Avrupa arenasındaki eleştirilere açık oyun ve skordan sonra, bir kaç sezon önce şampiyonluk çelmesi takan Sivas’a karşı sahaya çıkan 11’de sportif olarak ne katacağı şüpheli Samet ve Mert Hakan, saha kenarında ise sezonun transferi Mourinho yerine Zeki Murat Göle vardı. Herkesin şüpheyle yaklaştığı bu kadrodan ilk golü Samet atarken asiste Mert Hakan adını yazdırınca endişeler boşa çıktı.
Oyuncular son maçtan ders alıp, performansı tatmin etmeyenler kulübeye yazılınca Fenerbahçe gümbür gümbür bir ilk yarı oynadı. Amrabat’ın ön alan presine katıldığı, savunmanın daha rahat öne çıktığı, Fenerbahçe’nin takım olarak bütünlüğünü koruyarak oynadığı maçta, takımın yıldızı yine Tadic oldu. İlk golde ikonikleşen kalça hareketiyle, anahtar pası atıp Mert Hakan’a asist yaptırması, hücum verimliliğine katkısıyla takımın oyun zekasını yukarı çekiyor.
Diğer yıldızı ise Mert Hakan idi. Orta sahada kanatlaşan oyunuyla, atletizmiyle, oyuna hem dinamizm kattı hem de takımın topu geri kazanma
Akşam güneşinin kapalıya vurduğu dakikalarda Galatasaray riskli bir dizilişle sahadaydı. Çift forvet nasıl olur sorusunun cevabını Okan Hoca bulmuştu, şimdi sıra taraftara anlatmaktaydı.
Stoperleri ve orta sahası teknik oyunculardan oluşan sarı kırmızılılar oyun kurulumunda hiç sıkıntı yaşamadı. Kaan’ın zaman zaman orta sahalaşması, Davinson’un süpürücülüğünün de yetenek kartından çıkması, Abdülkerim’in konsantrasyonu ve Günay’ın doğru müdahaleleriyle “üçlü rüyası” ilk yarıda mutlu bitti. Aynı Günay maçtan birkaç saat önce Beşiktaş U19 takımıyla oynanan maçı izliyordu, gençlere destek olmak için. Galatasaray taraftarının değerini bilmesi gereken bir oyuncu. Aynı şekilde diğer bir isim de Sara. Bu sezon Galatasaray’ın başına gelen en güzel şey. İlk golde uzun pası, ikinci de ortası, üçüncü de çapraz pasıyla skora katkısı bir yana, orta sahayı forvet hattına bağlaması diğer yana…
Üçlü oyunun hücum hattı ise bol pozisyon vaadediyordu. Icardi
İki haftada 5. maça çıkan Galatasaray’ın en doğal hakkı rotasyona gitmekti. Omurgasında büyük değişiklik ve iki yıldız santrforuyla maça başlayan takımın bu yeni kadrosuyla ne oynayacağı muammaydı.
Kasımpaşa’nın Abdülkerim’e baskı yaparak, rakibini Nelsson üzerinden oyun kurmaya mecbur bıraktığı plana rağmen sarı kırmızılılar cepheden de kanattan da hücuma gidebildiği bir başlangıç yaptı. Sonunda da Abdülkerim’in ilk boş kaldığı anda taşıdığı topla Osimhen ilk golünü buldu. Nasıl bir dünya yıldızı olduğunu anlatmaya gerek yok ama Sara’nın nefis pası da, Abdülkerim’in o çıkışı da Galatasaray oyununun en az golcüleri kadar üstün olan yönleri. Tıpkı İcardi-Osimhen egosuz uyumu gibi.
Ama 3-0 öne geçilen maçtan beraberlikle ayrılmak, sahadaki oyuncuların fiziksel yorgunluğu kadar kulübedeki ekibin de mental yorgunluğunun bir sonucu. Osimhen’in sakatlanıp çıkışı Okan Buruk’un bütün planlarını öyle bir bozdu ki, ikinci yarı yerine takımın en yaşlı oyuncusu Mertens’i alarak başlayan karman
Güzel bir gün, transferler bitmiş, dünya starı hoca gelmiş, bir Fenerbahçe taraftarı için her şey yerli yerinde. Peki sarı-lacivertlilerin skoru aldığı maçın sonunda oyun heyecan yaratmış mıdır?
Düşük tempoda başlayan maçta, hatlar arasındaki kopukluk ve top kayıpları göze çarpıyorken, Maximin golü ve bireysel çabasıyla kazandırdığı penaltıyla takımına rahat bir nefes aldırdı. Peki gerçekten rahat nefes aldırdı mı? Özellikle 2-0’dan sonra soyunma odasına gidene kadar baskı yiyen Fenerbahçe’de aksayanlar nelerdi? Öncelikle sol taraf. Çağlar-Jayden arasındaki uyumsuzluk ve Maximin-Jayden arasındaki kopukluk, derbi öncesi Okan Buruk’u “Acaba burası mı?” diye düşündürtmüştür. Kasımpaşa da pozisyonlarını bu bölgeden üretti ama değerlendiremedi. Çünkü “ligde takımlar arasındaki kalite farkı” manşeti bu sezon katmerlenerek devam ediyor. Üç büyüklerin özgeçmişi sükseli oyuncuları karşısında ligin diğer takımlarının mücadelesi çok zor.
