Uniq Müze’deki “Muhteşem Yüzyıl: Teşhir-i İhtişam” sergisinde kendinizi Topkapı Sarayı’nın Harem’inde gibi hissediyorsunuz. Peki ama sarayı mı, bu sergiyi mi yoksa ikisini de mi gezmeli?
Karanlık bir dehlizden geçiyorum. Lunaparklardaki korku tünellerini andırıyor biraz. Sonra gözümün önüne geliyor, Hürrem’i ilk gördüğümüz sahne. İşte o gemideyim. Kalabalığı aşabilirseniz dalgaların sesini duyabilir, geminin sallanışını da hissedebilirsiniz. Gemiden indiğinizde ise saraydasınız.
Valide Sultan, Mahidevran ve Hürrem’den sonra şimdi ben de Harem’deyim. Harem denince aklımıza hep padişahın kadınları geliyor ama aslında Harem, padişahın evi demek. Padişah Harem’de Has Oda’da yaşıyormuş. Annesi, kız kardeşi, eşleri ve çocukları da aynı çatı altında. Padişahla kadınlar ve çocuklar arasında sadece Altın Yol var. Altın Yol, padişahın özel günlerde altınlar atarak yürüdüğü yol. Bizim Sultan Süleyman’ı, Halit Ergenç’i defalarca izledik bu yolda.
Şimdi ise Feryal Gülman’dan Semiramis Pekkan’a dizinin hayranları selfie’ler çekerek yürüyor. Bir yandan kostümler inceleniyor, bir yandan dekor.
Süleyman’la bir kare
“Muhteşem Yüzyıl” karakterleri için heykeltıraş Murat Daşkın tarafından hazırlanan silikon heykellerin önüne geldiğimizde bu çaba dahada artıyor. Süleyman’ın önünde bir kare yakalayabilmek için dakikalarca bekleniliyor. Turu tamamlayıp da dışarı çıktığınızda ise Halit Ergenç’ten Ozan Güven’e, Pelin Karahan’dan Meltem Cumbul’a tam kadro orada. İki Hürrem hariç. Meryem Uzerli ve Vahide Perçin yok. Kostümler ve tabii erkeklerin sakalları olmadan aynı etkiyi vermiyor. Ama işte ikinci telaş da onlarla selfie çektirmede yaşanıyor.
Neredeyiz? Ayazağa’da Uniq Müze’de. Uniq Müze denince neresi olduğunu anlamak mümkün değil. Çünkü İstanbul’da her yerin adı sürekli değişiyor. Burası önce Black Box adıyla Babylon’un işlettiği konser salonu olarak hayatımıza girdi. Sonra resmi adı Volkswagen Arena oldu. Şimdi ise bu arenanın hemen yanındaki bina Uniq Müze adıyla “Muhteşem Yüzyıl: Teşhir-i İhtişam” sergisine ev sahipliği yapıyor. “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin set planları 2 bin 500 metrekarelik sergi alanına bire bir kurulmuş.
Evet, “Muhteşem Yüzyıl”ın ayrı bir yeri oldu kalbimizde. Hürrem’in değişmesi bile etkilemedi izleyiciyi. İşte o yüzden bir yandan çok normal sergiye bu kadar ilginin olması ama bir yandan tuhaf geliyor. Çünkü Maslak’a gitmek için harcayacağınız enerjiyi dekorun orijinaline, Topkapı Sarayı’na gitmek için harcayabilirsiniz. Gerçeği dururken, neden sahtesine gelir ziyaretçiler diye düşünmemek elde değil. Üstelik giriş ücreti de Topkapı Sarayı’ndan daha pahalı. Tam 35 lira, öğrenci bileti ise 28.75 lira. Neyse ki serginin gala gecesinden elde edilen gelirle Koruncuk Vakfı’na katkıda bulunuluyor.
Gül İrepoğlu’ndan neler öğrendim?
Topkapı Sarayı’nda zaman zaman “Harem ve Mücevher” başlıklı konuşmalar düzenleniyor. Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun “Osmanlı Saray Mücevheri, Mücevher Üzerinden Tarihi Okumak” adlı müthiş bir kitabı var. Kendisi sadece iyi bir yazar değil aynı zamanda iyi bir konuşmacı.
Osmanlı mücevherleriyle ilgili ondan çok şey öğrenmek mümkün. “Osmanlı kadınının karakteristik özelliği, çok çeşitli takıları yan yana kullanmayı sevmesi, yine de zarif olmayı başarabilmesi” diyor İrepoğlu. Avrupa’da takım gerdanlık, küpe, bilezik, yüzük vs. takılırken Osmanlı’da farklı parçalar bir arada kullanılıyor.
Baş süslemesi çok önemli. Sorguçlarda zümrütler, elmaslar kullanılıyor. Lale detayları dikkat çekiyor. Günümüze gelmeyen bazı takılar da var. Örneğin zülüflük, çift olarak kullanılıyor. Başın iki yanından, bazen açık bazen toplanarak takılıyor.
Osmanlı erkekleride mücevher kullanıyordu
Osmanlı’da mücevher hayatın her alanında var. Bizim anladığımız gibi sadece takılarda kullanılmıyor. Değerli taşlarla bütün eşyaları süslüyorlar. Böylece eşyalar da birer mücevher oluyor.
Benim favorim kavukları süsleyen sorguçlar, Doğu geleneğinde Batı’daki tacın yerini tutuyor. İktidar simgesi olduğu için en görkemli olanları padişahlar takıyor. Şehzadeler, paşalar ve kadınlar da sorguç takıyor. Osmanlı erkekleride kadınları kadar mücevhere değer veriyor ve mücevher takıları da, eşyaları da günlük hayatlarında kullanıyorlar.
“Müzeler sıkıcıdır” algısı
“Muhteşem Yüzyıl” hayranı bir çağdaş sanat uzmanı arkadaşıma anlatıyorum sergiyi uzun uzun. Hatta “İşte senin sergin başladı” diye bir fotoğraf gönderiyorum. Söz konusu çağdaş sanat olunca kolay kolay hiçbir şeyi beğenmeyen arkadaşım
gerçekten heyecanlanıyor. “Hemen gitmeliyim” diyor. “Peki ama Topkapı Sarayı’na niye gitmiyorsun o zaman?” diye soruyorum. “Topkapı Sarayı çok sıkıcı, müzeler belki bu sergiden ders alır, daha eğlenceli hale gelirler” diyor.
Topkapı Sarayı’ndan bir Mademe Tussauds
ya da oyuncaklı, canlandırmalı, efektli bir TV dizisi sergisi yaratma fikri doğrusu korkunç geliyor bana. “Müzeler sıkıcıdır” aslında bizim yarattığımız bir algı. Zaman zaman çok eğlenceli etkinlikler oluyor. Tek fark, müzeler
daha az kişiye ulaşıyor. E, dizilerin de o kadar farkı olacak tabii.
“Muhteşem Yüzyıl”a biraz meraklıysanız, Uniq Müze’deki sergiyi gezin, üstüne mutlaka bir de Topkapı Sarayı gezisi yapın.