Kolay gelsin İzmir!

31 Mart 2008

Bugün Expo’da İzmir için karar günü... Türkiye’nin 1992’den beri gözünü diktiği Expo uluslararası fuarının oylaması bu akşam Paris’te yapılacak.
2015 Expo’sunun iki adayı, Milano ve İzmir için 151 ülkenin delegeleri gizli oy kullanacak. İzmir, 76 üyenin oyunu alabilirse kaderini değiştirecek. Seçimin ödülü, 16 milyon ziyaretçi ve 15 milyar dolar yatırım...
Aylardır başta Cumhurbaşkanı Gül olmak üzere devlet mekanizması Expo için kulis yapıyor. Diplomatlar bulundukları ülkeleri iknaya çalışıyor. Delegeler İzmir’de ağırlanıyor. Expo’yu kapmak için ciddi çaba ve kaynak harcanıyor.
İzmir’in, ilk Expo’ya ev sahipliği yapan Milano karşısında avantajları var; ama dezavantajları da var. Böyle bir günde, çok sevdiğim İzmir’in zorluklarından söz edecek değilim. Sadece stratejik bir konuya dikkat çekeceğim:

Güvenlik Konseyi yarışı
Türkiye, önemli iki yarışa aynı anda soyundu:
Bunlardan ilki Expo fuarı...

Yazının Devamı

Cem Yılmaz belgeselci oldu

30 Mart 2008

Nebil Özgentürk halen yayını devam eden belgesel serisi “Türkiye’nin Hatıra Defteri” için ilginç bir fikir geliştirdi: Dizi için 13 sinema yönetmeninden 13 kısa film çekmelerini istedi.
Davet edilen 13 yönetmenden biri de Cem Yılmaz’dı.
Yılmaz’ın kısa film yerine belgesel çekmeyi tercih ettiğini öğrenince “belgeselci dayanışması” adına soluğu sette aldım.
Ama gittiğim yer, “set”ten ziyade aile sofrasına benziyordu.
Oyuncu koltuklarında ise Cem Yılmaz’ın babası, abisi, dayısı oturuyordu.
Sonradan öğrendik ki, Cem’in 10 dakikalık belgeseli, yaşanmış bir aile hikayesine dayanıyor. Ve onun bakış açısıyla perdeye yansıyınca bu sade öykü, nefis bir insan hikayesine dönüşüyor.
Kısmet’i karşılamak

Yazının Devamı

Seçim gecesi başlayan hastalık

29 Mart 2008

Bir AKP milletvekiliyle sohbet ettim geçenlerde... son duruma ilişkin ilginç bir benzetme yaptı.
“Hani” dedi, “ciddi bir hastalıkla yüz yüze gelenler önce kendilerine yakıştıramaz ‘Bana bir şey olmaz’ derler ya; bizim durum da öyleydi. Kapatma davası açılacağının haberleri geliyordu, ama ‘Olmaz, bu kadar oy almış bir iktidar partisine yapamazlar’ diyorduk.”
Ya şimdiki durum?
Hastalık raporunu öğrenen hastanın durumu:
Önce bir panik havası...
Ardından, çare arayışı...
* * *

Yazının Devamı

Tersine: Herkes bir adım ileri gitsin!

27 Mart 2008

Fikret Bila duruma en doğru teşhisi koydu:  “Dehşet dengesi...”
Savaşın tarafları, birer iddianameyle eldivenleri birbirlerinin yüzüne vurdular.
Bu, bir düello çağrısı...
“Ergenekon”a karşı “Kapatma davası”...
“Kapatırım partini ” tehdidine karşı sistemin ipliğini pazara çıkarma kavgası...
Artık hukuk değil, siyaset konuşuyor.
Dehşet dengesinde herkes gerilimi ölçülü tırmandırıyor.

Yazının Devamı

Güneydoğu yeniden PKK’ya mı dönüyor?

25 Mart 2008

Ankara kendi derdindeydi; nevruzla ilgilenemedi. Oysa bu 21 Mart önemliydi.
Kara harekâtından sonraki ilk nevruz, PKK’ya verdirilen tahribatın ve bölgenin operasyon sonrası tansiyonunun ölçülmesi açısından da merakla bekleniyordu.
Bölge valilerinin çoğunun hassasiyetle davranmasına karşın Van, Siirt, Hakkâri üçgenindeki yetkililerin yasakçı tavrı ve polisin orantısız güç kullanımıyla olaylar yaşandı.
Bir ölü, çok sayıda yaralı var.
* * *
Ancak nevruzun asıl siyasi sonucu, Abdullah Öcalan isminin belki önceki yıllardan da fazla ön plana çıkması oldu.
Ankara protokolü Milli Kütüphane bahçesinde nevruz ateşi üstünden atlayadursun Diyarbakır’da Öcalan resimleri taşındı, “Biji Serok Apo” sloganları atıldı.

Yazının Devamı

Başka kapıya!

24 Mart 2008

Dünkü Vakit gazetesinde bir manşet: “İkiyüzlüleri iyi tanıyın!”  Şöyle diyor:
“28 Şubat sürecinde sabaha karşı gözaltına alınan mütedeyyin insanlar için kılını kıpırdatmayan (..) kartel kalemşörleri, İlhan Selçuk’un gözaltına alınmasına hemen karşı çıkarak tam bir çifte standart sergiledi.”
Altta “kartel kalemşörleri”nden 8 isim var:
Biri benim...
Ne yapmış bu yazarlar?
1. sayfadan yöneltilen suçlamaya göre, “Merve’nin (Kavakçı) kapısı gece yarısı tekmelendiğinde alkış tutmuşlar.”
* * *

Yazının Devamı

İlhan Selçuk’tan yeni akrostişler gelir mi?

23 Mart 2008

 Tarihin tekerrürü: 12 Mart’ta yine gözaltına alınmıştı İlhan Selçuk... Dönemin ünlü işkence karargahı Ziverbey Köşkü’ne götürülmüştü.
O zamanki savcı, kendisinin “Marksist, Leninist hatta Maoist” olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu.
Bunu kanıtlamak için de Cumhuriyet’teki yazılarından örnekler çıkarıp okuyor, “Bak ne yazmışsın” diyordu.
Devrim dergisi çevresinde bir cunta oluşturmakla suçlanıyorlardı; Madanoğlu liderliğinde iktidarı devirecek, devleti ele geçirecek ve ülkeye komünizmi getireceklerdi.
Köşk’ün her yanından işkence sesleri geliyordu. Haykırışlar, dayak sesleri...
O da dövülmüş, falakaya yatırılmış, sonra tabanları patlamasın diye ilaçlı sularda yürütülmüştü.
Şimdi yatağına zincirliydi.

Yazının Devamı

Altın vuruş

22 Mart 2008

Cuma, haftanın belalı günü haline geldi: 12 Mart muhtırası bir cuma günü verilmişti.
12 Eylül darbesi yine bir cuma geldi.
Geçen cuma Yargıtay Başsavcısı “laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği gerekçesiyle” AKP’ye kapatma davası açtı.
Bu cuma da Ergenekon savcısı “demokrasi karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği gerekçesiyle” sorguladığı örgüt için gözaltı harekâtına girişti.
* * *
Son iki cuma hamlesinin birbirinden bağımsız olduğuna insanları inandırmak zordur artık...
Her adım bir öncekinin rövanşı, her hamle diğerinin intikamı gibi algılanıyor.

Yazının Devamı