Çağdaş Ertuna

* Twitter ve Facebook’tan uzak durulacak, mümkün olduğunca paralel hayat, paralel gündem yaratılacak.
* Sosyal medyayla vedalaşınca aslında ne kadar çok boş vaktimiz olduğu idrak edilecek. Sürekli ertelenen ıvır zıvır işler yapılacak.
* Hollywood sağ olsun, son zamanlarda yılın filmleri 3 saatin altında değil. Artık Martin Scorsese’nin Leonardo DiCaprio’lu ‘Para Avcısı’nı mı, Spike Jonze’un sanal aşkı anlatan ‘Her’ filmini mi izlersiniz bilmem ama en azından 3 saati çok düşünmeden geçirebilirsiniz. Ama tabii sinema çıkışı kaçırdıklarınızı yakalamak da bir bu kadar sürebilir.
* Telefonların dinlenmesi ve montaj olduğu açıklanan ses kayıtlarının gerçek mi sahte mi olduğu konusuna mümkün olduğunca girilmeyecek. Hele hele “Gerçek olması mı, sahte olması mı daha iyi” sorusu hiç ama hiç sorulmayacak.
* Neyin gerçek neyin sahte olduğundan çok, “Acaba ne bizi şaşırtır?” konusu üzerinde çalışılabilir. Bu çalışma da epey vakit alabilir.
* Artık top 10’a değil, dinlenilen top 7000 kişi listesine girilmediği için üzülenler var. Boşuna üzülmemek lazım. Malum, hepimiz birbirimize 6 derece uzaklıktayız, bu teoriyle listelerde yükselmek çok da zor değil.
* Son bir umut, evdeki

İlk CEO Club konserini tam 5 yıl önce Conrad’da izlemiştim. Holding yöneticilerinin sahnede nasıl birer rock yıldızına dönüştüklerini gördüğümde; hem hayran kalmış, hem de iş dünyasında ne cevherler var diye kendi kendime hayıflanmıştım.
Konserler basit bir hevesten ibaret değildi, söz konusu yöneticiler istikrarla devam ettiler. Hatta sosyal sorumluluk projeleri için sahneye çıktılar. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş oldular.
Bu perşembe akşamı CEO Club konserinin tartışmasız yıldızı Erdal Karamercan ve grubu ‘Ecza Dolabı’ Babylon’da sahneye çıkıyor. Malum, Erdal Karamercan Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su.
Daha önce İKSV’nin ‘Bi tam bir öğrenci’ sosyal sorumluluk projesine destek olmak için de sahneye çıkmıştı.
Karamercan 3 saat sahnede kalmış ve konserden elde edilen gelirle 4 bin öğrenci, İstanbul’daki festival etkinliklerine ücretsiz katılabilmeye hak kazanmıştı.

1960’LARDAN GÜNÜMÜZE ROCK

Bu cumartesi birkaç saat için de olsa gece hayatı durdu. Sadece gece hayatı da değil, sosyal hayat da durdu. Program yapılamadı, buluşacaklar buluşamadı, kimse kimseye tek bir kelime edemedi. Herkeste bir panik başladı. “Eyvah, şimdi ne yapacağız, nasıl haberleşeceğiz?” diye. İlk tepki, “İnternet kısıtlamasından sonra şimdi sırada bu mu var?” oldu. Malum aynı saatlerde Taksim ve Cihangir de yine karışmıştı.

Neyse ki kısa süre sonra anlaşıldı, Whatsapp sadece Türkiye’de değil, dünyada da çökmüştü. Çünkü teknik bir arıza söz konusuydu. İnternette dolaşan bir iddiaya göre ise sunucular Facebook’a taşınıyor, yeni özellikler ekleniyor ve Whatsapp genel bir bakımdan geçiyordu. Tam da Facebook’a 19 milyar dolara satıldığı hafta.

ÇITAYI YÜKSELTTİ

Silikon Vadisi’nde büyük rakamlar duymaya ne kadar alışsak da bu farklıydı, 5 yılda 19 milyar dolarlık bir şirket haline gelmek orada bile inanılır gibi değildi.

“19 milyar çok fazla değil mi?” diyenler çıktı. “100 milyon kullanıcısı olan Viber bile daha geçen hafta 900 milyon dolara satıldı, nasıl olur?” diye söylenenler oldu.

“Facebook, gençler arasında daha da yükselişte olan Snapchat’i 3 milyar dolara alma fırsatını kaçırdı, şimdi niye kesenin

İstanbul’un en çok konuşulacak otel ve restoranı 13 Mart’ta açılıyor.Vault Karaköy, The House Hotel şehrin en güzel iki tarihi binasında, eski Sümerbank ve Cemaat Han’da. İşte otel hakkında bilmeniz gerekenler...

