Çetin Altan

Çetin Altan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



"Şöyle mertiz, böyle sertiz" diye diye geçen yıllar içindeki yolsuzluklarla soysuzlukların; rüşvetlerin, soygunların, hırsızlıkların; son dönemlerde resmen açıklanmaya başlayan bazı taze boyutları, bendenizin algılama sınırlarımı aşıyor...
Gerçi Osmanlı'dan bu yana, bize özgü bir sözdür "Devlet malı deniz, yemeyen domuz" deyimi ama; doğrusu "Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda" nutuklarına paralel olarak, kolektif bir iç talanın da; alabildiğine bu kadar dragonlaşmış olduğu pek kimsenin aklına gelmiyordu.
***
Oldum bittim, bizim siyasi partiler, birbirlerini suçlar dururlar:
- Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine dinamit koyuyorsunuz...
- Hayır siz koyuyorsunuz...
Sürüp giden talan ekonomisi, nedense hiç gelmez gündeme.
Ve muhalefet partileri, iktidara geldiklerinde:
- Devr - i sabık yaratmayacağız, derler; yani geçmişte kalan dönemi kurcalayıp, incelemeyeceğiz. Yeni bir sayfa açıyoruz...
Ve hep yeni bir sayfa açılır, bizim Türkiye Cumhuriyeti'nde...
***
Eşcinseller bir seks partisi yapıyorlarmış aralarında. Arka arkaya geçmişler; hep birlikte, ortaklaşa birbirlerini beceriyorlarmış...
Nasıl görmüşse, bir Laz görmüş bunu; en arkadakini kastederek:
- Ula herifçioğluna bak, demiş; önündekine geçirmiş, sonra onun önündekine, sonra onun önündekine, sonra onun önündekine, sonra onun önündekine... Amma da büyük ve uzunmuş herifinki ha...
Büyüklerimizle talancılarımızın, hamasi nutuklarla birlikte kul yığınlarına karşı uyguladıkları ekonomiye benzer bir fıkra işte...
***
Eğlenceli bir araştırma yapılsa... 80 yıldan bu yana iktidarda bulunmuş partilerimizle askeri cuntalarımızdan her birinin döneminde; acaba kaç yolsuzlukla, soysuzluk ortaya çıkarıldı, diye...
Cumhuriyet Bayramı nutuklarıyla da süslenmiş, miniminicik bir belgesel yaratılmış olmaz mı?
***
TV ekranlarındaki reklam aralarında, miniminicik belgeseli de yayımlayarak; terlik, çorap, külot, sutyen, havlu, sabun, fincan, tömbeki, poşet markalarının da övgüsünü yapa yapa:
- Yolsuzluklarla soysuzluklara asla izin verilmeyen kahraman ülkemizde; milletimizin layık olduğu terlikler bu terliklerdir, bu çoraplardır vs... dense; piyasalarımızın canlanmasına şaklatıcı kırbaçlar vurulsa...
***
Emniyet görevlileriyle, adalet görevlilerinin aylıkları; hapazlanan katrilyonlar yanında, pire tersi kadar bile olmadığında...
Bir de bakarsınız bir başbakan çıkar:
- Benim memurum işini bilir, deyiverir...
Böyle şey de söylenir mi? "Kol kırılır yen içinde kalır"...
***
Susurluk skandalında ortaya çıkan Uzi maka suikast silahlarının hangi parayla alındığı konusunda birbiriyle çelişkili ifadeler imzalamış olan "üst düzey bir devlet yetkilisi"nin kim olduğu aydınlatıldı mı?
Aydınlatıldı mı Uzi silahlarına ödenen 180 milyon doların nasıl bulunduğu?
Muhalefet partilerimiz bu konuda herhangi bir açıklama yaptılar mı?
Elbet de yapmazlar, "Devleti yıpratmayalım arkadaşlar"...
***
Başka daha neleri yıpratmayalım?
Bolu çetesini, ikide birde ekranlara taşıyarak, kamuoyunun güvenini yıpratmayalım...
Şehit pilotları da gündemde çok tutarak, - sık düşmeye başlasalar da - uçaklara karşı güveni yıpratmayalım.
Çöken madenlerle ölen madencileri de, manşetlerde büyütüp, madenlerimize olan güveni yıpratmayalım...
***
21. yüzyılın küreselleşmeye başlayan saydamlığıyla; kar yağışları laftan, uyarıdan "Vatanı ve milletiyle devletin bölünmez bütünlüğü" yasalarından hiç mi hiç anlamıyor ki...
O yüzden de Türkiye'deki "hayat kalitesi"nin, Finlandiya'ya oranla, 96 basamak daha düşük olduğu çıkıveriyor su yüzüne...
Sanki hep gelişmekte olan ve bir türlü "rüştünü" kanıtlayamayan demokrasimizde; sözüm ona muhalefetlerinin yerini almak istercesine...
***
Enseyi karartmayın. İnsanlık kötüye gitmez, Türkiye de gitmez, Kıbrıs Türkleri de gitmez...