Son yıllarda Karaköy’de hemen her gün yeni bir mekan açılıyor. İşte Karaköy’de dolu dolu bir 24 saat geçirebilmek için bilmeniz gereken yeniler ve klasikler...
Fotoğraflar: HÜSEYİN ÖZDEMİR-ECE YILMAZ
Çok değil, geçen yıl tam da bu zamanlarda Karaköy’deki Unter’de bir partiye gitmek üzere taksideyim. Unter’in sokağının önüne geliyoruz, taksi şoförü telaşla “Ben bekleyeyim isterseniz, buralar hiç tekin değil” diyor. Gülerek “Gerek yok” deyip teşekkür ediyorum. O günden bugüne Karaköy her geçen gün açılan yeni bir mekanla daha da değişiyor. Artık gece hayatının en önemli güzergahlarından. Yeme-içme ve sanat uğruna gündüzleri de sık sık yolumuz düşüyor.
Evet, Karaköy’de sürekli yeni bir yer açılıyor, yine de Karaköy değişimini hâlâ tamamlayamadı. Belki de bu hoşumuza gidiyor.
Akın Balık’ın salaşlığına rağmen giderek artan fiyatlarından şikayetçi olanlar var.
Karabatak etkisi
Karaköy’ün yıldızını parlatan yerlerden biri de Karabatak. Ops’un hemen önündeki Türk Ortodoks Kilisesi’nin arkasında. Aslında burası Avusturyalı kahve üreticisi Julius Meinl’ın bir şubesi. Çok kısa sürede birçok müdavimi oldu. Bilgisayarını kapan geldi.
Kilisenin hemen yanı başında 1960’lardan kalma üç katlı bir binada geçen yıl Unter açıldı. Nupera ve Backyard’da birlikte çalışan iki şef, Esra Muslu ve Zeynep Moroğlu burada Akdeniz mutfağı ağırlıklı bir menü hazırladı. Unter yemeklerinden daha çok partilere ev sahipliği yapmasıyla konuşuluyor. Necatibey Caddesi üzerinde yer alan Sub Hotel’in girişinde ise Via Vai adlı kafe de dikkat çekiyor.
Şimdi gelelim daha yenilere...
Dem’den Naif’e
Bayramda tek açık yer olan Forneria’dan başlayalım. Forneria, The Haze otelin girişinde, Arda Türkmen imzalı restoran.
Taş fırındaki pizzaları ve ev yapımı makarnalarında iddialılar. Yemekler başarılı. Ayrıca bayram seyran demeden tek açık yer olmasıyla da kalbimizi kazandı.
Tarihi Eski Posta Han’ın giriş katında, Hırdavatçılar Çarşısı’nın hemen karşısında Frenk by Chef g. var. İsimdeki “g” restoran şefi ve mekanın iç mimarı olan Neslihan Gülçe Kılıç’a ait. Yüksek tavanları ve sokakla iç içe hissi veren cam cephesiyle anında tavlıyor. Her gün değişen menüsü mevsimlere ve günün taze ürünlerine göre şekilleniyor.
Karaköy’ün en küçük ve sevimli yerlerinden biri Nano. Sadece üç-dört tane masası var. Güzel havalarda dışarıya da masa atıyorlar. Tatlıları ve kahveleriyle dikkat çekiyor.
60 çeşit çay bir arada
Artık nereye gitsek iyi kahveciler karşımıza çıkıyor. Çay konusunda ise aynı şeyi söylemek mümkün değil. Neyse ki Dem Çay Evi Tirebolu’da, Türk çaylarını ve dünya çapında ünlü beyaz, siyah, yeşil, kırmızı, bitki çayından oluşan tam 60 çeşidi bulabiliyorsunuz.
Son günlerde en çok beğenilen yer ise Naif. Adı gibi naif. Türk mutfağı ağırlıklı yemekleri ve uygun fiyatlarıyla dikkat çekiyor. Dilerim, Karaköy’ün havasına girip fiyatlarını yükseltmez.
