Her isteyen federasyon değiştirmeye kalksaydı...

1 Mayıs 2010

Ligin bitimine üç hafta var.
Beşiktaş Futbol Federasyonu ile kavgalı.
Malum, Fenerbahçe kulübünün de Mahmut Özgener ile arası limoni.
Galatasaray ve Trabzonspor hedeften uzaklaştığı için şimdilik kendi hâllerindeler.
Diyarbakırspor ise ipleri çoktan kopardı.
Hafta içinde bir yangın da Ankaragücü çıkardı.
Aslına bakarsanız Ankaragücü derken tüm camiayı kastetmek yanlış.

Yazının Devamı

Umut’un sorumsuzluğu

27 Nisan 2010

Umut o iki pozisyonu izlesin, nasıl bir ruh hali içinde olduğunu görüp Bülent’ten ve takım arkadaşlarından özür dilesin...

İki takımın da herhangi bir iddiası yok. Trabzonspor’un aklı on gün sonraki kupa finalinde. Eskişehirspor’un keyif alabileceği bir maç. Hani gazozuna derler ya tıpkı öyle.
Peki böyle bir maçta Umut’un yaptığına ne denir? Tam bir sorumsuzluk.
Aynı dakika içinde iki sarı kart görüp takımını 65 dakikada on kişi bırakmanın başka nasıl bir tanımlaması olabilir ki?
Önce gereksiz yere hakeme itiraz edecek ihtar alacaksın, hemen ardından rakip oyuncunun kafasını gözünü dağıtıp soyunma odasının yolunu tutacaksın.
Genç futbolcu evine gittiği vakit oturup o iki pozisyonu izlesin, nasıl bir ruh hali içinde olduğunu görüp hastanelik ettiği Bülent’ten ve takım arkadaşlarından özür dilesin.
Sonra da başta kaleci Onur olmak üzere savunmacılara Trabzonspor’u tarihi bir yenilgiden kurtardıkları için teşekkür etsin.

Yazının Devamı

Biri yapar, biri bozar, kavga ondan çıkar

24 Nisan 2010




Oğuz Sarvan MHK’si ile yola devam edip etmemek, Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’in tercihidir.
İsterse bunca tepkiye karşın Sarvan’ı savunmaya devam eder, ya da “Onca iş yaptık görülmüyor, sizin yüzünüzden bir çuval incire yazık oluyor” der ve sezon sonunda yeni bir yapılanmaya gider.
Peki, Özgener’in yakın çevresine sık sık şikayet ettiği gibi, yaptığı iyi işler var mı?
Beğenirsiniz beğenmezsiniz, bence var.

Yazının Devamı

Umut ödülünü aldı

20 Nisan 2010

Kasımpaşaspor’un uzatma dakikalarının sonunda kazandığı ceza atışında kalecisi Murat dahil tam takım Trabzonspor sahasına gitmesi, bu maçtan puanla ayrılma arzusunun göstergesiydi. Ancak konuk takım bu şansını o kadar kötü kullandı ki, ceza alanına ortalanması gereken top savunmada kalınca, geceye damgasını vuran gole dönüştü. Umut neredeyse 40 metreden fazla sürdüğü meşin yuvarlağı boş kaleye gönderirken, maç boyunca sarf ettiği onca çabanın karşılığını jenerik olacak bir sevinçle alma mutluluğunu yaşadı.
Ligin hücum futbolunu çok seven, ancak gereğini yerine getirirken zorlandığı iki takımının mücadelesinde bireysel hatalar ve son vuruş beceriksizlikleri daha gollü bir skorun önüne geçti.
Trabzonspor oyunun ilk bölümünde maçı koparacak pozisyonlar buldu. Alanzinho, Gabriç, Umut ve Colman’ın biraz aceleci tavırları, çokça kaleci Murat’ın zamanlaması, savunmasında derin boşluklar veren Kasımpaşaspor’un oyundan kopmasını engelledi. Buna karşın konuk ekibin ilk yarıda Cenk ile golle burun buruna geldiği pozisyon vardı sadece. Ancak deneyimli oyuncu işin fantezisine kaçınca top da ayağına dolanıverdi.
Trabzonspor takımında Teofilo- Umut ikilisinin beklenen verimi sağlayamayacağı

Yazının Devamı

Sanki Pompei’nin son günleri

17 Nisan 2010

Türk futbolunun patronu ve Beşiktaş kulübü başkanı arasındaki SMS kavgasından çıkarmamız gereken bazı dersler olmalı:
Biiir, mesaj attığın insanı özenli seçeceksin.
İkii, atarken kullanacağın sözcüklere dikkat edeceksin.
Üüüç, öyle sesli harfleri es geçip kısaltmalar kullanmayacaksın.
Döört, “Alkol aldım, içimi döküp rahatlayayım” demeyeceksin!
Beeş, arkadaşlık ile makamı karıştırmayacaksın.
Futbolun başka hiç derdi yokmuş gibi, günlerdir konuştuğumuz şeylere bakın.

