Umut ‘Dilek Makinesi’nde

2 Temmuz 2016

Zaha Hadid’in Bakü’de yaptıklarını heyecan ve biraz da kıskançlıkla izlemiştik.

Neyse ki bu mimari ofiste bir Türk çalışıyor diye övünmüştük.

Hemen akabinde ise Bakü’de Haydar Aliyev Havalimanı’nın yeni terminalini izledik YouTube’dan.

Üstelik bu sefer havalimanı terminali Autoban Mimarlık imzalıydı.

Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar’ın 2003’te kurduğu Autoban’ı önce The House Cafe’lerle, sonra MüzedeChanga’dan Münferit’e birçok mekânla tanıdık. Mobilya tasarımlarına da aşina olduk kısa sürede.

Atatürk Havalimanı’nın tıklım tıklım dolan ve dünyada eşi benzeri olmayan CIP Lounge’unu da tasarladılar.

Londra’da Hakkasan’ın kurucusu Alan Yau’nun Soho’da açtığı pideci Babaji ve Çin gastropub’ı Duck & Rice’ın mekân tasarımını da yaptılar.

En son olarak da Babyloncuların Bomontiada’da açtığı Kilimanjaro’ya imza attılar.

Yazının Devamı

Yastayız, isyandayız

30 Haziran 2016

İki arkadaş oturmuş dertleşiyoruz, bahsettiğimiz şeyler öyle kolay yenir yutulur da değil.

Bize göre ölüm kalım meselesi olabilecek kadar ciddi sorunlar.

İşte tam o sırada haber geliyor, bir anda her şey önemini yitiriyor, her şey boş geliyor.

Bir dakika önce üzüldüğümüz şeyler ne kadar anlamsızmış meğer.

Bir yandan havaalanındaki tanıdıklarımı arıyorum, bir yandan yurtdışından gelen destek telefonlarına cevap yetiştiriyorum.

Tüyler ürpertici ama artık birbirimizi “Neyse, sadece İstanbul’da değil, Brüksel’de, Paris’te de oldu” diye teselli ederken buluyoruz.

Nasıl bu kadar saçma bir hale geldik?

Başka ülkelerde, başka şehirlerde de terör var diye kendimizi avutacak kadar şuursuz olduk?

Yazının Devamı

Asıl konuşmamız gereken bu

28 Haziran 2016

Birkaç yıl önce, eski Fransa Başkanı Valery Giscard d’Estaing’in oğlu, Fransız tatil köyü zinciri Club Med’in CEO’su Henri Giscard d’Estaing ile Bodrum’da röportaj yapmıştım.

Dünyanın her yerine tatile gidebilecekken ailesiyle tatil için Bodrum’u seçmesine şaşırmış ve nedenini sormuştum.

“Bodrum’un dünyada güçlü bir repütasyonu var. St. Tropez’yle mukayese ediliyor. Tarih, kültür mirası, doğal güzellik, gece hayatı çok önemli. Bodrum ideal bir kombinasyon” demişti.

Ardından da eklemişti, “Fransa’daki Côte d’Azur’la karşılaştırınca Côte d’Azur’da insan eli değmemiş yer bulmak neredeyse mümkün değil. Her yer betonlaşmış. Bodrum’daysa kıyıdan giderken çok kısa bir süre sonra tamamen çevrenin korunduğu ormanlık alanlar görüyorsunuz.”

Burnundan kıl aldırmayan Fransızlar bile ormanlık alanlarımızı övüyordu.

Üstelik bunu söyleyen herhangi biri de değil, Türkiye’nin AB’ye girmesine karşı çıkanların başında gelen siyasetçi bir ailenin üyesi.

Dışarıdan görünen manzara bu, peki ama içeride durum nasıl?

Yangın Olimpos’a sıçrayınca gündeme geldi

Yazının Devamı

“Kantin”de yeni dönem

26 Haziran 2016

Geçtiğimiz perşembe günü İstanbul’da iyi yemek meraklılarını ilgilendiren bir şey oldu. Nişantaşı’ndaki Kantin, 20 Ocak 2000’de açılmıştı, tam 16 yıl 5 ay 3 gün sonra Akkavak Sokak No: 30’daki yerine veda etti. Hem de mercimek çorba, fırın köfte-püre, ballı kuru fasulye, dereotlu bezelye, yeşil salata ve cheesecake’ten oluşan ilk günkü menüyle...

Şemsa Denizsel’in Kantin’i bulunduğu bina yıkılıp yeniden yapılacağı için Teşvikiye Milli Reasürans Pasajı’nda yeni yerine taşınıyor. Eski Zanzibar’ın yerine. Bayram Usta’nın başını çektiği aynı şahane ekip ile birlikte. Yeni mekanda yeni bir dönem de başlıyor, Kantin büyüyor, sadece gündüzleri değil, akşam da servisi olacak artık.

Peki ama Kantin neden bu kadar önemli? Sadece öğle servisiyle 16 yıl ayakta kalabilmeyi başaran sayılı yerden biri. Üstelik bunu her telden çalan bir menüyle değil, son derece sınırlı seçeneklerle yaptı. Bir süre önce Bebek ve Kemerburgaz’da da şubelerini açarak müdavimlerini sevindirdi.

