İZMİR geçen hafta, Türkiye Bankacılar Birliği yöneticilerine ev sahipliği yaptı.
İzmir iş dünyası ile bankacılar biraraya geldi.
Bankacılar, sektörle ilgili bilgi verdi. İş dünyasının önemli bölümü krizde zor günler geçirmesine karşın, kazançlarına kazanç katan bankaların yöneticileri, (Nitekim Kurumlar Vergisi rekortmenleri listesinde ilk 12’nin 9’u özel ve kamu bankaları) özellile banka komisyon ve masrafları konusunda hiç taviz vermeyeceklerini, geri adım atmayacaklarını belirterek, “Herkes bankacılık masraf ve komisyonlarına alışmalı” dedi.
Oysa...
Daha bir kaç hafta öncesine kadar bankacılık sektörünü topa tutan sanayici ve işadamları, Türkiye’de global krizin etkileriyle tüm sektörlerin küçüldüğünü, büyüyen tek sektörün ise bankacılık olduğunu ifade etmemiş miydi?
Etti.
Yine aynı sanayici ve işadamları, “Bankalar bizim çanımıza ot tıkıyor. Türk özel sektörünün içinde bulunduğu sıkıntılı durumda bankaların vicdansız ve insafsız davranışlarının payı çok büyük. Hâlâ kredi kartı faizleri yüzde 30’lar civarında, ticari kredi faizleri yüzde 25’ler civarında devam etmektedir. Enflasyonun yüzde 8 olduğu bir ortamda, yüzde 25 faiz çok büyük bir rakam. Yani enflasyonun 3 misli oranında faiz alıyorlar bizden. Bunun altından kalkmak mümkün değil. Biz enflasyonun yüzde 100 olduğu günleri gördük. Ama hiçbir zaman yüzde 300 faiz vermedik bankalara. Burada bir terslik var” demedi mi?
Dedi.
Yine aynı kesimler, Başbakan Erdoğan’ın “Her esnaf bir işçi alsın” şeklindeki önerisine “Başbakan, aynı öneriyi biraz da finans kesimine yapsın” diye çağrı yapmadı mı?
Yaptı.
Ama...
İzmir’deki sanayici, işadamı, tüccar ve esnaf temsilcileri, bankacı buluşmasında nedense “Dut yemiş bülbül” gibi sus-pus oldular.
Hiç biri bankaların üst yöneticilerine bu yakınmalarını söylemedi.
Söylediyse de biz mi duymadık?
Temsil ettikleri sanayici, tüccar ve esnaf kesimi mi duymadı?
Görünen o ki; bankacılar, İzmir’de bir süredir yükselen sesleri kesmek için sanayici ve işadamlarının gazını alıp gitti.
Tatı’nın görmediği kirlilik!
BUCA Belediye Meclisi’nde gelişigüzel asılan bez pankart ve tabelaların yarattığı kirlilik gündeme geldi.
Başkan Ercan Tatı, “Tabela kirliliği ile mücadelemiz devam ediyor. Zabıta ekiplerimiz ve ilgili müdürlüklerimiz sürekli denetim halinde. İlçede asılan afişler ve tabelalar ciddi kirliliklere neden oluyor” diyor ve ilçenin estetik güzelliği için kirliliğe izin vermeyeceklerini ifade ediyordu.
Oysa...
Sevgili başkanın fazla uzağa gitmesine hiç gerek yok...
Şöyle makam odasının penceresinden dışarı bir baksa, hemen Belediye Sarayı’nın önündeki ağaçların bez pankartlar nedeniyle “dilek ağacı”na nasıl dönüştürüldüğünü görecek ve asıl görüntü kirliliğini kimin yaptığını anlayacaktır.
Vefa şampiyonunun düğünü
İZMİR’İN, “Vefa Şampiyonu” Sancar Maruflu’ya dostları da vefasını gösterdi.
Çeşitli sivil toplum örgütlerinin organize ettiği, Karşıyaka Altınbalık Restoran’daki “Vefa Gecesi”ne hemen her partiden, her camiadan isim katıldı.
Gecede, siyasetçisinden sporcusuna, işadamından sanatçısına, bilim adamından gazetecisine kadar beşyüze yakın davetli vardı.
Özellikle eski belediye başkanlarının katıldığı geceye, yenilerin rağbet etmeyişi ise “yeniler vefasız” yorumlarına neden oldu.
Sancar Maruflu’nun eşi Ayla Hanım ile birlikte salona bir girişi vardı ki; görmeliydiniz.
Sanırsınız salona gelin damat giriyor!
Herkes ayakta Maruflu’yu alkışladı.
Daha sonra Sancar Ağabey’in çocukluktan, günümüze kadar uzanan fotoğraflarının yer aldığı bir slayt gösterisi yapıldı.
Kimler yoktu ki birlikte fotoğraf çektirdikleri arasında...
Eski belediye başkanları, başbakanlar, cumhurbaşkanları...
“Nerede bir yürek İzmir için atarsa, orada Sancar Maruflu vardır” sözleri ile anons edildi..
Herkes Sancar Ağabey’in vefasından, yardımseverliğinden, dostluğundan, insanlığından söz etti.
Kimi “Sancar İzmir’in hafızası” dedi.
Kimi ise “İzmir’e bir kaç Sancar daha gerekli” diye konuştu. Maruflu ise bütün bu konuşmalara salondakilerin çoğunun ismini tek tek okuyarak teşekkür etti ve şöyle dedi:
“Coşkulu, heyecanlı ve duyguluyum. Sevilmek güzel birşey ama fazladan birşey yaptığımı düşünmüyorum. Bu toplumun ferdi olarak, üzerime düşen görevleri yapmaya çalıştım. Bunları yapmasaydım yanlış olurdu. En büyük dileğim ise bu kadroyu 2023 yılında, Cumhuriyetimizin 100. yıl kutlamalarında görmek.”
Bazı davetliler, nazar değmesin diye Sancar Ağabey’e nazar boncuğu hediye etti.
Ben de Sancar Ağabey’e sağlıklı, mutlu bir yaşam diliyorum.
Ve “İyi ki varsın” diyorum.