ÇERNOBİL Nükleer Santrali’nin sızıntısının bölgedeki canlı yaşamı üzerinde bıraktığı izleri tek tek anlatmaya gerek yok.
Dünyanın 22 yıl önce yaşadığı bu çevre faciasının olduğu günlerde, dönemin bakanının TV ekranlarında çay içerek, “Bakın ben içiyorum, bir şey yok” demesi henüz hafızalardan silinmedi.
Yine geçtiğimiz günlerde Aksaray’da ve Ankara’da, belediye başkanlarının musluktan akan suyu içerek şov yaptığını hepimiz gördük.
Bugünlerde ise İzmir’in suyundaki arsenik oranının yüksek çıkması, benzer
İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’a gitti, iddiaya göre Başbakan R.Tayyip Erdoğan ile görüştü, kentin sorunlarını aktardı, özellikle de su krizine dikkat çekti.
Ardından, geçen hafta içinde yanına bazı belediye başkanlarını ve meclis üyelerini alarak, barajlardaki durumu gözler önüne sermek için Tahtalı Barajı’nın çatlayan toprakları üzerinde açıklama yaptı.
Geçtiğimiz yıl üç baraj yapımını programına alan, kentin su sorunu olmadığını söyleyen, ancak siyasi iktidarın engellemeleri yüzünden bu barajlardan birini bile inşa edemeyen Kocaoğlu’nun ve İzmir’in kaderi, Allah’a kalmış görünüyor.
Hükümet, İzmir’e üvey evlat muamelesi yaparak, yerel yöneticileri zor duruma düşürüyor.
İktidar partisinin İzmir’deki il başkanı da doğal olarak Başkan Kocaoğlu’nu “beceriksizlikle” suçluyor.
Oysa... Hükümet, su sıkıntısına karşı önlem almak için yedi ili beş yıl
SON seçimler öncesinde CHP İzmir örgütünün yöneticileri, “Plajlarda şezlongta yatanlardan oy isteyeceğiz” demişti.
Bu kez şimdiki İl Başkanı Kemal Karataş, “Yazı plajlarda değil, varoşlarda geçireceğiz” diyerek partililere hedef gösterdi.
Son seçimde CHP’nin genellikle sahil şeridindeki yerleşim merkezlerinden oy aldığını, buna karşın kenar mahallelerde pek varlık gösteremediğini herkes biliyor. Alınan sonuçlar da CHP’nin bu bölgelerde halkla bütünleşmemesi, inandırıcı olamaması ve tabii ki iktidar
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili F. S. Nükhet Hotar Göksel “İzmir’e tepeden bakıyoruz. Mevcut durumun fotoğrafını çekip, bu durumu nasıl geliştirebileceğimizi düşünüyoruz” diyor.
Yerel seçim öncesi ellerinde somut projeler olacağını ve bu çalışmalarla seçim stratejilerini oluşturacaklarını söylüyor.
Gördüğünüz gibi AKP, Başbakan R.T.Erdoğan’ın “İzmir’i istiyorum” talimatını yerine getirmek için yoğun bir çalışma içine girmiş durumda.
Aynı şekilde İzmir’de üye
BUGÜN 19 Mayıs. 89 yıl önce Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımının atıldığı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun başlangıç günü.
Büyük Önder Atatürk, 89 yıl önce bir ulusun makus talihini yenecek adımı attığı bugünü, isterseniz bir kez daha anımsayalım:
“1919 yılı Mayıs’ın 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Genel durum ve görünüş, Osmanlı Devleti’nin de içinde bulunduğu topluluk, genel savaşta yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda sarsılmış, şartları ağır bir ‘Ateşkes Anlaşması’ imzalanmış. Büyük savaşın uzun yılları içinde, ulus yorgun ve yoksul durumda. Ulusu ve ülkeyi genel savaşa sokanlar, kendi başlarının kaygısına düşerek, yurttan kaçmışlar. Padişah ve halife görevinde bulunan Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini umduğu alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet; yetersiz, aşağılık, korkak, yalnız padişahın isteklerine bağlı ve onunla birlikte kendilerini
İZMİR’DE Türk-İş’e bağlı Belediye-İş ile DİSK’e bağlı Genel-İş sendikalarının yöneticileri geçtiğimiz günlerde çeşitli vesilelerle yaptıkları açıklamalarda Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu “emek dostu başkan” ilan etmişti.
Yeniden belediye başkan adayı olması için destek veren belediye işçileri, sendikacıların talimatları doğrultusunda Başkan Kocaoğlu’nun düzenlediği her türlü etkinliğe “Hazır kuvvet” olarak katılmışlardı.
Ama...
Bu destek kesintiye uğradı.
Futbol takımlarının
GEÇEN hafta bu sütunlarda AKP İzmir İl Başkanı Aydın Şengül’ün, “Bir beş yıl daha İzmir’in bunları (CHP’lileri kastediyor) sırtında taşımaya tahammülü yok. Kendi rant kavgalarından İzmir’e hizmet etmiyorlar. İzmir’e ne verdiniz? İzmirliler’in ‘Bu da onların eseriydi’ diyebilecekleri hangi eseri bıraktınız?” şeklindeki sözlerine CHP il başkanı ve büyükşehir belediye başkanının yanıt vermediğini yazmıştım.
Hafta boyunca Kurultay çalışmalarına yoğunlaştıkları için AKP il başkanına yanıt vermediklerini söyleyen CHP İl
BAŞBAKAN, sendikacılara ve kendisine muhalefet yapan herkese ağzına geleni söylüyor. Bağırıyor, hakaret ediyor, tersliyor. Argo konuşuyor.
Peki muhalefet geri kalıyor mu?
Adı üstünde ‘muhalefet’...
Onlar da ağzına geleni söylüyor.
Bir büyükşehir belediye başkanı, il başkanına, belediye meclis üyesine ağza alınmayacak sözler sarfediyor.
Gerçi büyükşehir belediye başkanı, daha sonra söylediği sözlerin yanlışlığını farkedip özür diliyor. (Ama il başkanından henüz özür dilemedi)
Aslında, topluma örnek