Bunu ben söylemiyorum. Ben sadece ABD Başkanı Barack Obama’nın yalancısıyım! Başkan Obama, New Yorker’dan David Remnick’e verdiği röportajda şöyle diyor:
“Çocukken esrar içtim ve bunun zararlı ve kötü bir alışkanlık olduğunu anladım ama gençliğimden koca bir adam olana kadar içtiğim sigaradan da bir farkı olduğunu düşünmüyorum...”
“Esrar mı daha zararlı, alkol mü?” sorusuna ise “Alkol“ yanıtını veriyor. Bu arada ABD’de Colarado ve Washington eyaletlerinde marihuana satışının yasal hale geldiğinin de altını çizmek lazım.
Tam da bu açıklamalarla aynı gün gazetelerin sayfalarını dev bir Kenan İmirzalıoğlu! fotoğrafı süslüyor. Altında da “Uyuşturucudan 15 yıl hapsi isteniyor” başlığı.
Sanırsınız memlekette tek ot içen adam Kenan İmirzalıoğlu. Sanırsınız çok yüz kızartıcı bir suç işlemiş, 15 yılla yargılanıyor. Sanırsınız, uyuşturucu mafyası.
ORTADA ZARAR YOK!
Neyse ki alt metni okuyunca öğreniyoruz, aralarında ünlü isimlerin de olduğu tam 53 kişiye ‘uyuşturucu kullanmak ve temin etmek’ suçlamasıyla 5-15 yıl hapis cezası istendiğini. Birçok ünlü isim de geçiyor operasyonda, daha çok ses getirsin, daha korkutucu, daha caydırıcı olsun diye belki de.
Beşiktaş’ta bir otelin balo salonundayız. Karşımızda Facebook’un COO’su (İcra Kurulu Başkanı) Sheryl Sandberg var. Forbes listesinde; dünyanın en güçlü 10’uncu kadını. Sandberg, “Annem bile ‘Michelle Obama’dan daha güçlüymüşsün’ diye dalga geçti, bu listelere inanmamak lazım” diyor.
Onu daha önce ‘Time’ dergisinin kapağında masum fotoğrafıyla da görmüş olabilirsiniz, fotoğrafın üzerinde yazan “Başarılı olduğu için ondan nefret etmeyin” spotuyla da...
Çok kolay değil onu uzaktan sevmek, ne de olsa karşımızda 43 yaşında, iki çocuk annesi, evli bir iş kadını var.
Tamamen kendi kendine yaptığı 500 milyon dolarlık bir servete sahip. ‘Lean In’ adlı kitabıyla kadınlar, iş hayatı ve liderliği sorguluyor.
“TÜRKİYE DAHA İLERİ”
Sheryl Sandberg, şimdi Capital ve Ekonomist dergilerinin düzenlediği CEO Club etkinliğinde konuşuyor. Türkiye’nin kadına verdiği değerle başlıyor konuşmaya: “Türkiye ABD’den daha ileri. ABD’nin bir kadın lideri olamadı ama Türkiye’nin kadın başbakanı oldu!”
3.5 saatlik uçak yolculuğundan sonra ilk iş telefonuma sarılıp haberleri almak. Bir yandan internet yasakları protesto ediliyor, bir yandan da “Diren Nejat!” mesajları yağıyor. İlk tepkim, Twitter’da yazan her şeye inanmayacaksın oluyor.
Daha önce sosyal medyada kimler öldürüldü, kimler hastanelik edildi, hepimiz biliyoruz. Bunun da öyle olmasını diliyorum. Ama hastaneden gelen açıklamayı da okuyunca, öğreniyoruz ki; bu bir sosyal medya oyunu değil, gerçek.
Nejat İşler’i Teşvikiye’de kitap sattığı günlerden hatırlıyorum. O zaman da şimdiki gibi hiçbir çaba göstermeden ilgi çekiyordu. Öyle bir ışığı vardı. Semih Kaplanoğlu bunu ilk fark edenlerden, bundan tam 20 yıl önce böylece ‘Şehnaz Tango’ macerası başlıyor.
Nejat İşler daha o zamandan belli ediyor kendini, bir diziyle şöhret oluyor ama ikinci sezona devam etmek istemiyor.
