Görüyoruz ki, son şampiyon Beşiktaş’ın Süper Lig’de işi öyle kolay değil! Geçtiğimiz sezonla bu sezonu aynı kantara koyamazsınız. Çünkü, geçtiğimiz sezon Kartal’ı kovalayan tek takım Başakşehir idi, diğerleri ise klasman peşindeydi!
Nereye varmak istiyoruz? Galatasaray’a bakın, üçte üç yaptı, oynadığı futbolla hem alkış alıyor, hem de rakiplerine gözdağı veriyor. Valla, Igor Tudor’u ben de eleştirdim ama şu üç haftalık bölümde onu yok sayamayız. Hırvat hoca en azından yeni transferleri birileri gibi yedek (!) oturtmuyor, topunu-tüfeğini sahaya sürüyor. Bilmem anlatabildik mi?
Şimdi son şampiyona bakalım.... Kadro hemen hemen aynı... Aboubakar ve Marcelo gitti, yani iki gitti, dört geldi. Biri oynuyor, diğer üçü görev bekliyor! Niye bekletilir, neden on birde sahaya sürülmez, anlamakta güçlük çekiyoruz. Örneğin Lens, öyle yedek tutulacak bir oyuncu asla değil...Teknik ve oyunu rakip alana yıkan, asistler yapabilen bir oyuncu olduğunu cümle-alem biliyor, yanılıyor muyuz? Yani Fenerbahçe’de 16 asist ve 5 gol atan biz miydik?
Sahanızda ve tıklım-tıklım taraftar önünde oynadığınız maçta üç puana kanat çırparken zorlanmayacaksınız arkadaş! Cenk Tosun’a lafımız yok, varını - yoğunu ortaya
Yeni transferlerden sadece Pepe sahada, Medel, Lens ve Negredo yedek kulübede... Efendim, sokaktaki ve tribündeki taraftarlar yeniler niye ‘yok’ diye mırıldanıyorlar! Öyle ki, hem hocaya içten içe kızıyorlar, hem de, “onca para herhalde yedek otursunlar diye harcanmadı”şeklinde yorumlar da yapıyorlar. Hatta Galatasaray’ı örnek gösteriyorlar! Valla taraftar söylenir, yorumlar da yaparlar, haklı olabilirler...
Ne var ki, Şenol Güneş hocanın adalet kantarı yanlış tartmaz, mutlaka bir bildiği vardır... Dememiz o ki, öyle uzaktan ahkam kesmek, hocaya sitem etmek kolaydır... Bizim tanıdığımız Güneş, iyi giden kadroyu kolay kolay bozmaz, form grafiği düşeni çeker yedeğe, daha iyi olana formayı verir. İki yıldır üst üstte şampiyon olmanın sırrı da zaten burada yatıyor... Artı Güneş hocanın dokunuşlarını yani oyuncu hamleleri de hep işe yaramadı mı, elbette yaradı! Eee o zaman niye kızıyoruz hocaya? Yalnız dünkü maçta bu dokunuşlarda geç kaldı, sanırız dalgınlığına geldi (!)
* * *
Kasımpaşa ilk yedi dakika içinde pas yüzdesini üst seviyeye taşıdı, hatta bu süreçte Beşiktaş topun yüzünü göremedi dersek, abartmış olmayız!Ne var ki, Cenk Tosun’un soldan ortasına arka direkte gelişine dokunan ve
Para-pul işlerinden hiç anlamam. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, TRT SPOR’da da ekonomik ağırlıkta cümleler kurdu, o anlattı biz dinledik!
Niye? Çünkü ekonomist değiliz. Artı sayın başkan işadamı... Başkan Özbek, ‘16 milyon euroya 4 yıllık takım kurduk’ diyor, valla doğruysa -ki inanmak zorundayız- helal olsun.
Ne var ki, daha önce yazılı ve görsel medyada Galatasaray’ın dış transferde toplam 55 milyon euro harcadığı sıkça yazıldı, çizildi. Neyse, bu topa fazla girmeyelim, işi ekonomistlere bırakalım, onlar yorum yapsınlar!
Bizler, saha içine rotayı kıralım, Galatasaray’ın Kayserispor maçını anımsayalım. Igor Tudor’un sahaya sürdüğü on bire bakın, sadece iki yerli var Serdar Aziz ve Tolga Ciğerci... Gerisi tamamen yabancı... “Size ne” diyebilirsiniz. Doğru, bize ne! İsterse on bir yabancıyla çıksın, biz sahaya ve oynanan futbola bakalım.
