BEŞİKTAŞ'IN, Şampiyonlar Ligi dosyası pek parlak değil... Üçüncü kez katıldıkları UCL'de, bugüne kadar ancak üç galibiyet alabildiler. Paris Saint Germain (3 - 1), Göteborg (1 - 0) ve Barcelona (3 - 0) maçlarının yanı sıra, bir de golsüz Leeds beraberliğinden puan çıkarabildiler.
Oysa Galatasaray'ın bu ligdeki macerası daha sürekli, daha parlak, daha başarılı... Sarı - Kırmızılılar, Devler Ligi'ne en çok katılan takımlar arasında yer alıyor. Heyecan ve keyif veren maçları fazla. Üstelik bu ligdeki direnişiyle UEFA'ya yatay geçiş yaparak Kupa'yı da kazandılar. UCL, Galatasaray'da vizyon yarattı. Hedeflerin büyümesine, bütçelerin zorlanmasına neden oldu. Fatih Terim ile futbolcuları, Avrupa'da piyasa oluşturdular.
Hedef büyümeli
Aynı vizyon ve hedef büyümesine Beşiktaş'ın da gereksinimi var şimdi. Kimse dörtlük Milan, beşlik Barcelona ve yarım düzinelik Leeds yenilgilerini hatırlamak istemiyor. Herkesin gönlünde hasret kalınmış aslanlar yatıyor.
Mircea Lucescu ile futbolcuları, Lazio karşısında talihsiz bir açılış yapıp kaybettiler. Şimdi daha da zor görünen bir sınav var Londra'da... Yeni Rus zengini Abramovich'in 125 milyon poundluk çılgın transfer harcamasıyla adeta koleksiyona dönüştürdüğü Chelsea, grubun favori takımı olarak gösteriliyor.
Dessailly'den Makalele'ye, Mutu'dan Veron'a, Hasselbaink'dan Duff'a, göz kamaştıran yedekleri Crespo ile eski Gençler'li Geremi'ye kadar Chelsea de, Real Madrid'i örnekleyen bir yıldızlar topluluğu. Bu takımın en etkili ve tehlikeli adamı da, İngiliz Milli Takımı'nın orta alandaki yıldızı Frank Lampard. Bizim ligimizin kadro bakımından en zengin temsilcisi Beşiktaş, rakip sahada böyle bir takıma karşı ne yapar?
Elbette o kadar kolay değil bu sorunun yanıtı.
Trabzonspor karşısında istediği gibi hücum organize edilen Luce'nin takımı, aynı rahatlığı Chelsea önünde bulabilir, aynı üretkenliği yaratabilir mi?
Onurlu ama zor
Çok zor. Oyunu herşeyden önce Lucescu'nun felsefesi belirleyecek. Lucescu, kariyerinin omurgası sayılabilecek kontrollu oyun ve savunma anlayışıyla rakibi karşısında direnip ileride tek forvet İlhan ile bu maçı geçiştirmeye kalkarsa büyük hata yapar. Beklenilenin aksine Beşiktaş, savunması, orta alanı, kanatları ve hücuma dönük oyuncularıyla (Sergen, Pancu, İlhan, Tümer, Ahmed Hassan... Artık hangileri oynarsa) oyunu dengeli bir futbol mücadelesine, kişilikli gol arayışlarına döndürürse UCL'de yeni bir tarih başlatabilir.
Beşiktaş kadar Lucescu'nun da gereksinimi olan bu yeni tarihtir.
O tarihi yazmak için bu sınavdan geçmek gerekiyor.
Bu macera hem çok renkli, hem onurlu, hem de zor!
EFENDİM, bütçeye yük getirdiği için Galatasaray Spor Kulübü bayanlar voleybol şubesini kapatmış! Avrupa Şampiyonası'ndaki şu final gururunda Avrupa fatihi Galatasaray'ın tek oyuncusu yok.
Ali Lukunku neresinden bakarsanız bakın Galatasaray'a 5.5 milyon dolara mal oldu. Voleybol şubesinin tüm yükü olsa olsa 100 bin dolar olurdu. Ama gelin görün ki, salon sporlarından gelen Başkan Özhan Canaydın, gözünü kırpmadan kızların voleybolunda salona kilit vurdu.
