Hürriyet’te Onur Baştürk ilginç bir yazı dizisine imza attı. İstanbul-Bodrum-Çeşme’ye sıkıştırılan gece hayatını Anadolu’da gözledi. İzlenimleri şöyle:
Konya’da eski Etiler şarkıcılarının taklitleri yaygınmış.
Pavyonlar kenti Adana’nın yeni gençliği kendi Reina’sını yaratmış; “Gossip Girl” dizisindeki türden ilişkiler yaşıyormuş.
Trabzon, DJ müziğine yeni yeni alışıyormuş.
Gaziantep’teki son model alışveriş merkezi ve Etiler kopyası “Eller havaya” mekânı şaşırtıcıymış.
Diyarbakır’daki gece kulübünde sisler içinde yabancı popla dans eden gençler artık çılgınca eğlenmek istiyormuş.
Baştürk’ün yazdıklarından şu izlenimi edindim:
Anadolu, İstanbul’un eskilerini giyiyor.
Hani apartmanın zenginleri, eskimiş elbiselerini kapıcının çocuklarına verir de o giysiler o çocukların üzerinde sırıtır ya; eski Etiler eğlencesi de yeni Konyalıların, Anteplilerin, Adanalıların üzerinde öyle sırıtıyor sanki...
* * *
Yıllar önce bir şeker bayramında Adrasan’da köylülerin bir seyirlik oyununu izlemiştik.
Yaşlı genç, kadın erkek bütün köylüler, gece meydanda yakılan ateşin başında, oyunun içindeydi. Kendi diktikleri kostümler, yaptıkları makyajlarla “kadı, muhtar, deli, Arap, efe” gibi kılıklara girmiş, hem oynuyor hem gülüp eğleniyorlardı.
Sorduk: Hepsi oyunu ana babadan öğrenmiş; kim bilir kaç nesildir oynuyorlar.
Derken bir gün köye elektrik gelmiş, ardından da televizyon... Herkes resimli kutunun başına üşüşmüş. Meydana çıkmaz, oyuna katılmaz olmuşlar. O günden beri kendi başlarına eğlenmiyor, eğlenenleri izliyorlarmış.
* * *
“Oyun bir ihlaldir” demişti “rahmetli” demeye dilimin varmadığı sevgili Ünsal Oskay hocam;
“Kurulu nizama kafa tutar, onu sorgulamamıza yol açar. Modernleşmeyle evcilleştirilmiş, zapturapt altına alınmıştır.”
Karagöz’ü düşünün:
Bu edepsiz muhalifi sarayın sansürü bile yıldıramamıştı; onu bitiren, devlet tarafından halkı terbiyeyle görevlendirilmesi oldu.
Rengârenk Anadolu cümbüşünün sivri dilli taşlamaları, zekâ oyunu manileri, usul erkan öğreten sıra geceleri de TRT’nin tektipleştirme seferberliğinde yerle yeksan olmadı mı?
* * *
Maziye ağıt değil bu; eskiden eğlencenin üreticisi olan halkın, tüketici konuma geçtiği bir süreçten söz ediyorum.
Modernleşmeyle birlikte önce devlet, sonra piyasa, eğlence endüstrisine el koydu. İş yükünün, mutsuz ilişkilerin acısını dayanılır kılacak, basmakalıp eğlence modelleri sundu.
Sanat, hayatın unutturduklarını hatırlatma çabasıdır.
Eğlence ise aksine, son hatırladıklarımızı da unutturma misyonuna soyundu. İçi boşaltıldıkça daha çok ilgi gördü.
TV’nin yıllarca taşrada ektiği tarlalar, şimdi ürün veriyor.
Kitle kültürünün İstanbul’dan attığı ağa bütün Anadolu takılıyor.
Ve piyasa, Artvin’den Mardin’e, Tekirdağ’dan Adana’ya yerel renkleri sile sile, kitleleri birörnek alışveriş merkezlerinde alışverişe ve Etiler patentli barlarda taklit hazlara sürüklüyor.
* * *
Anadolu’da “eğlenmek”, “durup dalga geçmek” anlamında kullanılır.
Yan gelip yatana “Hadi eğlenme de çalış” derler.
“Anadolu eğleniyor” deyince benim aklıma hep o tabir geliyor nedense...