Ferahfeza, Gaspar ve Tamirci
Ferahfeza: Kemankeş Caddesi’nin en yenisi. Leb-i Derya ekibi tarafından Mimarlar Odası’nın çatı katında açıldı.
Adı gibi ferah, yemekleri de manzarası ve dekorasyonu kadar etkileyici. İki ayrı terası var.
Gaspar: Galatasaray’da açtığı Münferit’le tanıdık Ferit Sarper’i. Modern meyhane konseptini ve nefis mezelerini Münferit ile hayatımıza soktu. Münferit hem restoranıyla
hem de barıyla çok ses getirdi. Sezonluk bir başarı değildi bu. İlgi giderek büyüdü, sonunda Ferit Sarper ikinci mekanını açtı. Geçen kış Karaköy’de hayranı olduğu Arjantin asıllı yönetmen Gaspar Noe’nin adını verdiği Gaspar ile karşımıza çıktı. Karaköy’deki Gaspar, Münferit gibi Autoban Mimarlık imzalı.
Tamirci: Gaspar’ın tam karşısında. Gecenin finali burada yapılıyor. Son zamanlarda yükselen fiyatlarıyla çok tepki aldı. Bir semt yükselişe geçince fiyatlar da yükselişe geçiyor. Hayır, sadece emlak değil. Balıkçıdan gece kulübüne her şey etkileniyor. Sonra da başka bir semt parlıyor ve o fahiş fiyatlı yerlerden anında uzaklaşılıyor. Bakalım hep birlikte göreceğiz, Tamirci bu kışı nasıl geçirecek...
Sümerbank binasında otel açılıyor
Bir de yolun karşı tarafı var. Kumbaracı Yokuşu’nun bitiminde tütün deposunun tam çaprazında Culinata var. Sağlıklı yemek meraklılarını sevindiriyor Culinata.
Bankalar Caddesi’nde ise önce Salt Galata açıldı. İstanbul Doors’cular Ca’d’Oro’yu açmıştı Salt binasında. Ca’d’Oro başta uygun fiyatlarıyla dikkat çekti. Sonra fiyatlar yükseldi ve ilk açıldığı zamanki havası kalmadı.
Daha sonra Gradiva otel açıldı. Gradiva otelde girişte Bank adlı kafe, alt katta İlhan Erşahin’in Nublu’su ve en üst katta yer alan Zelda Zonk geçen kışın gözdelerindendi. Hatta Chanel’in vârisi David Wertheimer bile Zelda Zonk’ta özel bir parti verdi. Olağanüstü manzaradan gözlerini alamadı.
Şimdi Bankalar Caddesi’nde çok yakında yeni bir otel açılıyor. Yılmaz Ulusoy’un satın aldığı meşhur Sümerbank binası otel oluyor. Eminim bu kışın en çok konuşulacak yerlerinden biri olacak.
Pizza ve hamburger yükselişte
Karaköy’de son zamanlarda bir pizza ve hamburger çılgınlığı yaşanıyor. Pizza denince akla Tophane’ye bakan Komodor geliyor. Komodor aklınıza gelmeyecek farklı malzemeleri bir araya getirip nefis pizzalar yapıyor. Yabani Ege otları, sızma zeytinyağı ve keçi peyniriyle yapılan Milas pizzası favorilerden.
Hamburger denince ise BurgerLab imdada yetişiyor. Adı gibi bir laboratuvar titizliğinde hazırlanıyor burgerler. Ekstra malzemeler konusunda da yaratıcılar. Hamburgerleriyle öne çıkan bir diğer yeni yer de Baltazar. Etlerin Trakya’dan özel getirildiği Baltazar’da deneyebileceğiniz birçok çeşit var. Teksas burger, füme burger, Baltazar burger gibi. Sosları da başarılı. Baltazar’ın New York’un meşhur restoranı Balthazar’la ilgisi yok.