<#comment>#comment>Daum’un işine karışmak haddimize düşmez...Ancak Daum’un kaleci Myhre konusundaki inadını anlamak mümkün değil.
Biz eleştiriyoruz, yönetim eleştiriyor, yardımcısı Roland Koch istifanın eşiğinden döndü, o hâlâ bildiğini okuyor!
Myhre dün kalesinde Allah’tan büyük bir tehlike yaşamadı, Daum’u da kurtardı, kendisini de.
Sadece ilk yarıda bir pozisyon var, hepsi o kadar. Erol Ersoy’un 27. dakikada Ahmet’in Serdar’a yaptığı hareketi penaltıyla değerlendirmemesi ise Beşiktaş adına günün ikinci şansıydı.
* * *
Daum, takımını Kocaelispor karşısına savunma ağırlıklı bir taktikle çıkardı... Savunmayı dörtleyen, orta alanı beşleyen Daum’un İlhan Mansız’ı ilerde tek oynatması, kimine göre doğru, kimine göre yanlış.
<#comment>#comment>Tempolu, heyecanlı, bol pozisyonlu kaliteli bir maç izledik. Futbol adına güzellikler yansıdı yeşil çime. Ancak bizi çileden çıkaran Daum’un kaledeki seçimi... Ne güzel... Fenerbahçe, Galatasaray’ı yenmiş, sana da liderlik koltuğunu altın tepsi içinde sunmuştu önceki gün. Tribünler umut doluydu, kalemler traşlanmıştı liderlik için. Ama sen, ayağına gelen şansı teptin Daum... Bırak artık şu Myhre inadını... Senin güvendiğin Myhre’nin yediği ilk golü gördükten sonra hala onu kalede tutacak mısın? Tutarsan, bindiğin dalı kesersin Daum! Adamın yediği gol SKANDAL... Tam bir çılgın, ne zaman nasıl gol yiyeceği bilinmiyor. Adam hırsından yerinde duramıyor! Asper’in suçu ne? Sessiz kalmak, kararlara saygılı olmak suç mudur? Myhre takımını yakmakla kalmadı, arkadaşlarını oyundan düşürdü, rakibi ateşledi. Asla Ankaragücü’nü küçümsemiyoruz, bulunduğu yer, oynadığı futbolun yansımasıdır puan cetveline.
Adam markajından çok alan savunması ve kontraatağa dayalı taktikle sahaya çıkan Ankaragücü on kişi kalmasına rağmen sadece hayalini kurabileceği üç puanla ayrıldı dün İnönü Stadı’ndan. On kişi kaldılar, savunmayı elden bırakmadılar, rakibin yüklendiği anda da galibiyete yelken
<#comment>#comment>Gözlerime inanamadım... Sporcunun dostu, Belediye Başkanı ve de Türkiye’nin beğenisini kazanan Celal Doğan’ın Şeref Tribibünü’nden inip, takımını sahadan çekmek istemesini üzülerek izledik.
Orta hakemin kararı hatalı olabilir, ama zaten gergin olan havayı daha yükseltmek size hiç yakışmadı sevgili Celal Doğan.
Futbol bu, her şey olabilir...
Ama sizin körükleyici değil, yatışırıcı kimliğiniz olmalı.
Allah’tan Samet Aybaba devreyegirdi, takımının sahada kalmasını sağladı.
* * *
<#comment>#comment>Beşiktaş zirveye oynuyor, şampiyonluğu kovalıyor... Ne var ki, doksan dakika süreyle adeta tek kale oynadığı maçı kazanamıyor, bu zorlu yarışta iki puanı cömertce harcıyor. Beşiktaş iyi mi, oynadı? Tabii ki hayır... DOKSAN dakika içinde yakalanan sadece bir pozisyon var, o da ilk yarının son dakikalarında... İlhan Mansız... Kaleci ile karşı karşıya, topu file yerine, auta gönderiyor. İşte bu pozisyon bize göre maçın kader anıydı... Mansız o golü atsa, rakip açılacak, üstüne gelecek, belki de farklı bir yenilgiyle evine dönecek. Sen hem işini yapmayacaksın, hem takımın kaderiyle oynayacaksın, ondan sonra da ben büyük golcüyüm diyeceksin... Var mı böyle bir mantık?
Tamam, Hakkı’nın sıkı ve de sert markajında oynadın... Sürekli onunla didiştin, pozisyon aradın... Ama böylesi bir tabloda bulduğun bir net pozisyonu cömertce harcamaya hiç hakkın yok. Bu konuda orta hakem Serdar Tatlı’yı eleştirmeden geçemeyeceğiz... Hakkı’nın futbol dışı sertliklerini gördü, hep nasihat etti, uyardı. Hakkı’nın bu sertliği İlhan Mansız’ı oyundan düşüren en büyük faktör oldu.
Ahmet Dursun da, Duro’nun markajında oynadı, kalabalık savunmaya aşmakta çok zorlandı.
Şimdi oturun,
<#comment>#comment>Hiç kimse birbirini kandırmasın... Düşünün koskoca Beşiktaş zirveye oynuyor, puan cetvelinin alt sıralarında mütevazı şekilde mücadele veren Diyarbakırspor karşısında ilk yarıda bir pozisyon bulamıyor...