Belli ki dizi onun için bir araç, arada para kazanmak için yapacak, sonra kendi hayatına devam edecek. Sonuçta tam da istediği gibi oluyor. ‘Aliye’den ‘İntikam’a birçok dizide ilk sezonda parlayıp ikinci sezonda ayrılıyor.
SEÇİCİ DAVRANIYOR
Bu hafta Trump Cadde büyük bir partiyle açıldı, çıkışta Cahide’de Selami Şahin’le eğlenildi. Kültür-sanat etkinliklerinde ise Spot’ta çağdaş sanat dünyasının en güçlü 41’inci ismi Matthew Slotover dinlenildi
alı akşamı herkes sözleşmiş gibi Trump Cadde’deydi. Ev sahipleri İzzet Çapa ve tabii Doğan ailesinin yeni yerini keşfetmek üzere. İzzet Çapa gerçekten kuş konduruyor mekanlara. Hiç aklınıza gelmeyecek yerler yaratıyor. Nasıl oluyorsa oluyor, Trump Cadde’de Mecidiyeköy’ün göbeğinde olduğunuzu hiç hissetmiyorsunuz işte.
Hayatımız alışveriş merkezlerine endeksli olunca, ister istemez alışveriş merkezleri de çözümü açık havaya çıkmakta buldu. Artık çıldırtıcı trafikte bir yerden bir yere gitmemiz neredeyse imkansızlaştıkça biz de çareyi AVM’lerde buluyor, bir taşla birkaç kuş birden vuruyoruz. Trump Cadde de böyle bir yer. Trump Alışveriş Merkezi’nin teras katında. Bir kısmı açık havada, bir kısmı kapalı.
Sadece açılış partisinde değil, ilk haftasında dolup taştı. Hatta iç mekanlarda öğle saatlerinde yer bulmak mümkün olmadı. Markalar farklı tasarımlarda konteynırlarda hizmet veriyor. Sokakların yanı sıra tam üç meydan da var buluşma noktası olacak. Yurt dışından gelen
Berlin Moda Haftası’ndan bildiriyorum. Daha ilk günden beri İstanbul Moda Haftası’nı takip ediyor ve zaman zaman eleştiriyorum. Nedeni basit, daha iyi olmasını istiyorum. İstanbul Moda Haftası’nın resmi adıyla Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’un; Mercedes-Benz gibi New York’tan Sidney’ye birçok moda haftasını destekleyen önemli bir sponsoru var son iki sezondur.
Ayrıca moda haftamızı yine dünyada birçok moda haftasına imza atan IMG düzenliyor. Bunlar hiç süphesiz önemli gelişmeler ama yine de sonuç henüz ne moda tasarımcılarını, ne markaları, ne basını, ne satın almacıları, ne de izleyiciyi memnun edecek seviyede değil.
Şimdiye kadar hep şikayet ettik; ama Berlin Moda Haftası’nı izlediğimden beri daha umutluyum. Berlin Moda Haftası’nın da ana sponsoru Mercedes-Benz.
Tanıtım kampanyasında ise Mick Jagger’ın en küçük kızı Georgia May Jagger yer alıyor. Yeni kompakt SUV modeli GLA’nın önünde poz poz fotoğrafları dikkat çekiyor.
Mercedes-Benz her moda haftasında bir tasarımcıyı destekliyor, biz de daha önce Özlem Kaya ve Zeynep Tosun’u desteklediler, Berlin’de ise Alena Akhmadullina defilesini tercih ettiler. Tabii bu durumda defileyi ön sırada Georgia May Jagger da
Paris’te Rue St. Honore’deyiz. Colette’e iki adım uzaklıkta, Hotel Costes’un tam karşısında, Goyard’ın üstünde bir showroom’dayız. Biz martta Paris Moda Haftası’nda sergilenecek olan koleksiyonu inceliyoruz, içeride Türk kahveleri pişiyor.
Beğendiklerimizi giyip çıkarırken, “Fiyatları çok yüksek olmaz umarım” diyoruz. Arzu Kaprol da elinde tepsi, Türk kahvesiyle geliyor. Aslında burada bulunmamız tamamen tesadüf. Paris’te Vitra’nın davetinde karşılaşıyor ve sonra kendimizi bu güzel showroom’a atıyoruz.
