İstanbul’da mekanları çok hızlı tüketiyoruz. Bir mekan açılırken başarılı olup olmamasında en önemli özelliklerden biri lokasyon diyoruz. Daha sonra da tabii Armutlu ve Reşitpaşa’daki popüler mekanlar gibi istisnalar da var diyoruz. Nasıl yıllarca 3 Michelin yıldızı “Sırf bu yemek için seyahat etmeye değer” anlamına geliyorsa, İstanbul’da da bazı mekanlar için hâlâ böyle bir kategori var. Ne de olsa İstanbul’da şehir içi mesafe de seyahat etmek kadar uzun sürebiliyor ve aynı şekilde yorucu olabiliyor.
Melis Korkud ve İnanç Baykar’ın Amanda Bravo’su açılana kadar Reşitpaşa’ya yemeğe gitmek için tek neden vardı benim için; Mest.
Yemek kültürü aileden
Evet, iyi yemek uğruna Reşitpaşa’ya gitmeye Mest ile başladık. Ardından Amanda Bravo, Havandan, Kafe Mittag, etçi by Steak, Good Carma gibi takipçiler geldi. Hatta Şişhane’deki Aheste’nin de geleceği söylentisi var bu aralar. Peş peşe yeme-içme mekanları açılsa da kabul etmek lazım, bölgenin çehresini değiştiren Amanda Bravo’ydu, değişimin öncüsü ise Mest’ti.
“Lezzete önem verenler nasıl olsa bizi buluyor” diyordu Can Ünsal, Mest ilk açıldığı zaman. Özelliği ev dekorunda sadece özel davetler ve atölye çalışmaları düzenlemesiydi. Canınız istediğinde gidip meşhur ördek konfisinden, nefis profiterolünden ve çikolata napolitenden yemek mümkün olmuyordu.
Derken son yıllarda ilk günlerinden daha popüler oldu çünkü özel bir davet mekanı olmaktan çıktı, artık akşam da açık olan Fransız ve Türk mutfağı ağırlıklı bir restoran haline dönüştü.
Bir restoran nasıl hem Fransız hem de Türk mutfağında aynı derecede güçlü olabilir derseniz, nedeni basit; kurucusu Can Ünsal ve mutfakta daha önce de harikalar yaratan annesi Beyhan Gence’nin uzun yıllar Paris’te yaşamış olması. Yemek kültürü ailenin tümünde var. Türk mutfağını kitaplarıyla ve söyleşileriyle dünyaya tanıtan çok değerli Artun Ünsal da Can’ın babası.
Ördekli pizza bile var!
Şimdi Mest’in bir de kardeş pizzacısı oldu: Odun Pizza. Kuşkonmazlı, enginarlı, kokoreçli hatta ördekli pizzalar bile yapıyorlar. Hamuru iki gün dinlendiriyor, merdaneyle değil elle açıyorlar. İşte bu yüzden fabrikadan çıkmış gibi durmuyor pizzalar. Tabii bir de odun ateşinde pişiriyorlar.
Şimdiden Tarabya - Maslak - Bebek üçgeninde müdavimi çok Odun Pizza’nın. İsteyen Reşitpaşa’ya gidip yiyor, isteyen termo-box’la yaptıkları paket servislerinden yararlanıyor.
Odun Pizza’nın şehrin bir başka köşesine de çıkarma yapma planları var, çok yakında Bomonti’ye de bir şube gelebilir. Bakarsınız, daha sonra zincir büyür ama şimdilik fazla büyümek değil niyet, aynı lezzeti koruyabilmek.
Hâlâ denemediyseniz bir an önce denemenizde fayda var.