Ek gösterge memurlarda ücreti ve emekli maaşını etkiliyor. Koronavirüse karşı büyük mücadele veren sağlık çalışanlarının da ek gösterge için talepleri var. Sağlık çalışanlarının düşük ücret almamasını ve emeklilikte maaşlarının yarısını kaybetmemelerini sağlamak, onlara verdiğimiz önemi gösterecektir.
Memur ücretlerinde önemli bir ödeme kalemi olan ek gösterge hem görev ücretini, hem de emekli maaşını büyük oranda belirliyor. Ek göstergenin özellikle kamu görevlilerinin emekli maaşlarını doğrudan etkilediği düşünüldüğünde memurların eğitim durumu, kariyerleri, yaptıkları işin önem derecesi ile orantılı bir ek gösterge almaları daha da değer kazanıyor.
Bu çerçevede kamuda ek gösterge konusunda bugüne kadar pek çok talep ortaya çıktı. Bilhassa 3600’den düşük ek göstergesi olanlar, göstergelerinin artması yönünde isteklerini sürekli gündemde tuttular.
Nitekim, öğrenim durumları ve unvanları aynı iken ek göstergesi 3600 olanla
Evde çalışmanın mümkün olmadığı, kısa çalışmanın kabul edilmediği fakat çalışmanın işverence durmasına karar verildiği zaman yıllık izin gündeme gelebilir.
Koronavirüs salgını nedeniyle işin durması veya tamamen tatil edilmesi halinde başvurulabilecek bir yöntem de işçiye birikmiş yıllık ücretli izinlerini kullandırmaktır. Yıllık izin kullandırma işverenin yönetim hakkı kapsamında olup, işçi kural olarak bu yönde verilecek emir ve talimata aykırı davranamaz.
Fakat bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, işverenin bu yönde vereceği bir emir ve talimat ancak işçinin hak ettiği bütün izni kesintisiz kullanması yönünde olabilecektir. Yıllık iznin bölünmesi ancak işçinin onayı ile mümkün olduğundan, yıllık iznin sadece bir kısmının kullandırılması amaçlanıyorsa işçiden bu yönde onay alınması gerekecektir.
Toplu izin mümkün
Nisanla birlikte toplu izin kullandırmak da mümkün hale gelecek, toplu izin kullandırımında izin süresi bölünebilecek hatta izin hakkı olmayanlar avans izin kullanmaya
Koronavirüsün işyerini etkilemesi ‘zorlayıcı neden’ olarak değerlendirilebilir. Bu gibi durumlarda ikinci ‘ara çözüm’ olarak telafi çalışması ve kısa çalışma gündeme gelebilir.Evde çalışmanın mümkün olmadığı ve bununla birlikte koronavirüs nedeniyle üretimde azalmanın meydana geldiği, dolayısıyla çalışma sürelerini düşürme zorunluluğu doğduğu veya işin durduğu veya tatil edildiği durumlarda ikinci ara çözüm olarak telafi çalışması ve kısa çalışma gündeme geliyor.
Koronavirüsün işyerini etkilemesi zorlayıcı neden olarak değerlendirilebilecektir. Bu iki uygulama da temelde zorlayıcı neden kavramına dayanır.
İşveren nezdinde zorlayıcı neden kavramı, işyerinde öngörülemeyen, kaçınılması mümkün bulunmayan, işverenin kusurunun bulunmadığı, dıştan gelen bir nedenle işin görülmesinin olanaksız hale geldiği durumları ifade eder.
Koronavirüs salgını işyerinde işin durmasına veya durdurulmasına ya da üretimin önemli ölçüde azalmasına sebep olabilecektir. Bu
Koronavirüs salgını çalışma hayatını derinden etkiledi. İş organizasyonları yeniden şekilleniyor. Pandemi hukuk açısından iş ilişkilerini değiştiriyor. Yazı dizimizde ‘ara çözüm’lerle salgın bitene kadar sürecin nasıl atlatılabileceğini değerlendireceğiz. İlk olarak evden çalışmayı inceleyelim.
Koronavirüs toplumsal yaşamı etkilediği gibi çalışma hayatını da derinden etkiliyor. Virüsün yayılımı, sosyal hayatı daraltıyor, bazı sektörlerde talebi çok azaltıyor. Bu çerçevede birçok ekonomik faaliyette yavaşlama yaşanıyor. Toplumsal yaşamın yeniden şekillenme zorunluluğu, iş organizasyonunu da değiştirme zorunluluğu doğuruyor.
Koronavirüs küresel pandemisi iş ilişkilerini çeşitli şekillerde etkilemekte, buna bağlı olarak iş hukuku açısından sonuçlar değişmektedir. Pandeminin bütün işler için tek bir ortak sonucu var. Yapılan işin üzerinde doğurduğu etkiye göre, iş hukukundaki sonuçları değerlendirilmeli. Biz de 3 gün sürecek yazı dizimizde ara çözümlerle sürecin nasıl
Koronavirüse karşı tedbirler çalışma hayatını olumsuz etkiliyor. Ancak İş Kanunu’na göre esnek çalışma mümkün. Esnek çalışma üretimin devamını ve çalışanların işini kaybetmemesini sağlayacaktır. Bu modelleri inceleyelim.