Gün yapmış kadınlar gibi durduğumuza bakmayın, herkesin anlatacak bir hikayesi var. Ev sahibi Arzu Kaprol başlıyor anlatmaya.
Bergdorf Goodman’a girmek çok önemli bir gelişme!
Arzu Kaprol tasarımları Bergdorf Goodman’da satılmaya başladığında “Bir Türk markasının Amerika’nın en önemli lüks mağazası Bergdorf Goodman’a girmesi çok önemli bir gelişme” demiştim. Çünkü ne yaparsak yapalım, ne kadar ‘dünyaca ünlü’ dersek diyelim; aslında biliyoruz ki, uluslararası olmanın yolu böyle trend belirleyici mağazalardan geçiyor.
Bergdorf Goodman’ın markaları yoktan var etmek gibi bir hüneri var. Michael Kors’u keşfettiklerinde daha ortada bir koleksiyon bile yokmuş, yine de ona
Bakın Altın Küre’de en çok kimler ve neler dikkat çekti... Detaylar burada:
* Bu yılın renkleri siyah-beyazdı. Julia Roberts Dolce Gabbana imzalı siyah-beyaz kombinasyonuyla dikkat çekti. Metalikler de Altın Küre’de dikkat çekenler arasındaydı. Naomi Watts’ın altın aksesuvarlı, gümüş rengi Tom Ford elbisesi ve Kate Beckinsale’in gümüş rengi Zuhair Murad elbisesi çok konuşuldu. Takılarda ise gösterişli küpeler öne çıktı.
* Ödüllerde en iddialı filmler ‘12 Years a Slave’, ‘Gravity’ ve ‘American Hustle’dı. ‘12 Years a Slave’ tek bir ödül kazandı ama en önemli ödüllerden birini, En İyi Film ödülünü aldı. ‘Gravity’ de tek bir ödül kazandı, En İyi Yönetmen ödülünü aldı; ‘American Hustle’ ise tam 3 ödül kazandı, En İyi Film (müzikal ya da komedi alanında) ve iki oyunculuk ödülü.
* Woody Allen’ın Hayat Boyu Başarı ödülünü tarzıyla daima dikkat çeken Diane Keaton aldı. Tam da o sırada Woody Allen’ın eski eşi Mia Farrow “Şimdi dondurma yeme ve Girls dizisine zaplama zamanı” diye tweetliyordu.
Oğlu Ronan Farrow ise “Woody Allen’ın 7 yaşında bir kızı taciz ettiğinden söz edildi mi?” diye soruyordu Twitter’da.
* Jacqueline Bisset’nin ödülünü alırken yaptığı konuşma
Türkiye’nin en iyi mimarlarıyla bir günlük Paris çıkarması yaptık. VitrA’nın tasarımcısı Chritophe Pillet ile tanıştık. Bakın 24 saatte en çok neler konuşuldu?
Mahmut Anlar, Hakan Ezer, Mustafa Toner, Brigitte Webber, Sinan Kafadar, Murat Tabanlıoğlu gibi tanınmış mimarlarla birlikte Paris’teyiz. Gaia&Gino’nun
yaratıcısı Gaye Çevikel’den moda tasarımcıları Arzu Kaprol ve Zeynep Tosun’a ve hatta Maça Kızı’nın ortağı Sahir Erozan da aramızda. Paris’te olmamızın nedeni VitrA’nın üç yıldır birlikte çalıştığı Fransız tasarımcı Christophe Pillet ile tanışmak.
Pillet uluslararası tasarımcılarla çalışıyor
Christophe Pillet; mimarlık, ürün, mobilya, iç mekân ve sahne tasarımı, sanat yönetmenligi gibi birçok farklı alanda çalışıyor. Şimdiye kadar Bernardaud, Cacharel, Cappellini, Ceccotti, Daum, Driade, Ecart, Emu, Givenchy, JC Decaux, Kartell, Lacoste, Lancel, L’Oreal, Moroso, Perrier, Porro, Remy Martin, Renault, Rip Curl, Serralunga, Shiseido, Shu Uemura, Trussardi, Veuve Clicquot Ponsardin, Whirlpool ve Zanetti gibi dünyaca ünlü markalar için tasarım yapmış.
Zaten Eczacıbaşı Grubu’na ait VitrA’nın hedefi de uluslararası tasarımcılarla uluslararası koleksiyonlar yapmak.