Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

NEDEN hâlâ iş kazaları ve meslek hastalıklarında Avrupa’da birinciliği, Dünya’da da Bangladeş ve Pakistan’dan sonra üçüncülüğü kimseye kaptırmıyoruz?
İlk üç sıranın İslam ülkeleri tarafından paylaşılması bir tesadüf mü?
Yoksa...
İş kazaları ve meslek hastalıkları konusunda da “bize bir şey olmaz” ve “kadercilik” zihniyetinin bir sonucu mu?
Yapılan araştırmalar, kazaların sadece yüzde 3’ünün önceden görülemez (öngörülemez) kazalar olduğunu gösteriyor.
Bir başka deyişle, kazaların sadece yüzde 3’ü “kader” anlayışının sonucu olabilir.
Buna karşılık, kazaların yüzde 97’sinin önceden önlem alınıp önlenebileceği anlaşılıyor.
Bunun anlamı, ülkemizde yıllık ortalama bin 500 kazadan sadece 45’inin öngörülemeyen kaza (kader) olduğudur. Buna karşılık bin 455 kazanın önceden tedbir alınıp önlenebileceği ortaya çıkıyor.
Öyleyse, kazalar için “kader” değildir demek yanlış olmaz.
* * *
Ülkemizde, iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle günde ortalama 4 kişi ölüyor 9 kişi de yaralanıyor.
Ülkemizin bu yüzden uğradığı iş günleri kaybı, ilaç ve doktor gibi sağlık yardımları, ödenen tazminatlar, geçici veya sürekli iş göremezlik ödenekleri, araç-gereç ziyanı, kaza nedeniyle işyerinde işçilerin motivasyon eksikliğinden kaynaklanan ve günlerce süren verim ve randıman düşüklüğü, yine yapılan araştırmalara göre yıllık 8 -10 milyar TL civarında bir maddi kayba yol açıyor.
Nitekim, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası tarafından 156 MESS üyesi işyerinde toplam 109 bin 625 çalışanla araştırma yapılmış.
Buna göre; 2009 yılında 4 bin 643 iş kazası yaşandı.
En fazla iş kazası yaşanan illerin başında bin 106 kaza ile İzmir, 910 kaza ile Kocaeli, 852 kaza ile Bursa geliyor.
Ne yazık ki geçen yıl, bir önceki yılda olduğu gibi, yaşanan iş kazalarının yüzde 80’i güvensiz hareketlerden kaynaklandı.
İş kazalarında, yaş dağılımına göre değerlendirme yapıldığında, en fazla kazanın genç ve yetişkin olarak sınıflandırılan 26-35 yaş grubu arasında yüzde 52 oranı ile yaşandığı görülüyor.
En fazla kaza üretim alanlarında (yüzde 81) ve atölyelerde (yüzde 8) meydana geldi.
En çok zarar gören uzuvlar el parmakları, el bilekleri ve eller oldu.
Meydana gelen iş kazaları sonucunda yaklaşık 86 bin kayıp işgünü yaşandı.
İşverenin daha çok kazanma hırsı, dikkatsizlik, denetimsizlik ve eğitimsizlik iş kazalarının temel nedeni.
Bu nedenle başta işveren olmak üzere, devlete, işçilerin örgütlü olduğu sendikalara büyük görev düşüyor.




Şili’dekiler güzel kurtuldu bizimkiler ise ‘güzel öldü’
ŞİLİ’DEKİ 33 madencinin 69 gün sonra burnu kanamadan kurtarılmasının ardından “Bu olayı niye o kadar büyütüyoruz. Bizde olsa üç günde çıkarırdık” diyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’e ne diyeceğimi bilemiyorum...
Oysa... Aynı Bakan, Zonguldak’taki maden ocağında meydana gelen grizu faciası sonrasında yaptığı açıklamada “Güzel öldüler. O konuda ben acı çekmediklerini ve fizik olarak da güzel öldüklerini buradan rahatlıkla söyleyebilirim” dememiş miydi?...
Tıpkı sünnetçinin “Hiç acıtmadık” demesi gibi...
Ömer Bey, o madenciler, senin onları kurtaracağını umarak öldüler... Devletlerine güvendiler ve beklediler...
Beyinlerinin bir yanında yukarıda bıraktıkları bebelerine, eşlerine, analarına ve babalarına kavuşmayı beklediler.
Günlerce beklediler... 30 işçi yaşamını yitirdi.
İki ceset ise yerin yedi kat altında çıkarılmayı bekliyor.
Ve ölenler çok güzel öldüler değil mi Ömer Bey?
Umarım, size böyle bir güzellik yapılmaz.



‘Kabak’ kime patlayacak?
AKP’nin referandumdan sonra sahil kesimindeki illerle ilgili hazırladığı rapordan çarpıcı sonuçlar çıktı.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla “Sahillerden neden oy alamıyoruz?” sorusuna yanıt arayan AKP, “Hayır” oylarının önde olduğu sahil kesimindeki kentlerde alınan sonuçları, 2009’daki yerel seçim sonuçlarıyla karşılaştırdı, “Evet” cephesinin oyunu artırdığı sonucuna ulaştı. “Sahiller Araştırması” olarak bilinen çalışmayla ilgili yapılan ankette “Hayır” kararının ideolojik bir tavır olup olmadığı soruldu.
* * *
Söz AKP’den açılmışken; İzmir İl Başkanı Ömür Kabak için “Gitsin mi kalsın mı?” tartışmaları yapılırken kabağın il yönetiminin başında patlayacacağı gibi bir izlenim doğuyor.
Ama...
Bence yönetim kurulu üyeleri, kabak başlarına patlamadan, topluca istifa ederek Ömür Kabak’ı kendi haline bırakmalıdır.
İlk istifa mektubunu da Fazıl Say yüzünden Kabak ile ters düşen Bülent Delican’ın vermesi farz olmuştur.