TÜRK-İŞ’in yaptığı araştırmaya göre dört kişilik bir ailenin ‘açlık sınırı’ olarak kabul edilen asgari aylık mutfak harcaması 717 YTL’yi buldu.
Diğer gereksinimlerle birlikte bir ay boyunca yapılması gereken ve ‘yoksulluk sınırı’ olarak nitelenen harcamanın asgari tutarı ise 2 bin 338 YTL’ye ulaştı. Bu durumda ülke nüfusunun büyük bölümü açlık, yüzde 80’i ise yoksulluk sınırında...
Çünkü...
Yılın ilk yedi ayı itibariyle ek ödeme ve sosyal yardım zammı dahil olmak üzere en düşük emekli aylığı Bağ-Kur’da 467 YTL, SSK’da 598 YTL ve Emekli
GENELLİKLE yerel seçim öncesinde adaylar projelerini açıklar, vaatlerini sıralarlar...
Örneğin; geçmiş seçimlerde kimi belediye başkan adayları, “Körfez’e tüp geçit yapacağım”, “San Francisco köprüsü gibi köprü inşa edeceğim”, “Denizin üzerine, okulların altına otopark yapacağım” dedi.
Hemen hemen her seçim öncesi, onlarca aday, kamuoyuna bu şekilde yüzlerce proje sundu.
Ama...
Bu projelerin çoğu hayata geçmedi. Sonuçta İzmir’in geldiği nokta da ortada...
Vizyonsuzluk, büyük düşünememe ve kaynakların doğru-dürüst kullanılamaması yüzünden İzmir, hep yerinde saymadı mı?
Siyasi iktidarların da yeteri kadar destek olmayışı, işin iyice tuzu biberi oldu. Çünkü... Yerel yöneticiler doğru dürüst proje geliştirmedi, merkezi hükümet de cezalandırdı, yatırım yapmadı.
FUTBOLDA olduğu gibi siyasi partilerde de transferler sürüyor. O partiden bu partiye, şu partiden diğerine geçen geçene...
Nedense parti değiştirenlerin önde gelenlerinin ise birden fazla parti değiştirmiş olmaları dikkat çekiyor. Tıpkı, günebakan çiçeği gibi her dönem başka bir parti...
Öyle ideolojiymiş, ilkeymiş, hak getire...
Örneğin, geçtiğimiz günlerde Aydın’ın Kuşadası ilçesinde böyle bir toplu katılım töreni yaşandı. Daha önce üç parti değiştiren ‘Engin’ görüşlü eski bir belediye başkanı DSP’ye
ADI Serpil Öztaş... Evli ve bir çocuk annesi...Henüz daha 17 yaşında iken Anavatan Partisi İzmir İl Başkanlığı’nda sekreter olarak çalışmaya başladı. Ve 21 yıl boyunca görev yaptı. Partinin iyi günlerini de gördü, kötü günlerini de...
22 Temmuz 2007’de yapılan genel seçimlere katılmayan partinin yöneticileri, başta İzmir olmak üzere yurdun çeşitli yerlerinde kiraları ödeyemedi, çalışanların maaşlarını veremedi. Hatta parti yöneticileri, genel merkez arazisini kat karşılığı satışa çıkardı.
Serpil Öztaş da partinin içine
YEREL seçimlere tam 250 gün kaldı. AKP’nin kapatma davasının sonuçlanmasından sonra olası bir erken seçim olmazsa en geç altı ay sonra seçim kampanyaları başlayacak.
Kenti beş yıl yönetecek yerel yöneticilerimizi seçmek için sandık başına gideceğiz.
Ancak... Şu ana kadar İzmir’de MHP dışında hiçbir parti, adayını açıklamış değil.
Kulislerde isimleri aday adayları arasında geçenler ise ortaya çıkıp “Evet ben aday adayıyım” diyemiyor.
Oysa...
Gelişmiş ülkelerde adaylar, en az bir yıl önceden belli oluyor.
Ekibiyle birlikte halka projelerini anlatıyor. Bizde ise her konuda olduğu gibi, son dakikaya bırakılıyor.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hafta içinde İzmir’de adeta gövde gösterisi yaptı.
Baykal, aylar önce parti örgütüne “İzmir’i istiyorum” diyen Başbakan R. T. Erdoğan’a adeta meydan okudu, “İzmir’i alan almış. 9 Eylül’de Mustafa Kemal almış İzmir’i. Sen neyi alacaksın? Mustafa Kemal’den mi alacaksın” dedi.
Bu söz düellosu, önümüzdeki yerel seçimlerin kalbinin İzmir’de atacağını gösteriyor.
Nitekim, sık sık İzmir’e gelen Başbakan’ın talimatı uyarınca başta Genel Başkan Yardımcısı F. S. N. Hotar Göksel olmak üzere AKP’nin İzmirli kurmayları harıl harıl çalışıyor.
Üstelik, devletin bütün olanaklarını kullanarak...
Örneğin; TOKİ’nin yaptığı toplu konutları siyaset malzemesi yaparak...
Buca’da, Çiğli’de olduğu gibi...
YEREL seçimlere henüz daha 9 ay kalmasına karşın, başta İzmir ve ilçeleri olmak üzere pek çok belediyenin başkanlık koltuğuna oturmak isteyen çok sayıda isim var.
Öyle ki; adaylığa soyunan pek çok kişi, bilgisine, birikimine bakmadan kenti yönetmeye talip oluyor.
Evinde eşine, çocuğuna, işyerinde çalışanlara sözünü geçiremeyen, evinde, işinde başarılı olamayan, geçmişine, kişiliğine bakmayan pek çok isim koca koca kentleri yönetmek için adaylığa soyunuyor.
Kuşkusuz, aday adayı ya da aday olmak çok kolay.
Önemli olan seçilip
BAŞBAKANLIK Toplu Konut İdaresi (TOKİ), aralarında İzmir’in de bulunduğu çeşitli il ve ilçelerde toplu konut yapıyor.
İlk kez merhum Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde kurulan bu idare, her iktidar döneminde olanaklar ölçüsünde toplu konut üretti. Nitekim, geçtiğimiz günlerde İzmir’e gelen TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, 2011 sonuna kadar Ege’ye 50 bin konut yapacaklarını açıkladı.
Ege’nin sekiz ilinde toplam 25 ayrı yerdeki TOKİ şantiyesini gezen Bayraktar, bu konutların 20 binini İzmir’de inşa edeceklerini söyledi.
Buraya kadar her şey normal.
Çünkü... Kurumun başında olan insanın yaptıklarını ve yapacaklarını anlatması kadar doğal bir şey olamaz.
Ama...
Normal olmayan şey, bir kamu kurumunun icraatı hakkında, kamuoyuna bilgi vermesi gereken kişi devletin memuru (Vali, kaymakam veya ilgili bürokrat) olması gerekirken, geçtiğimiz hafta AKP’nin Buca İlçe Başkanı Beytullah Salman, bu kurumun temsilcisi gibi açıklama yapması dikkat çekti. Salman, Buca Tınaztepe’de inşaatı tamamlanan 714 konut