Galatasaray, Süper Lig’e farklı giriş yaptı, rakibine nefes aldırmadı, yönetim ve taraftarlarını da gelecek adına umutlandırdı. Bizler de çok beğendik Aslan’ı... Haaa şunu söyleyenler de var: Kayserispor direniş gösteremedi. Olabilir... Ne var ki, rakibin bu negatif yönü Galatasaray’ın göz kamaştırıcı futbolunu gölgeleyemez.
Görüyoruz ki,
Efsane Başkan Süleyman Seba, aramızdan ayrılalı tam üç yıl oldu. Ona olan özlemimiz asla bitmez, tam tersi artarak devam edecek, ışıklar içinde uyusun. Yaşamın süresince gönlünde hep bir numaraya oturan Beşiktaş, nihayet üçüncü yıldızı taktı bilesin baba... Kartal, sezonun ilk maçını cezası yüzünden seyircisiz oynadı. O tarihi statta, senin o tarihi sözün tribünleri kapladı adeta:
“Beşiktaş’ı üzmeyin.”
Efsane başkanın bu tarihi sözünü fazla eğip, bükmeyelim. O iki kelime iyi okunursa çok anlamlıdır, herkes üzerine düşeni alacak... Yöneticisi, futbolcusu, teknik adamı ve en önemlisi taraftarı... Taraftar diyoruz, haklıyız. Öyle en ufak bir yanlışta, öyle sahaya dalamazsınız. Maça gelirken, savaşa gitmediğinizi bileceksiniz! Çünkü sizsiz hiç bir maçın tadı-tuzu yok. Beşiktaş’ı yalnızlığa kimse mahkum edemez, etmeye kalkanları da siz engelleyeceksiniz arkadaş... Yoksa bu cezaların sonu gelmez, bilesiniz.
Beşiktaş taraftarı hep ilklerin temsilcisidir. Biliyoruz ki, bu anlamda da örnek olacağınıza inancımız tamdır.
***
Konya maçında penaltıya neden olan Pepe’ye espriyle karışık hafif dokunur gibi olduk, sosyal medyada az kalsın ipe çekiliyorduk! Pepe’nin kumaşına hiç kimsenin
Ahh şu transfer dönemi yok mu? Milyonlarca dolarımız, euromuz kuş misali uçup gidiyor! Büyüğü, küçüğü varsa, yoksa çareyi hep dış hatlarda arıyor. Sonra mı? Kasa tam takır, UEFA ile başları derde giriyor!
Yahuu arkadaş bir de şu arka bahçeniz yani altyapıya yatırım yapsanız, oradan A takıma futbolcular yetiştirseniz daha iyi olmaz mı? Yooo, dostlar alış verişte görsün misali! Valla bu düşünceye set çekmediğimiz takdirde kulüplerimizi ekonomik açıdan kötü günler bekliyor!
Çok uzak değil, uçakla 1 saat, karayoluyla 6 saat İzmir... Pazartesi günü atladım uçağa gittim... Değerli meslektaşım Ali Ergöçmez ile Adnan Menderes Havalimanı’nda buluştuk. Özel aracıyla tam 4 farklı yerde kurulu olan Altınordu Kulübü’nü, başka bir deyişle futbolcu ‘fabrikalarını’ gezdik, yerinde inceledik, o tesislerde yapılanları gözlemledik...
Valla ağzım açık kaldı, helal olsun Başkan Seyit Mehmet Özkan’a... Dört farklı yerde dört futbolcu fabrikası kurmuş... Biri 30, diğerleri mi, siz deyin 60, biz diyelim en az 80 dönüm arazi... Varın metrekareye siz vurun... Son günlerde Cengiz Ünder’i konuşuyoruz, Roma’ya transfer olduktan sonra başarılarıyla gurur duyuyoruz... Çağlar Söyöncü ve Salih Uçan’ı da
Süper Lig’in yenisi-eskisi, hepsi kadrolarını güçlendirme adına müthiş bir efor harcadılar... Yeniler, asansör takım olmak istemiyorlar, eskiler ise tüm yatırımlarıyla zirveye odaklandılar. Dememiz o ki, zorlu ve de keyifli bir sezon bizi bekliyor... Lig başlamadan, öngörülerde bulunmak şimdilik çok zor... Haaa futbol adına dilimiz döndüğünce bir şeyler söyleyebiliriz... Yani bu rekabet ve de transfer çılgınlığı kaliteli bir futbolun habercisidir bizce.
