Kanadalı top model Coco Rocha: “Bir kadının sahip olması gereken en önemli özellik, kendine özgü bir tarzının olması. Ben canım nasıl isterse öyle giyiniyorum”
2012 yılında Vogue Paris tarafından ‘En İyi 30 Top Model’ arasında gösterilen, 2014’de Vienna Fashion Award’ın stil ikonu unvanını alan Coco Rocha, henüz 25 yaşında. Ünlü modelle, Four Seasons’da gerçekleşen Mango defilesinde bir araya geldik; Türkiye’ye olan sevgisinden özel hayatına her şeyi konuştuk.
Türkiye’de uzun süredir tatildesiniz. Burayı seçmenizin özel bir nedeni var mı?
Türkiye’ye en son 16 yaşındayken gelmiştim ve çok sevmiştim. Bu yaz için de kocamla tatil planlarımızı yaparken, Türkiye’ye gelmek aklıma geldi. Tatilimizi Mango defilesinin öncesine denk gelecek şekilde planladık.
Nereleri gezdiniz?
Karl Lagerfeld’in göz bebeği, moda dünyasının parlayan yıldızı Cara Delevigne, Top Shop’ın 2014 Sonbahar-Kış koleksiyonunun yüzü oldu. Cara Delevigne’in kampanya çekimlerindeki smokinli karesi bana; Sophie Marceau’nun Chaumet’nin 2009 kampanyasında, ‘Dandy’ koleksiyonunda bir saati taktığı bu kareyi hatırlattı.
SINIRLAR YOK OLDU
Dandy, tarihte ve edebiyatta; şık, sofistike, efemine bir tarza sahip olan erkekler için
kullanılan bir terim. Aynı zamanda yakışıklı anlamında da kullanılıyor. Bu çekimler, cinsiyetler arası sınırların nerdeyse yok olduğu moda dünyasında erkeklere ithaf edilen ‘dandy’ kavramının da, kadınlar tarafından ele geçirildiğinin en iyi kanıtı.
İki buçuk yıldır süren ilişkilerini, bayramın ikinci günü Los Angeles’ta nikah masasına taşıyan Beren Saat ve Kenan Doğulu; düğün fotoğraflarını paylaşmıştı. İkilinin fotoğrafları, tam bir moda çekimi havasında...
Beren Saat’in İsrailli modacı Mira Zwillinger’ın 2013-14 Koleksiyonu’na ait 30 bin TL değerindeki gelinliği, minyon yapısına uygun.
Ancak 5 bin TL’lik Philip Treacy imzalı şapkası, yalın gelinliğin romantik havasını birden dönem kostümüne çevirmiş. Daha sade bir şapka seçimi yapsa, sonuç daha iyi olabilirdi.
Beren Saat-Kenan Doğulu çiftinin düğün fotoğrafları, moda çekimi havasında...
YANLIŞ SEÇİM!
2 bin 700 TL’lik Rene Caovilla marka ayakkabıları görünmediği için, onları konu dışı tutuyorum.
Şu dünyada kadınların kalp atışlarını hızlandıran iki renk varsa; biri ‘Tiffany mavisi’, diğeri ise ‘Louboutin kırmızısı’dır. Dünyanın en değerli pırlantalarına sahip ve milyon dolarlık mücevherler üreten Tiffany, gümüş ürün grubuyla her kadının mavi bir Tiffany kutuya sahip olmasını sağlıyor ama ‘Louboutin kırmızısı’na ulaşmak bazen sadece hayallerle sınırlı kalabiliyordu.
Biliyorsunuz ki, bin küsur liranın altında ayakkabı modeli olmayan markanın fiyatı da topukları kadar yüksek... Şimdi ise her kadının bir Louboutin’i olabilir.
Nasıl mı?
Çanta tasarımından sonra, kozmetik alanına da el atan Mösyö Louboutin, ilk ojesini tanıttı. Evet, bugüne kadar 32 dolar ile ‘en pahalı oje’ unvanına sahip Tom Ford ojeleri bile, 50 dolarlık Louboutin ojenin yanında makul kalıyor.
Yine de ‘Louboutin kırmızısı’na ulaşmak için iyi bir fırsat...
İlk olarak kırmızı renkle piyasaya sürülen oje, ağustosun ilk haftası çok katlı mağazalarda yer alacak. Koleksiyonun diğer renkleri için, ağustos sonunu beklemek gerekecek.
‘GQ’ dergisine poz veren Jessica Alba, çekimlerde Türk mayosu giydi.
Davetlerde alışık olduğumuz görüntü, genelde aynı elbiseyle pişti olmaktır. Bu yaz ise; desen piştileri görüyoruz...
