LİG puan durumu
NBA’de final gecesi
Filede fire
YAKIŞTI DOĞRUSU
Hakan'a Luce vetosu
RÜŞTÜ GİDİYOR
MENAJER OYUNU!
Mehmet Yılmaz yuvada kalıyor
MUHTEŞEM GALA
Cim-Bom tarifesi!
Milli Takım'da Sergen şoku
Kortta sürpriz
Haber turu...
En zor viraj