Son 2 aydır dünya gündeminde yer alan ve gün geçtikçe yayılan koronavirüse yönelik alınan tedbirler ve bunların sonuçları ekonominin yanı sıra çalışma hayatını daha fazla etkilemeye başladı.
Özellikle turizm başta olmak üzere hizmet sektöründeki rezervasyon iptalleriyle işlerin durma noktasına gelmesi, çalışanların hastalık, karantina gibi nedenlerle işyerinde bulunamaması, virüsün yoğun şekilde görüldüğü ülkelerle ticaret yapılamaması, uluslararası talebin düşüşü gibi nedenler üretimde ciddi anlamda azalmalara neden oluyor.
Kamuda tamam
Bazı ürünlere artan talep nedeniyle üretimin iç piyasaya yönlendirilmesi belli sektörlerde avantaj sağlıyor gibi görünse de yeterli olmuyor.
Bu bağlamda hem çalışan, hem de işveren
Koronavirüse karşı hijyen önlemleri artarken, iş hayatı açısından yapılması gereken çok şey var. Karantina raporu, uzaktan çalışma, işyerini tatil, yurtdışı seyahat gibi birçok sorunun yanıtı bu yazıda...
Koronavirüs tüm dünyayı etkisi altına aldı. Türkiye’de ilk vakanın görülmesi sonrası bugüne kadar alınan tedbirlerin devamı niteliğinde önlemler gündeme geldi. İşverenler ve çalışanlar günün önemli bir bölümünü geçirdikleri işyerlerinde de bazı tedbirleri alarak koronavirüsün yayılmasını engelleyebilir. Bugünkü yazımda bu tedbirlerin neler olabileceğini, çalışanların koronavirüse karşı tedbir alırken hangi haklarının olduğu ve nelere dikkat etmeleri gerektiğini açıklamaya çalışacağım.
1 14 günlük karantina raporu nasıl alınır?
Türkiye’nin koronavirüse karşı aldığı tedbirler virüsün ülkemize sirayet etmesini geciktirdi. Ancak özellikle Avrupa’nın önlem almakta geç kalması nedeniyle Avrupa’ya seyahat etmek zorunda olan kişiler ilk risk
İşçi işi bırakıp gitmiş... İşveren devamsızlık tutanağı tutmuş ve işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği iddiasında. İşçi ise ücreti ödenmediği için işi terk ettiğini savunuyor... Hangi sebebin haklılığı önce değerlendirilir? İnceleyelim... İş ilişkisinin sona ermesinde taraflardan biri fesih hakkını kullanıyorsa, dayandığı fesih nedenine göre kıdem tazminatına hak kazanma durumu belirleniyor.
Esas sorun, iki tarafın da fesih hakkını kullandığını iddia etmesi halinde hangisinin iddiasına üstünlük tanınacağı. Örneğin işçi işi bırakıp gittikten sonra işveren devamsızlık tutanağı tutmuş ve işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği iddiasındaysa, işçi de ücretleri ödenmediği için işi terk ettiğini savunuyorsa, hangisinin sebebinin haklılığı öncelikle değerlendirilecek?
Bu değerlendirmeye göre işçi kıdem tazminatı kazanacak veya kazanamayacak. Fesih bildiriminin yazılı olarak yapılması, işçi açısından geçerlilik koşulu olmayıp ispat şartıdır. İşçi daha önce feshettiğini başka şekilde ispatlayabiliyorsa
Bundan tam 163 yıl önce, 8 Mart 1857 tarihinde 129 kadın işçi daha iyi çalışma koşulları için başlattıkları grev sonrasında meydana gelen olaylar yüzünden Amerika’daki bir tekstil fabrikasında can verdi. 1910 yılında Danimarka’da düzenlenen Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda bu kadınların anısına 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasına karar verildi. Türkiye’de ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında kutlandı. Yani, neredeyse 100 yıldır kadınlar günü kutlanıyor. Ancak çalışma hayatındaki kadının yüzü ne kadar gülüyor, işte bu konu biraz tartışmalı. Nitekim, küresel işgücü piyasasında çok sayıda kadın iş ve aile yaşamı arasındaki dengenin kurulmasının zorluğundan işyerinde maruz kalınan ayrımcılığa kadar çok çeşitli sorunla karşı karşıya.
İş dünyası ve hukuk
Dünya Bankası tarafından yayınlanan “Kadınlar, İş Dünyası ve Hukuk” 2020 yılı raporunda, 190 ekonomide kadınların ekonomik fırsatlarını etkileyen yasa ve düzenlemeler analiz edilmiş. Kadınların