Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HER ŞEY 27 Şubat’ta yapılan CHP İzmir il Kongresi ile başladı.
Mevcut İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu, dönemin Genel Başkanı Deniz Baykal’ın vetosunu yedi. Baykal’ın işaretiyle aday gösterilerek 7 kez gidip 8 kez gelerek (Maalesef Demirel’in rekorunu kıramayacak) il başkanlığı koltuğuna oturan Ekrem Bulgun, namı diğer ‘dede’ , ‘birleştirici’ misyonu üstlenerek göreve başlamıştı.
Dede, koltuğuna oturur oturmaz, ilçe örgütleri, belediye başkanları ve milletvekilleri ziyaret etmiş, bağlılık yarışına girmişti.
Sonra malum ‘kaset’ çıktı ortaya...
‘Kral öldü, yaşasın yeni kral’ diyen kimi partililer, “En keskin Önder Savcı”, “En büyük Kemalci” oldu.
Kurultayın ardından Bulgun, ilk il yönetim kurulu toplantısında “Hep birlikte istifa edelim mi?” diye sordu. İki kişi (Rıfat Özer ve Ali Rıza Kaya) hariç hepsi “Hayır” dedi.
Sonra birlik ve beraberlik şarkıları söylense de zaman zaman “İstifa veya görevden alma söylentileri” çıktı.
Bu süre içerisinde yapılan şu açıklamalar dikkatlerden kaçmadı:
* * *
“Görevimizin başındayız. İzmir’e sual sorulacaksa biz yanıt vereceğiz, başkası değil. Kimse kendine vazife ihdas etmesin. Burası erken kalkanın yer tutacağı Güller Sineması değil; CHP İl Başkanlığı’dır. Taviz vermem. İstifa etmek gibi bir düşüncem yok.” (Ekrem Bulgun-23 Mayıs 2010)
* * *
“Ortada istifamı gerektirecek bir durum söz konusu değil. Ben yılların siyasetçisiyim. Bir grup çevrelerin oyununa gelip de istifa etmem, görevden kaçmam.” (Ekrem Bulgun -25 Mayıs 2010)
* * *“
Ne benim gündemimde ne de Genel Merkez gündeminde İzmir ile ilgili bir kanaat var. Konu ile ilgili olarak da parti üst yönetiminden kimseyle görüşmedim. İl başkanı olarak atandığım dönemde de PM üyesiydim. Böyle bir görev verilirse kaçmak olmaz. Ancak şu an için Ankara ya da İzmir’de böyle bir beklenti yok.” (Rıfat Nalbantoğlu -25 Mayıs 2010)
* * *
“Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile telefonla görüştüm. Kılıçdaroğlu, ‘Görevden alma yok. Bunlara kulak asmayın, işinize bakın’ dedi” (Ekrem Bulgun - 28 Mayıs 2010)
* * *
“Sıtkı Kürüm’ün kişisel fikri, Bulgun’un istifa etmesi olabilir. Düşüncesine saygı duyuyorum. Ama benim görüşüm istifa etmemesi ve görevine devam etmesi noktasındadır.” (Aziz Kocaoğlu-28 Mayıs 2010)
* * *
“Ben Ecevit’e iki kez istifa dilekçesi vermiş biriyim. 78 yaşında bir tarihim. Siyasette neler gördüm. Görevden alınma endişesi taşımıyorum, çok rahatım.” (Ekrem Bulgun-1 Haziran 2010)
* * *
“Bulgun’un görevden alınması konusunda MYK’de bir karar verilirse, önce ben karşı gelirim. Seçimle gelen seçimle gider.” (Abdürrezzak Erten-1 Haziran 2010)
* * *
“Son günlerde basında çıkan bazı yayınlar, örgüt içerisindeki hareketlenmeler, yönetim kurulumuz üzerinde oynanmak istenen oyunlar gözönüne alınarak, Genel Merkezimizin de önünü açmak ve İzmir’de yine parti içi barışı sağlamak amacıyla, yönetim kurulumuz il başkanı ve üyeler olarak istifa etmeye karar vermiştir” (Ekrem Bulgun-7 Temmuz 2010)
* * *
“Yönetim düşüyorsa, delegeler olağanüstü kongre için imza topluyorsa kendini sorgulamalı. Siyaset, birtakım insanların eteklerine yapışarak yapılmaz. Tabanda yoksan tavanda da olamazsın.”(Abdürrezzak Erten- 9 Temmuz 2010 )
* * *
CHP İzmir İl Örgütü’nün 135 günlük seyri böyle.
Eğer, 135 gün önce yapılanlar doğru ise o doğrunun arkasında duranlar bugün nerede?
Şayet o zaman yapılan yanlışsa ki; bana göre yanlış. O yanlışın arkasında duranlar neden şimdi hiç bir şey olmamış gibi sessiz kalıyor?
Büyük olasılıkla 135 gün önce il başkanlığı koltuğunda oturan Rıfat Nalbantoğlu’na bugün tekrar aynı görev verilecek.
Tıpkı, marabasıyla birlikte köyden şehire gidip geldikten sonra “Biz bu b...ku neden yedik?” diyen ağanın meşhur hikayesinde olduğu gibi...
Neyse...
“Hiçbir partili yazlığına gitme, otele çekilme hayali kurmasın. Herkes sokakta olacak, propaganda yapacak” diyen Ekrem Amca, partililere tatili yasaklamıştı...
Ama...
Partisi onu zorunlu tatile gönderdi.
Çeşme’de torunlarını sevsin, Deniz Bey gibi bol bol denize girsin diye...
Buradan Ekrem Amca’ya dost ve düşmanını çok iyi tanımasını diliyor, ‘sağlıklı tatiller’ diyorum.


CHP’de satış zamanı!
ESKİ CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Antalya’nın Korkuteli İlçe Örgütü’nün yemeğinde bakın ne demişti:
“Birbirimize destek vereceğiz. Korkmayacağız. Sapmayacağız. Çizgimizi, kişiliğimizi satmayacağız. Kimseye yaranmaya çalışmayacağız. Birileri gelip bize ‘yapmayın’ diyebilir, ama iyi gün dostları ile bir yere gelemeyiz. Soracaksın: ‘Ben buraya gelene kadar sen neredeydin? Şimdi geliyorsun bana da yolunu değiştir’ diyorsun... Korkmadan, sapmadan ilke ve inançlarınıza sahip çıkacaksınız. Dostlarınızı satmayın elbette... Sizi bugünlere getirenleri sakın ha satmayın. Onları yok saymayın. Siyaset güven, vefa işidir.”
Baykal’ın bu sözleri, bugünlerde CHP’de herkesin dilinde... Bu nedenle; Ekrem Bulgun’a ilk kurşunu sıkıp satan belediye başkanları...
Aile fotoğrafı çektirme yarışına giren ilçe başkanları...
Delege listesini hazırlarken ‘silgi’ olan vekiller...
Neredesiniz?
Ne oldu, hiç sesiniz, soluğunuz çıkmıyor?
Güneşin seyrine göre, yönünü belirleyen günebakan cinsi siyasetçiler, size soruyorum:
“Vefa, sizin için İstanbul’da semt adından başka bir şey ifade etmiyor mu?”