Kötü futbola mazeretler üretebilirsiniz... Zeminin kötü oluşu, oynanması gereken futbolun yarısını alıp, götürdü diyebilirsiniz... Yok efendim iklim şartlarını, olmadı taraftarsızlıktan şikayet edebilirsiniz... Ama bir gerçek var ki, ona hiç mazeret bulamazsınız... Şampiyonluğa oynayan ekibin bu mazeretlerin arkasına sığınmaya hiç mi, hiç hakkı yok.
Trabzonspor’u hezimete uğratan Beşiktaş, parasızlıkla mücadele eden Diyarbakırspor karşısında iki ALTIN puan kaybediyorsa varın, gerisini siz düşünün. Bir hafta GÖKLERE çıkardığımız futbolcunun ömrü kısa sürüyor... TÜMER... Tekniğine, futboluna, zekasına şapka çıkardığımız Tümer’i dünkü mücadelede biz bulamadık, ya siz?
Kalede Asper, hemen önünde Ronaldo, ikinci yarıda biraz Ahmet Dursun... Diğerlerini alın, vurun birbirine...Dostlar bize, için için kızıyor, Kartal’ı eleştirdiğimiz için... Ne yapalım yani? Size şirin görünmek için GÜNEŞİ BALÇIKLA MI SIVAYALIM? Bu düşüncenin lugatımızda yeri yok... Doğruyu
<#comment>#comment>Kapalıda göze çarpan dev bir pankart: "RUHUMUZ YETER"...
Yetmez, beyler yetmez... Sizsiz olmuyor... Böylesi sessizliklere ne bizler, ne de sahada ter dökenler alışkın... Hep burada olun, ama sahaya atlamayın, küfür etmeyin...Ne takımı yalnız bırakın, ne de bizleri...
Sizler sportif başarıların en büyük unsurusunuz... Tuzu, biberisiniz...
Lütfen 12. adam olmaya devam edin... Kartal’a maddi ve manevi zarar vermeyin...
Seyircisizlik hem Beşiktaş’ı, hem de bizi olumsuz yönde etkiledi... Ne onlar, ne de bizler maça motive olamadık... Buna karşın Beşiktaş, işini ciddiye aldı, rakibe zaman zaman pozisyon vermesine karşın üç puan için yüklendi...
Kartal’ın gol arayışları sırasında kalesinde ciddi tehlikeler yaşadı, biri de penaltıydı. Ne var ki, kalede Asper, başka bir deyişle "örümcek adam" vardı...
<#comment>#comment>Aslında dünkü mücadele iki takım açısından zordu...
Her ikisinin de kazanmaktan başka çaresi yoktu...
Tarihinin en kötü günlerini yaşayan Trabzonspor, Beşiktaş'ı yenip bir anlamda onurunu kurtarmanın hesabı içindeydi...Ancak evdeki hesap, çarşıya uymadı...
Aslında maçın kader anı Tümer'in frikikten attığı goldü...
Kaleci Metin, yer tutmada müthiş bir acemilik örneği gösterirken, takımının kaderiyle oynadı adeta.
Metin'in hatası ve Tümer'in klas vuruşuyla öne geçen Beşiktaş, ikinci yarıya hem moralli başladı, hem de golleri buldu. İlk yarının suskun golcüleri Ahmet Dursun ve İlhan Mansız bu yarıda hem açıldılar, hem de Kartal'ı üç puana uçurdular.
<#comment>#comment>SOĞUK havaya karşın içimizi ısıtan bir mücadele izledik. Ne var ki, 44. dakikadaki tabloya ilk kez İnönü’de rastladık... Tüylerimiz diken, diken oldu... Ne demek sahaya atlamak, hakemin üzerine yürümek... Olmadı sevgili Beşiktaşlılar. Nerede kaldı centilmenliğiniz? Sahaya atlamak, hakemi dövmek çözüm getirmez, tam tersi sorunları, cezaları da birlikte getirir. 12. adam olmak tabi ki takım için çok önemli... Ama sahaya atlamanın savunması asla olamaz...
Hakem Ali Aydın’ın kararları, kartlarını eleştirme yanlısı değiliz... Ancak Aydın’ın kartları gösteriş şeklinde ve tavrında TAHRİK ön plandaydı...
* * *
Başlama düdüğüyle birlikte tribünlerden müthiş destek gördü Beşiktaş... Ancak 17.dakikada Romaschenko’nun golü hem Kartal’ı şoke ederken, gerginliğe de davetiye çıkardı. Tribünlerin gol baskısı, futbolcuları oyundan düşüren ve gerginliğe iten, kartların çıkmasına neden olan büyük faktördü. Orta alanda Gaziantepspor’u durdurmakta zorlanan Beşiktaş, 32. dakikada İbrahim ile skoru eşitlerken, hem rahat nefes aldı, hem de gerilimi üzerinden attı. Samet Aybaba, Kartal’ın silahlarından Tümer ve İlhan Mansız’ı markajla etkisiz hale getirmeyi hedefledi.