İşyerinde yaptığı iş dolayısıyla baret takması gerekli görülen işçilerden baret takmadığı tespit edilenler, derhal ve tazminatsız olarak işten çıkartılacak.
Ekim ayında Meclis’e sevkedilmesi beklenen düzenlemeye göre, sadece baret takmamak değil, işyerinde risk değerlendirmesinin gerektirdiği kurallara uymayan, gerekli sağlık ve güvenlik şartlarına riayet etmeyen işçiler için de işverenin insiyatif alması mümkün olacak.
Ayrıca bu sebeplerle işten çıkarmalarda işverenlerin kötü niyetli uygulamalarını engellemek amacıyla formüller de aranıyor. İşçilerin hatalı davranışlarının, güvenliği tehlikeye sokucu hareketlerinin belgelenmesi ve bunun yanında bu durumun açıkça ortaya konabilmesini sağlayacak delillerin neler olabileceği üzerinde durularak konuya ilişkin net bir çerçevenin çizilmesi hedefleniyor.
Soma’daki cinayet gibi kaza ve hemen sonrasında İstanbul’daki asansör faciası kamuoyunun dikkatini iş sağlığı ve güvenliği konularına çekti. Bu nedenle Başbakan Davutoğlu görevi teslim alır almaz ilk ziyaretini Çalışma Bakanlığı’na yaptı ve bir eylem planı oluşturulması kararlaştırıldı. İş sağlığı ve güvenliği konusunda çok ciddi yaptırımlar öngören ve sorumluluklarını yerine
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD) ‘Eğitime Bakış 2014 Raporu’nu yayınladı. 34 OECD üyesi ülke ve G 20 ülkelerini kapsayan araştırmanın bir bölümü, eğitimin işgücü piyasasındaki rolüne ayrılmış.
Raporda Türkiye’yle ilgili iki nokta vurgulanıyor. Birincisi, “ne okulda ne işte” olarak tanımlanan atıl gençlerin oranı azalmış. Ne var ki, OECD’de en yüksek oranlardan biri yüzde 29 ile hala Türkiye’de.
İkinci olarak, Türkiye’de üniversite mezunları, daha düşük eğitim düzeyine sahip olanlara oranla yüzde 90 daha fazla kazanıyor. Kazanç farklığı kadınlar açısından daha belirgin. Üniversite mezunu bir kadın, eğitim düzeyi düşük olan bir kadına göre 2 katı fazla kazanıyor.
Diploma işe yarıyor mu?
Dünyada üniversite mezunlarının yüzde 80’i, lise mezunlarının yüzde 60’ı istihdam edilebiliyor. Üniversite mezunları daha az işsizlik tehdidi altında. Fakat yükseköğrenim mezunları arasındaki işsizlik giderek yükseliyor. Üniversite mezunları arasında ortalama işsizlik oranı 2012 yılında yüzde 5 olarak gerçekleşti. Bu oran 2008’de yüzde 3.3’tü. 25 34 yaş arasındaki üniversite mezunlarının işsizlik oranı yüzde 7.4.
Lise mezunlarında işsizlik oranı 2012’de yüzde 19.8’e
Soma faciasının ardından cuma günü Bartın’da yaşanan iş kazası bir kez daha yürek yaktı. Bu kez Türkiye’ye çalışmak için gelmiş bir Çinli işçi hayatını kaybetti. Böyle olunca da, akıllara bir soru daha geldi. Bartın’da özel bir maden ocağında Çinli işçinin ne işi var?
Bartın’daki Çinlilerin çoğu madende çalışıyor. Çinli yatırımcılar ülkelerinden çok sayıda işçiyi ülkemize getirmekte. Hatta bunlardan bir kısmı ülkelerinde ceza almış mahkûmlar. Cezalarının bir bölümünü ülkemizde çalışarak tamamlayabiliyorlar. Bu şekilde hem ülke ekonomisine dışarıdan döviz getirerek katkı sağlıyorlar, hem de cezalarını tamamlıyorlar. Fakat ne yazık ki, cuma günkü olay gösterdi ki, iş kazası Türk işçi, Çinli işçi ayrımı yapmıyor. Yaşanan olay ilk de değil. Geçtiğimiz yıl kasımda da benzer şekilde Zonguldak’ta bir madende Çinli bir işçi hayatını kaybetmişti.