En büyük eleştiriyi santrforsuz oyun tercihinden alan Montella’nın canına tak etmiş olacak ki, İzlanda karşısında Umut ile başladı. Formasyon takıntısında değilim, illa santrfor demiyorum. Rakibe göre, kadrona göre dizilişin her maç, hatta bir maçın içinde belli periyotlarda bile değişebilir. Ama bir oyuna takıntılı teknik adamların da kendisine yapılan eleştirileri anlaması lazım.
İzlanda karşısında erken gelen golü doğru mevkilerde oynayan oyuncularımızın ön alan baskısı ezberine de verebiliriz, rakibin savunmasının ağır kalışına da... Ama ben üç golün de sahibi Kerem’e payeyi vermek istiyorum. Kafa rahatlığı çok güzel şey değil mi? Kendinizden düşünün. O rahatlığın verdiği huzur özgüveni çarpar, performansı katlar. Kerem de artık Türkiye’de oynamayacak olmasının ve haliyle de acımasızca eleştirilmeyecek olmasının verdiği rahatlıkla oynadı. Kalitesi hep belliydi ama kafası rahat olmayınca sahaya yansıtamıyordu. Galatasaray’da oynadığı sürede 88 gol katkısı yapmış bir oyuncuyu eleştiren taraftarlar dün, “Benfica’da bir
1 Eylül geldi. Galatasaray, Adana deplasmanından üç puan almış olmasına rağmen yine bir eylül ayına hazırlıksız girdi. İlk 11’de sadece bir yeni transferi olan, o da kendi mevkisinde oynamayan sarı-kırmızılılar, her yıl aynı senaryoyla, ayrılacağı oyuncular ve tamamlayacağı eksikler için Şampiyonlar Ligi’nden elenmeyi bekliyor.
Dünkü maç, son günlerdeki kaosun ardından bir ispat maçıydı ve ilk yarıda dört golle fişi çekip rahatladılar. Gol sayısından daha güzel olansa Metehan’ın performansıydı. Hem Kerem’in golünden önce alan kontrolü yapıp attığı uzun pasla hem savunmadaki müdahaleleriyle umut verdi.
Galatasaray zaafları fazla olan rakibi karşısında hızlı sonuç alınca oyuna ve bireysel performanslara dair konuşmak çok zor. Ama skora aldanmadan söylemek lazım, hala oyun kurulumunda sıkıntılar göze çarpan takımda, bu denli etkisiz rakibe bile pas zinciri kurmasına müsaade ettiği ve pozisyon verdiği için Okan Hoca’nın canı sıkılmıştır.
Maçtan daha çok konuşulması gereken Galatasaray’ın eylül
Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ne veda etmesini sadece Okan Hoca’nın taktik anlayışıyla anlatamayız. Bu tablonun sebebi bazı cevapsız sorular.
Maça saatler kala yönetimin yaptığı açıklama, “Bizim için Şampiyonlar Ligi değil menfaatlerimiz önemlidir” mi demektir? Geçen sezondan beri devam eden karaborsa bilet skandalı iddiası neden açık ve net bir şekilde aydınlatılmıyor? 9 milyon euro verilen yeni transfer en kritik maçta hala hazır değilse neden oynayabilecek bir isim transfer edilmedi? Neden 3 sezondur bek sorunu var? Galatasaray alt yapısı ne halde? Kerem’in kaptanlığı konusunda yapılan anlamsız açıklama kimin fikriydi? Muslera dahil futbolcuların hepsinin gerginliğinin sebebi ne?
Ve Okan Hoca, mottosu “Konsantrasyon” olan bir takımda sizin konsantrasyonunuzu dağıtan kim veya nedir?
Şampiyonluk kadrosu kuran Fenerbahçe için Göztepe’de tökezledikten sonra Rize’den kayıpsız dönmek önemliydi. Sezonun erken haftalarının en ideale yakın oyun görüntüsünü çizen sarı-lacivertliler bu zorlu deplasmandan sadece üç puanla değil bir de attığı gol sayısı kadar özgüvenle döndü.
Hocanız Mourinho olunca takım doğal olarak özgüvenli olur diye düşünebilirsiniz. Ama hem Lille hem de Göztepe maçında son dakikada yenen goller, hocanın tercihleri soru işaretleri doğurmuştu. Ama dün tek başına bir oyuncu çıktı ve takımın hem oyununu, hem temposunu, hem de moralini yukarı çekti. O oyuncu Fred. Geçen yıldan beri yokluğu bir yara, takımın hücuma çıkarken de savunmaya geçerken de omurgası. Varlığı ve yokluğu arasında sadece oyun değil arkadaşlarının bireysel performansı da değişiyor. İsmail’in oyununu yukarı çeken o, takım boyunu kısaltan o, merkez savunmasını güçlendiren o, hücumu başlatan o.
Dün Fenerbahçe geriden topla çıkarken iyi bir