Bihter Ayyıldız

Modayı yakından takip etmeye çalışan insanların sayısı çoğaldıkça, giyilmeyen elbiseler de çöp olarak doğaya karışıyor. Lüks markalar bu konuya çöp torbasından kıyafet yaparak dikkat çekmeye çalışıyor

Günümüzde lüks markaların ürün kaliteleri ve imajları kadar dikkat ettikleri bir diğer konu; hiç şüphesiz çevresel sürdürülebilirlik ve doğa dostu yaklaşım. Bazı markalar bunu sessiz sedasız yaparken bazıları ise dikkat çekici bir üslupla yapıyor. Fransız markası Lanvin’in 2010 İlkbahar-Yaz koleksiyonunda yer alan çöp torbası kumaşını andıran elbise, Rihanna ve Jennifer Lopez tarafından giyildikten sonra, çöp torbasından elbise yapıp da sosyal medyadan paylaşmayan kalmadı.

FAST-FOOD LÜKS
Lanvin, 2014 İlkbahar-Yaz defilesinde, tüm mankenlerin kullandığı çöp torbası çantalarla dikkatleri yine bu yöne çekti.
Her ne kadar lüks markaların vaadi, uzun yıllar kullanılabilen ürünler yaratmak olsa da, günümüzde lüks hızlı tüketiliyor. Modayı yakından takip etmeye çalışan insanların sayısı çoğaldıkça, giyilmeyen elbiseler çöp olarak doğaya karışıyor.

Dünyaca ünlü Brezilyalı model Adriana Lima, yüzü olduğu markanın tanıtımı için düzenlenen gecede hayran sayısını artırdı. Lima, konuklarla ilgilenmekten yemek yiyemedi!

Victoria’s Secret’ın Türkiye’de en çok tanınan ve sevilen meleği Adriana Lima, geçen hafta boyunca İstanbul’daydı. Veet’in reklam çekimleri için günlerce İstanbul’un farklı noktalarında süren çalışmaların en ilgi çekici olanı, Galata Köprüsü’nün kapatılmasıydı.
Üç gün süren çekimlerin ardından; Esma Sultan Yalısı’nda, Lima’nın ev sahipliğinde yaklaşık 100 kişilik yemek ve after parti düzenlendi.
Davete; Engin Altan Düzyatan, Ceylan Çapa, Eda Taşpınar, Deniz Akkaya, Ayşe Kucuroğlu, Neslişah Alkoçlar, Pelin Karahan, Atıl Kutoğlu ve Bennu Gerede gibi isimler katıldı.
Yemeğe Acun Ilıcalı ile gelen Adriana Lima, davetlilerle fotoğraf çektirmekten aç kaldı. Bu durumdan rahatsız olduysa bile, davetlilere hiç hissettirmedi.
Çok klişe olacak ama rahat ve sempatik tavırları gerçekten dikkat çekiciydi. Hatta biz kendisiyle sohbet ederken, kendisine çok hoş bir bileklik hediye eden tasarımcı Batya Kebudi’ye sıkı sıkı sarıldı. İkili, neler mi konuştu?

Hemen hemen her ülkenin meşhur bir zanaat objesi vardır. Modacılar da gördükleri o objeleri kırmızı halıya taşıyor

‘Rüzgâr Gibi Geçti’ filmini izleyip de, ‘Scarlett O’Hara’nın yeşil kadife perdeden yaptığı elbiseyi hatırlamayan yoktur. Ben de bu filmden etkilenip, bir davete banyo perdemi etek olarak giyip gitmiştim.
Sonuçta moda bize aslında ihtiyacımız olmayan kıyafetleri alma isteği yaratmak üzere işleyen bir çark. Bu çarkın da sürekli aynı şekilde dönmemesi ve durmaması için modacıların sürekli farklı ilham kaynakları bulması gerekiyor. Geçmiş dönem modasını yorumlamak, film yıldızlarının stillerini güncellemek, erkek modasını kadınlara uygulamak da bir yere kadar.
Birkaç yıldır zanaatkârların modaya ilham verdiğini görüyoruz.
Hemen hemen her ülkenin meşhur bir zanaat objesi vardır. Modacılar da gezdikleri ülkelerde gördükleri zanaat objelerini kırmızı halıya taşıyarak yeni bir akım başlatmış oldu.
Bunlar arasında şov amaçlı olanlar da var, giyilebilir olanlar da...

Guo Pei

Bu seneki Oscar Töreni’nde pahalı mücevherler de en az elbiseler kadar dikkat çekti. Cate Blanchett, 18 milyon dolarlık Chopard mücevherleriyle gecenin rekorunu kırdı.
Oyuncunun üzerindeki en dikkat çekici parça, 62 adet opal taştan oluşan sallantılı küpeleriydi.
Oscarlı oyuncunun mücevherleri, Charlize Theron’un 15 milyon dolarlık Harry Winston mücevherlerini bile gölgede bıraktı. Nude tonlardaki işlemeli Armani Prive tuvaletini tamamlayan opal taşlı sallantılı küpeler, opalin lüks mücevher yapımında en çok tercih edilen çeşidinden yapılmış.
Elbise ve mücevherde bu derece ince doku ve renk uyumu yakalamak çok zorken, Blanchett muhteşem bir görüntüye imza atmış.
Cartier, Chaumet, Oscar Heyman, Mathon, Van Cleef and Arpels gibi dünyanın önde gelen mücevher markalarının özel parçalarda kullandığı opal, Cate Blanchett sayesinde lüks mücevher gündeminin odağı oldu.
Dünyadaki tüm opal taşlarının yüzde 95’i Cate Blanchett’ın ülkesi olan Avustralya’dan çıkıyor. Bu ya çok hoş bir tesadüf ya da dahice kurgulanmış bir pr stratejisi... Tabii ki opal’i kırmızı halıda ya da özel davetlerde kullanan ilk isim Cate Blanchett değil.
Sizin için arşivlerimden opal taşlı mücevher