Uzun zamandır beni bu kadar heyecanlandıran başka bir yer yok. Kapısından içeri girer girmez “Ben burada kalabilir miyim?” diyorum. Oysa daha ustalar çalışıyor içeride. Yine de hazır bölümleri hayranlıkla izliyorum.
Evet, aslında yeni değil heyecanım. Karaköy, Bankalar Caddesi’ndeki eski Sümerbank binasının otel olacağını ilk duyduğumdan beri heyecanlıyım. Malum İstanbul’un en güzel ve en iyi korunmuş binalarından biri.
Neo-rönesans mimarinin izlerini taşıyan 1863 tarihli Credit General Ottoman binasından söz ediyoruz.
Eski Sümerbank binası ve eskiden Neve Şalom’a ait olan Cemaat Han, Ulusoy Grubu tarafından 2010 yılında satın alındı. İki binanın restorasyon çalışmaları yaklaşık 40 milyon dolara mal oldu. Ağa Han ödüllü Han Tümertekin binayı aslına sadık kalarak restore etti. Sonra işin içine
iç mimar Sinan Kafadar ve Metex Group girdi. Finalde de Yılmaz Ulusoy, The House Hotel grubu ile anlaştı. Ve Vault Karaköy, The House Hotel 13 Mart’ta açılıyor.

* Son günlerde sürekli yeni bir suşici açılıyor. İşte bunlardan sonuncusu Miyabi. Akatlar’da. Mori ve Ioki’den tanıdığımız isimler dikkat çekiyor ekipte. Sadece suşi değil, teppanyaki de var.
Yemekler, özellikle tartarlar iddialı. Bir an
önce keşfetmekte fayda var.
* Miyabi açılışı sonrası Onur Baştürk’ün Members’da verdiği parti İstanbul’un bir günlük sis macerasından bile etkilenmedi. Aksine Melisa Çakarlar’dan, Evren Kayar’a birçok tanıdık Onur’un özgürlük temalı partisinde kurtlarını döktü.
* Yer bulmanın, günler öncesinden bile rezervasyon yaptırmanın hemen hemen imkansız olduğu Yeni Lokanta yine tıklım tıklımdı.
Yine de Changa ile tanıdığımız şef Civan Er’den beklenti çok yüksek
olduğu için yemekler daha da iyi olabilir hissi yaratıyor.

Son zamanlarda herkes birbirine aynı şeyi soruyor. ‘Gönüllü oldun mu?’ “Neye?” dediğinizde cevap belli, ‘Oy ve Ötesi’.
‘Oy ve Ötesi’ hiçbir siyasi partiyle bağlantısı olmayan bir platform. Amaç, oy vermeye teşvik etmek ve şeffaf bir seçim ortamı sağlamak. Bunun için de hepimizi sandık gözetmeni olmaya davet ediyorlar.
İlk duyduğunuzda sanki zor bir prosedürden geçmek gerekiyormuş gibi geliyor, oysa sadece bir iki tıkla kaydolup sandık gözetmeni olabiliyorsunuz.
Sandık gözetmeni olmak için 1 günlük bir eğitimden geçmeniz gerekiyor, sonra da seçim günü sabah 06.00’da sandığınızın başında olup, oylar sayılana kadar sandığınıza sahip çıkmanız gerekiyor.

GÖNÜLLÜ VAR MI?
Şimdiye kadar 10 bine yakın gönüllü oldu.
Neyse ki seçimlere 2-3 gün kalana kadar gönüllü gözetmenlik başvurusu yapılabiliyor.

“Yazdıklarından vazgeçebilmek, yazmak kadar önemli” diyor Yavuz Turgul. Ardından da ekliyor “Akışı zedeliyor mu diye bakmak lazım, sağlamasını yapmak için teferruatları çıkar at.”
Yavuz Turgul senaryo yazmaktan bahsediyor. Ama aslında hayatın her alanında uygulanabilecek bir şey söylediği.
Nerede miyim?
Bomonti’de Senaryo Yazarları Derneği’nin (SENDER) düzenlediği workshop’ta.
Yavuz Turgul senaryo yazmanın inceliklerini anlatıyor. Aralarda da “Ben böyle düşünüyorum, siz böyle düşünmek zorunda değilsiniz” diyor.
Sinemada edebi cümlelerle değil, aksiyonla vermeniz gereken hissi de anlatıyor. “Söylemek istediğiniz her şeyi söylemeye çalışmayın, coşmaktan kaçın, yoksa yazdıklarınızı sonradan izlediğinizde yüz kızartıcı bulursunuz” da diyor.

Önce Elle dergisi ile Fransız Sarayı’nda bir gece geçirdik. Sarayın ihtişamından, İstanbul’da hâlâ böyle tarihi binalar olmasından ve Fransız markaların dayanışmasından etkilendik.
Aynı gece Sait Halim Paşa Yalısı’nda bir Fransız çıkarması daha vardı.
Paris Antika Bienali’ni tanıtmak üzere Fransa eski Kültür Bakanı ve Uluslararası Antika Sendikası Danışmanı Renaud Donnedieu De Varbes İstanbul’daydı.
Hemen ertesi gün Renaud Donnedieu De Varbes ve Vip Turizm ve Art Travel Başkanı Yasemin Pirinçcioğlu ile Les Ottomans’da bir araya geldim, Paris Antika Bienali’nin bu yılki detaylarını dinledim.

LAGERFELD İMZALIYDI
Geçen sefer bienali yerinde, Grand Palais’de izleme şansım olmuştu. 2012’deki bienalin kreatif direktörü Karl Lagerfeld’di. Paris’teki antika bienaline daha çok ilgi çekmek için böyle bir isimle anlaşmışlardı.