Chanel’in gökkuşağı renklerindeki desenlerini tercih eden isimler arasında, Leyla Alaton, Tuğana Savgı, Aylin Tahincioğlu, Arzu Sabancı gibi isimler var.
Markanın 2014 yaz defilesinde gördüğümüz, bez sırt çantaları için de cemiyet hayatı bekleme listesine isim yazdırmıştı.
Şirin Ediger ve İlkay Öztürk bekleme listesinde ilk sıralarda olacaklar ki, 7 bin 890 TL değerindeki bu çantayı ilk onlarda gördük.
Chanel’in çantaları lüks segmentinde en üst sıralarda yer alıyor. Buraya kadar her şey tamam ama bez bir çantaya bu kadar para vermek gerçekten büyük bir lüks.
Bir de bu çanta için sıraya girip beklemek, bu da alkışlanacak bir hareket tabii ki...
Instagram sayesinde ününe ün katan ve zengin olan blogger’lar var. Markalar onları business uçuruyor, hediyelere boğuyor, en lüks otelde ağırlıyor. Amaç satışı artırmaları!
Instagram bir ayağı çukurda olan Facebook ve 140 karakteri bile okumaktan sıkıldığımız Twitter’ın pabucunu dama attı.
Geçtiğimiz hafta Instagram’da ‘Being famous in instagram is basically the same thing as being rich in Monopoly’ yazısını paylaşan isimler vardı; içlerinden Didem Soydan ve Elle dergisi yayın yönetmeni Işın Görmüş takıldı gözüme.
Yazının Türkçesi şöyle: “Instagram’da ünlü olmak, Monopoly’de zegin olmak gibidir...”
Bir bakıma haklılar; Instagram, herkesin hayatının en fotoşoplu halini paylaştığı bir platform. Fakat, Instagram sayesinde ününe ün katan ve kelimenin gerçek anlamında çok zengin olan insanlar var.
TORBA TORBA HEDİYE
Son günlerde iddialı sunumlara ev sahipliği yapan ‘Paris Erkek Moda Haftası’nda sokaklarda yapılan defileler öne çıkıyor
Moda çarkının dönmekte zorlandığını, kendini tekrar etmeye başlamasından ve ‘ilham’ adı altında ‘cover’lar yapılmasından anlayabiliyoruz. Bu kısır döngüde modacıların imdadına sokak modası, açıkça söylemek gerekirse sokaktaki sıradan insanlar yetişti. Tabii bir noktadan sonra sokak modasından alınan ilham da kısıtlanınca, modacılar defileleri podyumlardan sokaklara taşımaya başladı...
KARŞILAŞTIRMALI MODA TARiHi
Slim Aarons bugün yaşıyor olsaydı, Instagram’da milyonlarca takipçisi olacağına eminim.
Aarons’un yaşadığı dönemde Instagram olmadığı için zenginlerin hayatlarının güzel detaylarına şahit olmak kimse için mümkün değildi.
Aarons’a çok güvenen ve ona evlerinin kapılarını açan jet sosyetenin fotoğrafçıya verdiği pozlar sayesinde, sıradan insanlar da bu hayatın kapı deliğinden bakma şansına sahip olabiliyordu.
Yunanca kökenli sanat anlamındaki ‘techne’ ile bir şeyi bilmek, üzerinde çalışmak manasındaki ‘logia’ kelimesinin birleşiminden ortaya çıkan teknoloji; şimdi Latince kaynaklı ‘modo’ sözcüğünden gelen moda ile birleşiyor. Her iki kelimenin ortak noktası ise yenilikçilik.
Bu eşsiz birleşimin za-manlaması da ‘modo’nun anlamı ile açıklanabilir. Birleşimin son noktası ise giyilebilir teknoloji. Amy Winters’ın holografik deriden yaptığı elbise, sese duyarlı. Ses yükseldikçe, elbise renkten renge geçiyor ve bir tür görsel melodi oluşuyor.
Tasarımcının ışığa duyarlı mayosu ile ışıkla birlikte renk değiştiriyor. Yakın bir tarihte sonometre (ses ölçen cihaz) yerine, bu elbiseleri giyen mankenlerin dolaştığı gece kulüpleri görürsem şaşırmam.
TEKNOLOJİK İLK ELBiSE
Bürlesk sanatçısı Dita Von Teese, tamamı 3D yazıcı tarafından oluşturulan dünyanın ilk elbisesini geçen yıl New York’ta tanıtmıştı. Bu teknoloji perakende sektörüne henüz yansımadı ama çok yakında