Dünya Ekonomik Forumu’nun 2025 Küresel Riskler Raporu, içinden geçtiğimiz çalkantılı dönemin bir özetini sunuyor. Son yıllarda ardı ardına gelen krizler, küresel sistemleri sarsarak liderlerin ve toplumların dayanıklılığını sınadı. Bu yılın raporu, önümüzdeki on yıla dair kasvetli bir tablo çiziyor ve özellikle bazı risklerin giderek büyüyerek yönetilemez hale gelebileceğini ortaya koyuyor.
Rapordaki en çarpıcı bulgulardan biri, yanlış bilgi ve dezenformasyonun en büyük küresel risklerden biri haline gelmesi. Üretken yapay zekâ araçlarının hızla gelişmesi, sahte haberlerin, yanlış yönlendirici içeriklerin ve manipülatif bilgilerin her zamankinden daha hızlı yayılmasına neden oluyor. Toplumlar, doğru bilgiye ulaşmakta zorlanırken, bu durum siyasi gerilimleri ve toplumsal kutuplaşmayı da derinleştiriyor.
Yanlış bilgi yalnızca bireylerin kararlarını değil, küresel politikaları da etkiliyor. Sosyal medyada yayılan dezenformasyon kampanyaları, seçim süreçlerinden halk sağlığı politikalarına kadar birçok alanı
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 10 yılı aşkın süredir yürürlükte. Ancak 50’den az çalışanı bulunan az tehlikeli işyerleri için uzman ve hekim görevlendirme zorunluluğu 1 Ocak 2025 itibarıyla başladı. Kapıcı çalıştıran apartmanlar, berberler, manavlar dahil olmak üzere tüm işyerlerinde uzman ve hekim görevlendirilmesi yapılması gerekiyor. Aksi taktirde yüksek idari para cezaları söz konusu.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu işyerlerini işyerinde yapılan asıl işin niteliğine göre üç sınıfa ayırıyor. Az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli. Genellikle az kişinin çalıştığı işyerleri az tehlikeli sınıftalar. Örneğin manav, bakkal, taksi taşımacılığı az tehlikeli sınıfta. Diğer yandan berber, karayoluyla yapılan gıda taşımacılığı tehlikeli sınıfta. Çok tehlikeli ve tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde uzman ve hekim görevlendirme yükümlülüğü 1 Ocak 2014 tarihinden beri yürürlükte. Ancak kamu kurum ve kuruluşları ile 50’den az çalışanı bulunan az tehlikeli işyerlerinde görevlendirme
Bazı haller işçinin kıdem tazminatı hakkını da engelleyecek şekilde işverene iş sözleşmesini feshetme hakkı verir. İşçinin eleştiri hakkı, hakaretle ince bir çizgi ile ayrılır. Eleştiri sınırına dikkat edilmeli. Bu konuyu örnek bir olayla inceleyelim...
İşverenin işçinin iş sözleşmesini derhal feshetme hakkı İş Kanunu’nun 25. maddesinde düzenlenmiştir. Maddede ‘derhal fesih’ nedenleri 4 başlık altında düzenlenir. Bunlardan ilki sağlık nedenleri, ikincisi ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller, üçüncüsü zorlayıcı nedenler, dördüncüsü ise işçinin tutuklanmasıdır. İşçinin tutuklanması dahil, bir, üç ve dördüncü başlıklar derhal fesih hakkı tanısa da işçinin kıdem tazminatından mahrum kalmasına sebep olmayan, işverenin bir süre daha iş sözleşmesini sürdürmesinin beklenemeyeceğinin kabul edildiği durumları ifade etmektedir. Yaptırım niteliği taşımamaktadır. Fakat ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ‘ağır ihlal’ kapsamında işçinin kıdem tazminatı hakkını da engelleyecek
İşgücü piyasalarının dönüşümü, teknolojik gelişmeler ve demografik değişimler, politika yapıcıların yeni ve kapsamlı stratejiler geliştirmesini zorunlu kılıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bu sürecin bilinciyle hareket ederek 2025-2028 yıllarını kapsayan Ulusal İstihdam Stratejisini hazırladı ve geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanımızın katılımlarıyla tanıttı.
Hazırlık sürecinde kamu kurumları, sosyal taraflar, akademisyenler ve meslek kuruluşlarıyla birlikte çalışılarak geliştirilen Ulusal İstihdam Stratejisi, Türkiye’nin 12. Kalkınma Planı ile uyumlu bir şekilde şu hedefleri belirlemiş:
- İşsizlik oranı 2028 yılında yüzde 7.5’e düşürülecek.
- İstihdam oranı yüzde 52.5’e yükseltilecek.
- Kayıt dışı istihdam oranı yüzde 23.4’e indirilecek.
- İşgücüne katılım oranı yüzde 56.7’ye, kadınlarda ise yüzde 40.1’e çıkarılacak.
- Genç işsizlik oranı yüzde 16.6’ya düşürülecek.
