Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Anayasa değişiklik paketini siyasetin duayeni Hüsamettin Cindoruk’la konuştuk.
“Meclis Başkanı’nın yerinde olsam, hem usul hem esas yönünden Anayasa’ya aykırı olan bu ‘teklif’i, Komisyon’a sevk etmem” dedi; eski bir Meclis Başkanı olarak...
Ancak o bunu söyledikten 12 saat sonra Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin ‘taslak’ı Komisyon’a sevk etti.
Cindoruk’un bundan sonrasına ilişkin tahmini şu:
“Bu paket Meclis’ten çıkar. Referandumdan da çıkabilir. Ama Anayasa Mahkemesi’nden döner.”
* * *
Diyelim ki AKP tam kadro oy verdi ve anayasa değişiklik paketi “kıl payıyla” Meclis’ten geçti.
CHP de iptali için Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı.
İlk garabet şu:
Anayasa Mahkemesi, kendisini bambaşka bir hale sokacak olan anayasa değişikliğini görüşecek. Yani kendi varlığını masaya yatıracak.
Anayasa’yı değiştirmeyi amaçlayan bir teklifin “Anayasa’ya uygun olup olmadığına” bakacak.
Bir yerde kendi ipini çekip çekmemeye karar verecek.
* * *
AKP, aylar öncesinden planını yapıp referanduma sunulma süresini 60 güne indirdi. Dolayısıyla paket, Meclis’ten çıkıp Cumhurbaşkanı’nca referanduma sunulduktan 2 ay sonra sandığa gelecek. O 2 ay içinde Anayasa Mahkemesi bu kadar kapsamlı ve tartışmalı bir konuyu karara bağlayabilir mi?
Zor.
Bitiremezse ne olacak?
İkinci garabet orada:
Paket, bir yandan Anayasa Mahkemesi’nde görüşülürken öte yandan referanduma sunulacak.
* * *
Garabetin büyüğü sonda:
Bütün kış boyunca birbiriyle çatışa çatışa keskinleşmiş partiler, kutuplaşmış kitleler, yaz sıcağında referandum için yollara dökülecek, miting meydanlarına çıkacak.
Kimse anayasa maddelerine filan bakmayacak.
Muhalefet, bunu hükümete güven oylaması şekline sokmaya çalışacak.
Hükümet ise “Verin oyunuzu, çekin şu yargıyı önümüzden” propagandası yapacak.
* * *
Diyelim temmuzda referandumdan “evet” çıktı.
Bir süre sonra da Anayasa Mahkemesi kararını açıkladı:
“Hayır!”
Kaosu düşünebiliyor musunuz?
Yapısı halkoyuyla değiştirilmiş Anayasa Mahkemesi, yapısını değiştiren anayasa değişikliğini durdurmuş olacak.
Hükümet bunu “Ankara’da 11 hâkimin halk iradesine ipotek koyması” olarak yorumlayacak.
Bütün bu hazırlıklar, tartışmalar, referandumda kullanılan oylar çöpe gidecek.
Türkiye yaz ortasında tam bir belirsizlikle karşı karşıya kalacak.
* * *
Sonra?
Muhtemelen hükümet, Anayasa Mahkemesi’nin Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’nı 367 kararıyla durdurmasında olduğu gibi, “Mağdur oldum yine yargıdan” diyerek seçime gidecek.
“Bu verdiğiniz oy yetmedi. Daha çok verin, bütün sistemi değiştireyim” diyecek.
Yaz aylarını referandum kargaşası ve yorgunluğuyla geçiren Türkiye, belki de sonbaharda bir erken seçim macerasına girişecek.
Bu kadar uzlaşma gerektiren bir konuda, dayatmayla, göz göre göre ve itişe itişe bir kaosa doğru gidiyoruz.
Ve ne yazık ki, süreci yönetebilecek, kaosu engelleyebilecek aklıselime sahip kimse de görünmüyor ortalıkta...