Çin işçi gönderiyor
Çin yurtdışına işçi gönderilmesi konusunda Türkiye’nin de ciddi rakibi. Türk müteahhitlik sektörü, özellikle Ortadoğu’da ve Türki Cumhuriyetlerde çok büyük yatırımlar gerçekleştiriyor. Bunu yaparken de, pek çok işçiyi yurtdışında çalışmaya gönderiyor. İhracatımızın her yıl ortalama yüzde 20’si müteahhitlik
Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in yaptığı açıklama ile dava ile taşerona verilmemesi gereken bir işte çalıştırıldığını ispat etmiş ve asıl işverenin işçisi olma hakkını elde etmiş işçilere Ekim ayında Meclis gündemine getirilecek yasa tasarısı ile kadro verilmesinin planlandığını ifade etti. Bu açıklama, yargı kararları ile taşerona verilemeyecek bir işte çalıştırıldığı tespit edilmiş 6.500 Karayolları işçisinin uzunca bir süredir beklediği müjdeli haber. Diğer yandan kamuda muvazaaya konu olmuş 80 bine yakın işçinin varlığından bahsediliyor. Ekim ayında bu 80 Bin kişi için kadro umudu yeniden canlanacak.
Karayollarında son durum
Muvazaa nedeniyle Karayolları’nda 6.500 işçi daha önce açtıkları davalar ile aslında karayolları işçisi olduklarını ispat etmişlerdi. Yol İş sendikasının gayretleriyle bu işçiler dava açarak, Karayolları Genel Müdürlüğü’nde kamu işçisinin yapması gereken işleri yaptıklarını ve bu nedenle de muvazaa durumunun söz konusu olduğunu ispatlamışlardı. Ancak 2011’den bu yana kadrolar verilmedi. Torba yasa ile kamuda bundan sonra taşeron kullanımı ile ilgili önemli adımlar atıldı. Fakat geçmişte yapılan hataların bedellerinin de ödenmesi gerekiyor. Yargı
Torba yasa, taşeron işçiler konusunda pek çok yeni hüküm öngörüyor. Kamuda çalışan taşeron işçilerine bazı yeni haklar getirildi. Ancak özel sektörde birçok işyerinde çalışan taşeronlar için değişen bir şey yok. İş kazalarının pek çoğunun taşeron işçilerinin ölümü ile sonuçlanması ve diğer yandan neredeyse bütün işyerlerinde taşeron işçilerinin çok daha ağır şartlarda çalışmasına neden olan mevcut düzen aynen devam edecek.
Kamuda yardımcı işlerin taşerona verilmesi için kamu kurumlarında hem yeterli sayıda ve nitelikte personel olmaması, hem de taşerona verilecek işin yardımcı işler listesinde olması şartı aranacak.
Liste oluşturulacak
Bakanlar Kurulu kararıyla taşerona verilebilecek yardımcı işler listesi hazırlanacak. Listedeki işler dışındaki işlerde taşeron çalıştırılamayacak. Liste dışında kalan işlerde kamuda şu an taşeron olarak çalıştırılan işçilerin akıbeti ne olacak sorusu ortaya çıkacaktır. Daha önce de bu köşeden ifade ettiğimiz üzere bu durumdaki taşeron işçilerinin kadroya geçirilmesi yerinde olacaktır. Aksi halde, taşeron işçi sorununu çözelim derken yeni mağduriyetler ortaya çıkabilir.
