Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

30 Mayıs 2009’un gazetelerine bakıyorum. “Şehitler gözyaşıyla uğurlandı” haberi 1. sayfada...
Cumhurbaşkanı Gül’ün Güneydoğu için “İyi şeyler olacak” dediği günler...
Erdoğan DTP’lilere randevu vermiş. Umut kol geziyor.
Tam bu ortamda Çukurca’da mayın patlamış. 7 asker şehit düşmüş.
Genelkurmay, mayınların Kuzey Irak’tan giren PKK’lılarca yerleştirildiğini açıklamış.
Ankara’daki cenaze töreninde bir ilk yaşanmış:
Merkez Komutanlığı Tören Bölüğü hep birden silahlarını havaya kaldırmış, “Akan kan, bayrak için” diye bağırmış.
Vatandaşlar da PKK’yı lanetleyen sloganlar atmış.
Bu gelişme üzerine Gül, “Şiddetin olduğu yerde demokratik açılım zordur” diyerek frene basmış.
Erdoğan DTP’lilerle görüşmesini ertelemiş.
“Ne zaman bir görüşmeye hazırlansak bakıyorsunuz ertesi gün bir şehit haberi” diyerek kuşkulu konuşmuş.
O günkü yazıma (Milliyet, 30 Mayıs 2009) baktım. Temkinli bir dil kullanmışım:
“Savaştan maaş alanlar, tuzak döşüyor yola; sulhun adı bile girmesin mayın tarlasına diye...”
* * *
Sonra:
“Vicdan azabından uyuyamıyorum. O mayınları ben döşedim” diyen komutanın sesi düştü internete...
Ardından bir uzman jandarma, “Talimat verdiler; patlamadan sonra olay yerine gitmeden tahkikat yaptık. Gitseydik, mayını TSK’nın koyduğunu tespit edecektik. Suçu terör örgütüne yükledik” itirafını yaptı.
Şehit aileleri şikâyetçi oldu. Van Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturmasıyla mayınları TSK’nın yerleştirdiği kesinleşti.
* * *
Bilanço:
Kaçırılan diyalog fırsatı...
Yola taşan nefret söylemi...
Dinamitlenen barış ortamı...
Gerçeği öğrendikten sonra zihnimize şu kuşku yerleşiyor:
Acaba ne kadarı gerçekti bugüne kadarki açıklamaların; ne kadarı yalan?
Kaç saldırı gerçekten PKK işiydi; kaçı, barışı engellemek, halkı kışkırtmak, askeri hadilemek isteyenlerin tezgâhı?
Ve biz işin aslını bilmeden, yok yere, yanlış hedefe kaç slogan attık; attırıldık?
Kaç provokasyonda gönüllü rol aldık; yollara döküldük, alet olduk, kullanıldık?
Danıştay saldırısından hemen sonra olay yerindeydim:
“Katil hükümet” diye bağırıyordu öfkeli kalabalık...
Şeriatçılara küfrediyor, laiklik yemini ediyordu.
Saldırıyı tezgâhlayanların Ergenekon’la bağlantılı olabilecekleri pek akla gelmiyordu.
O günkü (20 Mayıs 2006) yazıma baktım:
“Provokasyon olabilir. Kuşkulanmak için tüm veriler mevcut” diye yazmışım.
* * *
Dersler:
1. Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak, ortalığı karıştırmak, gelişmelerin seyrini değiştirmek çocuk oyuncağı...
2. Buna rağmen gerçek, er ya da geç açığa çıkıyor.
3. At izinin it izine karıştığı şu günlerde temkinli olmak, dolduruşa gelmemek, olup biteni aklıselimle değerlendirmek, “Akan kan ne için?” diye sormak gerekiyor.
4. AKP, geçmişteki faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için komisyon kurulması önerisini reddederek şeffaflıktan değil, karanlıktan yana tavır koydu. Oysa eski dosyalar, bugünkü provokasyonların önsözüydü. Ailelerle gözyaşı döküp Meclis’te “Varsın faili meçhul kalsın” dediler.
İlgili iki atasözüyle bitirelim:
“Bugün bana, yarın sana...”
“Kendi düşen ağlamaz!”