CHP’de bugün örgütler adeta boşalıyor.
Çünkü...
Milletvekili aday adayı olmak isteyen il ve ilçe yöneticileri görevlerini bırakıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, Rıfat Nalbantoğlu’nun il başkanlığı görevini bırakmasından sonra soy isminde ‘oğlu’ olan bir partiliyi il başkanı yaparak geleneği sürdürecek gibi görünüyor.
* * *
Sadece İzmir’de daha şimdiden vekilliğe soyunanların sayısı 250’yi buldu.
Aday listelerinin merkez yoklaması mı, yoksa önseçimle mi belirleneceği önümüzdeki günlerde açıklanacak.
Gerçi...
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, kurultay konuşmasında ön seçim sözü verdi ama...
Bakalım hangi kentlerde ön seçim yapılacak?
Bu kentler arasında İzmir olacak mı?
Hep birlikte göreceğiz...
* * *
Kuşkusuz aday olmak herkesin en doğal hakkı...
Ancak...
Eskiden...
Yani...
CHP’nin, gerçek CHP olduğu 12 Eylül öncesi dönemde...
Herkes haddini bilirdi...
Örneğin; daha dün partiye üye olan...
Veya...
Üç beş ay ilçe örgütünde görev yapan kimse kendine vekil veya başkan koltuğunu uygun görmezdi...
Adayların önseçimle belirlenmesi bir gelenekti...
Merkez yoklaması kimsenin aklının ucundan bile geçmezdi...
Kimin nereye aday olacağı en az dört yıl önce belli olurdu...
Öyleki; önseçim, tam bir şölen havasında geçerdi.
Herkes birbirine saygı gösterir, kavgasız, gürültüsüz, hakim nezaretinde seçim yapılırdı...
Oysa...
Şimdi öyle mi?
Cebine parayı koyan...
Sırtını genel başkana veya parti üst yönetiminde bir isme dayayan vekillik rüyası görüyor.
Umarım önümüzdeki seçimlerde de adaylar eskiden olduğu gibi ön seçimle belirlenir de vekillik rüyası görenler, boyunun ölçüsünü alır.
Kim sahip çıkacak bu 9 milyon emekliye?
AKP iktidarı, memur maaş zamlarını açıkladı.
Binde iki...
Esas alınan kriter, yıllık enflasyon oranı oldu.
Yani...
İçerisinde pingpong topu, şemsiye, zincir, boru, zımpara kağıdı ve otomobil lastiği gibi çok sık tükettiğimiz (!) eşyaların yer aldığı enflasyon sepetindeki ürünlerin fiyatındaki artışın dikkate alınmasıyla hesaplanan enflasyon rakamları...
Temel gıda maddelerinin fiyatı hiç artmıyor (!)...
Örneğin; et, süt, yumurta, şeker, pirinç, yağ ve un gibi...
Geçen yılın başında marketten 100 lirayla ne kadar mal alıyordunuz, bu yılın başında aynı paraya ne kadarını alabiliyorsunuz bir bakın bakalım...
Akaryakıta yapılan üst üste zamlar nedeniyle dünyanın en pahalı benzin ve mazotunun kullanıldığı bir ülkede...
Zorunlu tüketim mallarına yapılan zamlar...
Ve asıl önemlisi dikkate alınması ve hesaba katılması zorunlu bir başka kriter ise açlık ve yoksulluk sınırıdır.
Asgari ücretin 630 lira olduğu ülkemde Türk-İş tarafından açıklanan ve 4 kişilik bir aile için geçerli açlık sınırı 867 lira, yoksulluk sınırı da 2 bin 826 lira.
Halk gitgide yoksullaşıyor. Ülkemizde hiç ekmek alamayacak durumda olan 319 bin kişi, yoksulluk sınırı altında yaşayan 12 milyon insan var.
Bu tabloya göre Türkiye’de asgari ücretle çalışanların tamamı ve mevcut emeklilerin büyük bir bölümü açlık, sayıları yüzde 1’i geçmeyen kalan bölüm ise yoksulluk sınırının altında maaş almaktadır.
Memura ve emekliye yapılan zam ile sadece iki çay bir gevrek alınabiliyor.
Peki bu tabloda sizce bir ‘adalet’ var mı?
Oysa bu uygulamayı yapanların partisinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi!...
Boşuna dememişler “Kişi adının adamı olmalıdır” diye...
Ama...
Neredeeeee!
Önerim: Tüm emekliler tek bir çatı altında birleşmeli ve yumruğunu bir yere vurup sesini duyurmalı.
İsteklerini yerine getirecek siyasi partiyi iktidara taşımalı.
Olur mu?
Neden olmasın?
AKP’ye oy verenlerin pişmanlığı
“AKP’ye oy verdim, pişmanım” diyen sadece yapımcı ve yönetmen Sinan Çetin değil.
Çevremde birçok kişi bu sözleri tekrarlıyor.
Krizin ‘teğet geçmediği’ işletmelerin sahipleri...
Onlarca, yüzlerce, binlerce esnaf, üretici, işçi, işsiz, memur ve emekli...
Aynı şeyleri söylüyor.
“AKP’ye oy verdiğime pişmanım” diyor.
Şimdi yedi ay sonra sandık gelecek.
Umarım bugün ‘pişmanım’ diyenler, sandığa gidince yine ‘pişman olacakları bir davranış’ yapmazlar.
Şakşakçı millet(vekili)iz vesselam!
BAŞBAKAN Erdoğan, partisinin meclis grubunda konuşurken vekiller, gösterdiği yanlış haritayı alkışladı.
Eeeeeee...
“Şakşakçı milletiz” diye boşuna dememişler ya...
Nitekim...
Bugün çarmıha gerilmek istenen 12 Eylül darbecilerini zamanında kimler alkışladı?
Yine bugün yüzde 58 ‘evet’ oyuyla değiştirilen 1982 Anayasası’na geçmişte yüzde 92 ‘evet’ oyu verenler kim?
Sakın aynı şakşakçılar olmasın?
Bayram gelmiş neyime?
Eli kalem tutanların tutuklu, tetik çekenlerin ise salıverildiği bir ülkede 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı kutlamanın alemi var mı?
GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLA YER ALIN