Yazının Devamı

Kâbustan aydınlığa

15 Nisan 2010

Son zamanlarda Trabzonspor’un bu kadar aciz ve çaresiz kaldığı bir maçını izlemedim. Bordo-mavili futbolcuların bu maçtan çıkaracağı çok önemli dersler olmalı...

İşini ciddiye almazsan, senden daha ciddiye alan birileri çıkar ve dün akşamki kâbusu yaşatır.
İlk maçtaki 2 farklı galibiyetin üzerine yatmaya çalışır, futbol adına hiçbir şey yapmazsan, senden daha iyisini yapan Antalyaspor gibi bir takım “çantada keklik” gördüğün turun sevincini zehir eder, kursağında bırakır.
Antalyaspor’un hedefi belliydi. İlk yarıda bir gol atıp, rakibi strese sokmak. Sonra da gol yemeden tur için yeterli skora ulaşmak. Gerçi Trabzonspor hazırdı strese girmeye de!
Mehmet Özdilek’in öğrencileri dersini iyi çalışmıştı. Hem kafa hem de fizik olarak hazırdı bu senaryoya. Hem de öylesine hazır ki, daha 26. dakikada Trabzonspor’un maça havlu atması işten bile değildi. Kalede Onur olmasa, bordo-mavili ekibin ağları üç kez sarsılmıştı bu ana dek. Ama onun da direnci bir yere kadar sürdü. Djiehoua’nın gol vuruşunda yapabileceği fazlaca bir şey yoktu genç kalecinin. Yine de yılmadı Onur, ikinci yarıdaki baskı karşısında konsantrasyonunu hiç yitirmedi. Finale en fazla inanan oyuncusu Onur’du Trabzonspor’un.

Yazının Devamı

Dikiz aynası flu mu?

12 Nisan 2010

Hiddink’i bu maça getirenler, “Ligin en pozitif futbol oynayan iki takımını seyredeceksiniz” dediyse, korkarım Hollandalı teknik adam Türk futboluyla ilgili fikirlerini gözden geçirmeye karar vermiştir.
Neden mi? Hollandalı teknik adamın üst düzey geçmesi beklenen bir mücadelenin son 9 dakikasını seyretmeden stattan ayrılması, kalabalığa kalmayayım endişesinden değildi kuşkusuz.
Aslına bakarsanız berbat bir ilk yarı vardı sahada. Bursaspor’da teknik adamından futbolcusuna yansıyan gerginlik, onu bu haftalara taşıyan oyun anlayışı ve performansından bir hayli uzaklaştırmış göründü.
Ne doğru dürüst top kontrolü, ne kanat organizasyonu, ne de rakip savunmanın kilidini açacak hücum alternatifi vardı lider takımda. Oysa karakter olarak ofansif futbolu seven, ancak dün ilginç bir şekilde savunma ağırlıklı bir oyunu tercih eden Gençlerbirliği karşısında işi zor olmayabilirdi Bursaspor’un.
Nitekim ikinci yarıyla birlikte, özellikle sol kanatta Volkan’ın çalışkanlığı atakları bu bölgeye yoğunlaştırdı. Ergiç ve Batalla’nın kötü performansları göbekten çıkışını engellerken, Ali Tandoğan sağdan her zamanki bindirmelerini yapamadı. Iglesias’ın giriş amacı yüksek toplarla buluşmaktı,

Yazının Devamı

Trabzonspor yaptı yapacağını

11 Nisan 2010

Maçın istediği şekle bürünmesi için Trabzonspor son yirmi dakikayı beklemek zorunda kaldı. Galibiyet dışındaki her skorun Beşiktaş’ı şampiyonluk yarışının bir adım daha ötesine iteceği gerçeği, iki takımı da ilk yarıda tam bir taktik savaşına mecbur bıraktı.
Ömer Aysan gibi bir savunmacı ile sürekliliği olmasa da Engin ve Gabriç’in yokluğunda Şenol Güneş en ideal kadroyu sürmüştü sahaya ama, meslektaşı Mustafa Denizli de aynı dertten muzdaripti. Üstelik onun Tello ve Tabata gibi daha önemli eksikleri vardı.
Örneğin maçın ilk yarısında geriden çıkan uzun paslarda Tello imzası bulunsa, Bobo ve Holosko savunmanın arkasında buluştuğu topları birkaç hamlede kullanmak zorunda kalmayabilir, dolayısıyla o pozisyonlar çok daha ciddi tehlikelere dönüşebilirdi.
İlk yirmi dakikada skor üstünlüğünü ele geçirip kontrolü eline almayı planlayan Beşiktaş bu bölümde İbrahim Toraman, Holosko ve Bobo ile gole çok yaklaştı. Ancak son haftalarda kalesini kapayan Onur’un zamanında müdahaleleri rakibe bu şansı vermedi.
Buna karşın Trabzonspor’un yakaladığı en ciddi pozisyonda Umut ve kaleci Rüştü ikilisi peşi sıra iki pozisyonda karşı karşıya geldi, bu kez deneyimli file bekçisi çıktı sahneye.
Trabz

Yazının Devamı