Dünyaca ünlü yıldızlar her yıl olduğu gibi bu yıl da kırmızı halıda göz kamaştırdı. 86. Oscar Ödülleri’nde en çok tercih edilen renk; beyaz oldu

ÇOK KALABALIK

Kelly Osbourne’ün Bagdley Mischka tuvaleti, J-Lo’nun 2011 Altın Küre’de giydiği tuvaleti hatırlattı. Fakat Osbourne’ün tuvaletindeki işlemeli detaylar, iddialı saç rengiyle kalabalık yaratıyor.

ELBiSEYLE STiL SAHiBi OLUNMAZ!

Dior’un marka yüzü olan Jennifer Lawrence, kırmızı halıda Dior’dan başka marka giymiyor. Oyuncunun tercih ettiği elbise; Haute Couture ama maalesef tavırları öyle değil. Lawrence, daha çok arkadaşlarıyla şakalaşan bir öğrenci gibi. Bir de ‘sautoir’ kolyenin, sırt dekolteli elbiselerle takılması uygundur!

Trend kahini Lidewij Edelkoort, artık lüksün özel alan demek olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Birçok marka, butiklerinde özel alan yaratıyor. Ama bir de İstanbul gibi DNA’sında lüks olan şehirlerde doğanlar var!”

Time dergisi tarafından dünyada moda alanında en etkili 25 kişiden biri seçilen, dünyaca ünlü trend kâhini Lidewij Edelkoort; 21-22 Şubat tarihlerinde, BMW ana sponsorluğunda düzenlenen alldesign 2014 Uluslararası Tasarım Konferansları ve Yaratıcı Endüstriler Fuarı için İstanbul’daydı. İşte anlattıkları...
Son 15 yılda sadece 5 kez İstanbul’a gelebilecek vakit bulduğunu ama ilk gelişinden bu yana İstanbul’un tasarım anlamında çok yol kat ettiğini söyleyen Lidewij Edelkoort ile İstanbul’da en beğendiği mekanlardan biri olan Çırağan Kempinski’de buluştuk. İşte anlattıkları...

Siz kariyerinize başladığınızda da trendler bu kadar kadar önemli miydi?

Ben 1975’te bu işe başladığımda ‘trend tahmincisi’ diye bir iş tanımı henüz yoktu. O zaman yaptığım işle dalga geçen çok insan oldu. Bugünse müşterilerimiz arasında tüketici markalarının yanı sıra bankalar, müzeler ve şehirlerin de bulunması bu işin ne kadar ciddi bir iş olduğunu kanıtlıyor.

Time dergisi

Moda Haftası ve BAFTA’ya ev sahipliği yapan Londra’dan sektörün ünlü isimleri ve sinema yıldızları rüzgar gibi geçti. İşte geçen haftadan notlar!

Film ve Televizyon Sanatları Akademisi (BAFTA) ödül töreni, Londra’daki tarihi kraliyet opera binasında gerçekleşti. Kırmızı halı görüntüleri de ödül töreni kadar ilgi çekti ve konuşuldu.

TAKIM RUHU

Angelina Jolie, Saint Laurent ve Brad Pitt ise Valentino takımlarının içinde muhteşem bir uyum içindeydi. Jolie bu takımla, son zamanlarda dikkat çekmek için soyundukça soyunan dünya yıldızlarına, bir kadının dikkat çekici ve seksi bir görüntüye soyunmadan da sahip olabileceği mesajını verir gibiydi.
Angelina Jolie’nin Saint Laurent takımı çok havalı olsa da Yves Saint Laurent’ın elinden çıkan takımlar hâlâ gönlümdeki tahtını koruyor. Marlene Dietrich, Madonna, Jane Birkin, Dita von Teese ve Sofia Coppola da benim için geçmişten bugüne takım elbiseyi en iyi taşıyan ve yorumlayan kadınlar arasında geliyor.
Bir de takım elbiseyi katledenler var, örneğin Antonio Berardi içindeki Ruth Wilson.

MÜCEVHER TAKMAK BiR SANATTIR

‘Blue Jasmine’ filmindeki performansıyla BAFTA’da En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Avustralyalı aktris Cate

Morhipo için 12 parçalık siyah elbise koleksiyonu hazırlayan Hande Ataizi’yle modaya bakışını, tarzını ve yeni koleksiyonunu konuştuk

Moda sizin için ne ifade ediyor?
Yılın belli trendleri ve parçaları oluyor beğendiğim. Aslında klasikten şaşmamak gerektiğini düşünenlerdenim. O yüzden 15 sene önce aldığım bir ceketi bile hâlâ giyebiliyorum.

İyi giyinmek ve modayı takip etmek arasındaki fark sizce nedir?
Moda da birtakım kurallara ve kalıplara bağlı kalmak oluyor. Biraz içinden geldiği gibi renkleri kombinlemek lazım. Daha yaratıcı oluyorsun düşünmeden giyindiğinde. Bir de prototipten kaçınıp kendine özgü stilini yarattığında, ortaya daha güzel bir görüntü çıkıyor.