İhale öncesi onay şartı
Gündelikçilerin sigortalılık konusunu torba yasa çözdü. Evine temizlikçi alan ev sahibi, ödemeyi kuponlarla yapacak. Kupon paraya çevrilirken SGK yalnızca yüzde 2 iş kazası ve meslek hastalığı primi kesecek
Torba yasada sosyal güvenlik alanında çok önemli yeni haklar var. Özellikle doğum borçlanması hakkının 3’e çıkarılması ve tüp bebekte SGK tarafından 3’üncü denemenin de karşılanması pek çok aileyi ilgilendiriyor. Mavi kartlılara getirilen borçlanma hakkı da yurtdışında yaşayanların yüzünü güldürecek.
Torba yasa, gündelikçilerin sigortalılık konusuna da el attı. Bu gelişme, gündelikçilik yapan ve gündelikçi hizmeti alan çok sayıda insanı ilgilendiriyor.
SGK, hazırlıklarını tamamlayarak gerekli işlemler için ilgili genelgeyi yayımlayacak. Yasaya göre, evine haftada bir gün temizlikçi alan ev sahibi, asgari ücretin saatlik tutarına göre hazırlanmış kuponlardan alarak temizliğe gelen kişiye çalıştığı saat kadar kuponu verecek.
SGK ev sahibine gitmeyecek
Çalışma hayatında pek çok değişiklik öngören torba yasa Meclis’ten geçti. Borçlar için başvuru maratonu başlayacak. Torba yasada taşeron işçiden gündelikçilere, tüp bebekten, doğum borçlanmasına kadar pek çok düzenleme var. Vergi ve prim borçlarına getirilen yeniden yapılandırma da yasada yer aldı. Biz de üç günlük yazı dizimiz boyunca yeni düzenlemelerin neler olduğunu ve hangi konularda değişiklik öngördüğünü açıklıyor olacağız.
Bağ-Kur’lunun cezası siliniyor
Sigortalılık işlemlerini kendileri yürüten Bağ-Kur’lularla ilgili yasada önemli değişiklik var. Kendi hesabına tarımsal faaliyette bulunanlar dışındaki bütün Bağ-Kur’lular için geçmişe dönük olarak işyerini bildirmeme ve sigortalı bildirimi yapmama nedeniyle kesilen bütün idari para cezaları torba yasa ile siliniyor. Ancak bunun için bu kişilerin yasa çıktıktan sonra 3 ay içinde gerekli bildirimleri SGK’ya yapmaları gerekiyor. Dolayısıyla kendi hesabına çalışan kişilerden zamanında SGK’ya gerekli bildirimleri yapmadığı için idari para cezası ile karşılaşanların borçları bu bildirimleri tasarı yasalaştıktan sonra yapmaları halinde silinmiş olacak.
İptal edilen ‘sigortalar’
ABD’nin en önemli danışmanlık firmalarından Boston Consulting Group tarafından yayınlanan “Küresel İşgücü Krizi: Risk Altında 10 Trilyon Dolar” başlıklı çalışma, eğer önlem alınmazsa yakın gelecekte küresel işgücü piyasasında büyük bir kriz yaşanacağına dikkat çekiyor.
Yaşanan ekonomik krizlerin, mali piyasaları küresel düzeyde ciddi ölçüde sarstığı biliniyor. Ancak Boston Danışmanlık Grubu’na göre çok daha büyük bir kriz kapıda: İnsan sermayesi krizi.
Boston Danışmanlık Grubu’nun Türkiye’nin de içinde bulunduğu dünyanın önde gelen 25 ekonomisi için yaptığı tahminlere göre durum endişe verici.
10 trilyon $ riskli
2020 yılına kadar mevcut işlerin sayısını aşan işgücü miktarı ile başa çıkmaya çalışacak olan ekonomilerde, 2020 - 2030 döneminde ise bu kez istenen nitelikte insangücü bulunamayacak ve işgücü açıkları yaşanacak. Rapora göre, işgücü arz ve talebi arasındaki dengesizlikler yaklaşık 10 trilyon dolarlık bir kayba neden olabilir.
Ekonomilerin rekabet güçleri, sahip oldukları insan sermayesi ve bu insanların kalifiye olup olmadıklarına doğrudan bağlı. İşgücü arz - talep dengesizliği, ekonomik büyümeye çelme takmanın yanısıra sosyal ve politik istikrar için de