Yıllardır kamuoyunu cafcaflı seromonilerle, imza törenleriyle oyalayıp 100 milyon dolarlık stat masalları anlatıyorlar, hep birlikte uyuyoruz. Voleyboldaki büyük gafleti göremiyoruz. Bir sponsor da bulamadılar mı? O formayı file önünde yaşatacak en az 20 Galatasaraylı çıkar, elini cebine atar, bekleneni fazlasıyla yapar. Kimseyle konuşmadılar mı? Bu ayıp, ayıp değil rezalet. Yüz kızartacak bir suç. Tabii, sporcu olana. Ben sporcuyum, spor adamıyım diyene!
FATİH Altaylı yıllar önce tanıdığım birlikte çalıştığım bir meslektaşım.
Onunla birlikte çalışmaya başlamadan önce kendisine bir soru sormuştum:
"Özür dilemeyi bilir misin?"
Bana "Evet" yanıtı verdi. Sonradan yaşadığımız olaylar sırasında bir kere özür dilediğini biliyorum. Ama aradan çok yıl geçti. Köprülerin altından denizler aktı. Fatih Altaylı güce tapan, güç gösteren, züccaciyeci dükkanına girmiş fil misali bilinçsizce ortalığı kırıp döken ve deviren bir meslektaşım olarak şöhrete ulaştı.
Onu ilgiyle ve ibretle izliyorum. Yaptığı her saldırının, her haksız ve yanlış hamlenin arkasında "Kimsenin söylemediklerini ben söylüyorum, ben yazıyorum" söylemiyle duruyor.
Spor yazarlarını şerefsizlikle suçlamasını da bu felsefeyle (!) açıklamaya çalışıyor.
Hiç yakışmıyor
Zamanında özür dilemesini bilmeyen genç bir gazeteci olarak bana anlatılan Fatih Altaylı, anlaşılan o ki özür dilemeyi yine unutmuş.
Kendisini kınayanlara, tavır alanlara olmadık sözlerle sataşıyor, bulaşıyor. Ona göre kendisine yazı yazdırmak için yalvaranlar kuyruğa girmiş. Bunlar benim sevdiğim genç meslektaşıma, enerjisiyle çok daha temiz ve yararlı iş yapacak arkadaşıma hiç yakışmıyor.
Güce tapan ve gücünü abuk subuk davranışlarla kullanan bu arkadaşıma hiç değilse reklamları izlemesini öneririm. Orada kontrolsüz gücün ne olduğu sık sık anlatılıyor. Gün gelir, gücünü kaybedersen yalnız kalırsın. O yalnızlıkta sadece saygın kişiliğin ve insanların sana duyduğu güven seni ayakta tutabilir. Aksi halde fişi çekilmiş ütüye dönersin!
BEŞİKTAŞ menaceri Sinan Engin ile ilgili "gruplaşma" içerikli yazım belli ki bazı dostlarımı rahatsız etmiş. Biri, "Köşe yazarları Sinan Engin'den haber ve randevu alamadıkları için ona saldırıyor" diye ahkam kesmiş.
Benim meslek anlayışımda böyle takıntılarım olmadı. Bugüne kadar Sinan Engin'den ne randevu istedim, ne de haber talep ettim. Sinan'la hiçbir problemim olmadığı gibi Ümraniye'ye davetli olarak gittiğim gün nezaketinden yararlanıp çayını da içtim. Bu durumu dostlarımın bilgisine sunarım.
Dostlar aracılığıyla bana haber gönderen ve kırıldığını beyan eden Sinan Engin'e bir önerim var:
Ben ona dedim ki; şu gruplaşma konusunu bir daha düşünsün.
Kırgınlığı boşuna... O yazıyı bir kez daha okusun.
SPOR
ELDE VAR SIFIR: 1-2
At yarışları
Avrupa ligleri
Fener potada güçlendi
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
Iverson'dan 104 trilyonluk imza
'DEMİR' leydi
İşte İngiliz hasta!
Adam gibi adam
Gerginlik dizboyu
Kongre rüzgârı
Maymun Adası!
Milliyetçilik Rüştü'yü kuşattı
Komplo teorisi
Türkiye görücüde
Haber turu...
Lucescu'nun sınavı
Borazan
Sonuç Sociedad'a güldü
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025