Geçen yıl Akkavak Sokak’ta Kantin’in 15’inci yılını kutlamıştık; yılların müdavimlerinin sohbetleri, beş genç şefin Kantin’e özel hazırladığı menü ve Bülent Erkmen imzalı “Kantin’de Bir Gün On Beş Yıl Her Gün” kitabı eşliğinde...

Yazının Devamı

Selfie çılgınlarını sevindirecek

25 Haziran 2016

İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkma kararı aldığı gün, Londra’da bir İngiliz markasının Türkiye’ye gelmeye hazırlandığını öğreniyoruz.

Ünlü isimlerin balmumu figürlerinden oluşan Madame Tussauds, aralık ayında Grand Pera’da açılacak.

Grand Pera, Emek Sineması nedeniyle İstanbul’un tartışmalı binalarından.
Madame Tussauds, bir müze değil, 250 yıllık bir eğlence merkezi.

Yazının Devamı

Londra’da gizemli şantiye partisi

23 Haziran 2016

Londra’da tarihi bir banka binasındayız, baretlerimizi takıp projeyi yerinde görme fırsatı bulan ilk Türkler olmanın heyecanıyla şantiyeyi gezmeye başlıyoruz.

12 katlı binanın giriş katında minik bir orkestra çalıyor.

Biraz ileride Tepebaşı’nda da bir şubesi olan İtalyan restoranı Cecconi’s bu geceye özel inşaatın ortasına kurulmuş.

Önce alt kata iniyoruz, James Bond ‘Goldfinger’ filminde Sean Connery’nin meşhur kovalama sahnesinin geçtiği kasanın önündeyiz.

Karaköy’deki eski Sümerbank binasındaki The Vault’u hatırlatıyor bana.

“İşte burada kulüp başlıyor, bu kasada bir restoran ve bar olacak, yandaki kasada ise spor salonu” diye anlatıyor Umut Şengün.

Kısa süre önce Soho House İstanbul’dan Londra’ya, Avrupa marka işbirliklerini yönetmek üzere transfer olan Umut, milli gururumuz.

Önemli bir yatırım: The Ned

Yazının Devamı

‘Başıma bir şey gelmeyecekse’

21 Haziran 2016

Her cümle böyle başlıyor artık, en insani duygularımızı, dileklerimizi dile getirirken bile.
Milli maçta bizim taraftarlar Arda’yı yuhalarken, İspanyollar sahip çıkıyor.
“Arda’ya yapılan ayıp” derken bile, itinayla başına “Başıma bir şey gelmeyecekse”yi yerleştiriyoruz.
Yine milli maçta hezimeti hazmedemeyen taraftar Fatih Terim’e kızıp, Buse Terim’e korkunç şeyler söylüyor, biz yine “Bu kadar da olmaz” derken, başına “Başıma bir şey gelmeyecekse”yi ekliyoruz.
Maç sırasında haber geliyor, Cihangir’de Koreli bir plakçının dükkânı basılıyor, içeridekiler ölümle tehdit ediliyor, bunu yapanlara “Yok artık” derken bile temkinliyiz; ramazanda içki içenlere saldırmak en doğal hakmış gibi, yine aynı kelimeleri sıralıyoruz cümlenin başına, “Başıma bir şey gelmeyecekse”...
Cihangir’deki küçük dükkânda olanları Radiohead bile duyuyor, üzüntüsünü paylaşıyor.
Bazıları dünyaya rezil olduk derdinde, bazıları “Başıma bir şey gelmeyecekse, dünyaya rezil olmak değil önemli olan, önemli olan bizim hayatımız” diyor.

Yazının Devamı

Mekanlarda çağdaş sanat furyası

19 Haziran 2016

İstanbul’da ilk Taksim’deki Changa’da görmüştük, bir restoranın da sanat koleksiyonu olabildiğini. Daha sonra Lucca başlattı, sergi açarak genç sanatçıları desteklemeyi. Şimdi ise birçok mekanda sergiler düzenleniyor, çağdaş sanat başlıklı organizasyonlar yapılıyor. Üstelik, Changa ve sonrasında Lucca’nın ilk yıllarında Türkiye’de çağdaş sanat bu kadar popüler de değildi.

Şimdi Bebeköy Backyard’da sergiler düzenleniyor, Arnavutköy’deki Hudson’da da... Doğuş Grubu, “Sanata bi yer” projesiyle genç sanatçıları destekliyor. La Petite Maison’dan Kitchenette’e grubun yeme-içme ve eğlence şirketi D.ream’e ait olan mekanlarda bu işler sergileniyor. Doğuş Grubu’nun aplikasyonu Zubizu, alışveriş şenliklerinin yanı sıra Doğuş Grubu mekanlarında sanat konuşmaları da düzenliyor. Soho House, Miro, Braque, Chagall’dan Sean Scully’ye uzanan koleksiyonuyla dikkat çeken restoran-otel Colombe d’Or’un izinden giderek sanatçıları ağırlayarak işlerini topluyor, Damien Hirst’ten Elif Boyner’e uzanan bir koleksiyonla. Bodrum Yalıkavak Xuma Village’ta bu hafta sonu Muse Contemporary Art Festival yapılıyor. Saydığımız örnekler nispeten iyi olanlar, akılda kalanlar.

Özel “Ekrem” kokteyli

Şimdi daha da ileri

Yazının Devamı