Ayşe Özgener

Ayşe Özgener

ozgenerayse@gmail.com

Tüm Yazıları

Her ne kadar eskiden korkutarak öğretmek çok kullanılan bir yöntem (yemeğini yemezsen seni öcüler gelir, giyinmezsen iğneciyi çağırırım) olmuş olsa da günümüzde bunun psikolojik olarak olumsuz bir davranış şekli olduğu anlaşılmıştır.

Öncelikle korkarak öğrendiğimiz hiçbir şeyi içselleştirmiyoruz yani sadece korktuğumuz için yapıyoruz.

Bana kızmasınlar, yemeğimi yiyeyim; annem kızar kardeşime vurmayayım diyorsa annem arkasını döndüğü anda vururum!

Yani korktuğum kişi yanımdaysa bu davranışı yapmıyorum ama onun kontrolünde değilsem yine bildiğimi yapıyorum.

Haberin Devamı

Üzülerek söylüyorum ki ilişkide olduğunuz kişi ister çocuğunuz, ister eşiniz, kim olursa olsun eğer “korkutmaktan başka çarem yok, yoksa hiçbir şeyde anlaşamıyoruz” diyorsanız ilişkinizin temelinde sorun vardır.

Başlarda korksanız bile zamanla korktuğunuz kişilere karşı öfke duymaya başlarsınız.

Ve bir gün artık korkmadığınızda o kişiye hesap sormayı istersiniz.

***

Bir ilişkide korku kültürü egemense, o ilişki zedelenmeye, zarar görmeye mahkumdur.

Örneğin sınav dönemi ders çalışsın diye çocuklarını korkutan aileler, nasılsa bir yıllık bir dönem, sınavını başarıyla bitirsin sonra istediğini yapar diye düşünebilir. Ancak bu dönemde sınav uğruna çocuğuyla ilişkisini bozmaktadır ve bunu ya fark etmez ya da önemsemez. Geçince biter diye düşünür ancak sınav bittikten sonra da çocuğuyla bozulan ilişkisini tamir etmek için uğraşır durur. Kimi zaman da bu durum bir döngü olur gider, korkarak öğrenenler korkutarak öğretmeye çalışır. Yani bir şeyi öğretmenin en etkili yolunun korkutmak olduğunu gördüğü için o da ilişkilerinde korku kültürünü kullanmaya çalışır sonra da işin içinden çıkılamaz!

‘Babana söylerim’

Bir de sağlıklı ilişki kuramadığında, sorunları kendi iletişim becerileriyle çözemediğinde babanın gücüne başvuran anneler var.

Eskiden cep telefonları yokken kullanılan yöntem “Akşam baban işten gelsin, sen görürsün” demekti.

Şimdi ise babaya anında ulaşma imkanı olduğundan “Şimdi babanı arıyorum, babana söyleyeceğim bu davranışını” şekline dönüştü.

Haberin Devamı

Burada verilen mesajın farkında mısınız?

Ben bu mesajı şöyle okuyorum: “Bak çocuğum, seni korkutmaya benim gücüm yetmedi ama yine de seni korkutmaya kararlıyım. Bu sebeple babanın otoritesine başvuruyorum.”

Peki çocuğun buradan aldığı mesaj ne?

“En azından annem benimle baş edemiyor ancak şimdi babamı öfkelendirerek beni sindirmeye çalışıyor. Umarım babam telefonu açmaz da annem de akşama kadar bu konuyu unutur.”

Anne burada hem kendi otoritesini kaybediyor hem de gıyabında babayı sert, otoriter, korkulacak bir unsur olarak gösteriyor.

Baba korkulacak figür olmayı belki hiç istemese de anne babayı korku unsuru olarak sundu bile!

Böylelikle çocuk daha babayla karşı karşıya kalmadan ilişkilerine bir dinamit atılmış oldu!

Aynı şekilde annenin gücüne sığınmak isteyen babalar da var!

“Annesi, bakar mısın yemeğini yemiyor.

Annesi gel, montunu giymeden dışarı çıkmak istiyor” gibi çocukla baş edemediğinde çocuğu, annenin otoritesine göndermeyi tercih eden babalar!

Bazen aynı sistem okulda devam ediyor, öğretmen sınıfta baş edemediği çocuğu müdürle, müdürün odasına göndermekle, ailesini aramakla kontrol altına almaya çalışıyor.

Haberin Devamı

***

Bence herkes kendi ilişkisini sağlam kurmalı ve her ilişki kendi gücünü kendi içinden almalı.

Çocuğum, eşim, arkadaşım benim dediğimi yapacaksa benden korktuğu için değil bunun doğru olduğuna inandığı için yapmalı!

Bu da sıkı kurulan iletişimle sağlanan bir şey!

Anlatmaktan bıkıp, anlaşmaya çalışmak yerine kestirmeden korkutmayı tercih ederseniz belki yine istediğiniz sonucu elde edersiniz ama etkisi uzun vadeli olmaz, bir de üstelik ilişkinizi bozduğunuzla kalırsınız.

O zaman sabırla bir davranışın neden yanlış olduğunu korkutmadan, iyi bir iletişimle anlatmaya devam!