Bu hedefler doğrultusunda dört temel politika alanı belirlenmiş. Bunlardan ilki, yeşil ve dijital dönüş&uu
İş Kanunu’nda işçilerin çalışma süreleri belirlenmiş durumdadır. Buna göre işçi bir haftada en fazla 45 saat çalıştırılabilir. Bu sürenin üzerindeki çalışmalar fazla mesaiye girer. Diğer yandan fazla mesainin hesabında haftalık 45 saatten önce dikkat edilmesi gereken bazı kurallar var. Örneğin bir işçinin günlük 11 saati aşan çalışmalarının haftalık 45 saat göz önünde bulundurulmaksızın fazla mesai olarak ödenmesi gerekir.
İş Kanunu’na göre fazla mesainin hesaplanmasında en temel yöntem, işçinin günlük çalışma sürelerinin toplanması ve haftalık çalışma süresinin bulunmasıdır. Haftalık çalışma süresi 45’in üzerindeyse 45’in üzerindeki sürelerin fazla mesai olarak değerlendirilmesi ve işçiye fazla mesai ücreti ödenmesi gerekir. 45 saatin üzerindeki her bir saat çalışma için işçinin saatlik ücretinin yüzde 50 artırılması ile fazla mesai ücreti hesaplanır ve işçiye ödenir.
İş Kanunu haftalık çalışma
İş sözleşmesinin devri işlemi, işçinin işvereninin değişmesine sebep olduğundan, işçinin onayını gerektiriyor. Yeni işveren iş sözleşmesinin tarafı haline gelirken, devreden işveren taraf sıfatını kaybediyor. Çalışma hayatı içerisinde aynı veya benzer işi yapan şirketler arasında bu devir işlemine sıklıkla rastlanmakta. Çünkü bu devir işveren açısından bir fesih olmadığından feshe bağlı hakları ödeme yükümlülüğü doğurmamakta, işçi açısından ise bütün hakları ilk işe girdiği tarihten itibaren belirlenmektedir. Hatta devralan işveren nezdinde bir toplu iş sözleşmesi varsa iş sözleşmesi devredilen işçi bu toplu iş sözleşmesindeki şartlardan devirden önceki işe girme tarihine göre yararlanmakta. Yargıtay’a göre de “devralan işveren tarafından, işçinin 13.02.2006 tarihinde işyerinde çalışmaya başladığı gözetilmeden, toplu iş sözleşmesinde ilk defa işe başlayan işçilere uygulanan ücret skalası ve gruplarına göre işçinin ücretinin düşürülmesi, imzalanan
Dünya İstihdam ve Sosyal Görünüm Raporunun 2025 yılı versiyonu geçtiğimiz günlerde Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) tarafından yayınlandı. ILO tarafından her yıl yayınlanan Dünya İstihdam ve Sosyal Görünüm Raporu, küresel işgücü piyasasındaki eğilimlerin analizini sunuyor. Rapor, bu bakımdan dünya ekonomisinin ve küresel istihdamın mevcut durumunu anlamamız için önemli bir kaynak.
Rapora göre, küresel ekonomi yavaşlıyor ve bu durum işgücü piyasalarının tam anlamıyla toparlanmasını zorlaştırıyor. Dahası, jeopolitik gerilimler, iklim değişikliğinin artan maliyetleri ve çözülemeyen borç sorunları işgücü piyasalarını baskı altına alıyor. Enflasyon düşmüş olmasına rağmen hala yüksek seviyelerde seyretmeye devam ediyor ve ücretlerin değerini azaltıyor. Reel ücretlerin sadece bazı gelişmiş ekonomilerde artış gösterirken, çoğu ülke hâlâ pandeminin ve enflasyonun etkilerinden kurtulma sürecinde olduğu görülüyor.
Zorluklar var
2024 yılında küresel istihdam,
Önümüzdeki hafta kanun teklifinin yasalaşması sonrası şubat ayının ilk haftasında ocak ayında 14.469 TL’nin altında aylık alan emeklilere maaş farkları yatırılacak. İşte emekli maaşları hakkında bir rehber...
SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yüzde 15.75, memur ve memur emeklilerine yüzde 11.54’lük zamlı aylıkları ocak ayı içerisinde ödendi. Ancak en düşük emekli aylığının 14.469 TL olarak ödenmesi yönündeki kanuni düzenleme henüz yapılmadığı için kök aylıkları 10.383 TL ve altında olan emekliler hiç zam alamadılar.
Bu durumdaki emekliler için fark tutarlar şubat ayının ilk haftasında kanuni düzenlemenin yapılması sonrası ödenecektir. SSK emeklilerine emekli aylıkları tahsis numarasının son rakamına göre ödeniyor. Tahsis numarasının son rakamı 9 olanlar ayın 17’sinde aylıklarını alabiliyorlar. Emekliler tahsis numaralarını E-Devlet üzerinden öğrenebilirler.
Bağ-Kur emeklileri için aylık ödeme takvimi ise ayın 25’i ila 28’i arasında. Tahsis numarasının son rakamı 5, 7 ve 9 olanlara ayın 25’inde, 1 ve 3 olanlara