Şu hazırlık döneminde en çok dikkatimizi çeken, iyi futbol oynayan üç takım Beşiktaş, Başakşehir ve Antalyaspor’dur dersek abartmış olmayız.
Süper Kupa’da son şampiyonun ortaya koyduğu vasat futbol kimseyi yanıltmasın... Kartal’ın eksiği, sakatı, yeni geleni, tribüne çıkanı, formsuz oyuncusu çok, tam kadro değil. Konyaspor’un ilk yarıdaki etkili oyunun temelinde de bu yatıyor. Buna karşın Kartal, tek gol yedi, ama üç fırsat üretti, ama atamadı. Traore’nin attığı gol, usta bir vuruş ürünüydü. Sahi o vuruş sırasında Adriano neredeydi, göreniniz var mı?
***
Güneş hoca, ikinci yarıda yedek kulübedeki Caner Erkin ve Negredo gibi kozları sahaya sürdü, risk aldı, ne var ki ilerleyen dakikalarda haklı olduğunu bir kez daha gördük.
Galatasaray Başkan’ı Dursun Özbek’i anlamak da artık zorlanır olduk! TRTSPOR’da Igor Tudor’la ilgili bir soru sorduk, beklenmedik bir tepki almıştık başkandan! Başkan, Hırvat hocaya sahip çıkacaklarını üstü kapalı da olsa dile getirmişti.
Peki, bir yandan destek vereceğinizi söylüyorsunuz, UEFA’dan elendikten apar-topar Lucescu’ya gitmenize ne demeli sayın başkan?
Üstelik ünlü Romen hocaya, “Gel CEO’muz ol”demiş sayın başkan! Yani Başkan Lucescu’yu Sportif AŞ’nin başına getirmenin hesaplarını yapmış! Olur mu başkan? Teknik adamdan CEO olmaz bizce, yanlış mı? Sportif AŞ’ye bir üst akıl getirebilirsiniz, lafımız olmaz. Neyse ki, Lucescu Milli Takım’ın başına geldi de, Başkan büyük bir yanlışlıktan kurtuldu. Artı İgor Tudor varken, üstüne herhangi bir yerli veya yabancı hoca getirilme isteği de garip geldi bize! Haaa Hırvat hoca, koltuğunu koruma adına isterseniz üzerine üç tane teknik adam getirin, yine ‘hayır’ demez, sezon sonuna kadar kalır!
Bu madalyonun bir yüzü... Ya diğer yüzü, yani ardı ardına yapılan transferlere ne demeli? Yönetim kesenin ağzını sonuna kadar açtı, yedi yeni yabancıyı renklerine bağladı...Öyle sıradan oyuncular asla değiller. Harcanan rakam mı.? Yaklaşık
Galatasaray için geçmişte “Avrupa’ya açılan pencere” benzetmesi yapılırdı hep... Görüyoruz ki, pencereler, kapılar bir bir Aslan’ın yüzüne kapanıyor artık! Kim ne derse desin, Galatasaray’ı bugünkü konuma getiren en büyük faktör, teknik adam enflasyonudur! Bir yılda üç teknik adamı göreve getirmeye kalkarsınız olacağı da budur... Günü kurtarma politikasıyla giderseniz ki, Galatasaray’ın bu anlamda maşallahı var (!), Aslan’ı ayağa kaldıramazsınız!
Ne oldu? Uçaklar ardı ardına indi, hatta yeni uçaklar sıradaymış güya! UEFA’dan elendikten sonra uçaklar inse ne olur, inmese ne olur! Galatasaray, UEFA’dan elendi, yine teknik adam konusunda papatya falları almış başını gidiyor, taraftar öfkeli, kızgın, küskün! Düşünün o kadar öfkeliler ki, kombine kartlarını yakacak hale gelmişler!
Görüyoruz ki, Galatasaray cephesinde teknik adam konusunda bir takım girişimler var, okuyoruz... Efendim Lucescu şu sıralarda hep öne çıkıyor, ünlü teknik adama sportif direktörlük önerildiği iddia ediliyor... Hatta Tudor’un da buna sıcak baktığı vurgulanıyor! Tudor bu, koltuğunu koruma adına her türlü tavizi verir, merak etmeyin! Peki, Lucescu olayı doğru mu? Valla bu konuda ahkam kesmek meslektaşlarımızın